Son günlerde Güney Amerika’yla ilgili pek çok şey konuşuyor ve dinliyorum. Uzunca bir süredir Kolombiya’da yaşayan, Güney ve Orta Amerika’daki ülkelerin pek çoğunu gezen Seçil adlı arkadaşımız bir süredir bizde kalıyor ve onunla dünyanın o tarafıyla ilgili olarak pek çok şey konuşuyoruz. Yeri gelince Meksika mutfağından, yeri gelince Şili’nin sıra dışı coğrafyasından bahseden Seçil, dansla ve özellikle de Latin danslarıyla ilgileniyor.
Yine birkaç gün önce bize bu ülkelere özgü danslardan bahsederken, salsadan rumbadan dem vururken; Güzide’yle biz de ona Burdur, Isparta, Antalya, Denizli, Fethiye yörelerimize özgü bir halk dansı olan teke zortlatmasından bahsettik.
Rumba.
Çaça.
Tango.
Salsa.
TEKE ZORTLATMASI.
Erkek keçilerin sıçramalarını andıran hareketler içeren ve genelde Yörükler tarafından oynanan bu dansın bir black metal grubuyla alakasına gelecek olursak, black metalin keçileri pek sevdiğini ve mevzubahis grubun Venezuelalı olduğunu söylemek dışında pek de bir şey yapamam açıkçası. Lakin black metali, türün bu en birinci hayvanı olan “teke parantezine” alırsak, SELBST gerçekten de çok iyi black metal yapıyor, hayvan gibi yapıyor, zortlata zortlata yapıyor (biraz kastım ama yine de bağladık diyelim).
Kendi adını taşıyan 2017 çıkışlı albümü ile underground black metal çevrelerinin dikkatini bir anda çeken SELBST; karamsar ve ızdırapla yanıp tutuşan black metalini bir miktar MGŁA nihilizmi, bir miktar DEATHSPELL OMEGA atonalliği, bir miktar da SARGEIST hüznü eşliğinde gayet güzel şekilde icra eden bir grup. Grup dememe bakmayın. SELBST aslında tek kişilik bir oluşum. SELBST’in tek adamı olan N, ilk albümde vokal ve davul görevleri için başka müzisyenlerden yararlanmıştı. “Relatos de Angustia”da ise N’yi vokalleri de devralmış olarak görüyoruz. Davullarda Şilili davulcu Nebiros Sad’ın hizmetlerinden yararlanan N vokalleri de üstlenmesiyle birlikte gerçek anlamda kendi kimliğini bulmuş ve zaten çok iyi olan ilk albümün üstüne koyan bir iş ortaya koymuş.
SELBST’i iyi yapan şeylerin başında N’nin dengeli black metal anlayışı geliyor. Melodiyi etkin kullanıyor ancak SELBST bir melodik black metal grubu değil. Depresif yanları çok, ancak SELBST bir DSBM grubu da değil. Bazı şarkılarda tekrar eden bölümleriyle yoğun bir atmosfer oluşmasını sağlıyor, ancak SELBST bir atmosferik grubu hiç değil. Hepsinin bir araya geldiği; rifleriyle, arpejleriyle, acı içinde çırpınan minik melodicikleriyle ve göğüs kafesini yırtıp atan tarama ve blast beat’leriyle SELBST her anlamda dolu, teçhizatlı, ciddiye alınası bir oluşum.
İlk albümün değişken yapısına vurulmuş bir insan olarak “Relatos de Angustia”yı ilk albüme nazaran daha ateşli, daha kendini ispatlama çabası içerisinde gördüm. Şarkıların tutku düzeyi ve hırsı gayet yerinde, ki muhtemelen bu hissi yaratan başlıca unsur da N’nin vokalleri devralması ve böylece her şeyiyle SELBST’in ta kendisi hâline gelmesi. Yırtıcı kısımların dominant yapısının yanı sıra, SELBST karakterini oluşturan kontrast dokunuşlar da yine yerli yerinde. Misal “Sculpting the Dirtiness of Its Existence”ın başında, ilk albümün bence efsane düzeyindeki açılış şarkısı “…of Solitary Ramblings”in girişindeki durağan ama derinden darbeleri anımsatan bir hava var. Bu gibi şeyler gruba da albüme de dinamizm ve zenginlik katıyor.
Bu noktada SELBST’e dair değer taşıyan asıl şeyin akılda kalıcı ve çok farklı karakterde şarkı yapıları olduğunu düşünüyorum. Albümdeki her şarkı bir başkasının favorisi olabilecek nitelikte ve bu sayede bu 41 dakikanın su gibi akıp gittiğini hissediyorsunuz. N kişisi yaratıcı rifler, akıcı akor değişimleri yazma konusunda epey yetenekli bir insan var bu sayede albüm bir bütün hâlinde yükseldikçe yükseliyor. “Relatos de Angustia”daki yedi şarkının da kendine özgü öne çıkan yanları var ve diğerlerine oranla birazcık geri planda kaldığını düşündüğüm son şarkı dışında her şarkıya tam puana yakın puanlar verilebileceğini düşünüyorum.
SELBST özel bir oluşum. Tek kişinin elinden çıkma, belirli ilham kaynakları olsa da kendi müziğini yapan ve ilk albümün üstüne koyarak adını daha fazla duyuracağına emin olduğum gayet sağlam bir black metal grubu. 2020 yılına geldiğimizde yapılan bu devrin eklektik, çok yönlü black metalini seviyorsanız “Relatos de Angustia”yı da büyük ihtimalle seversiniz. Hatta belki bununla da kalmaz, benim gibi çok fazla seversiniz.
Şarkılar 1. Praeludium
2. Deafening Wailing of the Desperate Ones
3. The Depths of Selfishness
4. Silent Soul Throes
5. The Weight of Breathing
6. Sculpting the Dirtiness of Its Existence
7. Let the Pain Run Through
Haberini duyduğum andan itibaren en çok beklediğim albümlerden biriydi. Özellikle 3. parça ağır travmalara sebep olacak seviyede iyi diye düşünüyorum. senenin en değerli black metal işlerinden biri kesinlikle. Odraza ile arka arkaya dinlemeniz, psikolojinizin düzelmesi ve hayattaki herşeyi toz pembe görmeniz adına yatırım tavsiyesidir. Dikkate alın.
Alkol kafa açmışken yazayım, ‘The Depths of Selfishness’ ın 03:19 dan itibaren başlayan bölümü bu senenin en güzel anlarından biri…her defasında aklımı alıyor.
Venezuela aslında Güney Amerika’da heavy metalin ilk girdiği ülkelerden biri. ’80′lerin hemen başında birkaç tane gerçekten ilgi çekici grup çıkıyor, ama gerisi gelmiyor. Son yıllarda ise dünyanın metal adına en kötü ülkelerinden biri. Konuştuğum arkadaşların anlattıkları çok fena cidden.
Selbst’in böyle bir ülkeden çıkmış olması başlıbaşına bir olay bence, ancak diğer yandan elemanın daha kat etmesi gereken epey yol var. Yukarıda necrobutcher güzel demiş. Selbst ve Gaerea bu yıl “UEFA’ya gider”!
Albümün tadı tuzu hala çok yerinde. Parçalar içinde en aşamadığım Silent Soul Throes olarak dinlediğim ilk günden beri güncel. Özellikle 1:23 sonrası gürül gürül yürüyen basın üzerine patlayan atonal gitarlar. Septicflesh’ in Dark Art’ ının 1:00 sularında başlayan Groove Riffinin; daha dertli, daha dumanlı, daha sürekli, soyut, parçalanıp dağılan hali gibi. Sağa sola sıçrayan sesleri tutup yakalayabilirseniz mükemmel detaylar sunuyor.
Bu sene, bu albümün yerine Manbryne’ ın ki geçecek gibi gidiyor, bakalım.
Haberini duyduğum andan itibaren en çok beklediğim albümlerden biriydi. Özellikle 3. parça ağır travmalara sebep olacak seviyede iyi diye düşünüyorum. senenin en değerli black metal işlerinden biri kesinlikle. Odraza ile arka arkaya dinlemeniz, psikolojinizin düzelmesi ve hayattaki herşeyi toz pembe görmeniz adına yatırım tavsiyesidir. Dikkate alın.
-Ya rabbel alemin.
Albümü ilk dinlediğimde tam olarak ısınamamıştım; fakat birkaç kez daha dinleyince sardı. 8 puan verdim gitti
Ben de ilk dinlemelerde pek ısınamamıştım ama sonradan açıldı. Self-titled albümden daha iyi değil ama yine de çok güzel albüm.
Enflasyonun etkisi hissediliyor. İyi albüm.
2020 daha çok Black metal kaldıracak mı merak ediyorum bu ne güzelliktir.
bence bu albüm 2020 yılında kaybolur gider. çünkü bu yıl black metal için cidden spesifik bir yıl oldu. limbo ile birlikte uefaya giderler.
22.08.2020
@necrobutcher, peki şampiyonlar ligi nasıl, merak ettim düşünceni
11.09.2020
@enemyofgod, odraza,biesy,faidra,afsky,bythos,zifir,oranssi pazuzu,panzerfaust
Alkol kafa açmışken yazayım, ‘The Depths of Selfishness’ ın 03:19 dan itibaren başlayan bölümü bu senenin en güzel anlarından biri…her defasında aklımı alıyor.
23.08.2020
Tam benim kalemim tam aradığım albüm, uzun süre sonra kulaklarda bir şenlik havası
The Weight of Breathing 3. dakikada giren clean vokaller…
Albüm çok iyi olunca söyleyecek şey bulamıyor bazen insan.
Venezuela aslında Güney Amerika’da heavy metalin ilk girdiği ülkelerden biri. ’80′lerin hemen başında birkaç tane gerçekten ilgi çekici grup çıkıyor, ama gerisi gelmiyor. Son yıllarda ise dünyanın metal adına en kötü ülkelerinden biri. Konuştuğum arkadaşların anlattıkları çok fena cidden.
Selbst’in böyle bir ülkeden çıkmış olması başlıbaşına bir olay bence, ancak diğer yandan elemanın daha kat etmesi gereken epey yol var. Yukarıda necrobutcher güzel demiş. Selbst ve Gaerea bu yıl “UEFA’ya gider”!
Tekrar tekrar dinledikçe daha da güzelleşen albüm
Galiba bu adamın yaptığı müziğin hayranı olmaya başlıyorum. Bu albümden sonra ilk albümü de daha çok anlam kazandı benim için. 2 de 2 gidiyor.
Yılın albümü. Net. Kritik süper. Az daha övülebilirmiş.
‘The Depths of Selfishness’ cidden olacak iş değil aq.
Praeludium adlı şarkı insanın hayat sinemasını sikiyor
Albümün tadı tuzu hala çok yerinde. Parçalar içinde en aşamadığım Silent Soul Throes olarak dinlediğim ilk günden beri güncel. Özellikle 1:23 sonrası gürül gürül yürüyen basın üzerine patlayan atonal gitarlar. Septicflesh’ in Dark Art’ ının 1:00 sularında başlayan Groove Riffinin; daha dertli, daha dumanlı, daha sürekli, soyut, parçalanıp dağılan hali gibi. Sağa sola sıçrayan sesleri tutup yakalayabilirseniz mükemmel detaylar sunuyor.
Bu sene, bu albümün yerine Manbryne’ ın ki geçecek gibi gidiyor, bakalım.
9 çalışsın.