# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
STILLBIRTH – Revive the Throne
| 21.08.2020

Ara ara gelen “öküz gibi brutal death metal dinleyip ruhumu arındırayım” hissi için birebir.

1999’da kurulan ve 2003-2015 arasında 4 albüm çıkaran Alman brutal death metal grubu STILLBIRTH, 2018’deki “Büyük Gaza Geliş” ile son 3 yılda 3 albüm çıkaran bir üretkenlik şelalesine dönüştü. Brutal death metalin gereklerini hakkını vererek yerine getiren grup bunun yanına bir tutam da deathcore ekleyerek; eziciliği fazla, gevelemesi az bir müzik icra ediyor.

İmajlarından, albüm kapaklarından ve genel tavırlarından “rahat” bir üslup görülebilen STILLBIRTH, yeni albümü “Revive the Throne”da “Gladiator” temasını BDM düzlemine taşıyan bir iş yapıyor. Aralarda kullanılan film replikleri ve kapakta görülen arena ortamıyla, STILLBIRTH albümü baştan sona bir çarpışmaya, dayak şölenine çeviriyor.

Son 2 hafta içerisinde gözlerimin bana tatsız sürprizler yaptığı günlerde “Revive the Throne”u epey bir dinledim. Lazer uygulaması yapılan günlerde gözlerimin az hareket etmesi gerekiyordu, ben de doktordan eve geldiğimde gözlerimi kapatıp bir de üstüne uyurken tam karanlık olması için takılan göz bantlarından taktım. Bu mutlak zifir karanlık içerisinde “Revive the Throne”u dinlediğimde, albüm kapağındaki görsellerin ister istemez kafamın içinde canlandığını fark ettim. Kapaktaki çeşitli ibişler, ucube mahluklar birbirine dalıyor, kafa göz pençe girişiyordu. Bu açıdan bakınca albüm, ölümcül bir arena müsabakasının notalara dökülmesi işini başarıyla yapıyor.

Geniş çerçeveden bakacak olursak STILLBIRTH bence burada tam olarak olması gereken, türün gereklerinin yerine getirildiği bir BDM yapıyor. Teknik dozu yüksek kısımların yanı sıra zaman zaman da deathcore referanslı birtakım olaylara sahne olan albümdeki sevindirici şeylerden biri her şarkıya mutlaka break down koymak gibi bir bayağılığa düşülmemiş olması. Kaliteli break down canımız ciğerimizdir ama deathcore’un tembel tarafının bu olayı nerelere getirdiği ortada.

Bunun haricinde benim açımdan albüme değer katan bir diğer faktör de “Revive the Throne”un son derece dinamik, enerjik bir akışının olması. Diyeceksiniz ki “BDM dinliyorsun aslan, tabii dinamik olacak, adrenalin kusacak”. Ama biz ezici olacağım diye işi iyicene bayık hâle getiren, sırtına karambole ya da slam’e yaslayan nice albümler gördük. STILLBIRTH burada genel olarak hep bir arena dövüşü kıvamı yakalamaya çalışıyor ve gerçek bir ölüm kalım mücadelesi nasıl canhıraş olursa şarkıları da o kalibrede tutmaya çalışıyor. Bu sayede ortaya 8 bpm’ye inen sürüngen gibi, bataklık gibi staccato rifler yerine çatır çatır kazıyan gitarlar ve dangıl dungul blast’e girişen davullar çıkıyor.

Gruba dair diğer bir enteresanlık da STILLBIRTH’ün iki basçısının olması. Bu durum albümde çok fark ediliyor mu derseniz, açıkçası hayır. Grup bas gitarı özellikle öne çıkarmaya kasmıyor, ancak bass drop’larda falan “DOĞĞĞĞĞMMMM” diye dibe çökmemizi sağlamayı başarıyor. Enstrümanlar haricinde, albümde gerçekten öküz osurtan bir vokal performansı var. Vokalist Lukas Swiaczny tür içine sokulabilecek her tür vokali; shriek’inden pig squeal’ine, inhale’inden exhale’ine her şeyi taramalı tüfek gibi yapıyor, albümün tehditkârlık dozajını yukarılara taşıyor.

“Revive the Throne”u en az 15 kez dinlemiş biri olarak; beğenip takdir ettiğim bu albümün son kertede beni heyecanlandırmayı başaramadığını söylemem gerekiyor. Üst düzey bir BDM her anlamda ortaya konsa da albüm benim açımdan belli bir noktaya geliyor ve orada kalıyor. Nedir bu heyecan? Son birkaç yılda dinlediğim çok iyi brutal death metal albümlerini düşünüyorum; Yeni Zelanda’dan ORGANECTOMY’nin, Portekiz’den ANALEPSY’nin, Japonya’dan DESECRAVITY’nin, ülkemizden MOLESTED DIVINITY’nin, Hollanda’dan DISAVOWED’un, ABD’den PATHOLOGY’nin son albümlerini dinlediğimde hissettiğim adrenalin şelalesini STILLBIRTH’ü dinlerken hissedemedim. Albümü beğendim, takdir ettim ve orada kaldım.

Eğer ara ara gelen “öküz gibi brutal death metal dinleyip ruhumu arındırayım” hissini tatmin etmek isterseniz, STILLBIRTH “Revive the Throne”la hemen yardımınıza koşabilir. Albüm kısa vadede gayet yeterli ve olması gerektiği gibi bir yardım eli uzatıyor. Lakin dediğim gibi, belki 3 yılda 3 albüm çıkarmalarından belki de başka bir sebepten, albümü bundan yıllar sonra hatırlayıp dinleme ihtiyacı hissedeceğimi çok sanmıyorum çünkü gerçekten çok üst düzey BDM albümleri çıkıyor. Sonuç olarak türü seviyorsanız “Revive the Throne”u mutlaka dinleyin, sonrasına kendiniz karar verin.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.00/10, Toplam oy: 30)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Unique Leader Records
Kadro
Lukas Swiaczny: Vokal
Sims Stürmlinger: Gitar
Jens Strack: Gitar
Dominik "Pumpa" König: Bas
Lukas Kaminski: Bas
Martin Grupe: Davul
Şarkılar
1. Degraded to Mutilation
2. Revive the Throne
3. Degeneration
4. Mans Tormentor
5. Panem et Circenses
6. Breed of Bestiality
7. Eating Flesh of the Objector
8. Revolt of the Weak
9. Echoes of the Trumpets
10. Unleash the Mutation
11. Dethrone the King
  Yorum alanı

“STILLBIRTH – Revive the Throne” yazısına 6 yorum var

  1. TanSolo says:

    Ben albüme 5 puan vermiştim şu an 2 oy 8 ortalama gösteriyor. Oyu veren kişi nasıl 11/10 verdi çok merak ediyorum.

  2. ismail vilehand says:

    Sürprizsiz ama güzel albüm. Türü sevenleri üzmez, gayet keyifli vakit geçirtir. Bir de grubun canlı performansı baya iyi.

    https://youtu.be/bOTPXrrBlQo

    Hexakosioihexekontahexaphobia

    @ismail vilehand, bu festivalin bu sahnesi tüm konserlerde kusursuz ama hile yapma:)

  3. Yeni albüm 7 nisanda geliyor.

    Ahmet Saraçoğlu

    @ismail vilehand, bir an Afterbirth sanıp aşırı heyecanlandım.

    ismail vilehand

    @Ahmet Saraçoğlu, sağlık olsun.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.