Thrash metal tarihinin çok az dillendirilen ama en yürek söken gruplarından biri olan “Dark Angel”ın, keza yine hak ettiğinden az umursanan şahane albümü, “Time Does Not Heal”ın kitapçığında şöyle bir yazı vardı: “9 songs, 67 minutes, 246 riffs!”. Bir saati aşkın süre boyunca tekme tokat dalan efsane bir albümdür kendisi. Bundan 29 sene öncesini düşününce pek mantıksız bir slogan gibi gelmese de, günümüzde böyle bir şey yapılsa epey taşşak konusu olurdu kesin.
30 sene öncesine göre günümüzün ekstrem müzik endüstrisi şu an epey bir değişik. Bu sitede buluşma nedenimiz olan ve çoğunlukla “metal” adı altındaki müziklerin ucu o kadar açık ki; aynı ana türün, aynı alt türünde müzik yapan grupların arasında devasa farklar olabiliyor. Bu tarz farklılıklar online ortamda çok ciddi kamplaşmalar oluşturuyor. Misal bazı dinleyiciler; “Anamı yağız delikanlılar akşam yemeğine çıkartsa bile, ben x grubu veya x türü dinlemem.” diyebiliyor. Ancak bu iş sahada çok farklı. Ondan çok büyük konuşmamak lazım.
“Saha” derken neyi kastettiğimi zaten anlamışsınızdır. Birbirinden farklı yerlerde, birbirinden farklı muhabbetlere ve ortamlara tanık oldum, alkol kana karışınca müzik zevki anlık değişimler gösterebiliyor. Genelde bu anlık değişimden ekstrem müzik grupları galip çıkıyor. Ondan dolayı “Grindcore nedir yea, tatata diye giden kuru gürültü.” falan gibi saçmalıkları iddia etmeyin, kendinizi moshpitte bulduğunuzda el oğlu/kızı acımaz. “Kızlar ne alaka amına koyim?” demeyin, doğu Avrupalı hatunlar moshpitte itina ile ağız burun kırıyorlar. Ben yüzlerce kez tecrübe ettim, doğu Avrupa’da normalde “Victoria Secret” meleği olması gereken güzellikteki en kısası 180 cm olan; “Nasum” tişörtü giyen hatunlar moshpitte ağzınızın ortasına öyle bir yapıştırıyor ki Allahınız şaşıyor. Tanrı onları korusun. Rabbim bu dünyayı onların yüzü suyu hürmetine döndürüyor zaten. Bizzat kendisi söyledi bana bunu.
“BowelFuck” kariyerine goregrind grubu olarak başlayıp; “Rick and Morty”den sonra dünyanın en kafayı yemiş çizgi filmi olan, “South Park” göndermeli “Man Bear Pig” adlı ilk albümü sonrası tarz değiştirerek safkan grindcore’a yöneldi. Doğu Avrupa sınırları içerisinde, çok sevilen ve bilinen bir grup olsa da, dünya çapında kimsenin bilmediği kalburüstü bir grindcore grubu kendileri. Türün gerekliliklerini eksiksiz uyguluyorlar ve ciddi seviyede takipçilerine keyif veriyorlar.
Son dönem Regurgitate başta olmak üzere; Nasum, Phobia ve Wormrot gibi grupları sevenlerin asla hayır demeyeceği bir kalitede müzik yapıyor BowelFuck. Bu müziği yaparken yeni bir kıta keşfetmiyorlar ve daha önce adını andığım grupların müziğine mutabık kalıyorlar. Adamların derdi safkan grindcore icra etmek ve bu konuda çok başarılılar.
İşin mutfak kısmına gelirsem, kusursuz desem yeridir. Her enstrüman şıkır şıkır duyuluyor. Ürünün kaos kısmını bestelerde tutarak, dinlenebilirliği çok yüksek bir albüm ortaya koymuşlar. Grindcore türüne ilgi duyan ama “dinlersem boncuklarım dökülür” kafasındaki yavru kedi gibi ürken kişilerin epey seveceği bir çalışma olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Korkmayın lan, ekstrem müzik çok güzel, girince alışıyorsunuz
Tıpkı son “Feastem” albümü gibi dinlenebilirliği yüksek, ama havaya uçan tekme savurması bir tık üstte olan bir grindcore albümü “Decades”. Nasum ve Regurgitate gibi gruplara hâkim olanlara ilaç, türe uzak olanlara aşı olabilecek kapasitede bir albüm. Grindcore dinleyip severseniz size fayda. Çünkü bu tür her derde deva işitsel bir mucize. Tecrübeyle sabittir.
Şarkılar 1. Deceades
2. Personal Genocide
3. Scattered
4. Blame On You
5. Shame On You
6. Dodser
7. Listen
8. Snitch
9. Distasteful
10. Lobotomobile
11. Set On The Board
12. Nap
13. Hitman
14. Majesty
15. Problem Solved
@Raddor, seyrek sakal, bıyık yapısı ve göz şekli olarak kendisinin biraz irisiyim cidden. Asıl merak ettiğim şey beni nerede gördüğün. 2011 yılından beri ülke içindeki rock ve metal ile alakalı herhangi bir organizasyona katılmadım. Hatta rock/metal çalan mekanlara bile gitmiyorum. Sosyal medya hesaplarım zaten yok. Benim dükkana gelip kendini tanıtmadan mercimek çorbası mı içip kaçtın, ne yaptın?
@ismail vilehand, Ben rüyamda görmüştüm bir defa. Daha doğrusu duymuştum. Muzırlık olsun diye 0531 6269420 numarasını arayınca ismail vilehand açmıştı telefonu. Başta çok sinirlenmişti, seni bulurum falan demişti ama sebebini anlatınca biraz muhabbet edince tatlıya bağlamıştık. Bir daha böyle şeyler yapma, bir ihtiyacın olursa ararsın şeklinde babacan bir şeyler söylemişti, ben de bir derdin olursa bizim hastaneye (düz tıp öğrencisiyim oysaki) gelirsin çözeriz abi falan demiştim. Bilinçdışımıza girmişsin hocam.
@ismail vilehand, hahhah ben her şeyi görür ve bilirim. Mesela burada çoğu kişi gerçek isminizin İsmail olduğunu düşünüyor ama değil. Beş harfli başka bir isim.
Neyse abi şaka bir yana, yıllar önce yazılarını beğendiğim ismail vilehand kimmiş diye şöyle bir Google’layınca isminizi fotoğrafınızı falan kolayca bulmuştum. Nasıl buldum hatırlamıyorum ama zor olmamıştı. Yıllardır pek çok yerde yazıyorsunuz galiba ondan dolayı kolayca çıktı karşıma.
Ama şunu söyleyeyim abi yazılarınızdan dolayı tam kafamda canlandırdığım gibisiniz cidden. Bir gün bir yerde çorba içerken görürsem içtiğimin sizin çorbanız olduğunu bileceğim en azından.:)
şeytana yakın olsunlar. 3/10
Grindcore açlığını kısa ve net şekilde gideriyor. Ben yarım puan daha ekliyorum. 8/10
bir iki kere dönrüdülüp kenara bırakılacak albümlerden. 5/10
İsmail vilehand yazıları çoğaldı – zevkle takip ediyoruz, çok şey öğreniyoruz.
İtiraf: ismail vilehand’i gözümde Philthy Animal Taylor olarak canlandırıyorum.
https://images.app.goo.gl/jEcrKyd3wgCE6NqM9
Gerçi fiziksel halini de gördüm. Andırmıyor değil.
09.07.2020
@Raddor, seyrek sakal, bıyık yapısı ve göz şekli olarak kendisinin biraz irisiyim cidden. Asıl merak ettiğim şey beni nerede gördüğün. 2011 yılından beri ülke içindeki rock ve metal ile alakalı herhangi bir organizasyona katılmadım. Hatta rock/metal çalan mekanlara bile gitmiyorum. Sosyal medya hesaplarım zaten yok. Benim dükkana gelip kendini tanıtmadan mercimek çorbası mı içip kaçtın, ne yaptın?
09.07.2020
@ismail vilehand, Ben rüyamda görmüştüm bir defa. Daha doğrusu duymuştum. Muzırlık olsun diye 0531 6269420 numarasını arayınca ismail vilehand açmıştı telefonu. Başta çok sinirlenmişti, seni bulurum falan demişti ama sebebini anlatınca biraz muhabbet edince tatlıya bağlamıştık. Bir daha böyle şeyler yapma, bir ihtiyacın olursa ararsın şeklinde babacan bir şeyler söylemişti, ben de bir derdin olursa bizim hastaneye (düz tıp öğrencisiyim oysaki) gelirsin çözeriz abi falan demiştim. Bilinçdışımıza girmişsin hocam.
09.07.2020
@ismail vilehand, hahhah ben her şeyi görür ve bilirim. Mesela burada çoğu kişi gerçek isminizin İsmail olduğunu düşünüyor ama değil. Beş harfli başka bir isim.
Neyse abi şaka bir yana, yıllar önce yazılarını beğendiğim ismail vilehand kimmiş diye şöyle bir Google’layınca isminizi fotoğrafınızı falan kolayca bulmuştum. Nasıl buldum hatırlamıyorum ama zor olmamıştı. Yıllardır pek çok yerde yazıyorsunuz galiba ondan dolayı kolayca çıktı karşıma.
Ama şunu söyleyeyim abi yazılarınızdan dolayı tam kafamda canlandırdığım gibisiniz cidden. Bir gün bir yerde çorba içerken görürsem içtiğimin sizin çorbanız olduğunu bileceğim en azından.:)
09.07.2020
@Raddor, merak ettim gerçekten bulunuyor mu diye hakikaten ben de buldum iki farklı siteden.
Vay internet donumuza kadar biliyor.