“Perdition” diyince aklıma direkt Marduk vokalisti Mortuus geliyor çünkü neredeyse her albümde mutlaka bir iki defa kullanıyor bu derin manalı kelimeyi. Buna benzer kullandığı kalıplar var; mesela kelime bulutuna yazdığımda sonuçlar “thousand , limb, shall, lord, come” vs. diye öbekleniyor ve ne zaman Mortuus’un isyan ettiği bölümler gelse bu sözlerden birisi orda oluyor. Neyse Mortuus, şaka yapıyorum kardeşim yoksa seviyoruz seni, aynen devam et.
Kim bu Perdition Temple dersek aklımızda beliren ilk ışık Angelcorpse olmalı. Perdition Temple, death metalin en cool ikilisi Gene Palubicki ve Pete Helmkamp’ın Pete olmayan grubu. Aslında bu ikili Angelcorpse’u tekrar faaliyete geçirip devam ettirme kararı almıştı ama sanırım kişisel farklılıklardan dolayı bunu devam ettiremediler. 2017 yılında canlı izleme şansımı kaçırdığım için hâlâ kendime kızıyorum arada. Bunun sonucunda Angelcorpe ve death metal alemleri öksüz kaldı. Gerçi “Of Lucifer and Lightning” hiç olmasa da olabilirdi. Belki de prodüktör dokunuşlarıyla rezil edilmişti albüm, beklentileri karşılayamamıştı.
Gene Pulabicki grubu dağıttıktan 3 yıl sonra Perdition Temple’ı kurdu ve Angelcorpse’un temel özelliklerini devam ettirme yoluna gitti, hatta üzerine bir de kendisi vokal yapmaya başladı. Çıkardığı iki albüm yine gayet sağlam olmasına rağmen, ne özelliği olduğunu anlamadığım Punch adlı “albüm rezil etme makinası” prodüktör yüzünden çok öne çıkamadı. Üçüncü seferin şansından ve farklı isimle çalışmalarından dolayı olacak, bu albümün prodüksiyonu cillop gibi. Dinle dinle insan doymuyor. Gitar, bas, davul tonları çok iyi dengelenmiş; vokaller bile başarılı şekilde sunulmuş ve tertemiz bir kayıt elde edilmiş.
Gene’in elinden çıkan her rifin muazzam olması çok da şaşırılacak bir durum değil, çünkü kendisi gerçekten kendi kalıpları içerisinde çok iyi rif yazıyor. “The Inexorable” ve “Exterminate” albümlerini yazmış adamdan daha kötüsünü beklemek doğru olmaz zaten. Fakat arada bir fark var, zira Angelcorpse’da aynı zamanda Pete Heldkamp gibi çok vahşi vokalleri olan ve frontman duruşuna sahip bir adam vardı. Beste konusunda ne kadar paylaşım yapıyorlardı bilemiyorum ama az da olsa yükü üzerinden aldığını zannediyorum. Perdition Temple’da ise Gene tek kişilik kadro gibi. Vokal, gitar ve beste konusunda yükü tek başına sırtlıyor. Yaptığı vokaller şu ana kadarki en iyisi. Daha önceden ismini duymadığımız Ron Parmer isimli davulcu da gerçekten çok sağlam performans sergilemiş.
“Sacraments of Descension” albümüne gelecek olursak, bütün şarkılar belirli standart çerçevesinde iyi, ama hiçbiri “vay vay vay çok fena” düzeyinde değil. Kesinlikle birden fazla dinleme gerektiriyor, rifleri daha dikkatli dinlemeye başladıkça zevkine varıyorsunuz. Mesela bir “Wolflust” veya “Phallelujah” aramayın. Bunların olmaması kötü olduğu anlamına gelmiyor tabii, dediğim gibi bana göre Perdition Temple’ın en iyi albümüyle karşı karşıyayız. “The Tempter’s Victorious” albümünü de sevmiştim ama “Sacraments of Descension”ı duyunca o albümü anında sattım; işte öyle bir albüm. Sonuçta karşımızda Angelcorpse ve Morbid Angel dinleyicilerini fazlasıyla tatmin edecek bir iş var. Hatta bir dinleyici olarak şöyle bir temennim de var: umarım gelecekte Gene, Morbid Angel’a katılır ve Trey ile Gene’in ortak bir çalışmasına şahit oluruz. Gerçi bu tarz yaratıcı beyinlerin bir araya gelişinden her zaman mükemmel işler çıkmıyor, sonra yaratıcılık konunda kargaşaya sebep oluyor. Yine de denesinler bence.
Son sözlere gelirsek, gerçekten de 35 dakika boyunca kalite akıyor. Son dönemde underground piyasasının en saygıdeğer isimlerinden çıkmış en iyi old school death metal albümlerinden biri olduğunu düşünüyorum. 1996 yılından beri devam eden bir kariyeri olan bir müzisyenin kendisine ve yaptığı müziğe “true” kalması gerçekten takdir edilesi. 2020 yılında hâlâ ilk çıktıkları zamandaki müziğe bağlı kalmaları ve üzerine yeni şeyler eklemeye çalışmaları cidden inanılmaz. Tabii bunu yapan 30-40 senelik gruplar da var, herhalde artık onların heykelinin yapılması gerekiyor.
Pete Helmkamp duyduğum en yırtıcı ölümcül vokallerden birisi. Angelcorpse keşke dağılmasaydı. Pete abinin Abhomine diye bi grubu varmış bu sene yeni albüm çıkarmışlar
Pete Helmkamp duyduğum en yırtıcı ölümcül vokallerden birisi. Angelcorpse keşke dağılmasaydı. Pete abinin Abhomine diye bi grubu varmış bu sene yeni albüm çıkarmışlar
Kemik gibi albüm. Böyle tavizsiz, kimseye eyvallahı olmayan işlerin yeri çok ayrı.