# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
FIREWIND – Firewind
| 08.06.2020

Firewind.

FIREWIND, “Firewind”le döndü ve bir kez daha “Firewind” demeden hemen yazıya geçiyorum.

Yunanistan’da çok güçlü bir heavy metal kitlesi var. Metalden bahsetmiyorum, özel olarak klasik heavy metal için çarpan çok fazla yürek var. Ülkede kaldığım toplam 2 aya yakın sürede sohbet ettiğim metalciler, metal müzik firmaları, grup üyeleri ve gittiğim konserler bana bunu net şekilde gösterdi. Klasik heavy metal gruplarının Avrupa turnelerinde Atina’ya uğramadan geçmemesi bir yana, ülkenin en büyük müzik firmalarından olan No Remorse Records gerçekten de çok sağlam klasik metal birikimiyle türü sevenler için bir vaha vazifesi göüyor.

Seksenlerin başlarında hortlayıp Yunan metal dağarcığının büyük kısmını kaplayan Hellenic Black Metal fenomeni bir kenarda dursun, Yunan gençleri arasından “Faaayaaaaaaaaa! diye, “glooooriiiiiiiii!” diye bağırmaya meraklı gencoların sayısı da hiç de az değil.

İster 1990’da kurulan ve Yunanistan Devrimini, Yunanlılar Osmanlıdan bağımsızlığını kazanmasını anlatan konsept albümü “1821”le akıllarda yer eden MARAUDER’a bakın, ister şu anda bahsettiğimiz 1998’da kurulan ve ülkenin en istikrarlı gruplarından biri konumundaki FIREWIND’e. O da yetmezse metal tarihinin en ikonik konser albümlerinden biri olan ICED EARTH – “Alive in Athens”a bakın, bakın, bakın da bakın.

FIREWIND, Gus G.’nin bebeği diyebileceğimiz; kadrosunda bir dolu insanı ağırlayan ve ağırlamaya da devam eden; Gus G.’yi Ozzy Osbourne’un gitaristi yapacak kadar öne çıkaran bir oluşum. Şu ana kadar kadrosunda toplam 21 kişi yer almış olsa da Gus G.’nin eline grup her daim kimliğini korumayı başardı ve hep ortalamanın üstü bir heavy/power metal kalitesi tutturdu.

Kendi adını taşıyan yeni albümü FIREWIND’da grubun yine bilindik cayır cayır havasını estirdiğini (ooo kelime oyunu) görüyoruz. FIREWIND’ı Gus G.’nin solo projesine yakın bir şey olarak görmemiz gayet mümkün olduğundan günahı da sevabı da Gus’ın üzerine kalıyor. Bu açıdan bakınca “Firewind”ın günahı da sevabı da önceki albümlere yakın bir ayarda. FIREWIND gerçekten de kalitesiz iş yapmayan ve ortalamanın biraz üstünde seyreden bir grup. Albümleri birbirinden çok büyük farklarla ayrılmıyor ve belli bir kalite mütemadiyen korunuyor.

Peki albümler arası farklılaşmalar nasıl oluşuyor? Sonuçta her albümlerinde belirli bir kalitede besteler ve hakkı verilen bir müzisyenlik var. Bu tarz pek çok grupta olduğu gibi öne çıkma ve sönük kalma noktasındaki en önemli unsur nakaratlar ve bu nakaratları söyleyen vokaller. “Firewind”e baktığımızda FIREWIND’in daha ilk şarkıdan son derece sürükleyici bir giriş yaptığını görüyoruz.

Üstteki paragrafın başında bahsettiğim ayrıştırıcı unsura geldiğimizde, albümde FIREWIND’in ilk kez çalıştığı bir vokalist olan Herbie Langhans adlı arkadaş var. Kendisinin net şekilde Jorn Lande ile Russell Allen arasında duran ve Lande’ye kayan bir ses rengi ve yorum tarzı var. Performansını başarılı bulmakla beraber, benim için FIREWIND’in en iyi vokalisti daima Apollo Papathanasio olacaktır. Şu anda SPIRITUL BEGGARS’da yer alan Papathanasio’nun bulunduğu FIREWIND şarkılarını, belki taşıdığı Yunan kanından ötürü hep daha çok sevdim, gruba daha uygun buldum. Ama ilk bu albümde grupla birlikte çalışan Langhans’ta da en ufak bir sorun yok.

Albümdeki müziğe baktığımda FIREWIND’in bu albümde biraz daha seksenlere kayan, “Immortals”daki tehditkâr havadan ziyade daha blues, daha heavy metal, hard rock bir karakter benimsediğini görüyorum. “Rising Fire”, “Break Away” gibi şarkılarda gerçekten fazlasıyla basit yapılı, melodiden ziyade bir şablon içinde ilerleyen vokal yapıları var. Bunun çok hoşuma gittiğini söyleyemem ama gruptaki herkesin üstün müzisyenliği ve ateş gibi prodüksiyon sayesinde albüm her şekilde kendini dinletmeyi başarıyor.

Grubu uzun zamandır takip eden bir insan olarak FIREWIND’in en iyi ik albümü olarak 2010’daki “Days of Defiance”ı ve 2017’deki “Immortals”ı görüyorum. “Firewind” bu iki albümün ancak yanına yaklaşıp onlara uzaktan bakıyor. İçerdiği şarkıların akılda kalıcılık ve yaratıcılık anlamında biraz kolaya kaçtığını ve formülize beste yapıları sunduğuna inanıyorum, bu yüzden de adını andığım iki albümden daha düşük bir not veriyorum. Bence albümün en iyi şarkısı açılışı yapan “Welcome to the Empire” ve o şarkıyı beğenirseniz albüme şans verebilitsiniz. Ama esas FIREWIND ateşi için bence bakmanız yer yine adını andığım “Days of Defiance” ve “Immortals”. FIREWIND iyi bir grup, bir sonraki işlerinde tekrar kendilerini bulacaklarını ümit ediyorum.

6,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.06/10, Toplam oy: 17)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
AFM Records
Kadro
Herbie Langhans: Vokal
Gus G.: Gitar, klavye
Petros Christo: Bas
Jo Nunez: Davul
Şarkılar
1. Welcome to the Empire
2. Devour
3. Rising Fire
4. Break Away
5. Orbitual Sunrise
6. Longing to Know You
7. Perfect Stranger
8. Overdrive
9. All My Life
10. Space Cowboy
11. Kill the Pain
  Yorum alanı

“FIREWIND – Firewind” yazısına 2 yorum var

  1. Ugur says:

    Firewind’in en iyi albümü bence The Premonition’dı.Gerçi o albümden sonra çıkanları doğru düzgün dinlemedim açıkcası.Bu albümden başlayarak geriye doğru gideceğim çok baymazsam.

    Bir de Yunan olduklarından mıdır nedir benim için Firewind hep yaz grubu olmuştur.Yeni albümleri bu açıdan iyi denk geldi heh.

  2. Arnavut says:

    Bu albumdeki vokalist Herbie Langhans in benim icin en onemli ozelligi, pek kimsenin ne yazik ki bilmedigi tum zamanlarin en iyi Prog Metal/Rock albumunlerin birinde yer almasi. Ne yazikki diyorum cunku Beyond the Bridge projesinin mimari albumden sonra yasamini yitirdi. Yoksa su anda Almanya’nin en iyi Prog grubuydu bence.
    Siddetli tavsiye
    Beyond The Bridge – The Old Man and the Spirit albumu

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.