ismail vilehand

Hem grubun müziğine uygun olduğundan hem de nostalji olması açısından; 15-20 sene öncesi, Kadıköy, Taksim ve Bakırköy’ün ücra köşelerinden aldığımız acayip fanzinlerde okuduklarımıza benzer, peşimizden odunla kovalanırken yazılmış gibi bir kritik denemesi yapacağım. Vira Bismillah.

Başlıkta da belirttiğim gibi, hiç hikâye anlatmaya gerek yok, Feastem kemik gibi bir grindcore grubu diyerek lafa başlayayım. Nasum okulundan mezun olduğu kabak gibi belli olan bu canavar grup, nefes aldırmayan bir müzik yapıyor. Thrash metal ve death metal ile dirsek teması olan, dinlenebilirliği yüksek ancak kulak koparırcasına sert ve hızlı bir grindcore icra ediyor.

Finlandiya’nın buz gibi sularından gelen bu arkadaşların tarihinde 2 EP, 2 split ve bu dâhil 4 albüm var. Odak noktamız olan Graveyard Earth, 15 senelik kariyerlerindeki dördüncü albümleri. Müzikal anlamda belli bir çizgiyi hiç terk etmiyorlar ve kendi standartlarını koruyorlar. Graveyard Earth ise bu korudukları standardın, yılların verdiği tecrübe ile birleştiği bir albüm.

Akmar Pasajının önündeki Kurt Cobain’e benzeyen korsancı elemandan aldığım Feastem – Graveyard Earth CD’sini Sony Discman’ime taktım ve play tuşuna bastım. İlk şarkı “The Rope Calls Your Name” introsuz, direk blast beatler ve agresif vokaller ile başladı. Daha cümlemi bitirmeden ikinci şarkı I Will Never Kill’i dinlerken şunu fark ettim ki, üçüncü şarkı “Sick” ve dördüncü şarkı “Terror Balance” aynı şekilde devam ediyor. Grubun grindcore türünde müzik icra ettiğini buradan anlayabiliriz.

Caravan Rock Bar’da Slayer coverları yapan “Altar” adlı grubu izledikten sonra Şampiyonda kokoreç yiyip, dolmuşla Kadıköy’e sabahlamaya geçerken Sony Discman’imden albümün kalanını dinlemeye devam ettim, fakat albüm hemen bitti.

Hızlı başlayıp hemen bittiği için bunun bir grindcore albümü olduğuna emin olmuştum. Sonrasında çantamdan “Morbid Angel – Gateways to Annihilation” CD’sini çıkararak, “Kawazu” adlı cırcır böcekli intro ile başlayan muazzam albüm ile yoluma devam ettim.

Tekel Birasının 1 YTL, litrelik Jack Daniel’s’ın 60 YTL, sınırsız alkollü rakı balığın kişi başı 50 YTL olduğunu ve o seneler nasıl bir hayat yaşadığımızı keşke Z kuşağına anlatabilsek ama bu imkânsız olduğundan kendilerine bolca Feastem ve diğer grindcore gruplarını dinlemelerini öneriyorum. “Graveyard Earth” bunun için iyi bir başlangıç olabilir.