# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
PARADISE LOST – Obsidian
| 23.05.2020

Başka bir tanrının gözleri.

Metal sevdalıları; gotiğe, doom’a gönül verenler ve ekran başındaki siz sevgili çocuklar. Yılın en iyi albümlerinden birinin incelemesine hoş geldiniz. Bugün sadece bu yılın değil, bir grubun kariyerindeki en özel albümlerden biriyle birlikteyiz.

Biraz iddialı bir giriş gibi gelebilir, ancak PARADISE LOST’u 20 yıldır tanıyan ve “Obsidian”ı da en az 50-60 kez dinlemiş bir insan olarak düşüncelerimin sağlam temellere dayandığını düşünüyorum. Albümün çıktığı tarih olan 15 Mayıs’tan bu yana neredeyse başka hiçbir şey dinlemedim. “Defiler”ın son saniyesi biter bitmez hemen “Darker Thoughts”u tekrar açarak kendimi 1 saat daha bu görkemli karanlığa maruz bıraktım.

“One Second”ın ardından gittiği değişimle dinleyici kitlesini sağa sola savuran PARADISE LOST, sonradan tekrar eski formuna dönmüş ve kariyeri boyunca edindiği tüm deneyimleri konuşturduğu nefis bir kıvama gelmiş; kaliteli albüm üstüne kaliteli albüm çıkarır olmuştu. Kendi adlarını taşıyan 2005 çıkışlı albümleri ve 2007’deki “In Requiem”le çelişkili yorumlar alan grup, “Faith Divides Us – Death Unites Us”ın çarpıcı klibiyle uzun zaman sonra tam anlamıyla bir “MERHABALAR AQ” demiş ve esas ikinci baharını yaşamaya başlamıştı. O albümün sonrasında çıkan her albüm övgü almış, hatta yıl sonu listelerine damga vuranları dahi olmuştu. Özellikle “The Plague Within” grubun doksanlardaki ihtişamlı dönemlerinden sonraki en iyi albümleri olarak nitelenirken, 2017’deki kırçıllı “Medusa” da yine büyük övgüler almış ve hayranların yüzünü güldürmüştü.

Müziklerinin genel çerçevesi belli olduğundan ve içine türlü türlü huyu olan farklı etkilenimler sokulamadığından PARADISE LOST’un kendini tekrarlaması veya birilerine sıkıcı gelmesi olası bir albüm yapması hiç de zor değil aslında. Şablon belli, grubun sound’u ve genel havası belli; bunu bunca yıl sonra yeni ve taze şekilde sunmanız için her şeyden önce çok yaratıcı olmanız ve ne yaptığınızı çok iyi bilmeniz gerekiyor.

Ne mutlu ki PARADISE LOST şu noktada tam bir tecrübe timsali olarak ne yaptığını çok ama çok iyi biliyor.

“Medusa’daki kırçıllı sound’u kullansaydık bu sadece beni değil, herkesi sıkardı” diyor grubun gitaristi Greg Mackintosh. “Medusa”daki havayı devam ettirmeme kararı kendini “Obsidian”ın nefes alan, son derece organik prodüksiyonunda kendini gösteriyor. Bu organik yapı, albümdeki gotik müzikal anlayışla da çok iyi örtüşüyor. PARADISE LOST 90’lar sonu 2000’ler başındaki kimlik arayışı içerisinde kaybettiği kimi karakteristik özelliklerini sonradan kabuğunu iyice sertleştirerek, gotik metal ve doom metalin yanına belirli ölçüde death metali de koyarak karşılık vermişti. Nick Holmes’un derin kükreyişleri ve grubun aristokrat kasveti PARADISE LOST’u kuruluşundan 30 yıl sonra bile metal dünyasının en geçerli, en ilham alınası oluşumlarından biri hâline getiriyordu.

“Obsidian” bu yolculuktaki en değerli adımlardan biri. Şahsen “The Plague Within”i “One Second”dan bu yana çıkan en iyi PARADISE LOST albümü olarak görüyor ve albüme grubun geleceğini kurtardığı an olarak bakıyordum. Ta ki 1 hafta öncesine kadar. Bu müzikte pek renk olmadığından zevkler ve renkler diyemeyeceğim, o yüzden zevkler ve grinin çeşitli tonları tartışılmaz diyerek “Obsidian”ı “The Plague Within”in de önüne koyduğumu açık açık ifade edeceğim.

Benim için “Obsidian” grubun doksanlardaki altın çağından bu yana çıkan en iyi PARADISE LOST albümü.

Davul performansından şarkı sözlerine, Nick Holmes’un adanmışlığından melodilerdeki çeşitliliğe dek “Obsidian”ın her anının buram buram kalite koktuğunu düşünüyorum. Albümü ilk dinleyişimde “Darker Thoughts”un başındaki nefis akustik bölümün ardından distortion ve yaylılar girip de Nick Holmes “Onto a higher ground…” diye kükreyince resmen yaz günü üşüdüm arkadaş. Bahçede, Antalya sıcağında üşüdüm. Albümün keyfi kaçmasın diye albüm öncesinde çıkan single’ları dinlememiş, klipleri izlememiştim. “Darker Thoughts” devam ederken aklıma gelen ilk düşünce “neden bu parçaya klip çektikleri belli oldu” şeklindeydi. Sonra ikinci şarkı “Fall from Grace” başladı. “E buna da klip çektiler, sebebi belli” dedim. Üçüncü şarkı “Ghost”un şarkı sözü videosu yayınlanmıştı, onun da sebebi ortada; hayvan gibi şarkı.

Kalan sekiz şarkıdaki hislerim “E buna da klip çekilir” ve “Bu şarkı her konserde çalınır” arasında gidip geldi. Albümdeki her şarkıda başka bir güzellik, başka bir lezzet buldum. Dikkati çeken şeylerden biri, PARADISE LOST’un bu albümde açık şekilde olayın gotik tarafını daha bir öne çıkarmış oluşu. Grubun kuruluş aşamasında ilham aldıkları, etkilendikleri isimleri bildiğimden bunun şaşılacak bir tarafı yok, lakin grup geçmişinde attığı her bir adımın en pragmatik, en iyi işleyen tarafını alıp bu albümdeki şarkılara bin türlü zenginlik katmayı başarmış. Grubun “Obsidian”la ilgili açıklamalarına bakınca, hissettiğim bu gotik tarafın Mackintosh tarafından da dillendirildiğini gördüm. “Seksenlerdeki gotik müziği pek çok kişi unuttu, o yüzden bugün dinlenildiğinde kulağa taze geliyor” diyordu Greg. Unutma kısmını bilemem, ama misal bir IDLE HANDS bile seksenlerin gotik rock’ını heavy metalle harmanlayınca “Mana” ile ortalığı nasıl salladı biliyoruz. Dolayısıyla PARADISE LOST’un bu silahlarını böyle en üst perdeden kullanması dinleyicileri açısından gerçek bir kazanım, esaslı bir lütuf olmuş.

“AMON AMARTH light” ile 2000-2010 arası DARK TRANQUILLITY’yi anımsatan “Serenity”den tutun da 2.54’te başlayan melodik bölümü ve akabindeki “Foolish tyrant compelled…” girişiyle “lan oğlum ezdin paramparça ettin bizi” dedirten “Defiler”a kadar albümdeki her bir şarkıda ustalık, her bir şarkıda mükemmellik var. Şöyle bir bakın; “The Devil Embraced”e, “Forsaken”a, “Hope Dies Young”a, “Hear the Night”a, “Defiler”a, kısacası bu albümden daha en az 5-6 şarkıya daha hiç düşünmeden klip çekilebilir. O düzeyde fazla hit’le, kaliteyle dolu bir albüm “Obsidian”.

Bırakırsanız her şarkıdan ayrı ayrı paragraflarca bahsedebilirim ama yavaştan kapatayım. “Obsidian” 2020 yıl sonu listeme tereddütsüz girecek, yıl boyunca sürekli dinleyeceğimden adım gibi emin olduğum, benim için baştan sona kusursuza yakın 56 dakikalık bir üst düzey metal şöleni. İnsanlar gibi gruplar da geçmişte yaptıkları bazı şeylerden dersler alıyor, çıkarımlarda bulunuyor ve geleceklerine ona göre yön veriyorlar. PARADISE LOST bu noktada ciddi anlamda ders niteliğinde bir profil çiziyor ve gotik metal, doom metal ve death metal üçlüsünün harmanlanıp günümüze uygun bir şekilde sunulması konusunda resmen tez yazıyor. Çeşitli albüm incelemelerinde defalarca demişimdir, “ne yaptığını bilen insandan müzik dinlemek gibisi yok” diye. PARADISE LOST bu konuda gerçek bir üstat ve “Obsidian” da bunun yıllar sonra bile unutulmayacak, gerçek bir obsidiyen taşı gibi simsiyah parıldayan nişanesi.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.20/10, Toplam oy: 81)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Nick Holmes: Vokal, sözler
Greg Mackintosh: Lead ve ritim gitar, besteler
Aaron Aedy: Ritim gitar
Steve Edmondson: Bas
Waltteri Väyrynen: Davul
Şarkılar
1. Darker Thoughts
2. Fall from Grace
3. Ghosts
4. The Devil Embraced
5. Forsaken
6. Serenity
7. Ending Days
8. Hope Dies Young
9. Ravenghast
10. Hear the Night
11. Defiler
  Yorum alanı

“PARADISE LOST – Obsidian” yazısına 63 yorum var

  1. deadhouse says:

    Kötü albüm yapamayan grubun çok merak ettiğim albümü. Hala dinlemedim ve kritik bir an önce dinlememi söylüyor.

    deadhouse

    @deadhouse, Yağ gibi akıyor. Her metal dostuna önerebileceğim bir albüm. Net, sade, çarpıcı. Greg Mackintosh ne yiyip içiyorsun, bize de söyle. 9/10

    deadhouse

    @deadhouse, Sabahtan beri dinliyorum. Tam bir gövde gösterisi. Bu işi biz biliriz, biz yaparız, oturun dinleyin demişler. Kusur bulmaya çalışıyorum, bulamıyorum. Her şeyiyle olgunluk, her şeyiyle üstatlık eseri. Bu seviye başka seviye. Teşekkürler Paradise Lost. Bu arada Medusa’dan da The Plague Within’den de iyi. Puanımı değiştiriyorum. 9.5 Yakında 10 yaparım. Uzun zamandır bu kadar kolay dinlenilebildiği halde (herkese hitap edebilir anlamında) bu kadar usta işi bir eser dinlememiştim. Bu albümü sadece pop müziğe tahammül edebilen kişilere bile dinletsem keyif alabilirler. Fakat işin aslı başka. Basitliği yakalamak zor. AC/DC basitliği gibi. Motörhead basitliği gibi. Aslında yaptıkları şeyleri yapmak çok zor. Önemli olan o “üstün” basitliği yakalayabilmekte. Bu albümde de Paradise Lost bunu yapmış.

  2. MURAT MERT says:

    Çok sağlam albüm olmuş. Kulağımın pası silindi. Draconian Times’ ında çok severim ama Obsidian kusursuz…..

  3. Kıyamet metali says:

    Grubun dün paylaştığı bilgilere göre albüm Almanya’da tüm türlerde 2., İngiltere’de rock/metal türünde 1. sırada bulunuyor müzik listelerinde. Albümü ilk kez dinledikten sonra tutacağı belli olmuştu benim için ama bu kadar tutacağını da beklemiyordum açıkçası. 32 yıllık bir metal grubu için önemli başarı gerçekten. Grubu In Requiem’den beri hayran olarak takip eden bir dinleyici olarak beni de çok sevindirdi bu gelişme.

    Albüme gelirsek, uzun dinleyişlerden sonra Obsidian’ı Medusa’nın birkaç, The Plague Within’in de bir adım gerisine koyuyorum ama bu tamamen son yıllarda iyice doom odaklı hale gelmiş müzik zevkimden kaynaklanıyor. Yıllar içinde bu durum değişmeye müsait.

    En sevdiğim parçalar, doom-death hayvanlığı Ravenghast ve Fall from Grace oldu. Arkalarına da Ghosts ve Forsaken gibi hit oğlu hit şarkıları yazarım rahatlıkla.

    Günün sonunda, grubun bir hayranı olarak epey mutluyum albümden. Grubun kendini tekrar etmeme huyunun da önümüzdeki albümlerde Ghosts gibi gotik rock/metal temelli şarkıların sayısını artıracağını düşündüğümü de ekleyim.

  4. Twat says:

    Her yönüyle bayıldığım ve dinlemelere doyamadığım mükemmel bir albüm olmuş. Kapağından kliplerine şarkı isimlerinden albüm ismine karizma ve kalite akıyor.

    Şarkılar o kadar harika ki gerçekten de hepsine klip çekilebilir, hepsi de kendi türünde ön planda. Kendi türünde dedim çünkü albüm bence grubun diskografisinin ve etkilendiği grupların kısa bir özeti gibi olmuş. Ghosts ve Hope dies young’la 80′ler gotik rock, fall from grace ve hear the night’la kendi muhteşem son dönemleri, darker thoughts ve serenity ile melodik/gotik dönemlerini icra ediyorlar sanki.

    Ayrıca belirtmem gerekir ki prodüksiyonu da muhteşem. Son üç albümün prodüktörü Jaime Gomez Arellano ağabey gerçekten de çok yaradı Paradise Lost’a. Fevkaladenin de fevkinde terrrtemiz ve bence en güzel PL kaydı. Her enstrüman tane tane duyuluyor ve tercih edilen tonlar albümün ruhuyla müthiş uyumlu. Teşbihte hata olmaz Reinkaos kaydı gibi olmuş. Yani son derece temiz, net, organik, vurgulu ve kulak pası silen dinledikçe dinleyesin geldiği lezzetli, odyofil dostu bir prodüksiyon.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Twat, iyi bir ses sistemiyle dinlenince özellikle davullar yanı başındaymış gibi geliyor. Bence bugüne kadarki en iyi, en temiz davul kaydına sahip PL albümü. Performansın da etkisi var tabii.

  5. Murad says:

    Muhteşem bir albüm. Bir kaç dinleyişten sonra gerçek heybetini belli ediyor. Ama “FDUDUU”dan bu yana çıkan 5 albümü sıralasam bu albüm 4-cü olur, 5-ci de Medusa, bu sonuç Obsidian ve Medusanın geriliğini değil, aksine önceki 3 albümün mükemmelliğinden kaynaklanıyor.

  6. ozzy says:

    albüm son 20 yılın paradise lost özeti gibi olmuş ,örneğin ghosts resmen symbol of life’dan fırlamış gibi,son iki albümde death/doom ve yer yer old school death e kayan sound halen parçalarda korunmuş,paradise lost ve in reqiem albümlerinden beri devam eden eski sound’a dönüşün devam etmesi benim açımdan güzel ve yerinde.

  7. Twat says:

    @Ahmet Saraçoğlu, Waltteri denen 94′lü gencecik kardeş -üstelik de Adrian Erlandsson gibi bir isimden sonra- 30 yıllık bir efsaneye inanılmaz uyum sağladı ve 2 albümdür çok dolgun performans gösteriyor. Cidden büyük başarı şu çocuğunki.

  8. Opethsevenbiri says:

    Ziplenmiş Paradise Lost.

  9. Ugur says:

    Çok iyi albüm.Babalar bence ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar.Bu arada ‘Serenity’ PL tarihinin en iyi işlerinden biri desek heralde abartmış olmam.

    Ugur

    @Ugur, Bir de ‘Forsaken’.2 şarkı da arka arkaya tam bir yıkım <3

  10. Önümüzdeki hafta incelenecek albümleri dinlemem lazım ama aklımda hâlâ bu var. Bağımlılık yaptı.

  11. Şu olay bana çok acayip geliyor:

    Greg Mackintosh: Lead ve ritim gitar, besteler
    Aaron Aedy: Ritim gitar

    Bildiğim kadarıyla tüm albümlerde durum böyle. İkisi de grubun kurucusu ve gitaristlerden biri hiç beste yapmıyor. Çok garip geliyor bana. Metallica olsan, biri James biri Kirk olsa anlarım ama grubu birlikte kurmuşsun ve 32 yıldır beste yapmıyorsun. Sebebini bilen varsa söylesin. “Greg daha iyi yazıyor, komple ona bıraktım” mı diyor acaba? Öyleyse bile çok garip yahu 16 albüm, 150 civarı şarkı.

    Kıyamet metali

    @Ahmet Saraçoğlu, Bunun sebebini bilmiyorum ama grup hakkında çekilen bir belgeselde dinlediğim ilginç bir hikaye var. Grup kurulmadan önce doğru dürüst gitar bile çalamayan tecrübesiz Greg, o sırada başka bir grupta gitarist olan Aaron’dan kendisine birkaç metal riff’i göstermesini istiyor. Sonrası malum.

    Belhor41

    @Kıyamet metali, Boynuz kulağı geçmiş…

  12. Bir de bu albümün bu dönemde çıkması grup için şanssızlık oldu. Kim bilir ne zaman turlayacaklar. Albümü satın alacağım bulduğumda, adamlara destek olmak lazım.

    Kıyamet metali

    @Ahmet Saraçoğlu, Kesinlikle. Dinleyiciler de bu durumun farkında olacaklar ki albüm satışları çok iyi gidiyor şu an. Ben de mutlaka edinmeyi düşünüyorum.

  13. Exorsexist says:

    Nick HolmeS’un Paradise Lost’a konsantre olmak için Bloodbath’ı bırakacağı günleri geri sayıyorum.

    Kıyamet metali

    @Exorsexist, Haaah ben de bu yorum ne zaman gelecek diyordum…

    Exorsexist

    @Kıyamet metali, Umarım kendisi sitemizi takip ediyordur ve yorumumu görür de kendisi de fark eder.

    agrypnie

    @Kıyamet metali, ahhhhhhaaaahhahahahahah kahkaha attım

    daud

    @Exorsexist, Aynen salgın sonrası bu albümün etkisi ile Paradise Lost konser takvimi iyice şahlanır, 30 yıllık koca çınara zeval gelmemeli. Tabi biraz zor olacak ama yerini Peter Tägtgren veya Jörgen Sandström doldurabilir.

    Exorsexist

    @daud, christian alvestam gelsin bayram ilan edelim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Exorsexist, ya harbiden hayali bile güzel.

    Exorsexist

    @Ahmet Saraçoğlu, vokal kapasitesi itibariyle cuk oturacak isim. Mikael in vokallerine hakkını rahatlıkla verebilir.

    Berca B.

    @Exorsexist, resmen ıslak rüya bu ya. Amma eşşoğlusu doğru düzgün konser bile vermiyor. Yine de keşke olsa.

    Boba Fett

    @Exorsexist, Daha önce demiştim birisi Bloodbath biter demiş çok güldüm.

  14. chuck says:

    sanırım grubu çok sevdiğimden ve albümü çok beğendiğimden bi’ takım alakasız yorumlar sinirimi bozdu. neyse.

    her şey bi’ tarafa, albüm taş gibi olmuş cidden. ilk albüm haberi geldiği vakit ”umarım Medusa ayarında bir albüm olur” minvalinde bir yorumda bulunmuştum. bunu yapmak yerine adamlar geçmişten bugüne bütün PL diskografisini hissedebileceğimiz bir albüm çıkarmış. ellerine sağlık.

    bence de bu albüm genel hatlarıyla Medusa’dan daha iyi bir albüm. ama ben yine de Medusa’yı bir tık daha fazla seviyorum.

    notum: 8.5

  15. \m/ says:

    Şu gruba bir türlü yeterince vakit ayırmadım. Geçende aklıma geldi one second dinledim, üstüne de kritik denk geldi

    Öyle albümden alakasız saçma sapan bir yorum.. İyi bayramlar

  16. P L A G U E says:

    ‘The devil embraced’ çok büyük şerefsizlik. süründürüyor resmen.

  17. Kıyamet metali says:

    Nick ve Greg albümü yazarken en çok etkilendikleri ve de ilk dönemlerinde en çok etkilendikleri gruplardan oluşan Spotify listeleri hazırlamışlar.

    Nick’in listeleri:
    https://open.spotify.com/playlist/2U31ibfMcINnx3oXvaVmKd
    https://open.spotify.com/playlist/7hPJwBAOC2ZJ6X1Ap3Bohh

    Greg’in listeleri:

    https://open.spotify.com/playlist/450YU3fVqEYZyMK4zasLpV
    https://open.spotify.com/playlist/5nS5ClihgbrDIFLsHI912b

    necrobutcher

    @Kıyamet metali, listede bir tane The Cult şarkısı yok. Vefa semt adıymış demek.

  18. Berca B. says:

    Şu ara HOMM 5 oynarken sürekli bu albümü dinliyorum. Hastası oldum, çok çok iyi albüm olmuş. Devil Embraced ile Defiler favorilerim.

  19. tahsin says:

    Album ilk 4 sarkidan sonra bence bi dusus yasiyor. Ilk 4 sarkiya 10/10 verirsem devami 7-8. Assiri hypeli bir sekilde dinlerken modum dusuyor her seferinde.

    tahsin

    @tahsin, Ghosts bu sene cikmis en sevdigim parcalardan birisi. Nakarat kismi bayagi guzel olmus.

  20. hickdead says:

    albümde paradise lost müziğine dair yeni hiçbir şey yok. olmak zorunda da değil tabii ama albümü ilk dinleyişlerimde duyduğum her şeyi, daha önce zaten yüzlerce kez duymuşum gibi hissettim. paradise lost’u bilmesem ve hayatımda ilk kez bu albümle pl dinliyor olsam bu albüme başyapıt bile diyebilirdim. ama gel gör ki sıkı bir paradise lost hayranıyım ve albümden o kadar da etkilenmedim. pl dinlemek istediğimde elimin gideceği ilk 5 albümden biri olmadığı kesin ama yine de her türlü gideri var tabii.

    hickdead

    @hickdead, bir de şöyle garip bir şey anlatayım:

    defiler’ın 2:54′te başlayan melodisinin birebir aynısını, bakın farklı bir nota aralığında veya gamda demiyorum; birebir aynısını kendi grubumun bir şarkısında kullanmıştım. daha da garibi, o kısmı paradise lost’tan aldığım ilhamla yazmıştım :) ilk duyduğumda kendimi çok garip hissettim ama içim de bir hoş olmadı değil yani. bir aksilik olmazsa umarım söz konusu şarkıyı bir gün siz de duyarsınız.

  21. deadhouse says:

    Kusur bulmaya çalışıyorum, bulamıyorum. 9.9 vermek istiyorum, yok, kusursuz. Normalde 1 senede en fazla 10 verdiğim 1 albüm olur. Bu sene daha yarı yılda 3 albüme tam puan vermiş durumdayım.

  22. Retrokafa says:

    Ben en son draconian times da kaldım. bunun haricinde PL nin iyi albümlerinden önerebilecek var mı?

    necrobutcher

    @Retrokafa, Lost Paradise,One Second,Believe in Nothing ve bu albüm benim en sevdiklerim.

    Twat

    @Retrokafa, bununla birlikte son 7 albüm.

    Gerçekten abartmıyorum hem eski hem synth pop yapan hem son dönem PL’yi de seven biri olarak konuşuyorum son 7 albüm de birbirinden güzel.

    Fakat içine girmesi en kolayı ve sanırım uluslararası camiada da beğenisi en yüksek olanlar Tragic Idol(2012) ve Paradise Lost(2005). In Requiem(2007) kişisel favorim ve draconian&icon sounduna yakın. The Plague Within(2015) clean vokalleri de barındıran epey sert bi doom, ondan sonraki Medusa(2017) ise kopkoyu zift gibi plague within’den de ağır swallow the sun & mdb çizgisine yakın bi doom, aynı zamanda kanımca içine girmesi en zoru bu.

    Faith divides us death unites us(2009) ise grubun sert dönemi ve catchy&melodik taraflarını harsh nick holmes vokaliyle birleştiren Tragic Idol’e çok benzeyen bir geçiş albümü. Bu son albüme de yakın bir havası var. Bence seç beğen al ama dediğim gibi, daha catchy melodik taraftan başlamak istersen tragic, faith divides ve ya in requiem’den birini öneririm.

    Not: saydığım tüm albümlerin albümlerde bulunmayan muazzam bonus trackleri ve birkaç cover’ı var, sanırım onları da rarities tarzı bir albümde toplamışlardı spotify’da vardır ona da bak.

    Opethsevenbiri

    @Retrokafa, Entry-nick uyumu. Gothic, Icon iyidir. Buna yakın olarak The Plague Within de iyiydi.

    Retrokafa

    @Necro,Twat,Opetsevenbiri, sağ olun beyler.güzelce bir bakayım hepsine şimdi.

  23. Kıyamet metali says:

    Grup şu an turlayamasa da, albümü başka grupların yaptığı gibi pandemi sebebiyle ertelemeyip planlanan tarihte çıkarmaları bir bakıma çok iyi oldu. Albümün, içinde bulunduğumuz dönemin soundtrack’i olarak hatırlanacağını ve bu yıla damgasını vuracağını düşünüyorum. İleride anlaşılacaktır.

  24. Rashid says:

    Mükemmel bir albüm. Denilecek fazla bir şey yok. 30 yıllık bir grubun hala yılın en iyi albümlerinden birine imza atması her grubun harcı değil. Gothic/doom/death karmasının en muhteşem hali işte böyle oluyor. Gothic tarzında yeniden bir yükseliş var gibi görünüyor. Tribulation, Idle Hands şimdi de PL bu yola başvurdu. Greg’in de söylediği gibi türü yeniden canlandırmanın vakti geldi bence. Zaten Nick ve Greg’in PL dışında iş yapmaya başladıklarından beri PL müziği yeniden yükselmeye başladı.

  25. chuck says:

    o değilde; paradise lost’un kötü albümü olmaması? her halleri güzel adamların. katatonia bilerek bir evrimleşme sürecine giderken her zaman, PL gerçekten hep doğal ve kendiliğinden bir başkalaşım geçirdi. son üç albümdür de özlerine dönmekten ziyade gene canları öyle istediği için yapmış gibiler.

    tüm albümlerini seviyorum adamların. hepsi ayrı ayrı güzel. en sevdiğim gotik gruplar şu anda. herifler bu yaşta hala doom death dersi veriyor.

    büyük grupsunuz lan.

  26. ytncl says:

    Şahane albüm, doyulmuyor.

  27. Defiler 2.55-3.25 arası çok acayip bir şey.

  28. Yıllar sonra okuyunca hatırlamalık not:

    Dün gece 02.00’de uyudum.
    Sabah 5.15’te uyandım.
    6.00’da Antalya’daki evimden çıkıp havaalanına gittim.
    7.35’te İstanbul uçağım kalktı.
    8.30’da Sabiha Gökçen’e inmesi gereken uçak hava muhalefeti nedeniyle 2 kez inmeye çalışıp pisti pas geçti.
    3. denemede de olmayınca pilot Ankara’ya ineceğimizi söyledi.
    Saat 10.05’te Ankara’ya indik, yakıt ikmali yapıp 1 saat 45 dakika uçakta bekledik.
    Kalkış izni alamadığımız için otobüslerle havaalanı binasına götürüldük.
    İstanbul’a gitme sebebim olan kuzenimin nikâhını kaçırmış oldum.
    İstanbul’a gitmemin bir anlamı kalmadığından Antalya’ya geri dönmeye karar verdim.
    Saat 12.00’de, ilk ve tek Antalya uçağının 19.35’te olduğunu öğrendim.
    Ve böylece 7,5 saatlik bekleyişim başlamış oldu.

    Şu anda Ankara Esenboğa Havalimanı’nda bu albüm eşliğinde kitap okuyarak uçağımı bekliyorum. Bundan sonra bu albümü her dinlediğimde belli ki bugün aklıma gelecek.

    Ek not 1: Sabah 6.30’dan beri, 20 dklık yemek yeme arası dışında aralıksız 10 saattir maske takıyorum, 4 saat sonra Antalya’ya indiğimde çıkarmayı umuyorum.
    Ek not 2: Türkiye-Galler maçını da kaçırıyorum.

    Böyle bir gün.

    Ahmet Saraçoğlu

    19.35 uçağı da şimdilik 50 dk rötar yaptı, günüm şov yapmaya devam ediyor. Ama en azından maçı izliyorum.

  29. Rzeczom says:

    ne zaman aynada kendi göğsüme baksam aklıma artık ”Fall from Grace” geliyor. geçmişte yaptırdığım bir Grace dövmesi var.

  30. Necrobutcher says:

    The devil embraced nasil bir şarkı nasıl çalışmalar şarkıya cidden akıl alır gibi değil.

  31. Yiğit says:

    Çiçek gibi albüm be. İlk dört şarkı bence de bir tık öne çıkıyor, albümün kalanı ilk dörtteki muhteşemliğin yanında azcık sönük kalıyor sanki.

    The Devil Embraced ne harbiden ya?! Yıllarca düzenli olarak dinleyip bıkmayacağım bir şarkı.

  32. Twat says:

    “At The Mill” diye gruba pek yakışan bir isim ve kapakla, metruk bir yerde albüm ağırlıklı şarkıları canlı kaydetmişler -spotify’da mevcut. Müthiş bir performans. İsteseler daha iyi bir prodüksiyon yaparlarmış sanki ancak öylece kötü kayıt bırakmışlar, daha samimi olmuş.

    https://www.youtube.com/watch?v=A7KNP78xiMY&ab_channel=NuclearBlastRecords

    Sitede “In Requiem” kritiği olmaması da bence büyük eksik ayrıca.

    ao

    @Twat, gitar tonu çok hoş

    Belhor41

    @Twat, In Requiem kritiğini sizden bekliyorum o zaman.

  33. Nocturnalwalker says:

    Darker Thoughts çok fena aman aman. Solosu jilet ile damar deşmelik .

  34. Erutururu says:

    Darker Thoughts adamın mezarını sikiyor, gerçekten inanılmaz bir şarkı.

  35. deadhouse says:

    Ne albümdü be. Dinleyicisi olduğum için gurur duyduğum bir grup Paradise Lost.

  36. Ali Osman says:

    Çok seviyorum bu albümü ya. 2020 Temmuzunda dayımın böbrek taşı ameliyatı için yanında yatılı kaldığım günlerde yoldaşım olmuştu. O yaz sıcağıyla özdeşleşti benim için ve havalar ısındı mı koşuyorum bu albümü dinlemeye. Yeni albümlerini dört gözle bekliyorum. İyi ki varlar.

  37. Rzeczom says:

    huzurlu bir pazar gününde, ağustos öğlenindeyiz amk. ben niye evde ‘god asks not to kill’ diye dolanıyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.