“Celladına aşık olmak”. Semantik bir açıdan incelediğimizde kulak tırmalıyor değil mi? Hem suistimal edilmek hem de eden kişiye karşı birtakım hisler beslemek. Yok artık! Bu işin birden çok boyutu da mevcut; duygusal, fiziksel, cinsel, dijital, finansal (finansal köleler…) ve daha birçok alanda suistimal edilebiliriz. Böyle bir şeye maruz kalmak ve bundan bir süre sonra hoşlanmaya başlamak için delirmek gerekiyor diyebilirsiniz. Belki de gerekmiyordur. İşin bu kısmı tartışmaya açık. Fakat açık olmayan bir kısmı varsa o da 2 genç arkadaşın oluşturduğu Together to the Stars grubunun ikinci albümleri “As We Wither” ile bizlere bu hisleri oldukça gerçekçi bir biçimde hissettirmesi.
2015 yılında İsveç’in bağrından kopup müzik dünyasına atılan grup, ilk albümleri “An Oblivion Above”u geçtiğimiz yıl piyasaya saldı. Bizim gibi melankolik müziğin delisi olan bir milletin nasıl bu albümü es geçtiği ise çok büyük bir soru işareti. Çünkü grup daha ilk şarkısında, “Biz sizi silkmeye geldik kardeşim” hissini buram buram veriyor. Deafheaven, Harakiri for the Sky, An Autumn for Crippled Children gibi post-black metal türünün tanınan temsilcilerini seviyorsanız doğru adrestesiniz. Yoksa tıpkı Deafheaven’da olduğu gibi burada da “Ya sev ya da nefret et” tarzı bir durum mevcut.
Albümde nakış gibi işlenmiş 6 adet ağıt kıvamında eser bulunmakta. Temiz ve sert vokallerin karışık şekilde kullanıldığı şarkılar duygusal anlamda dinleyici ilk andan itibaren yakasından tutan tipten. Davullar hariç tüm çalgıları çalan David Steinmarck isimli arkadaş da iyi bir iş çıkarmış. Gitarlar ve klavye arasındaki harmoni olağanüstü. Özellikle şarkıların giriş bölümlerinde öyle vurucu melodiler yazmışlar ki, “Şu şarkıyı bitirmeden geçmeyeyim” diyorsunuz. Tabi iş sadece giriş bölümüyle sınırlı değil. Nakaratlar olsun, bitime doğru efkâr seviyesinin tavan yapışı olsun, her anlamda beste kalitesi yeni bir grup için oldukça iyi.
Bu çalışma hakkında özellikle konuşmak istediğim nokta ise şarkı sözleri. Adamlar öyle sözler yazmış ki daha önce biri tarafından suistimal edilmiş biri için kalbe saplanan bir hançer etkisi yaratabilir. Dinleyiciyi saatlerce ağlatıp, yerden yere vurabilir. Yeni bir grubun bu kadar vurucu sözler yazması takdire şayan bir durum. Özellikle ikinci şarkı Bioluminescence’da başta suistimal edilmesinden yana yakına şikâyet eden bir kişinin şarkı ilerledikçe bu durumdan zevk alması ve her geçen saniye dinleyicinin bunu hissetmesi tüyler ürpertici.
Albümün eksilerine gelirsek bazı dinleyiciler hem bu çalışmayı hem de grubun genel imajını gereksiz derecede arabesk, ağlak bulabilir. Post-black metal gruplarının en çok eleştiri aldığı noktalardan biri de yine şarkı sözleri ve klasikleşmiş şarkı yapıları. Bunları aşacak olan dinleyicileri oldukça güzel bir çalışma bekliyor fakat yapılan işin herkese hitap etmediğini belirtmeden geçmeyelim.
Sonuç olarak Together to the Stars henüz ikinci albümünü piyasaya çıkaran, yeni bir grup. Grubun tür içerisinde çok fazla rakibinin olduğunu da söyleyelim. Dolayısıyla işleri hiç kolay değil. Fakat kendilerini geliştirmeleri ve sayısız grubun içerisinden sıyrılmalarını sağlayacak cevhere de sahipler. İleride bu grubun adını çok daha sık duyma ümidiyle.