vücut direncinizin durumu gerçekten ama gerçekten çok önem taşıyor.
iyi beslenin, meyve/su tüketin, uykusuz kalmayın. virüsü bir yerlerden yeme olasılığı az değil ama nispeten genç ve sağlıklı bir bireyin virüs kapsa da hastalığı ayakta atlatma ihtimali de bir o kadar yüksek. panik yok. herkese sağlıklı günler.
Gün içinde ara ara sirke ile gargara yapıp tükürmek de mikroptan korunmaya karşı iyi bir önlem olabilir. Ayrıca sarımsak tüketilmesi de iyi olabilir. Sağlık kurumunda çalışıyorum. Doktorlar bu virüs ile ilgili net bir şey söyleyemiyor ama bu tarz şeylerle vücudun direncinin arttırılması alınabilecek en iyi önlem gibi duruyor.
@SA, Gargara için kimyasal ürünler tercih etmek hata olabilir. Sirke yanlış bir seçim olabilir yani.
Tuzlu su önerilir.
Sarımsak, soğan, kekik, ada çayı… Bunlar normal bir şekilde tüketilebilir. Mesela, makarnaya yüklendik. Günde bir öğünde makarna varsa üzerine sarımsaklı yoğurt eklenebilir. Başka bir öğünde salatada soğan yenebilir. Yemeklere kekik eklenebilir.
Günde bir fincan ada çayı içilebilir.
Bunların her birini abartmadan kullanmak lazım.
Modern insanın bencilliğini bir kez daha görmüş olduk. Kime bakıyorum gençler ölmüyormuş, 60 yaş altı sıkıntı yokmuş diyor. Bu kadar mı fazla vicdanınızı kaybettiniz. 60 yaş üstündekiler insan değil mi? Yaşlıların yaşama sevinci en az sizinki kadar fazla. Umarım yaşlandığınızda hiç olmazsa yakınlarınız sizin hakkınızda “zaten yaşlı” diye düşünmez.
Bu arada kapitalizmin henüz 4 bin insanı öldürmüş bir virüs karşısındaki acizliği hakkında kitap yazılır. Tüketmeye odaklı toplumun avm’lerden, cafelerden, gösteriden nasıl kaçtığını, “can” söz konusu olduğunda yaşama dürtüsünün her şeyin önüne geçtiğini bir kez daha gördük.
@deadhouse, ilk paragraf özelinde konuşuyorum, insanlar yaşlıları işaret ederken “amaan gebersinler zaten yaşlılar” değil de sanki abartıldığı kadar büyük/önemli bir salgın olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. Malum yaşlıların bağışıklık sistemi biraz daha güçsüz, normal gribi bile ağır geçirebiliyorlar. Korona bulaşan kişiler aids bulaşmış gibi panik olmasın, doğru şekilde yaşıyor/besleniyorsanız hastalığı atlatırsınız diyorlar gibi geldi bana.
@Berca B., Abi sen çok iyi niyetlisin. Dediğin doğru, senin gibi düşünenler var. Fakat gerçekten de özellikle bizim ülkede yaşlılara karşı bir fazlalıkmış gibi bakıldığı çok oluyor. Yaş 70 iş bitmiş bakış açısı var. Herkes bilir ki bir insan 80, 90 yaşına da gelse ölmek istemez. Hatta bazı yaşlı insanlar o kadar yaşam sevinci dolu ki tıpkı çocuklar gibi hayata bağlılar. Ben burada yaşlı, genç, orta yaşlı, çocuk ayrımı yapılmaması gerektiğini söylemeye çalıştım. İnsan, her yaşta ölüme karşı acizdir.
@Berca B., evet tam olarak öyle. 50 yaş altındaki insanlarda öldürme oranı yaklaşık %0,3 bulaşırsa muhtemelen yaşayacağız o yüzden çok büyük bir paniğe gerek yok. Ama bu sanılandan çok daha kötü bir durum çünkü virüs yeterince ölümcül demek değil. Bu da demek oluyor ki çok fazla insana bulaşacak (bizler de dahil) ve belki de milyonlarca insan ölecek. Bulaşan insan sayısının yanında birkaç milyon ölüm çok düşük bir ölüm olacak ama milyondan bahsediyoruz. Mevsimlik grip gibi. Hemen hepimiz yakalanıyoruz, hiçbirimiz ölmüyoruz ama baktığın zaman yüz binlerce insan öldürüyor her yıl.
Daha öldürücü olsaydı kuş gribi gibi çok daha az sayıda insan öldürmüş olacaktı muhtemelen. Bir sene sonra çok fazla insan ölmüş olacak.
Ha bu arada belirtilmemiş sanırım ama en irrite olduğum şey sağlıklı olduğu halde maske kullanan insanlar. Oysa bulaşma riskini pek de azaltmıyor, öte yandan düzgün kullanılmazsa biriken patojenler sayesinde hastalık yuvasına bile dönüşebilir. Sağlıklı olduğu halde maske takan arkadaşlarınızı itinayla terbiye ediniz
@m/, virüsün öldürme oranının düşüklüğünün uzun vadede daha çok insanı öldüreceği konusunda haklısın. Şu an neyi nasıl etkileyecek kestirmek zor ama en kısa sürede çözüm bulunmazsa iş bambaşka yerlere gidecek, çok fazla insanın canı yanacak gibi.
@Berca B., o en kısa süre epey uzun olacak muhtemelen. Aşı bulmak çok çetrefilli ve uzun bir iş. Formalite kısmı bile çok uzun sürüyor. Yani kısa bir dönemde aşı çok zor. Belki hastalığın etkisini azaltan önlemler alınabilir. Eninde sonunda aşı bulunmadıkça koronayla yaşamaya alışacağız
Ben böyle iş görmedim arkadaş. İnsanlar hastalık sebebiyle tedarik zinciri bozulur da ihtiyaç malzemesi bulamayız kafasıyla değil, herkes alıyor ben de alayım da ortada kalmayayım fikriyle markete koşuyor.
Maoist Çin baktı proletarya da, köylülük de, ezilen halklar da hikaye, kapitalizmi yıkmak ve kendi egemenliklerinde bir dünya komünizmi kurmak için bu bel altı silaha başvurdu. Zamanında Mao, Sovyetler Birliği’den ABD’yi Çin topraklarında savaşa çekmesini istemişti. Daha önce 3-4 kez yaşadığımız gibi nüfusun yarısını kaybederiz, ama ABD belası da yok olur demişti. Çin’in Maoist bürokratları baktı üret üret olmayacak bu iş, eski çılgın taktiklerine döndüler, biyolojik silah yolunu seçtiler. Virüsü yay, kapitalizmi yık diye manifestolar da yazar bunlar. Propaganda için black metal grubu bile kurdurmuş Allahsızlar: https://m.youtube.com/watch?v=J8_fj5FHB5c
@Emre, adamlar 10 günde hastane dikti biz o tarz bi hastaneyi dikmek için 2 sene uğraşıyoruz. Boş olmuş biraz sanki. Vurdumduymaz bi hükümet olsa gram sikine takmaz yaymak için işçileri yollarlardı her yere.
- 40 yaşın altı için koronavirüsünden ölüm oranı gripten daha düşüktür
- 50 yaş üstü ve ek hastalığı olan (kalp-damar, şeker, akciğer, kanser hastalığı) olan kişilerin yakalanma riski daha yüksektir
Şu üstteki verilere bakıldığında insan işkilleniyor. Yaşlılar ölsün, nüfus rahatlasın diye üretilmiş gibi duruyor virüs. Yaşananlar aynı The Division oyununun senaryosu gibi şu sıralar.
Bu arada Avustralya’da taharet musluğu taktırmak isteyenlerin sayısı öyle bir artmış ki takan firmalar bir ay sonrasına randevu verebiliyormuş.
Bugün çalıştığım yerdeki bir doktor ile görüştüm. Söyledikleri bana mantıklı geldi. Şu an konuşulan virüsün her sene çıkan gripten çok farklı olmadığını söyledi. Ölüm oranları zaten neredeyse aynı gibi. Peki şu an bunu neden bu kadar konuşuyoruz dedim. Medya dedi. Normal bir grip için aldığın tedbirleri al endişelenme dedi.
Başka bir doktor da bu korona virüsü nasıl bir bok böyle demişti. Ama bu doktor virüsten değil de virüsün arkasındaki farklı sebeplerden daha çok şüpheleniyor gibi geldi. Baya bir canı sıkkındı.
Şu anki aşama için fazla endişe edilecek bir şey yok gibi duruyor. Çok düşük bir ihtimal ama ilerde iş insanların birden kısa sürede patır patır öleceği bir duruma dönüşmez umarım.
@SA, Çin ve Güney Kore aldıkları sert önlemlerle azaltıyor, Avrupa başta olmak üzere diğer her yerde artıyor. Bazısında çok, bazısında az. 2 farklı coğrafyadan 2 örnek vereyim:
@Ahmet Saraçoğlu, ben mersinin ilçesindeyim. Burdaki devlet hastanesine bugün ambulans ile tespit edilen iki hasta getirildi. Uzman doktor baktıktan sonra hastaneye almadı. Ambulanstan hiç inrilmediler falan deniyor ama tabi dışarıdan buraya getirilecek halleri yok. Mersin merkeze gönderildiler. Sonrasını bilmiyorum. Yani şu anda ilçelere kadar yayılmış durumda ozaman. Bağışıklığımızı güçlendirmeye çalışmaktan başka yapılacak birşey yok heralde.
@SA, her sene çıkan gripten farklı olmasaydı emin ol devletler milyarlarca dolar kaybetmek pahasına karantina uygulamalarına girişmezdi. Sadece birileri çıkıp “böyle bi virüs çıktı, ama korkmaya gerek yok, sadece ötekinden daha farklı, kendinize iyi bakın, ehuehe” der geçerdi. Medya ile ne ilgisi var, sadece twitter kullanıcıları goygoy yapmıyor ki? Devlet yönetenlerin dini iminaı paradır. Trump geldiğinden beri, aman borsa düşmesin, aman faizi düşürelim şöyle olmasın vs. derdinde ama virüs yüzünden üretim durdu ve şu ABD borsaları siki tutmuş durumda. Daha bir saat önce %7 düşüşle açıldı.
Olağan gördüğümüz gribin ölüm oranı daha yüksek görünüyorsa da bunun sebebi, her yıl milyarlarca insana bulaşmış olması. Bu virüs ise henüz yeni, aşısı yok ve akciğerde zatüreeye sebep oluyor. Grip olan adamı yoğun bakıma götürmeleri çok çok nadir bir olayken, covid-19′a yakalanan yaşlı veya kronik rahatsızlığı olan kişiler yoğun bakıma muhtaç kalabiliyor.
Oturduğunuz şehrin devlet hastanesine gece 1-2 gibi bile gitseniz o veya bu rahatsızlıktan gelen onlarca insan görürsünüz ve bazen müşade odasında boş yatak bile kalmıyor. Değil böyle bir salgın olsun ve yüzlerce hasta aynı anda solunum cihazına bağlanma ihtiyacı hissetsin… Bunu kaldıracak hastane ve altyapı hiçbir yerde yok. Çinliler ek hastaneler dikti on günde yatak kapasitesi arttırmak için.
Ancak bireysel olarak hijyen önlemleri almak ve kalabalıktan kaçınmak dışında çok yapabileceğimiz bir şey de yok gibi. Bekleyip göreceğiz, umarım en az kayıpla atlatır insanlık bu salgını.
@SA, mevsimlik grip benzetmesi mantıksız değil. Şu an ölüm oranı mevsimlik gripten daha yüksek ama birçok açıdan benziyorlar. En büyük fark yapılarında. Grip sürekli evrimleşen bir virüs. Her sene farklı tiplerle çok sayıda insan öldürüyor. Öldürdüğü insanların yaşları ve oranları koronaya benziyor. Yine de bu koronanın daha ölümcül olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sadece gribe daha alışkınız, kimse konuşmuyor.
Medyada yankı uyandırması ve bir sürü önlemin alınması konusunda doktorun saçmalamış. Belki de birkaç seneye öldürdüğü insan sayısı milyonları aşmış bir virüs olacak. Elbette ki herkes konuşacak ve korkacak. Baktığın zaman aids bile halen yüz binlerce insan öldürüyor. Elbette çok farklı şeyler ama aids nasıl konuşulduysa zamanında bu da konuşuluyor ve önlem alınıyor
Ha ayrıca korona grip gibi hayatımızın bir parçası olabilir ilerleyen dönemlerde. Ancak gripten farklı olarak aşı daha çok iş görür. Yine de insan vücudunun yapısı olarak kazanılan bağışıklık geri kaybedilebiliniyor koronaya karşı. Yani evrim ağacında bunu görmüştüm tam da bilmiyorum.
Neyse elinizi bol bol yıkayın, bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Onun dışında da çok korkmayın yeterli
@SA, bence gerekli önlemleri almakla birlikte “doktorun” deyip durduğunuz adamın dediği gibi düşünmek en iyisi. Çünkü hastalığa karşı psikolojik yaklaşımın direnci etkilediğine inanıyorum. Aksini dillendirirken panik yok demek çok işe yaramaz. Yaşadığım mersin silifke ilçesinde tespit edilen insanlar var bahsettiğim gibi. Emin olun bu şu an bir çok yerde vardır. Hal böyleyken bence en iyisi aldığımız önlemlerin yanında psikolojik durumumuzu da sağlam tutmak. Bu da sadece panik yok demeyle olacak iş değil. Öncekiler gibi gribin farklı bir mutasyonu olduğunu düşünmek ve önlem almak bize daha iyi gelecektir diye düşünüyorum. Aksi durumda ne kadar panik yapsanız az. Çünkü şu an içinde yaşıyoruz gibi duruyor.
@SA, “tespit edilme” ifadesini bu kadar esnek şekilde kullanmamanızı öneririm. Bildiğiniz gibi hastaneler yıllardır merkezî bir kayıt sistemine bağlı. İlçenizde tek bir koronavirüs vakası teşhisi sisteme girilseydi bugün şu saate kadar duyurulmuş olurdu.
Söylentileri yaymak psikolojik durumu sağlam tutmaya yardımcı olmuyor. Argümanınızı değersizleştiren söylem ve davranışlardan uzaklaşmanızı dilerim.
@deadhouse, bence bu yazdığın çok saçma. Coronavirüs bir virüs ailesi ve soğuk algınlığı etkeni. Hatta rhinovirüslerden sonra en sık ikinci etken. Bu yüzden griple karşılaştırılması çok doğal aslında. Çünkü karıştırılıp yanlış pozitif veya yanlış negatif tanı konulabilir(di, çinde hortlayıp salgın yapmadan önce)
Ve emin ol salgın yapmadan önce klasik textbooklarda grip benzeri semptom yapar,sers,mers yapar denilip geçilen pek iplenmeyen bir virüstü.
@deadhouse, senin de yukarıda değindiğin gibi, bu olan bitenin uygarlığın ne kadar kırılgan olduğuna işaret ettiğini düşünüyorum en başta. Uygar insan amansız bir zihinsel hastalığa yakalanmış bir canlı. Koca sonsuzluğun merkezinde kendisinin ve kıçı kırık teknolojisinin bulunduğunu sanıyor. Oysa varoluşu alabildiğine zayıf temellere sahip ve uygarlığın -geçtim evreni- dünya zamanı için bile ciddi bir süre devam etmesi imkansız bir durum.
Pek önemsediğim biri değil aslında ama Zizek şöyle bir şey dedi: “Koronavirüsü, kapitalizme ‘Kill Bill-vari’ bir darbedir, komünizmin yeniden icat edilmesine yol açabilir”. Benim düşüncem uygarlığın uzun süredir devam eden istikrarlı gelişim döneminin sonunun geldiği. Bu hiç de normal bir durum değildi ve dünya nüfusundaki artış, doğal kaynaklardaki azalma gibi sebeplerle refah devri sona eriyor. Bundan sonrası epey distopik bir hale bürünecek gibi. Çevresel ve biyolojik felaketler ciddi şekilde etkili olacak vb. Black metal iklimine giriyoruz!
Peki Çin bu tablonun neresinde? Bana kalırsa orta vadede dünyanın hegemon gücü olmayı başaracaklar. Fakat onların tarzı Avrupa ve ABD’lilerden farklı. Benim düşüncem fiili bir durum oluşturacak olmaları. Örneğin geçmişte İngiltere onların birçok toprağına el koyup suni devletler kurdurdu. Onların hepsini teker teker geri alacaklar, ama bunun için kurşun atacaklarını düşünmüyorum. Onlar güçlendikçe diğer küresel aktörler onların sahasından mecburen el çekecek. Kısacası biyolojik silah, komplo vs. söz konusu değil bence.
@Emre, Kendini dev aynasında gören, ben tamamlandım artık havalarında olan, kapitalizmin sunduğu içi boş meşgale ve zevklere kendini kaptıran, sözde özgür ve sözde “bireyler” biraz uyansa ve biraz bir şeyleri sorgulasa iyi olur. Virüs bu açıdan bir uyarı niteliğinde. Asıl soru şu: Her türlü düzenbazlığın, sömürünün ve bedensel, zihinsel, duygusal ve fikirsel köleliğin zirveye çıktığı çağımızda insanlar “aslında uygarlık gelişiyor, her şey yolunda” modundan çıkabilecek mi? Pek ümidim yok.
Merhaba. Ben Oxford’da yasiyorum ve normalde haberleri pek takip etmem. Fakat bugun Boris Johnson soyle bir cumle kurdu: “many more families will lose loved ones before their time” meali “(tahmin edilenden) cok daha fazla aile sevdiklerini zamanindan once kaybedecek” aslinda bu cumle durumun vehametini gayet iyi acikliyor. Ingiltere hukumetinin Italya’da su uygulanan siki onlemleri alacagi asikar. Oxfordshire’da su an dogrulanmis olan 9 hasta var ve olenlerden ikisi Berkshire’da yani Oxford’a yakin mesafede. Zaman zaman insan kendine diyor ki “o 9 kisiden bana bulasacak degil ya” fakat oyle olmuyor anlasildigi uzere. Bence bu virusu tasiyan kisi sayisi dunyanin her yerinde belirlenen sayilardan daha da fazla. Ben herkesin cok dikkatli olmasi gerektigini dusunuyorum ve bu durum beni fazlasiyla endiselendiriyor.
Ingiltere’de EPL (Premier League) ve EFL (English Football League) maclari 3 Nisan’a kadar ertelendi. Soyle bir sey konusuluyor: tum maclar seyircisiz oynanacak ve yayinlar sifresiz verilecek. Sifresiz verilmesinin sebebi de stadyumlara gidemeyen taraftarlarin publara gidisini de engellemek.
İtalya’nın ardından şimdi de İspanya başladı. Dün 31 kişi öldü, toplam ölü sayısı 87′ye çıktı. Dün gece polis kuzey doğu İspanya’daki 70.000 kişilik bir bölgeyi tamamen çevreleyip o bölgedeki halkın dışarı çıkışlarını yasakladı.
Burada olay hastalığın ne kadar ölümcül olup olmadığı değil, yayılma hızı dolayısıyla tedavi edilemez miktarda hasta yaratması ve sağlık sistemini işleyemez hâle getirmesi. ABD’deki hastanelerde toplam 350.000 yatak olduğu söyleniyor ve 350.000.000′luk nüfusun %30′una bulaşması, %1′lik ölüm oranıyla bile 1.000.000 kişinin ölebileceği söyleniyor. Merkel Almanya’daki bulaşma düzeyini “%50-70 olabilir” olarak açıkladı.
Açıklandığı kadarıyla şu anda dünyada 135.000+ kişiye bulaşmış durumda (pek çok bilim adamı aslında bu sayının 3-4 katı olduğunu söylüyor) ve kuluçka dönemi geçtikçe tüm Avrupa ülkeleri İtalya’ya benzer süreçler izleyebilir. Dün İtalya, hastanelere gelen gençlerin giderek daha ciddi durumda geldiğini açıkladı. Yani “sadece yaşlıları etkiliyor” muhabbeti de olumsuza gidebilir.
Social distancing ve #CancelEverything gerçekten önemli. Türkiye bazı önlemleri gerçekten zamanında aldı ve bence süreci mantıklı yönetiyor. 2 ay dayanmamız lazım. Gerçekten şakası yok.
Ben şu yorumu yazarken telefonuma “Türkiye’de ikinci koronavirüsü vakası” diye haber geldi.
İtalyanlar kadar gevşek bir millet yok.Bu kadar ölümün sorumlusu resmen kendi gevşeklikleri.Milano’da oturan bir tanıdık Coronalı insanların tespit edilmesinden tam 2 gün sonra tedbir almaya başladıklarını söyledi.Atı alan üsküdar’ı geçmiş oldu tabi.Yazık gerçekten.
Ne derseniz diyin bence Türkiye süreci fena yönetmiyor (şimdilik).Vakalar çıkmadan bazı sınır kapılarının kapatılması, havalimanlarına termal kamera yerleştirilmesi bile önemli bir gelişme.Şuanda da tüm öğretim kurumlarını tatil ediyorlar mantıklı bir karar.Bazı şirketler de home office uygulamasına geçti (biz de bekliyoruz inş. :D ).
Tabi bir işin panik boyutu var tamamen medya ile alakalı.Ben geçen ay influenza oldum, koduğumun hastalığı 30 milyon kişi öldürmüş bir dönem aralığında.Covid19′un herhangi bir grip virüsünden farklı olduğunu düşünmüyorum.Bu kadar yayılmadan önce bizim ofiste herkes hastalıktan kırıldı.Belki de corona olduk ama atlattık.Bir de virüs insanları tam da mevsim geçişi döneminde yakaladı.Belki zaten zar zor gripten toparlanmış/toparlayamamış yaşlı bir bünyen üstüne bir de bu gelince dayanamıyordur.
Ne kadar ilerlerse ilerlesin “tedbir var, panik yok”. Bir de akıl sağlığını kaybetmeyelim.
@Ugur, söylediklerine büyük ölçüde katılmakla beraber; “Belki de corona olduk ama atlattık.” kısmı ile ilgili bizzat kendi yaşadıklarımdan ötürü söylemek istediğim çok şey var. Mobilden uzun yorum yazmak işkence gibi geldiğinden pc’yi açınca bununla ilgili epeyce uzun bir yorum yazacağım.
Liglerin ertelenmesi söz konusu değil dedi az önce TFF yetkilisi. Bence bir an önce yanlıştan dönülmesi lazım. Yazık sporculara da ailelerine de stad/salon çalışanlarına da.
@Ahmet Saraçoğlu, Haklısın, kesinlikle biran önce maçlar ertelenmeli.hatta bence bu sene iptal edilmelidir,eğer ola ki maçlar 1-2 ay sonraya ertelenirse de o maçlar da yine mutlak seyircisiz oynanmak zorundadır!!! bu işin şakası yok.
@Retrokafa, aynen öyle. Zaten bu sene spor organizasyonları bitti denebilir. Adam akıllı oynanmayacak veya zevk vermeyecek hiçbiri. Yani yapacak bir şey yok cidden. Gönül izlemeyi, oynammasını istiyor ama pek mümkün değil bu şimdilik. Devam edilse bile tarihler ciddi sekteye uğradı. Nba’de direkt playofflara geçilmesi bile gündemde. Ah lebron’u şampiyon görmeyi istiyorum… Evet derdime sokayım
İtalya’da bugün 250 kişi öldü. İnsanlar hala yaşlılar ölüyor diye muhabbet yapıyor. O yaşlılara virüs bulaştıran gençler var. Eğer bu virüs var olmamış olsaydı şu an bu 250 kişi muhtemelen yaşıyor olurdu. Ömür dediğiniz çok bir şey değil arkadaşlar. Bugün 30′sun yarın 50 öbür gün 70 yaşarsanız eğer. Gençsiniz diye çok havalara girmeyin. Doğal seleksiyon tribine, sosyal darwinist havalarına çok bürünmeyin. Ölüm karşısında ne kadar aciz olduğumuzu biliyoruz. Yaşlı genç fark etmez. Bu virüs bana bulaşırsa en büyük dileğim kimseye bulaştırmak istememek olacak. Başkasının benim yüzümden ölmesini istemem. Biraz özel olabilir ama paylaşmak istiyorum. Çok sevdiğim anneannem 93 yaşındaydı, melek gibi kadındı. Tüm ömrünü insanlara yardım ederek geçirmişti. Mutlu, huzurlu bir hayat yaşadı. Yine de 93 yaşında olmasına rağmen ölmek istememişti. Yaşamak istiyorum diyordu sürekli.
@deadhouse, Yaptığınız yorumlarda çok haklsınız. Maalesef Türk toplumunda yaşlılar için “yaşayacağı kadar yaşamış” gibi sakat bir anlayış hakim. Benim de babaannem 97 yaşında ve sizi çok iyi anlıyorum. Allah rahmet eylesin. Yaşlılar bizlerin her zaman göz bebekleri olmalı. Şu pespaye dönemde, bu hassasiyete sahip bir yorum okumak beni oldukça etkiledi. Sağolun, varolun…
@deadhouse, gencler olmuyor degil elbette ama risk bolgesini olusturan grafik tamamen yaslilardan olusuyor. Italya’nin ilk karantina altina alinan kuzey bolgesi ya da daha cok anilan adiyla Lombardy’de olenlerin yas ortalamasi 81. Ozellikle kuzey bolgesinde olumlerinin fazla olmasinin sebebini de bilim adamlari sanayi olarak soyluyor. Cunku o bolgenin hava kalitesi cok dusuk ve Avrupa’daki en yasli nufus ortalamalarindan birine sahip olmasi olum riskini cok arttiriyor. Italya’da olenlerin cogu neredeyse belki de hepsi yasli ve sebebi de koronavirusu/ust solumun yolu enfeksiyonu ile gelen organ yetmezligi. Bunu ben demiyorum yanlis anlasilmasin. Tabi bu demek degil ki gencler dikkat etmesin. Eger bagisiklik sisteminiz kuvvetli degilse zaten genc ve yasli olmanin da bir onemi kalmiyor.
250 kişinin ölmesi bir rekor. Çinde bile bir günde o kadar insan ölmedi. İnanılmaz ya. Diğer ülkeler bu iş çinde patladı biz merkeze dönüşmeyiz zannettiler. Şuan çin inanılmaz bir şekilde salgını kontrol etmeye çok yakın. Avrupa ve orta doğu virüsün merkezi haline geldi. Olan bitenden anladığım bunca araştırmaya ve simülasyona karşı hiçbir devlet bu tür bir salgına hazır değilmiş, herkes kendini koruyacak. Bizim ülkede de testlerin artmasıyla bi patlama yaşanması çok olası.
Öte yandan bu virüs şunu da söylüyor:
Hepiniz aynı gemidesiniz, dünyadaki herkesin sağlıklı olmasını, iyi koşullarda yaşamasını sağlamazsanız hiçkimse sağlıklı olamaz.
Evet umreden dönenler pozitif çıkmaya başladı. 21 bin kişi deniyor bunların karantinaya alınması mümkün görünmüyor. Bu kitlenin karantinanın ne olduğunu bildiğinden bile emin değilim. İşi tamamen allaha bırakmışlar. Göz göre göre toplumun sağlığını tehdit ediyolar resmen. Dönenleri ziyaret edenler tivitlerini silmeye başladı. Testler biraz arttırılsa vakalarda patlama yaşanacak gibi.
@Melkor, son gelen 10.000 kişi Ankara ve Konya’da karantinaya alındı. Önce gelenler de eğitimden geçirilmiş ve takip ediliyormuş. Uymayanlar elbet olacaktır. Dediğin gibi ziyaret edenler var.
Zaman gösterecek, ama zaten tüm bu virüs olayının en korkutucu tarafı da pek çok şeyi zamanın göstermesi. Görünmez bir düşmana karşı savaşılıyor. İtalya neydi ne oldu, İspanya onu izliyor, Avrupa’nın genelinde tablo olumsuza gidiyor. Yakın zamanda ABD’de ciddi şeyler olabilir.
Tüm bu COVID-19′un son 1,5 ayda dünya ekonomisine maliyeti 16 trilyon $ olarak açıklandı.
@Ahmet Saraçoğlu, 10 bin kişinin karantinası pek doğru değil. Dün 5300 kişi gelecek diyolardı. Toplamda 21 bin kişi olduğunu düşünürsek 15.700 kişi uçaktakilere, evdekilere, ziyaretine gelenlerine çoktan bulaştırdı bile.
@Ahmet Saraçoğlu,
🇮🇹 Update on #CoronavirusItaly today:
- 368 deaths in one day (highest toll yet) and 1,809 total
- Almost 25,000 total confirmed cases
- 2,335 of those have now recovered
- Lombardy warns of hospital bed & respirator shortage
@Ahmet Saraçoğlu, insanların götünde bi karış bokla gezdiği, pislik ve yoksulluktan tipi kaymış 35-40 kilo sağlıksız tiplerin cirit attığı, 1 buçuk milyara yakın nüfuslu Hindistan’da bu virüsten sadece 2 kişi ölmüşken, herşeye bol bulamaç ve kolayca ulaşabilen, “dünyanın en sağlıklı beslenme türü” olan Akdeniz tipi beslenen, refah ve huzur seviyesi yüksek İtalya’nın şaftının kayması hakkında bir yorumun var mı? Ben şahsen anlamıyorum bu durumu.
@ismail vilehand, senin yukarıda Ugur’a dediğin gibi ben de yarın bilgisayara oturunca cevap vereyim, telefondan yazmak bana da zor geliyor. Şimdilik sadece şunu bırakayım.
@ismail vilehand, Zor şartlarda yaşayan insanların bağışıklığı da ortama uyum sağlaması için yüksek olur, hani adamların hastalıklara karşı direnci yüksek olması normal fakat tüm Avrupa da bağışıklığı güçlüde bir İtalya’nın mı zayıf? Bilemiyorum durum gerçekten karışık.
@ismail vilehand, yayılma sebebi yukarıdaki videoda açıklanıyor ama neden İtalya’da patladığı konusu muallak şu an. Bazıları Güney Kore’deki 30 İtalyan turistin ülkeye dönünce karantinaya alınmadığı için başladığını söylüyor, bazıları Kuzey İtalya’da Çinlilerin çalıştırıldığı pek çok fabrika olduğunu söylüyor. Virüse dair komplo teorileri üretilirken (Çin ve İran’da görülmesi üzerine) İtalya’nın Çin’in İpek Yolu ticaret projesine onay veren tek Avrupa ülkesi olduğu için ABD tarafından bu duruma getirildiği söyleniyordu ama her ne olduysa oldu, şu anda olay çığırından çıktı.
Başka daha kozmik, daha uç komplo teorileri de var. Onlara göre de bu dijital insanın yaratılması için yapılan bir bir Nuh Tufanı 2.0 ve “dijital kimlik endeksli aşı” muhabbetiyle tüm insanlar çiplenecek ve nihayetinde transhümanizm, kriptopara, artificial eternity gibi şeylerin devrinin başlayacağı yeni bir insanlık oluşacakmış.
Kısacası öyle ya da böyle hepimiz öleceğiz. Umarım ne olup bittiğini anladıktan ve “Ulan bunun için miydi? Hay sokam böyle işe” dedikten sonra ölürüz, çünkü böyle görünmez bir düşmana karşı ne olup bittiğini anlamadan kaybedecek olma fikri beni uyuz ediyor haha
Bu arada İngiltere diğer her yerden farklı bir yola gidiyor ve toplumsal bağışıklık yöntemini deniyor. Virüsü olabildiğince çok insana bulaştırmak, çocukları doğal aşı olarak kullanmak ve sonbaharda geleceği söylenen daha sert salgın dalgasına toplumu dirençli ve bağışıklık sahibi kılmak.
Tabii bu da yaşlı ve güçsüzlerden oluşan dev bir kitleyi çok büyük riske atıyor, ama salgından kurtulma şansı olmadığını düşünen hükûmet bu şekilde uzun vadede toplumu korumayı planlıyor. Bir kısım bilim insanları bunu inanılmaz riskli görüyor ama bir yandan da böyle baş edilemez salgınlarda uygulanan bir yöntemmiş.
Kısacası, görünüşe göre İngiltere virüsün yayılmasını önlemek adına şu an için kontrollü şekilde pasif kalma yoluna gidecek.
@deadhouse, genel görüş sonbahar kış gibi çok daha sert bir salgın furyasının geleceği yönünde. Havalar ısınınca etkisi azalır da deniyordu ama yukarıda verdiğim bağlantıda da dendiği gibi MERS (Middle East Respiratory Syndrome) salgını 45 derecelik sıcaklıkların görüldüğü Suudi Arabistan’da ortaya çıkmıştı. O salgında da 90.000 kişi hastalanmış, 3.000 kişi ölmüştü.
Şu anki salgın 1918-1919′daki İspanyol gribine benzetiliyor. O salgında dünyanın %23′ü hastalanmış ve 17-50 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor. O salgın da bahar gibi ortaya çıkmış, kışın 4-5 kat daha sert şekilde vurmuş dünyayı.
@Ahmet Saraçoğlu, İspanyol gribi hakkında ek: https://twitter.com/esenol/status/1239279774507417605
Ben yayını dinlemedim ama alıntı yapan Esin Hoca epey yetkili birine benziyor, birkaç gündür takip ediyorum kendisini.
İtalya başbakanı “salgının şiddeti açısından daha zirveyi görmedik” dedi. Bunu bir günde ülkesinde yaklaşık 400 kişinin öldüğü günden sonra dedi. Daha esas kötü günleri görmedik dedi.
Zorunlu olmadıkça evde kalın arkadaşlar. Gitar çalın, ne zamandır dinlemeyi düşündüğünüz albümleri dinleyin, merak ettiğiniz gruplara bakın, Pasifagresif’te istediğiniz konuda yorum yapın sohbet edelim, dilerseniz siteye kritik yazın, enstrüman çalıyorsanız beste yapın, YouTube’dan sevdiğiniz şarkıları açıp onlara eşlik edin. Etrafınızdakileri de buna teşvik edin. 2-3 haftalık kuluçka süresi sonrasında ülkece yıkım yaşamayalım. Evden çıkmayın.
Pasifagresif olarak biz de sosyal sorumluluk çerçevesinde en kısa zamanda bu konuda bir şeyler yapalım ve evde kalan takipçilerimizin vakit geçirmesi adına olabildiğince fazla etkileşimli, çok sayıda insanın katılabileceği bir şeyler ayarlayalım diyoruz. İşimiz yazma ve okumadan ibaret olsa da en azından ortak bir müzik paydasında hepimizin evde kalacağı zamana biraz olsun olumlu etki ve anlam katarsak ne mutlu. Bir şeyler düşünüp en kısa zamanda duyuracağız.
hocam en büyük problem yoğun bakım ünitesi sayısı ve solunum cihazlarının yetersiz kalması gibi gözüküyor şu anda. italyada yaşanan bu. biz bir noktaya kadar iyi götürüyorduk ama umreciler + okulların tatil edilip başka yerlerde aynı önlemin alınmaması çok sıkıntıya sokacak. şu sıralarda sanırım cami ve kahve gibi yerleri kapatmışlar.
bu virüs büyük ihtimalle hepimize bir gün uğrayacak. yukarıda da belirtildiği gibi fazla ölümcül olmaması daha çok yayılması demek. yayılma hızı ne kadar fazla olursa hastane kapasitesi o kadar dolacak. böyle olunca sıradan hastaların dahi doktor ya da yatak bulamadığı söyleniyor. bu sebeple evde durmak en büyük tavsiye. olabildiğince az sayıda ağır vaka oluşup tedavi edilebilmesi için. uzun vadede artık ilaç ve aşı durumları, mutasyon geçirip geçirmediği gibi şeyler etkili olur. umarım kışın daha kötü vurmaz.
Havacılık otoriteleri önümüzdeki birkaç ay içinde dünyadaki hava yolu şirketlerinin büyük kısmının batacağını söylüyorlar. Benzer şekilde eğlence, turizm gibi sektörler de büyük sıkıntı çekecek.
Biz Güzide ile zaten evden çalıştığımız için hayatımızda fazla bir değişiklik olmadı. 2 gün önce yüklü bir market alışverişi yaparak eve kapandık. Şu anda 1-1,5 ay boyunca evden hiç çıkmadan yaşayabilecek durumdayız. Sizin de evde kalma imkânınız varsa bu dönemi verimli değerlendirin.
Misal ben son 20 gündür Duolingo ile deli gibi Almanca çalışıyorum ve epey ilerledim. Aynı şekilde Güzide de Yunanca çalışıyor. İş yoğunluğunun durumuna göre yeni besteler yapmak, biriken kitapları okumak istiyorum. Bu gibi aktivitelerle kendinize bir şeyler katmaya çalışın. İsteyen yukarıda dendiği gibi MMO oynasın, isteyen YouTube’dan gitar becerilerini geliştirsin, isteyen bir şeyler yazsın. Online olarak ortak bir şeyler yapmak (oyun vs) isteyenler direkt buradan birbiriyle iletişime geçebilir.
Bu haftalar boşa geçmesin, çünkü bu haftaların aylara dönüşüp dönüşmeyeceğini şu an için hiçbirimiz bilmiyoruz.
Çok değil daha 10 gün öncesine kadar arkadaşlarla yaptığımız Amsterdam planını “bişi olmaz yeaea” diyerek iptal etmiyorduk, durumu çok da ciddiye almıyorduk. Bugün, ben havacılık sektöründe çalışan ve şirketi tarafından zorunlu izne ayırılan biri olarak, eşim de turizm sektöründe çalışan biri olarak ne yapacağımızı kara kara düşünür hale, çok hızlı bir şekilde geleceğimizden endişe duyar hale geldik.
Gerçekten çok tuhaf bir yere gidiyor tüm bunlar, umarım en kısa sürede bir şeyler yoluna girmeye başlar.
İngiltere’deki Public Health England adlı kurumun raporuna göre salgının 2021 bahar aylarına kadar sürmesi bekleniyormuş. Bu süreçte İngiltere’de 8 milyondan fazla insanın hastaneye yatması gerekebilirmiş.
Bu 15 günlük, 30 günlük ertelemeler belki de birkaç hafta sonra tamamen anlamını yitirecek, her şey “belirsiz bir süreliğine” ertelenecek. Oluşacak ekonomik kriz de eklenince dünya olarak gerçekten çok ciddi bir sınav vereceğiz gibi gözüküyor.
@Ahmet Saraçoğlu, sadece ingilterede mi dünyada mı 2021? herkese ulaşmadan bırakmayacak bence dediğim gibi, eğer bağışıklık sağlama kısmında da problem olursa grip gibi her sene her mevsim gelip gider. böyle en kötü senaryoları düşününce mad max gibi bir gelecek canlanıyor zihnimde, bayağı moral bozuyor.
benim merak ettiğim de tam olarak nasıl engelleneceği. evden çıkmadık bikaç ay her şeyi erteledik, sonra? sonrası için okuduğunuz planlamalar senaryolar varsa yapıştırın. çin’de mesela hayvan gibi karantina uyguladılar, bu sürdürülebilir bir şey değil. o virüsü taşıyanları da yüzde yüz bulmak engellemek çok zor. illa ki bi ikinci, üçüncü dalga olacak. cidden çok zor.
@den4x, dünya geneli için diyorlar. Üstelik dün itibarıyla İngiltere’nin bu toplumsal bağışıklık girişimi konusunda hata yapmış olabileceğini fark ettiği söyleniyor. Bazı kuruluşlar olayın İngiltere’nin planladığı gibi gitmeyeceğini ve hükûmetin de gecikmeli şekilde bunu fark ettiğini söylüyorlar. Bu taktik eğer yanlışsa, İngiltere çok zaman kaybetti demektir.
Dendiğine göre bu virüse yakalanıp tamamen atlattıktan ve eski sağlığınıza döndükten sonra tekrar yakalanırsanız, daha önce hiç olmamış gibi aynı duruma düşüyorsunuz. Bu esas sıkıntı. Çünkü bu kadar çok dolaşımın olduğu bir dünyada salgının tamamen silinmesi nasıl mümkün olacak, bundan sonra insanlık nasıl rahat sosyalleşecek, birlikte göreceğiz.
Pek çok yetkili kişi 2021′de dünya pek çok açıdan bambaşka bir şekilde işliyor olacak diyor. Belki alışkanlıklarımız, yönetim sistemleri, devletlerin harcama alanları, çalışma kavramı, pek çok şey değişecek.
Vox’un hazırladığı bu videoda virus’le ilgili enteresan ve öğretici bilgiler var. Çin’deki wet marketler her an dünyayı alt üst edecek viruslerin çıkması potansiyeline sahip yerler. Nedeni de Çinde her hayvanın avlanıp, satılması serbest. Tavuğun üzerine kaplumbağa onun da üzerine farklı bir hayvanı kafeste koyarsan e illa oradan bir şey çıkar. SARS virüsü de Çinin güneyinde olan bir wet marketde satılan yarasadan bulaşmıştı. Şimdi de Wuhan da oldu. Şimdilik araştırmalara göre önce yarasadan civet cat(Türkçe ismini bulamadım) hayvanına oradan da insana geçmiş varsayıyorlar. Bir hayvandan diğerine, oradan da insana geçmesi nadir bir vaka gibi görünüyormuş ama işte olunca da sonuçlarına tüm dünya olarak katlanmak zorunda kalıyoruz. Çin hukümeti şimdilik bu wet marketlerin hepsini yasaklamış ama halk artık tamamen yasaklanmalarını istiyor.
Azerbaycan hukümetini günlerle kötüleyebilirim ama şimdilik gayet iyi yönettiler durumu. İranda ilk vaka çıktığı an sınırları kapattılar, sonrasında Gürcistanla ve en sonda da Türkiyeyle. Şimdilik 19 vaka teyit edildi ve hepsi de İrandan gelen vatandaşlardı. 6 kişi tam tedavi alarak hastalığı yenmiş ve diğerleri de hala hastanedeler. 1 kişi sanırım ölmüş ama yaşlı ve önceden ağır hastalığı olan birisiymiş gibi haberler dolaşıyor. Sokağa çıkma yasağı yok ama restoran, bar tarzı mekanların 9′a kadar açık olma izni var. 9 sonrası yalnızca marketlerin çalışmasına izin veriliyor. Her kes hala normal yaşantısını sürdürebiliyorsa nedeni sınırların hemen kapatılmasıydı bence.
Şimdilik her kes kendi canının derdinde ama virüs sonrası tüm dünya ağır bir dönemden geçecek ekonomik sıkıntılar yüzünden. İflasa uğrayacak şirketlerin sayını şimdiden tahmin bile edemiyorum.
İngiltere’nin tutumu şaşırtıcı değil. Kendileri yeryüzünün en pragmatik ırkı. Peki gerçekten konuşulanlar uygulanacak mı? Planladıkları gibi giderse diğer devletler de onlara uymak zorunda kalacak. Şu an için belirsiz görünüyor. Başbakanları evde kalın demeye başladı halkına. Belki de virüsün korkutuculuğuna yenik düştüler.
Bu virüsle ilgili bilgi kirliliği had safhada. Her uzman başka bir şey söylüyor ya da virüsün ulaşacağı seviyeyi öngöremiyor. Günümüzde bu kadar çok habere ve bilgiye maruz kalmanın halk üzerinde olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorum. Stres, kaygı, sinir seviyesi yükseliyor insanların.
Sokağa çıkma yasağı bazı ülke ve şehirlerde uygulanmaya başladı. Burada da iş vahim boyutlara ulaşmadan ilan edilebilir. Dışarı çıkmadan duramayan insanlar, umarım libidolarına başkalarına psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamadan sahip çıkabilir.
Günümüzde bilgiye bu kadar rahat ulaşmak insanı şüpheci hale getirdi. Her boka inanır ya da hiçbir şeye inanmaz hale gelebiliyoruz. Bu iyi bir şey değil.
Bu social distancing dedikleri şey aslında benim rutinim olduğu için benim hayatımda pek değişiklik olmadı. Zaten evden çalışan birisiyim ama sabahları bazen koşuyorum veya koşmasam bile günde 4-5 km avel avel yürüyorum. Lockdown durumunda en fazla bunlardan mahrum kalacağım.
İyi ki geçen sonbahar İstanbul’dan taşınma kararı almışım ve iyi ki turizm sektöründe değilim artık. Yaşadığım kentte toplu taşıma kullanmam da ekstrem yağmur dışında gerekmedi 4-5 aydır. Bu süreçte, aldığım kararlardan dolayı kendime olan saygım arttı. :)
@Sinan Ceylan, benim de öyle, asosyallik standardım olduğu için bir değişiklik olmuyor. millet evde yapacak şey bulamıyor twitterda, bana da yapacak onlarca şey var gibi geliyor. tabii kişilik farkı, bazı insan naparsa yapsın kapalı ortamda bağlasan duramıyor. yine de bu salgının en kolay kısmı şu an evde kalmak.
@den4x, Tarkovsky’nin “Kendini, kendinle vakit geçirmeyi yalnızlık hissetmeyeceğin şekilde yetiştir” diye bir sözü var. İnsanların bu devirde hâlâ “sıkılmak” diye bir kavramının olması bile garip geliyor bana. Yetiştir kendini, meşgaleler bul, faydalı bir şeyler yap, sıkılma arkadaş. Bu kadar kaosun, adaletsizliğin, düzensizliğin olduğu bir dünyada sıkılmak diye bir dert olamaz.
@Ahmet Saraçoğlu, evet, bana da. tek başına faydalı şeyler yapmayı geçtim eğlenmeyi bile becerememesi çok garip geliyor insanların. hep başka birisine ihtiyaç duyuluyor. şu anki dünyayla mı, teknolojiyle mi alakalı bilemiyorum ama ben hayatımın hiçbir döneminde dışarda yemek için olsun, eğlenmek için olsun, ders için olsun başkasına ihtiyaç duymadım. bunun yanında bir de dikkat süresi acayip azalmış, the irishman çıktığı zaman tek oturuşta bitirilememesinin gündem olması dahi aşırı saçma gelmişti.
üstteki mesaja cevap olarak da ingiltere’nin kararından döndüğünü ya da dönmek istediğini okumuştum. bunun yanında dediğin gibi bağışıklık yok diyen de var, hayvanlarda denedik bağışıklık oluyor diyen de. virüsün değiştiğini, şu an avrupadakinin çin’de ortaya çıkan ile biraz farklı olduğunnu söyleyen de. bunları yaşayarak görecek olmamız üzücü.
Joe Rogan bulaşıcı hastalıklar konusunda uzman birini çıkarmış yeni. Michael Osterholm. Podcast 1 buçuk saat, epey bilgi var. Özet geç diye düşünen varsa da bi deniyim. Aklımda kalan birkaç nokta.. (Youtube yorumlarında Malvore Tempest’in daha kapsamlı notları var podcast ten, ingilizce)
Bu daha başlangıç. Aylarca devam edecek şu anki durum. Aşıcaz bunu ama acı çekerek.
Sağlık sektörü olayın boyutlarıyla başa çıkabilecek donanıma sahip değil.
Griple yapılan karşılaştırmalar doğru değil. Gripten 10 kat daha öldürücü bu meret.
Dezenfektan kullanmak iyi bi alışkanlık ama bu virüsün yayılmasını önlemesi adına çok beklentiye girmeyin. Çünkü…
Virüs sadece nefes almayla bulaşabiliyor, o yüzden bu her yerde bulunan maskeler de pek bir işe yaramıyor (ama virüs sende varsa senin öksürüp yaymamana yardım edebilirmiş).
Aşısı yok. Güvenli bir aşı geliştirilmesi yıllar alabilir.
Günlük hayatımızı (okul, iş, sosyallik) düzenleme adına enteresan kararlar almamız gerekebilir.
Önlemler (her gün 50 kere duysak da)…
Bağışıklığınız güçlendirecek şekilde yaşamaya bakın;
Sağlıklı beslenin.
İyi uyuyun.
Bol su için.
Alkolü azaltın.
Spor yapın.
Kronik rahatsızlığınız varsa dışarı çıkmamaya gayret edin.
Son 1 yılda çok fazla alkol sigara tüketmeye başlamıştım. Nerdeyse hergun alkol alıp haftada 2-4 gün yüksek miktarda içiyordum. Sigara da dolayısıyla 1-2 paket arasında gidip geliyordu. Son zamanlarda içten içe çok kötü hissetmeye başlamaıştım. Sigarayı bırakmayı 2 3 kere denemiştim ama hep alkol masasında başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Sonunda 3 hafta önce alkolu bırakma kararı aldım. Alkol konusunda aşırı başarılı ilerliyorum, 3 haftadır 1 damla bile içemedim. Ve malum korona virüsü sebebiyle evde ailecek karantinadayız. Ailemde benden başka sigara içen yok, benim içtiğim de bilinmiyor. Bu vesile ile sigarayı da bırakabileceğimi düşündüm ve sigarayı bırakma kararı aldım. 3 gündür sigara içmiyorum. Onun dışında bolca gitar çalışıyorum. Uzun süredir düşündüğüm konsept albümünün hikayesini yazmaya başladım. İngilizcemi akademik seviyede iyice yükseltemeye çalışıyorum. Üniversitede ilgilendiğim alanda kendimi geliştirmeye çalışıyorum, makaleler okuyorum. Ve birsürü albüm dinliyorum. Umarım bu zorlu günlerde böyle güzel kazançlar ile hep birlikte sağlıklı çıkarız.
@tahsin, sigara içenlerde koronavirüsüne bağlı ölüm riski 13-14 kat artıyor diye açıklama yaptı bilim kurulundan bir profesör. Kim içiyorsa bırakmaya çalışsın.
@Ahmet Saraçoğlu, 7 yıldır günde minimum yarım paket tüketen, pek çok kez bırakmayı deneyip en fazla 2 hafta başarılı olabilen bi insan olarak götüm götüm atıyorum şu an. Elimdekinin dibini gördükten sonra ciddi bir konsantrasyonla bırakmayı deneyeceğim bakalım. Bunu okuyanlar da dualarını esirgemesin plz
Aşı karşıtları ile “kimse HIV statüsünü(!) partnerine bildirmek zorunda değildir, virüsten korunmak bireyin kendi sorumluluğudur” diyen andavallar ne yapıyorlar acaba şu an. Halk sağlığı kavramını kavrayabilmişlerdir umarım.
Kevin Durant’in testi de pozitif çıktı. Türkiye liginde de Muslera, Atiba, Gustavo veya Sosa’nın hastalanmasını bekliyorlar herhalde ligleri ertelemek için. Yayıncı kuruluşuna soktuklarım.
Kafamda düşünceler birikip birikip duruyor ve çok rahatsız oluyorum. Belki yazarsam rahatlayabilirim.
Umreciler olmasa bu virüs ülkeye eninde sonunda girecek ve girdiği vakit de izini kaybettirecekti zaten, bundan kaçışımız yok.
Kaçışımızın olmaması beni annem için endişelenmeye itiyor. Astımı var ve sık sık hastalanır, bünyesi epey zayıf. Bu virüsün bulaşmayacağı kimse kalmayacağı ihtimali yüksek iken annemin vahim durumunu aklımdan çıkaramıyorum.
Kendimin bu virüsün sebep olacağı hastalığı en hafif şekilde atlatacağından eminim. 2 yıldır düzenli şekilde kalisteniks yapıyor ve soğuk suyla yıkanıyorum. Odamda ısıtma sistemi olmamasına ve kışın ortasında buz gibi suyla yıkanmama karşın bu süreç boyunca en ufak bir boğaz şişkinliği şikayetim dahi olmadı. Ancak beni endişelendiren tek şey annemin durumu.
Enfekte olanların bakımında dünyada her ülkede olacağı gibi Türkiye de yetersiz kalacak. Dolayısıyla parası olanın tedaviye ve bakıma kavuşacağı bir durumla yakında yüzleşmemiz gayet olası. Hastane odaları, doktorlar, solunum cihazları, tıp ekipmanları, ilaçlar vs. belirli bir seçkin kesimin uğrunda öncelikli olarak kullanılacak. Kısacası zengin ve nüfuzu fazla olanların tedavi görme şansı yüksek olacak.
Eve de kapansak, enfekte olanlar saptanabilse ve karantinaya alınsa dahi virüsün kökü kazınmadığı sürece salgın bizi defalarca vurabilir. Dolayısıyla ekonomi, sosyal hayat hatta inanışlar bile köklü değişimlere uğrayabilir.
Bu virüsün kökeni hakkında “biyolojik silah geliştirilen bir laboratuvarda istenmeyen bir sızıntı olduğu” fikri çok da mantıksız gelmiyor ancak öyle olsa dahi bu bir şeyi değiştirmiyor, bir iyileşme de sağlamıyor.
Çin’i ve Çinlileri seviyorum. Ne virüsün Çin kökenli olması ne tuhaf yeme alışkanlıkları ne de Komünist olmaları şahsım nezdinde bir antipati uyandırmıyor.
Bunca yılın sonunda Bannerlord’un çıkmasına yakın tüm bunların yaşanması beni öfkelendiriyor.
@9yearsago, annene çok geçmiş olsun. Şu durumda tek yapması gereken dışarı çıkmamak ve çıkanlarla arasına mesafe koymak. Hepimizin yakınları var; gelişmeleri bizim kadar iyi takip etmeyen/edemeyen kişileri biz bilgilendirmeliyiz. Yaşları gereği, gelişmeleri en az takip edenler en yüksek risk grubundakiler.
Twitter’da görüyorum, “babamı evde tutamıyorum, çıkıyor arkadaşına gidiyor” diyen 40 yaşında insanlar var. “Ah benim şu babam yok mu :D” gibisinden “sevimli” ifadeler oluyor. Bunun ciddiyetini kavramayan çok fazla kişi var. Babasını kafese kapatmasın tabii ama bu durumun onun ölümüne neden olabileceğini babasına açıklaması lazım.
Sadece kendi babası için değil; hepimizin babası, annesi, eşi dostu için.
@9yearsago, covid-19′un biyolojik silah olduğu safsataları çürütüldü. Gözünüzü seveyim bu sitede bari yapmayın böyle şeyler ya. Hani biraz aklı başında insanlar vardır diye ümit ediyorum çünkü.
Çin’i ve Çinlileri sevmiyorum maalesef. Tamam, 1.5 milyar insan, hepsi kötü değildir elbette ama deştikçe adamların kültürüne de ırkına da lanet edesim geliyor.
Yani sokayım kültürüne afedersin. Yok kıtlıkmış, fakirlikmiş. Al, daha dün Çanakkale Deniz Zaferlerinin 105. yıl dönümüydü. Bu ülkede insanlar yokluk görmedi mi? Biz aç kalmadık mı abi, herkes bulgur yedi, arpa yedi. Bugün Avrupa’nın en refah ülkelerinden Finlandiya’nın mutfağında olmazsa olmazlardan biri patates. Onlar da yokluk çekmişler, bir dönem tek yiyecekleri patates olmuş bugün hala yiyorlar. Demek ki yarasa, pangolin bilmem ne yemek zorunda değil kimse.
@Sinan Ceylan, “covid-19′un biyolojik silah olduğu safsataları çürütüldü.”
Bu virüsün çıkışının kaynağı konusunda ihtimaller üzerinde konuşulurken durumu tüm cihetleriyle ihata etmişcesine konuşup burada o ihtimallerden bazılarını dile getiren arkadaşları aklı başında olmamakla itham etmek doğru değil.
“Sars-cov türü virüslerin Güney Çin’deki ekzotik hayvan tüketimi ile salgına dönüşmesi saatli bir bomba gibi yazıyor.”
Bu da bir olasılık değil mi? Geçmişte yazılan bir tahmini -güçlü bile olsa- mutlak doğru olarak alma zorunluluğumuz mu var? Orada bu tür hayvanlar yıllardır yeniliyor neden virüs şimdi patlak verdi?
Şunu belirtmek lazım ben dün Tayyip Erdoğan konuşmasının başından sosyal düzenin değişebileceği minvalinde sözler söyledi. Ben devlet erkanının da olayı sadece virüs olarak yorumlamadığını düşünüyorum.
@Şafak, tamam, okey. Virüsü Amerikan devleti üretti. Çin’i ekonomik olarak batırmak istedi. Tamam. Peki şunun cevabını verir misin?
Çin hükümeti, virüsü ilk tespit eden ve duyuran (ta Aralık ayında) doktorları neden tehdit etmiş? Sonrasında bunun haberini yapan kendi öz vatandaşı kaç tane Çinli gazeteciyi neden buharlaştırmış?
Velev ki bu biyolojik savaş, yeni tip bir virüsün varlığını duyuran doktor ölüme terk edilmez, ulusal kahraman ilan edilirdi.
Bu işten kimsenin çıkarı var gibime gelmiyor. Amerikan borsaları 30 yılın dip seviyesine geldi. Diğer yandan Çin çok büyük darbe aldı. Fabrikalar kapalı kaldı, ihracat düştü. Kim ne çıkar elde etti peki? Bir sürü havayolu şirketinin iflas edeceği konuşuluyor. Hangi tekil devletin menfaatine bu?
@Sinan Ceylan, dün böyle insanlarla ilgili story atmıştım belki doğal seleksiyon ile takipten çıkarlar diye :)) ciddi ciddi laboratuvar ortamında üretildiğini düşünmek saçmalıktan başka bir şey değil. Tartışmaya bilimsel açıdan kapalı. Ama biz bilimden ne anlarız hüloooğğ amariga oyunuuuu. The big picture bro can’t you see
@Sinan Ceylan, Komplo teorilerine son zamanlarda pek kulak asmıyorum ama çok ama çok uzun süredir, “egemen güçler”in yaşlılar başta olmak üzere dünya nüfusunun, kaynakların daha verimli kullanılabilmesi için toplu şekilde azaltılması yönünde bir planı olduğunu duyuyordum. Orta Doğu’da süregelen ve silah endüstrisinin hoşuna giden sonuçsuz savaşların, Afrika’da bir bakıma ölüme terk edilen milyonların ve benzeri durumların arkasında da bunun olduğu belirtiliyor. Düz adam olarak “birileri düğmeye bastı” ve “nüfus azaltma projesinin ilk ayağı devreye sokuldu” diyebilirim ama demiyorum. :)
Tarih boyunca, o dönemin insanlarının anlayamadığı bir dolu olay yaşanmış. Biz şu an bu zamanları idrak eden ölümlüler olarak en fazla bize sunulan veriler ışığında analizler yapıp fikir yürütebiliyoruz. Şayet ömrümüz yeter bundan 40-50 yıl sonrasını görürsek (ben görmek istemiyorum, ayrı mesele) belki bu zaman dilimi, enine boyuna masaya yatırılır birileri tarafından. Tabii öğrenmemizi isterlerse.
@Sinan Ceylan, Virüsü şayet bir devlet üretmişse kendini ifşa etmek istemez, kendi ülkesinde de virüs vakaları olduğunu söyler ve ekonomisi şimdilik ve geçici olarak kötüye seyreder.
Sadece Çin’de değil, büyük ihtimalle ülkemizde de ilk vakıalar kontrol altına alınabileceği düşüncesiyle saklanıyordu. Çin devleti olayın ilk başında durumun buralara varacağını düşünmediğinden dolayı halkı paniğe sürüklememek, faaliyetleri sekteye uğratmamak için başlarda bunun saklı kalmasını ve doktorların susmasını istemiş olabilir.
@ \m/ İnternet ortamında herkes aklına geleni söylediği için bazı düşünceleri ben de kale almıyorum. Fakat dalga geçilecek derecede uçuk fikirler söylediğimi de düşünmüyorum. Ben ihtimallerin kesilip atılmaması taraftarıyım.Kanıtlarınızı, düşüncelerinizi yazın bizi de bilgilendirin demek isterdim ama bu zihniyetteki bir insandan hiçbir şey öğrenmek istemem, hayatın sırrını verse bile.
@Şafak, bilim neydi? Araştırmadan etmeden, safsata sunmak değildi öncelikle. Mutluluğun sırrı senle tartışmamakta onu biliyorum, yoksa yazacak çok şeyim var. Sen öğrenmeye kapalısın onu anladık, bari öğrenmek isteyenler için link bırakalım. Valla sana değil ama sen açma.
@Şafak, kanıtlarınızı, düşüncelerinizi yazın demişsin, sanırım sorunun birincil muhatabı ben değilim fakat yukarıda @9yearsago’ya o safsata çürütüldü derken gayet geçerli bir kaynak paylaşmıştım.
Bilmem tıklayıp dikkatle okudun mu? Verdiğim kaynak dünyanın en prestijli bilim/akademi dergisi Nature. Ve evet, hakemli bir dergi. Oraya çıkacak bir makale başka bir sürü uzman tarafından incelenip, gerekirse bahsi geçen deneyler tekrar uygulanıp aynı sonuca ulaşılması durumunda yayımlanabilir demek.
Haberi twit olarak paylaşan Gökhan Hotamışlıgil ise Harvard’da akademisyen. Yaptığı çalışmalara buradan ulaşabilirsin: https://www.gsh.sph.harvard.edu/
Tüm daha nasıl bir kanıta ihtiyaç duyuyorsun bilmiyorum ama umarım bulabilirsin.
________________________________
@Ouz, tarih boyunca, o dönemin insanlarının anlayamadığı bir dolu olay yaşandı, egemen güçler falan demişsin. Kara Vebayı ele alalım. 14. yy Avrupasında egemen güç kiliseydi. Veba neticesinde nüfusun 1/3′ü öldü. Papaz ve rahipler, güya ibreti alem olsun diye vebadan ölenlerin cesetlerini “inançsız olduğunuz için böyle oldu” diye ağaçlara asıp teşhir edince salgın iyice kontrolden çıktı ve evet, BİNGO, bir sürü papaz ve din adamı da öldü. :D
Hatta aristokratlar, toprak sahipleri, askerler — senin deyiminle egemenler — falan da öldü. Sonrasında halk, demek ki kilise bizi oyalıyor, bu işte bir ibnelik var kesin deyip bugün “rönesans, reform ve aydınlanma çağı” dediğimiz tarihi olguların temelini attı.
Egemenler kendi fişlerini çekmişler galiba, ben öyle anlıyorum. Çünkü bugün dönüp bakınca ne derebeylik kaldı ne kilise… Skolastik düşünce tarihin tozlu sayfalarına karıştı.
PA’nın temelde bir müzik paylaşım sitesi olduğunu göz önünde tutarak, bu konuda bir daha yorumda bulunmayacağım. Enerjimi israf edemeyeceğim, bilgi herkesin iki tık uzağında.
@Sinan Ceylan, Bir de şu Çin mevzusuna açıklık getirmek istiyorum. Çin’in nüfusu, tarihin bilinen dönemlerinde dünyanın geri kalan kısmına göre hep fazla idi ve bunca insanın beslenebilmesi haliyle bizim kültürel olarak onayladığımız yöntemlerle mümkün değil. Örneğin dünyanın görece verimsiz bölgelerinde yaşayan kabilelerin farklı yiyecek alışkanlıkları geliştirmek zorunda kaldığını yanlış hatırlamıyorsam Taner Kaya’nın Yaşam, Evrim ve Biz adlı kitabında okumuştum. Proteine erişimi olmayan ilkel insanlar arasında yamyamlığın baş göstermesi dolayısıyla onları suçlayamazsınız. Çin’in durumu da bundan farklı değil.
Finlandiya’da insanlar patates yedi demişsiniz. Patatesin orijini Amerika kıtası ve patates eski dünyaya gelmeden evvel Çin’in nüfusu zaten ziyadesiyle kalablıktı ve diğer kültürlerin takdir etmediği yeme alışkanlıklarına sahiptiler. Bu insanların yiyecek kültürlerinin sürekli hor görülmesinin aşırı irrasyonel buluyorum.
Eğer ne yediklerine karışmayıp bu yiyeceklerin hastalık yaratması sebebiyle yenmemesi gerektiğini söyleyecekseniz en başta en yakın Migros’a gidip rafların yarısını yerle bir etmeniz gerektiğini tavsiye ederdim. Üstelik salgın hastalıklar dünyanın her yerinde her toplumda bir şekilde baş göstermiş, Çin’in bir kara propaganda neticesinde edindiği antipati ve bunun doğurduğu algıda seçicilik dışında ne suçu var anlamak güç.
@Sinan Ceylan, Sanıyorum ki bir yanlış anlaşılma olmuş, bu virüsün kökeninin Amerika olduğunu iddia etmedim. “Ameriga attı” gibi bir şeyler denmiş zira. Sızıntıdan kastım Çin’in biyolojik silah geliştirme laboratuvarlarından birinden bir sızıntı olabileceği yönündeydi ancak belirttiğim üzere bu sadece aklıma uğrayan “o kadar da olmaz artık” diye kenara itmediğim bir düşünceden ibaret.
Verdiğiniz link aşırı miktarda biyoloji terimleri içerdiği için bu makalenin biyoloji eğitimi almamış sıradan bir vatandaş idrak sürecinde “bilimsel otoriteler öyle demişse öyledir” kanısından öteye gidemeyeceğini düşünüyorum. Virüs gerçekten doğal kökenli olabilir, olmayabilir ancak şahsımın fikrinin tam olarak idrak edemediğim kadar teknik bir araştırmayla değişeceğini, yalnızca saygın otoriteler öyle dediği için kestirip atacağımı sanmıyorum. Biyoloji eğitiminiz olmadığını varsayarak şu cümlede tam manasıyla neyi kastettiğini anladığınızı söylerseniz sizi ciddiye alamam.
“With coordinates based on SARS-CoV, they are Y442, L472, N479, D480, T487 and Y4911, which correspond to L455, F486, Q493, S494, N501 and Y505 in SARS-CoV-27. Five of these six residues differ between SARS-CoV-2 and SARS-CoV (Fig. 1a).”
Dolayısıyla sizi bu konuda ikna olmuş şekilde konuşmaya iten şey, bu yazının popüler, bilinirliği ve saygınlığı olan otoritelerce paylaşılmış olması. Dünya manipülasyona ve en popüler otoritelerce yapıldığına şahitlik edilmiş bilgi dezenformasyonuna açık bir yer, her zaman şüphe etmekte yarar görüyorum. Bilhassa Vox gibi, Fox gibi, BBC gibi, Ahaber gibi milyonların takip ettiği merkezi medya kuruluşlarından gelen verilere iki kat şüpheyle yaklaşırım. Ancak yine de böyle bir araştırmayı sunduğunuz için teşekkür ederim.
Hayat elbette ki devam ediyor ve insanlar konuşurken ve tavsiyelerde bulunurken hâlâ “olabildiğince”, “mümkün mertebe” gibi gevşetmeler kullanıyorlar. “Sigara kullananların ölüm riski 15 kat artırıyor” bilgisi gelince hâlâ azaltmaya “çalışıyorum”, azaltmayı “deneyeceğim” gibi kesin çözümden uzak şeyler söylüyorlar.
ABD’deki profesörler, 30-40 yıllık duayen virologlar, en kötü senaryoda sadece ABD’de 1 ila 1,5 milyon kişinin ölebileceğini söylüyorlar. Bugün Twitter’da “Çin virüsünü yeneceğiz çünkü biz ABD’yiz!” diye bağıran Trump barzosu daha 10 gün önce “hepsi söylenti, hiçbir şey olmaz” diyordu. Şimdiyse “Ben tüm önlemleri hemen aldım, harika bir iş çıkardım, sorumluluk kabul etmem” diyor. Bunları dolaylı olarak demiyor. Aynen bu cümleleri kuruyor. Belli ki yakın zamana kadar hafife aldığı bu belirsizlikten deli gibi korkuyor, şimdiden yüz binlerce ABD’linin ölümünün yaratacağı vebalden sıvışmanın yolunu yapıyor.
“Hastalık gençleri etkilemiyor” muhabbeti çıktığında herkes Afrika’nın çok genç nüfusundan dolayı en az etkilenen yer olacağını söylüyordu ama dün bugün insanlar Afrika adına çok endişelendiklerini söylemeye başladılar. Ekonomik durumu ve imkânların az oluşu nedeniyle bu virüsün Afrika’ya sıçrayıp hızla yayılması, o kıtayı kırıp geçirebilir. Orada ne hastaneler yeterli ne de insanlar eğitimli ve virüsün gençleri pas geçmediği de ortada. Dün Avusturya’da 29 yaşında bir Türk koronadan öldü.
“Hastalık yazın etkisini yitirecek” de deniyordu ama tüm dünya aynı anda yaza girmiyor. Biz “Oh havalar ısındı” derken güney yarı küre 21 Haziran’da kışa giriyor. Dolayısıyla iklimsel olaylarda virüsün etkisi değişse bile yayılımı dünya genelinde eş zamanlı olmayacak gibi duruyor. Benim içime doğan, etkisi kanıtlanan bir aşı bulunana dek bu sıkıntı sürecek. Belki 5 ay sonra belki 15 ay sonraya kadar. Virüsün mutasyon geçirdiği de düşünüldüğünde, aşılanan insanlar belki sonradan yine hastalanacak ama o zaman en azından daha bağışıklık sahibi şekilde yakalanacak ve daha rahat atlatacak. Ben sadece sıradan bir insan olarak tahmin yürütüyorum, bilim dışı şeyler de söylüyor olabilirim.
Bugün Alman bir profesör açıklama yaptı. Son dönemde gelen vakaların %90′a yakınının koku ve tat alma duyularını kaybettiklerini söylediklerini açıkladı. Bu tarz yeni gelişmeler oluyor, virüsün daha başka neler yapabileceğini belki şu an tam olarak bilmiyoruz. O yüzden bence şu an yapılması gereken tek şey AŞIRI TEDBİRLİ olmak. Gerekirse evham yapacak düzeyde tedbirli olmak.
Bunları söylemek için henüz belki erken, ancak tıpkı 1930’larda ABD’de başlayan ve dünya ekonomisini sarsarak dünya genelindeki işsizlik oranını %25’e çıkaran The Great Depression gibi şimdiden “The Great Isolation” adlı bir döneme girmekte olduğumuz söyleniyor. Küreselleşmenin ortadan kalkacağı, ulus devletin güçleneceği, ırkçılığın ve dolayısıyla senden olmayana yönelik şiddetin artacağı, devletlerin bilime ve silahlanmaya daha fazla önem vereceği, serbest dolaşımın azalacağı zamanlar geliyor olabilir. Trump’ın daha şimdiden her tweet’inde “Chinese virus” ifadesini kullanması boşuna değil. Başkasını hedef gösteriyor, belki olası bir ambargoya ortam hazırlıyor. Ama yarın bir gün, geçmişte Almanya’da yakılan Türkler gibi ABD’de de birisinin Çin Mahallesini bombalamasının önüne kimse geçemez. Cahil insanı gaza getirirsen sonuçlarına katlanırsın. Daha 1 sene önce 15 Mart’ta, medeniyetin ve huzurun beşiği Yeni Zelanda’da 2 kişi camilere dalıp katliam yapmış, 51 kişiyi FPS oyunu oynar gibi kameraya çekerek öldürmüştü. Dolayısıyla hastalıktan kurtulduğumuzda bu sefer de paranoyanın, ötekileştirmenin yaratacağı sıkıntılarla baş etmeye çalışacağız, çünkü bu kez herkes kendisi ve sevdikleri adına can derdinde olacak; %1 riske girmektense o riski yaratabilecek unsurun (mesela çocuğunun sınıf arkadaşı olan 8 yaşındaki çekik gözlü kızın) ortadan kalkmasını isteyecek.
“Yıl olmuş 2020, hâlâ tarihe tanıklık ediyoruz” diye bir şey gördüm Twitter’da. Belki gerçekten de 1 yıla kadar bir ilaç veya aşı bulunacak ve 1 sene sonra “Ulan o 3-4 ay neydi be” diye bahsedeceğiz, her şeyi unutup kendimizi kalabalıklar içinde bulacağız, normale döneceğiz. Ama göt korkusu başka hiçbir şeye benzemez. Muhakkak ki bir şeyler değişecek: yönetim sistemleri, ülkelerden oluşan birlikler, STK’lar, insan ilişkileri, öncelikler, alışkanlıklar, gelecek planları, hayaller, inançlar…
Bence yapılması gereken; bu konuda aktif rol oynayabilen, karar alabilen, yaptırım gücü olan insanlar dışındaki; bilim insanları ve tıp personeli haricindeki kitlenin, yani “sıradan insanın” sadece ve sadece beklemesi. Zaten elimizden bir şey gelmiyor, zaten sadece beklemek durumundayız; bu süreci kafayı yemeden, paranoyaklaşmadan, obsesifleşmeden, sadece “mutlak sıfır risk” alacak şekilde geçirerek, kendimize bir şeyler katarak, kısacası “otur oturduğun yerde” zihniyetiyle yaşayarak bazı olumlu gelişmeler olmasını beklemek.
Görünüşe göre uzunca bir süre spor, sanat, yeni yerler görme, gezip tozma, sosyalleşme gibi hayata anlam katan pek çok şey olmayacak, dolayısıyla herkesin sağlıklı kalmaya odaklanması ve mantıklı davranması gerekiyor.
İnternet ve yeterli yiyecek içecek olduğu sürece herkes evinde kalsın yeter.
Hani bana kalsa, bunları evrim annemizin şefkatli kollarına bırakmakta herhangi bir sakınca yok ama ölmeseler bile taşıyıcı olup yaygınlaştıracakları için kahroluyorum.
^Gerçekten sadece bu zihniyeti etkileyen bir virüs olsa keşke. Ülkece eşsiz bir kalkınma yaşarız ilerleyen yıllarda.
Benzer bir video Bursa’da da çekilmiş, artık izleyince sinirlerim tavan yaptığı için pas geçiyorum. Ancak bu zihniyeti görünce @Ahmet Saraçoğlu’nun yukarıda değişeceğini ön gördüğü şeyler arasında, “inanç” hariç hepsi olası gibime geliyor ama bu adamların kaderci zihniyeti olduğu sürece inanç sistemlerinde köklü bir değişiklik beklemeyin.
Dan Brown’ın Başlangıç kitabındaki gibi, bütün dogmaları sikip atacak bir reform olsa dahi değişmez bunların kafa.
@Sinan Ceylan, inançlı bir insanın ailesi ve yakın çevresinden 8-10 kişi kısa süre içinde patır patır ölürse, o kişinin inandığı şeyleri sorgulayabileceğini, isyan edebileceğini düşünüyorum.
Aynı yerdeki 30-40 kişinin çevresinden 8-10 kişi kısa süre içinde patır patır ölürse, o 30-40 kişiden çıkacak sorgulamanın daha da güçlenip genişleyeceğini ve o kişileri inançlarına karşı daha eleştirel gözle bakmaya ve radikal kararlar almaya itebileceğini düşünüyorum.
@Ahmet Saraçoğlu, İnançlı birinin inancını sorgulaması için inancının doğruluğu/yanlışlığı noktasında içine şüphe düşmesi veya bu konuda bir merak uyanması lazım ki böylesi, körü körüne inanan insanların aile ve çevrelerinden 8-10 değil 80-100 kişinin ölmesi bile bir şey değiştirmez. Takdir-i ilahi der geçerler. Cübbeli, güncel videolarında, bulaşıcı hastalıktan ölen Müslüman kişi şehit sayılır filan diyor kaynağını hadislere dayandırarak. Kimse de “Ya hacı, sen ne diyorsun?” demiyor doğal olarak, geniş kitlelerin rahatlama kaynağı olmuş böyle fetvalar.
@Ouz, inançlıdan kastım namazında niyazında olan insanlardan ziyade sorgulamaya daha yatkın insanlardı aslında. Sorulduğuna dinini söyleyen ama körü körüne her şeyi din odaklı düşünmeyenlerden bahsediyorum. Ben çocukken bilinçli olarak herhangi bir dini vecibeyi yerine getirmiyordum ama kültürel gerekliliklerini büyüklerimle birlikte yapıyordum; bayram namazına gitmek, ara sıra oruç tutmak gibi. Tüm bunları kafamda bir anda yıkmam ve inancımı tamamen kaybetmem aile içindeki yaşanan ve önüne geçilemez bir sağlık sorunu nedeniyle oldu. Oradan yola çıkarak dedim.
@Ouz, Öyle biri karşısına çıkan her şeyi her tecrübeyi dinin geçerli olduğu senaryo üzerinden yorumladığı için zaman içinde kafasında iyice kemikleşmiş oluyor inanç. Zerre şüphesi kalmıyor. En yakınlarımdan biliyorum. Bir de confirmation bias (doğrulama yanlılığı?) denen meret var. Artık her gün bu senaryoyu doğruladığı bi hayatı yaşamaya başlıyor. Başı ağrıyosa nazar, geçtiyse okuduğu fatiha. Birinin başına bişey geldiyse tabi ki sebebi bankadan aldığı faizli kredi. Kendine bişey olduysa imtihan. vs.
İnançlarını kaybetsinler demiyorum. Bu insanların dayandığı şey bu. Altlarındaki zemin. Ama içimde puşt bi yanım var aslında olsa keşke diyen.
Biraz da içimi dökeyim, çünkü neden olmasın. Yıllarca dinden nefret eden bir müslüman olduktan sonra birkaç yıl önce bağım net olarak koptu. Ama geçen haftaya kadar ailemle yaşıyordum. Virüsün geldiği gün taşındım. Ve taşınana kadar hala her sabah namaza kaldırdıklarında kalktım. Çişimi yapıp odama geçip yattım. Paylaşabileceğim, anlatabileceğim, anlayabilecekleri bir şey değil çünkü. İnanıyor değiller artık, biliyorlar inanmamam durumunda sonsuza kadar cehennemde işkence göreceğimi. Annemde tansiyon, babamda kalp var. Kesin öldürürüm yani.
İçim buruk, o karşılıksız sevgiyi daha ilk günden özleyerek çıkmamın temel sebebi bu mevzuydu.
Hiçbir ırkı sevmek zorunda değilsiniz. Ben de Arapları sevmiyorum. Lakin ne olursa olsun bir milletin, bir ırkın, kültürüne sokayım diyecek kadar öfkeye kapılmamak lazım bence.
Çin medeniyeti yani dolayısıyla Çin ırkı, uygarlığa büyük katkılarda da bulunmuştur. Virüs ortaya çıkarabilecek ne idüğü belirsiz hayvanları yemeleri yanlış bir durum. Bunda herkes hemfikir. Bence sağduyulu olmalıyız. Ahmet Saraçoğlu’nun dediği gibi yarın öbür gün ırkçılık artabilir, insanlar sırf çelik gözlü diye yok edilmeye çalışabilir.
Daha coronavirus’den çinde 20 civarı kişinin öldüğü sıralarda saat 23:30 civarlarında başlayan bir kanaldaki tartışma programı geldi aklıma.
Doktor: Amerika coronavirüsü sırf çin’in ekonomisini çökertmek için çıkardı ardından çinde bir labaratuvara yollandı labaratuvarda bu virüsü geliştirirken virüs mutasyona uğrayıp labaratuvara bulaştı sonra labaratuvardan çıkıp yarasaya ordanda insanlara bulaştı.Bunlar hep abd’nin oyunları.Bakınız venom filminde kadın balık yiyip virüs bulaşıp mutasyona uğruyor.Filmin başka sahnesinde polisin elinde tuttuğu valizin etiketinde crn harfleri yazıyor.Adamlar tee yıllar evelden bu virüsün haberini vermiş.Bir başka örnekse plague inc adlı bilgisayar oyunu.Bu oyunda kendi virüsümüzü yaratıp dünyayı yoketmeye çalışıyoruz.Bu virüste bu oyunun geliştiricilerninde payı var.Simsonların bir bölümünde çindeki kargocular kargo kutusuna öksürüyor kargoyu yolluyor ve dünyaya virüs bulaşıyor.Peki bu diziyi yapanlar kim? Yine amerikanlar.
Bende bunları durup mal mal izledim.Bir arkadaşım bu programı izlemiş ve gelip ciddi ciddi bunlara inanmış
Bir gün böyle hızlı yayılan, birde kuduz virüsü gibi belirtileri ortaya çıktıktan sonra %99,5 ihtimal öldüren bir hastalık çıkarsa dünyada ne katliam olurdu. Dünyanın böyle şeylere hazırlıklı olmadığını görmüş olduk. Doğa ana bir gün bıktım sizden deyip bizi bir doğal seleksiyon imtihanına tabi tutacak
Salgına karşı alınacak bir önlem de oyun yasaklamak herhalde. Çin Plague Inc. oyununu mart başında yasaklamış. Oyunun satışları son 3 ayda steam’de deli gibi arttı zaten.
Metal grupları ve şirketleri bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorlar acaba. Her gün Ekim ayına hayvan gibi turne açıklıyor bir sürü grup. Bu kâbus Eylül’de bitiyor diye bilgi aldıysanız söyleyin biz de bilelim.
Liberal rejimlerin bu noktadan sonra bu durumla baş edebilmeleri neredeyse mümkün değil. Baş etmeye kalkarlarsa küresel ekonomi gerçek anlamda çökebilir. O yüzden geri adım atacaklar muhtemelen. Bir dünya savaşı ölçeğine yakın insan ölecek olabilir, ama bu küresel sistemin illa bundan zarar göreceği anlamına gelmez. Tersine nesnel olarak küresel kapitalizm bundan fayda sağlayabilir.
Tayyip Erdoğan’ın elindeki zayıf ekonomiyi düşünürsek o da bu yola nasıl gireceğinin hesaplarını yapıyordur.
’68 benzeri yeni bir politik dalga gelir mi?
@Emre, Günümüz neslinden bir sikim olmaz. Bir dalga gelirse de bu salt öfke yoluyla, geçici, tutarsız bir şekilde açığa çıkar. Teorisiz eylemler meydana gelir. Gerçek manada bir politik olma halini bu insanlardan bekliyor musun?
(Bu insanlar = Herkes)
Liberal dünya insanları tarihin hiçbir çağında görülmemiş ölçüde konfor bağımlısı yaptı. Konformistler anca köle olur.
@deadhouse, aslında nesnel olarak bakarsak ’68 de sisteme yaradı. ’68′lilerin önemli mevkilere gelmelerinden bahsetmiyorum basitçe. ’68 Batı uygarlığı için bir tür “gençlik aşısı” oldu. ’68 sayesinde sistem aşırı muhafazakar kabuğunu kırabildi. Maalesef her tür politika son tahlilde sisteme yarıyor. Sistem ona göre kendisini yeniden üretiyor.
Bu salgının insanların politikleşmesine, liberalizmin sorgulanmasına sebep olması durumunda bile olumlu bir sonuç doğmayacaktır çok büyük ihtimalle. Anca faşizm gündeme gelir derim ben.
Bu yüzden tek yol black metal!!!
@Emre, Haksızsın diyemem. Yine de senin kadar karamsar değilim. Aslında senin tezin de bir nevi egemen güçlerin düşünmemizi istediği şey. “Ne olursa olsun, her zaman mağlup olacağız; ne olursa olsun her şekilde onlar kazanacak.” Bence bu doğru olsa bile bu şekil düşünülmemeli. Tarih boyunca mücadele eden, isyan eden insanlara ve gelecek nesillere haksızlık olur bu.
2 haftadır sokağa çıkma yasağı ilan etmiyolar. Devlet hiçbir güvence vermeden insanları rica icabı evlerinde oturtmaya çalışıyor. Sadece istanbul’da hala 1 milyon insan toplu taşıma kullanıyor. Testler ve vakalara baktığımızda durum: 19 Mart %8.5, 26 Mart % 16.4. Bu hastalığın gidişatının engellenemediğine işaret. Önlemler ve tedbirler yetersiz. Ekonomi batmasın diye yapıyolarsa bu gidişle uzun vade de daha beter batacak. Corona sandığımızdan beter şekilde içimizden geçecek gibi duruyor.
vücut direncinizin durumu gerçekten ama gerçekten çok önem taşıyor.
iyi beslenin, meyve/su tüketin, uykusuz kalmayın. virüsü bir yerlerden yeme olasılığı az değil ama nispeten genç ve sağlıklı bir bireyin virüs kapsa da hastalığı ayakta atlatma ihtimali de bir o kadar yüksek. panik yok. herkese sağlıklı günler.
Sabahtan beri gözlemlediğim kadarıyla virüse karşı en büyük önlem makarna almak. Marketlerdeki makarnaları komple bitirirsek virüs ölüyomuş.
Gün içinde ara ara sirke ile gargara yapıp tükürmek de mikroptan korunmaya karşı iyi bir önlem olabilir. Ayrıca sarımsak tüketilmesi de iyi olabilir. Sağlık kurumunda çalışıyorum. Doktorlar bu virüs ile ilgili net bir şey söyleyemiyor ama bu tarz şeylerle vücudun direncinin arttırılması alınabilecek en iyi önlem gibi duruyor.
12.03.2020
@SA, Gargara için kimyasal ürünler tercih etmek hata olabilir. Sirke yanlış bir seçim olabilir yani.
Tuzlu su önerilir.
Sarımsak, soğan, kekik, ada çayı… Bunlar normal bir şekilde tüketilebilir. Mesela, makarnaya yüklendik. Günde bir öğünde makarna varsa üzerine sarımsaklı yoğurt eklenebilir. Başka bir öğünde salatada soğan yenebilir. Yemeklere kekik eklenebilir.
Günde bir fincan ada çayı içilebilir.
Bunların her birini abartmadan kullanmak lazım.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun şu yazısı faydalı olacaktır: https://www.hurriyet.com.tr/galeri-son-dakika-corona-viruste-dogru-bilinen-10-yanlis-41466899
Modern insanın bencilliğini bir kez daha görmüş olduk. Kime bakıyorum gençler ölmüyormuş, 60 yaş altı sıkıntı yokmuş diyor. Bu kadar mı fazla vicdanınızı kaybettiniz. 60 yaş üstündekiler insan değil mi? Yaşlıların yaşama sevinci en az sizinki kadar fazla. Umarım yaşlandığınızda hiç olmazsa yakınlarınız sizin hakkınızda “zaten yaşlı” diye düşünmez.
Bu arada kapitalizmin henüz 4 bin insanı öldürmüş bir virüs karşısındaki acizliği hakkında kitap yazılır. Tüketmeye odaklı toplumun avm’lerden, cafelerden, gösteriden nasıl kaçtığını, “can” söz konusu olduğunda yaşama dürtüsünün her şeyin önüne geçtiğini bir kez daha gördük.
11.03.2020
@deadhouse, ilk paragraf özelinde konuşuyorum, insanlar yaşlıları işaret ederken “amaan gebersinler zaten yaşlılar” değil de sanki abartıldığı kadar büyük/önemli bir salgın olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. Malum yaşlıların bağışıklık sistemi biraz daha güçsüz, normal gribi bile ağır geçirebiliyorlar. Korona bulaşan kişiler aids bulaşmış gibi panik olmasın, doğru şekilde yaşıyor/besleniyorsanız hastalığı atlatırsınız diyorlar gibi geldi bana.
11.03.2020
@Berca B., Abi sen çok iyi niyetlisin. Dediğin doğru, senin gibi düşünenler var. Fakat gerçekten de özellikle bizim ülkede yaşlılara karşı bir fazlalıkmış gibi bakıldığı çok oluyor. Yaş 70 iş bitmiş bakış açısı var. Herkes bilir ki bir insan 80, 90 yaşına da gelse ölmek istemez. Hatta bazı yaşlı insanlar o kadar yaşam sevinci dolu ki tıpkı çocuklar gibi hayata bağlılar. Ben burada yaşlı, genç, orta yaşlı, çocuk ayrımı yapılmaması gerektiğini söylemeye çalıştım. İnsan, her yaşta ölüme karşı acizdir.
12.03.2020
@Berca B., evet tam olarak öyle. 50 yaş altındaki insanlarda öldürme oranı yaklaşık %0,3 bulaşırsa muhtemelen yaşayacağız o yüzden çok büyük bir paniğe gerek yok. Ama bu sanılandan çok daha kötü bir durum çünkü virüs yeterince ölümcül demek değil. Bu da demek oluyor ki çok fazla insana bulaşacak (bizler de dahil) ve belki de milyonlarca insan ölecek. Bulaşan insan sayısının yanında birkaç milyon ölüm çok düşük bir ölüm olacak ama milyondan bahsediyoruz. Mevsimlik grip gibi. Hemen hepimiz yakalanıyoruz, hiçbirimiz ölmüyoruz ama baktığın zaman yüz binlerce insan öldürüyor her yıl.
Daha öldürücü olsaydı kuş gribi gibi çok daha az sayıda insan öldürmüş olacaktı muhtemelen. Bir sene sonra çok fazla insan ölmüş olacak.
Ha bu arada belirtilmemiş sanırım ama en irrite olduğum şey sağlıklı olduğu halde maske kullanan insanlar. Oysa bulaşma riskini pek de azaltmıyor, öte yandan düzgün kullanılmazsa biriken patojenler sayesinde hastalık yuvasına bile dönüşebilir. Sağlıklı olduğu halde maske takan arkadaşlarınızı itinayla terbiye ediniz
12.03.2020
@m/, virüsün öldürme oranının düşüklüğünün uzun vadede daha çok insanı öldüreceği konusunda haklısın. Şu an neyi nasıl etkileyecek kestirmek zor ama en kısa sürede çözüm bulunmazsa iş bambaşka yerlere gidecek, çok fazla insanın canı yanacak gibi.
13.03.2020
@Berca B., o en kısa süre epey uzun olacak muhtemelen. Aşı bulmak çok çetrefilli ve uzun bir iş. Formalite kısmı bile çok uzun sürüyor. Yani kısa bir dönemde aşı çok zor. Belki hastalığın etkisini azaltan önlemler alınabilir. Eninde sonunda aşı bulunmadıkça koronayla yaşamaya alışacağız
Ben böyle iş görmedim arkadaş. İnsanlar hastalık sebebiyle tedarik zinciri bozulur da ihtiyaç malzemesi bulamayız kafasıyla değil, herkes alıyor ben de alayım da ortada kalmayayım fikriyle markete koşuyor.
MGLA konserini vuracak gibi duruyor bu salgın.
11.03.2020
@U.T:, Şu anda en istemediğim şey bu cidden, bari şu konser etkilenmese keşke. Siteye her girdiğimde haberlerde bunu göreceğim diye geriliyorum.
Russian Circles, Avrupa turnesini ileriki bir tarihe ertelediklerini duyurdu. Kendileri 18-19 Nisan Psm studio ya geleceklerdi.
Maoist Çin baktı proletarya da, köylülük de, ezilen halklar da hikaye, kapitalizmi yıkmak ve kendi egemenliklerinde bir dünya komünizmi kurmak için bu bel altı silaha başvurdu. Zamanında Mao, Sovyetler Birliği’den ABD’yi Çin topraklarında savaşa çekmesini istemişti. Daha önce 3-4 kez yaşadığımız gibi nüfusun yarısını kaybederiz, ama ABD belası da yok olur demişti. Çin’in Maoist bürokratları baktı üret üret olmayacak bu iş, eski çılgın taktiklerine döndüler, biyolojik silah yolunu seçtiler. Virüsü yay, kapitalizmi yık diye manifestolar da yazar bunlar. Propaganda için black metal grubu bile kurdurmuş Allahsızlar:
https://m.youtube.com/watch?v=J8_fj5FHB5c
12.03.2020
@Emre, Peki bu söylediklerine olan inancın % kaç?
12.03.2020
@Emre, adamlar 10 günde hastane dikti biz o tarz bi hastaneyi dikmek için 2 sene uğraşıyoruz. Boş olmuş biraz sanki. Vurdumduymaz bi hükümet olsa gram sikine takmaz yaymak için işçileri yollarlardı her yere.
22.03.2020
@Emre, Anası sikikler muhtemelen her şeyin farkındaydı bile bile hiçbir şey yapmama yolunu seçmişler.
- 0-9 yaş çocuklar için risk bulunmuyor
- İleriki yaşlarda ölüm oranı artmaktadır
- 40 yaşın altı için koronavirüsünden ölüm oranı gripten daha düşüktür
- 50 yaş üstü ve ek hastalığı olan (kalp-damar, şeker, akciğer, kanser hastalığı) olan kişilerin yakalanma riski daha yüksektir
Şu üstteki verilere bakıldığında insan işkilleniyor. Yaşlılar ölsün, nüfus rahatlasın diye üretilmiş gibi duruyor virüs. Yaşananlar aynı The Division oyununun senaryosu gibi şu sıralar.
Bu arada Avustralya’da taharet musluğu taktırmak isteyenlerin sayısı öyle bir artmış ki takan firmalar bir ay sonrasına randevu verebiliyormuş.
Cristiano Ronaldo da karantinaya alındı tedbir amaçlı.
14.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, herif ada satın aldı kendine. ne hayatlar var :D
Bugün çalıştığım yerdeki bir doktor ile görüştüm. Söyledikleri bana mantıklı geldi. Şu an konuşulan virüsün her sene çıkan gripten çok farklı olmadığını söyledi. Ölüm oranları zaten neredeyse aynı gibi. Peki şu an bunu neden bu kadar konuşuyoruz dedim. Medya dedi. Normal bir grip için aldığın tedbirleri al endişelenme dedi.
Başka bir doktor da bu korona virüsü nasıl bir bok böyle demişti. Ama bu doktor virüsten değil de virüsün arkasındaki farklı sebeplerden daha çok şüpheleniyor gibi geldi. Baya bir canı sıkkındı.
Şu anki aşama için fazla endişe edilecek bir şey yok gibi duruyor. Çok düşük bir ihtimal ama ilerde iş insanların birden kısa sürede patır patır öleceği bir duruma dönüşmez umarım.
12.03.2020
@SA, “ilerde iş insanların birden kısa sürede patır patır öleceği bir duruma dönüşmez umarım.”
Son 1 haftada İtalya’da 827 kişi öldü.
12.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, ölüm oranları salgının olduğu ülkelerde aynı hızda devam ediyor mu yoksa şu an azaldı mı?
12.03.2020
@SA, Çin ve Güney Kore aldıkları sert önlemlerle azaltıyor, Avrupa başta olmak üzere diğer her yerde artıyor. Bazısında çok, bazısında az. 2 farklı coğrafyadan 2 örnek vereyim:
Katar:
Salı: 24 vaka
Çarşamba: 268 vaka
Danimarka:
Pazartesi: 35 vaka
Salı: 157 vaka
Çarşamba: 514 vaka
Ölüm oranları da ülkeden ülkeye değişiyor.
Avrupa’daki neredeyse tüm ligler, NBA, Euroleague dâhil tüm büyük organizasyonlar durduruldu. Euro 2020 çok büyük ihtimaller seneye ertelenecek.
Sana “Medya…” diyen kişi gerçekten doktorsa ya aşırı kibirli ve hadsiz bir insan ya da bildiğin kara cahil.
12.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, ben mersinin ilçesindeyim. Burdaki devlet hastanesine bugün ambulans ile tespit edilen iki hasta getirildi. Uzman doktor baktıktan sonra hastaneye almadı. Ambulanstan hiç inrilmediler falan deniyor ama tabi dışarıdan buraya getirilecek halleri yok. Mersin merkeze gönderildiler. Sonrasını bilmiyorum. Yani şu anda ilçelere kadar yayılmış durumda ozaman. Bağışıklığımızı güçlendirmeye çalışmaktan başka yapılacak birşey yok heralde.
12.03.2020
Bugün İtalya’da 189 kişi daha öldü. 1.016’ya çıktı.
12.03.2020
@SA, her sene çıkan gripten farklı olmasaydı emin ol devletler milyarlarca dolar kaybetmek pahasına karantina uygulamalarına girişmezdi. Sadece birileri çıkıp “böyle bi virüs çıktı, ama korkmaya gerek yok, sadece ötekinden daha farklı, kendinize iyi bakın, ehuehe” der geçerdi. Medya ile ne ilgisi var, sadece twitter kullanıcıları goygoy yapmıyor ki? Devlet yönetenlerin dini iminaı paradır. Trump geldiğinden beri, aman borsa düşmesin, aman faizi düşürelim şöyle olmasın vs. derdinde ama virüs yüzünden üretim durdu ve şu ABD borsaları siki tutmuş durumda. Daha bir saat önce %7 düşüşle açıldı.
Olağan gördüğümüz gribin ölüm oranı daha yüksek görünüyorsa da bunun sebebi, her yıl milyarlarca insana bulaşmış olması. Bu virüs ise henüz yeni, aşısı yok ve akciğerde zatüreeye sebep oluyor. Grip olan adamı yoğun bakıma götürmeleri çok çok nadir bir olayken, covid-19′a yakalanan yaşlı veya kronik rahatsızlığı olan kişiler yoğun bakıma muhtaç kalabiliyor.
Oturduğunuz şehrin devlet hastanesine gece 1-2 gibi bile gitseniz o veya bu rahatsızlıktan gelen onlarca insan görürsünüz ve bazen müşade odasında boş yatak bile kalmıyor. Değil böyle bir salgın olsun ve yüzlerce hasta aynı anda solunum cihazına bağlanma ihtiyacı hissetsin… Bunu kaldıracak hastane ve altyapı hiçbir yerde yok. Çinliler ek hastaneler dikti on günde yatak kapasitesi arttırmak için.
Ancak bireysel olarak hijyen önlemleri almak ve kalabalıktan kaçınmak dışında çok yapabileceğimiz bir şey de yok gibi. Bekleyip göreceğiz, umarım en az kayıpla atlatır insanlık bu salgını.
12.03.2020
@SA, doktorunu değiştirmeni öneririm. Kalın kafalı olduğu aşikar
https://twitter.com/evrimagaci/status/1238064637201068032?s=19
12.03.2020
@SA, mevsimlik grip benzetmesi mantıksız değil. Şu an ölüm oranı mevsimlik gripten daha yüksek ama birçok açıdan benziyorlar. En büyük fark yapılarında. Grip sürekli evrimleşen bir virüs. Her sene farklı tiplerle çok sayıda insan öldürüyor. Öldürdüğü insanların yaşları ve oranları koronaya benziyor. Yine de bu koronanın daha ölümcül olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sadece gribe daha alışkınız, kimse konuşmuyor.
Medyada yankı uyandırması ve bir sürü önlemin alınması konusunda doktorun saçmalamış. Belki de birkaç seneye öldürdüğü insan sayısı milyonları aşmış bir virüs olacak. Elbette ki herkes konuşacak ve korkacak. Baktığın zaman aids bile halen yüz binlerce insan öldürüyor. Elbette çok farklı şeyler ama aids nasıl konuşulduysa zamanında bu da konuşuluyor ve önlem alınıyor
Ha ayrıca korona grip gibi hayatımızın bir parçası olabilir ilerleyen dönemlerde. Ancak gripten farklı olarak aşı daha çok iş görür. Yine de insan vücudunun yapısı olarak kazanılan bağışıklık geri kaybedilebiliniyor koronaya karşı. Yani evrim ağacında bunu görmüştüm tam da bilmiyorum.
Neyse elinizi bol bol yıkayın, bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Onun dışında da çok korkmayın yeterli
13.03.2020
@SA, bence gerekli önlemleri almakla birlikte “doktorun” deyip durduğunuz adamın dediği gibi düşünmek en iyisi. Çünkü hastalığa karşı psikolojik yaklaşımın direnci etkilediğine inanıyorum. Aksini dillendirirken panik yok demek çok işe yaramaz. Yaşadığım mersin silifke ilçesinde tespit edilen insanlar var bahsettiğim gibi. Emin olun bu şu an bir çok yerde vardır. Hal böyleyken bence en iyisi aldığımız önlemlerin yanında psikolojik durumumuzu da sağlam tutmak. Bu da sadece panik yok demeyle olacak iş değil. Öncekiler gibi gribin farklı bir mutasyonu olduğunu düşünmek ve önlem almak bize daha iyi gelecektir diye düşünüyorum. Aksi durumda ne kadar panik yapsanız az. Çünkü şu an içinde yaşıyoruz gibi duruyor.
13.03.2020
@SA, “tespit edilme” ifadesini bu kadar esnek şekilde kullanmamanızı öneririm. Bildiğiniz gibi hastaneler yıllardır merkezî bir kayıt sistemine bağlı. İlçenizde tek bir koronavirüs vakası teşhisi sisteme girilseydi bugün şu saate kadar duyurulmuş olurdu.
Söylentileri yaymak psikolojik durumu sağlam tutmaya yardımcı olmuyor. Argümanınızı değersizleştiren söylem ve davranışlardan uzaklaşmanızı dilerim.
Bu virüsü griple karşılaştıranlar, dünyanın da düz olduğuna inanıyordur.
13.03.2020
@deadhouse, bence bu yazdığın çok saçma. Coronavirüs bir virüs ailesi ve soğuk algınlığı etkeni. Hatta rhinovirüslerden sonra en sık ikinci etken. Bu yüzden griple karşılaştırılması çok doğal aslında. Çünkü karıştırılıp yanlış pozitif veya yanlış negatif tanı konulabilir(di, çinde hortlayıp salgın yapmadan önce)
Ve emin ol salgın yapmadan önce klasik textbooklarda grip benzeri semptom yapar,sers,mers yapar denilip geçilen pek iplenmeyen bir virüstü.
@deadhouse, senin de yukarıda değindiğin gibi, bu olan bitenin uygarlığın ne kadar kırılgan olduğuna işaret ettiğini düşünüyorum en başta. Uygar insan amansız bir zihinsel hastalığa yakalanmış bir canlı. Koca sonsuzluğun merkezinde kendisinin ve kıçı kırık teknolojisinin bulunduğunu sanıyor. Oysa varoluşu alabildiğine zayıf temellere sahip ve uygarlığın -geçtim evreni- dünya zamanı için bile ciddi bir süre devam etmesi imkansız bir durum.
Pek önemsediğim biri değil aslında ama Zizek şöyle bir şey dedi: “Koronavirüsü, kapitalizme ‘Kill Bill-vari’ bir darbedir, komünizmin yeniden icat edilmesine yol açabilir”. Benim düşüncem uygarlığın uzun süredir devam eden istikrarlı gelişim döneminin sonunun geldiği. Bu hiç de normal bir durum değildi ve dünya nüfusundaki artış, doğal kaynaklardaki azalma gibi sebeplerle refah devri sona eriyor. Bundan sonrası epey distopik bir hale bürünecek gibi. Çevresel ve biyolojik felaketler ciddi şekilde etkili olacak vb. Black metal iklimine giriyoruz!
Peki Çin bu tablonun neresinde? Bana kalırsa orta vadede dünyanın hegemon gücü olmayı başaracaklar. Fakat onların tarzı Avrupa ve ABD’lilerden farklı. Benim düşüncem fiili bir durum oluşturacak olmaları. Örneğin geçmişte İngiltere onların birçok toprağına el koyup suni devletler kurdurdu. Onların hepsini teker teker geri alacaklar, ama bunun için kurşun atacaklarını düşünmüyorum. Onlar güçlendikçe diğer küresel aktörler onların sahasından mecburen el çekecek. Kısacası biyolojik silah, komplo vs. söz konusu değil bence.
13.03.2020
@Emre, Kendini dev aynasında gören, ben tamamlandım artık havalarında olan, kapitalizmin sunduğu içi boş meşgale ve zevklere kendini kaptıran, sözde özgür ve sözde “bireyler” biraz uyansa ve biraz bir şeyleri sorgulasa iyi olur. Virüs bu açıdan bir uyarı niteliğinde. Asıl soru şu: Her türlü düzenbazlığın, sömürünün ve bedensel, zihinsel, duygusal ve fikirsel köleliğin zirveye çıktığı çağımızda insanlar “aslında uygarlık gelişiyor, her şey yolunda” modundan çıkabilecek mi? Pek ümidim yok.
Merhaba. Ben Oxford’da yasiyorum ve normalde haberleri pek takip etmem. Fakat bugun Boris Johnson soyle bir cumle kurdu: “many more families will lose loved ones before their time” meali “(tahmin edilenden) cok daha fazla aile sevdiklerini zamanindan once kaybedecek” aslinda bu cumle durumun vehametini gayet iyi acikliyor. Ingiltere hukumetinin Italya’da su uygulanan siki onlemleri alacagi asikar. Oxfordshire’da su an dogrulanmis olan 9 hasta var ve olenlerden ikisi Berkshire’da yani Oxford’a yakin mesafede. Zaman zaman insan kendine diyor ki “o 9 kisiden bana bulasacak degil ya” fakat oyle olmuyor anlasildigi uzere. Bence bu virusu tasiyan kisi sayisi dunyanin her yerinde belirlenen sayilardan daha da fazla. Ben herkesin cok dikkatli olmasi gerektigini dusunuyorum ve bu durum beni fazlasiyla endiselendiriyor.
13.03.2020
Yukaridaki yorumu yazdiktan yaklasik 3 saat sonra NHS, YouTube’da duyuru cikmaya basladi. Buradan anlasiliyor ki UK kirmizi alarma gecmis.
13.03.2020
Ingiltere’de EPL (Premier League) ve EFL (English Football League) maclari 3 Nisan’a kadar ertelendi. Soyle bir sey konusuluyor: tum maclar seyircisiz oynanacak ve yayinlar sifresiz verilecek. Sifresiz verilmesinin sebebi de stadyumlara gidemeyen taraftarlarin publara gidisini de engellemek.
İtalya’nın ardından şimdi de İspanya başladı. Dün 31 kişi öldü, toplam ölü sayısı 87′ye çıktı. Dün gece polis kuzey doğu İspanya’daki 70.000 kişilik bir bölgeyi tamamen çevreleyip o bölgedeki halkın dışarı çıkışlarını yasakladı.
Burada olay hastalığın ne kadar ölümcül olup olmadığı değil, yayılma hızı dolayısıyla tedavi edilemez miktarda hasta yaratması ve sağlık sistemini işleyemez hâle getirmesi. ABD’deki hastanelerde toplam 350.000 yatak olduğu söyleniyor ve 350.000.000′luk nüfusun %30′una bulaşması, %1′lik ölüm oranıyla bile 1.000.000 kişinin ölebileceği söyleniyor. Merkel Almanya’daki bulaşma düzeyini “%50-70 olabilir” olarak açıkladı.
Açıklandığı kadarıyla şu anda dünyada 135.000+ kişiye bulaşmış durumda (pek çok bilim adamı aslında bu sayının 3-4 katı olduğunu söylüyor) ve kuluçka dönemi geçtikçe tüm Avrupa ülkeleri İtalya’ya benzer süreçler izleyebilir. Dün İtalya, hastanelere gelen gençlerin giderek daha ciddi durumda geldiğini açıkladı. Yani “sadece yaşlıları etkiliyor” muhabbeti de olumsuza gidebilir.
Social distancing ve #CancelEverything gerçekten önemli. Türkiye bazı önlemleri gerçekten zamanında aldı ve bence süreci mantıklı yönetiyor. 2 ay dayanmamız lazım. Gerçekten şakası yok.
Ben şu yorumu yazarken telefonuma “Türkiye’de ikinci koronavirüsü vakası” diye haber geldi.
Şuna da bakmanızı öneririm:
https://t24.com.tr/haber/alman-uzman-yazdi-23-sayfada-koronavirus-hakkinda-her-sey-neden-hemen-harekete-gecmeniz-gerekiyor,866050
İtalyanlar kadar gevşek bir millet yok.Bu kadar ölümün sorumlusu resmen kendi gevşeklikleri.Milano’da oturan bir tanıdık Coronalı insanların tespit edilmesinden tam 2 gün sonra tedbir almaya başladıklarını söyledi.Atı alan üsküdar’ı geçmiş oldu tabi.Yazık gerçekten.
Ne derseniz diyin bence Türkiye süreci fena yönetmiyor (şimdilik).Vakalar çıkmadan bazı sınır kapılarının kapatılması, havalimanlarına termal kamera yerleştirilmesi bile önemli bir gelişme.Şuanda da tüm öğretim kurumlarını tatil ediyorlar mantıklı bir karar.Bazı şirketler de home office uygulamasına geçti (biz de bekliyoruz inş. :D ).
Tabi bir işin panik boyutu var tamamen medya ile alakalı.Ben geçen ay influenza oldum, koduğumun hastalığı 30 milyon kişi öldürmüş bir dönem aralığında.Covid19′un herhangi bir grip virüsünden farklı olduğunu düşünmüyorum.Bu kadar yayılmadan önce bizim ofiste herkes hastalıktan kırıldı.Belki de corona olduk ama atlattık.Bir de virüs insanları tam da mevsim geçişi döneminde yakaladı.Belki zaten zar zor gripten toparlanmış/toparlayamamış yaşlı bir bünyen üstüne bir de bu gelince dayanamıyordur.
Ne kadar ilerlerse ilerlesin “tedbir var, panik yok”. Bir de akıl sağlığını kaybetmeyelim.
15.03.2020
@Ugur, söylediklerine büyük ölçüde katılmakla beraber; “Belki de corona olduk ama atlattık.” kısmı ile ilgili bizzat kendi yaşadıklarımdan ötürü söylemek istediğim çok şey var. Mobilden uzun yorum yazmak işkence gibi geldiğinden pc’yi açınca bununla ilgili epeyce uzun bir yorum yazacağım.
Liglerin ertelenmesi söz konusu değil dedi az önce TFF yetkilisi. Bence bir an önce yanlıştan dönülmesi lazım. Yazık sporculara da ailelerine de stad/salon çalışanlarına da.
13.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Haklısın, kesinlikle biran önce maçlar ertelenmeli.hatta bence bu sene iptal edilmelidir,eğer ola ki maçlar 1-2 ay sonraya ertelenirse de o maçlar da yine mutlak seyircisiz oynanmak zorundadır!!! bu işin şakası yok.
13.03.2020
@Retrokafa, aynen öyle. Zaten bu sene spor organizasyonları bitti denebilir. Adam akıllı oynanmayacak veya zevk vermeyecek hiçbiri. Yani yapacak bir şey yok cidden. Gönül izlemeyi, oynammasını istiyor ama pek mümkün değil bu şimdilik. Devam edilse bile tarihler ciddi sekteye uğradı. Nba’de direkt playofflara geçilmesi bile gündemde. Ah lebron’u şampiyon görmeyi istiyorum… Evet derdime sokayım
İtalya’da bugün 250 kişi öldü. İnsanlar hala yaşlılar ölüyor diye muhabbet yapıyor. O yaşlılara virüs bulaştıran gençler var. Eğer bu virüs var olmamış olsaydı şu an bu 250 kişi muhtemelen yaşıyor olurdu. Ömür dediğiniz çok bir şey değil arkadaşlar. Bugün 30′sun yarın 50 öbür gün 70 yaşarsanız eğer. Gençsiniz diye çok havalara girmeyin. Doğal seleksiyon tribine, sosyal darwinist havalarına çok bürünmeyin. Ölüm karşısında ne kadar aciz olduğumuzu biliyoruz. Yaşlı genç fark etmez. Bu virüs bana bulaşırsa en büyük dileğim kimseye bulaştırmak istememek olacak. Başkasının benim yüzümden ölmesini istemem. Biraz özel olabilir ama paylaşmak istiyorum. Çok sevdiğim anneannem 93 yaşındaydı, melek gibi kadındı. Tüm ömrünü insanlara yardım ederek geçirmişti. Mutlu, huzurlu bir hayat yaşadı. Yine de 93 yaşında olmasına rağmen ölmek istememişti. Yaşamak istiyorum diyordu sürekli.
14.03.2020
@deadhouse, Sizin gibi iyi insanların olduğunu bilmek güzel. Anneanneniz sizinle gurur duyuyordur muhakkak. Sevgiler.
14.03.2020
@deadhouse, Yaptığınız yorumlarda çok haklsınız. Maalesef Türk toplumunda yaşlılar için “yaşayacağı kadar yaşamış” gibi sakat bir anlayış hakim. Benim de babaannem 97 yaşında ve sizi çok iyi anlıyorum. Allah rahmet eylesin. Yaşlılar bizlerin her zaman göz bebekleri olmalı. Şu pespaye dönemde, bu hassasiyete sahip bir yorum okumak beni oldukça etkiledi. Sağolun, varolun…
14.03.2020
@deadhouse, gencler olmuyor degil elbette ama risk bolgesini olusturan grafik tamamen yaslilardan olusuyor. Italya’nin ilk karantina altina alinan kuzey bolgesi ya da daha cok anilan adiyla Lombardy’de olenlerin yas ortalamasi 81. Ozellikle kuzey bolgesinde olumlerinin fazla olmasinin sebebini de bilim adamlari sanayi olarak soyluyor. Cunku o bolgenin hava kalitesi cok dusuk ve Avrupa’daki en yasli nufus ortalamalarindan birine sahip olmasi olum riskini cok arttiriyor. Italya’da olenlerin cogu neredeyse belki de hepsi yasli ve sebebi de koronavirusu/ust solumun yolu enfeksiyonu ile gelen organ yetmezligi. Bunu ben demiyorum yanlis anlasilmasin. Tabi bu demek degil ki gencler dikkat etmesin. Eger bagisiklik sisteminiz kuvvetli degilse zaten genc ve yasli olmanin da bir onemi kalmiyor.
250 kişinin ölmesi bir rekor. Çinde bile bir günde o kadar insan ölmedi. İnanılmaz ya. Diğer ülkeler bu iş çinde patladı biz merkeze dönüşmeyiz zannettiler. Şuan çin inanılmaz bir şekilde salgını kontrol etmeye çok yakın. Avrupa ve orta doğu virüsün merkezi haline geldi. Olan bitenden anladığım bunca araştırmaya ve simülasyona karşı hiçbir devlet bu tür bir salgına hazır değilmiş, herkes kendini koruyacak. Bizim ülkede de testlerin artmasıyla bi patlama yaşanması çok olası.
Öte yandan bu virüs şunu da söylüyor:
Hepiniz aynı gemidesiniz, dünyadaki herkesin sağlıklı olmasını, iyi koşullarda yaşamasını sağlamazsanız hiçkimse sağlıklı olamaz.
Evet umreden dönenler pozitif çıkmaya başladı. 21 bin kişi deniyor bunların karantinaya alınması mümkün görünmüyor. Bu kitlenin karantinanın ne olduğunu bildiğinden bile emin değilim. İşi tamamen allaha bırakmışlar. Göz göre göre toplumun sağlığını tehdit ediyolar resmen. Dönenleri ziyaret edenler tivitlerini silmeye başladı. Testler biraz arttırılsa vakalarda patlama yaşanacak gibi.
15.03.2020
@Melkor, son gelen 10.000 kişi Ankara ve Konya’da karantinaya alındı. Önce gelenler de eğitimden geçirilmiş ve takip ediliyormuş. Uymayanlar elbet olacaktır. Dediğin gibi ziyaret edenler var.
Zaman gösterecek, ama zaten tüm bu virüs olayının en korkutucu tarafı da pek çok şeyi zamanın göstermesi. Görünmez bir düşmana karşı savaşılıyor. İtalya neydi ne oldu, İspanya onu izliyor, Avrupa’nın genelinde tablo olumsuza gidiyor. Yakın zamanda ABD’de ciddi şeyler olabilir.
Tüm bu COVID-19′un son 1,5 ayda dünya ekonomisine maliyeti 16 trilyon $ olarak açıklandı.
15.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, 10 bin kişinin karantinası pek doğru değil. Dün 5300 kişi gelecek diyolardı. Toplamda 21 bin kişi olduğunu düşünürsek 15.700 kişi uçaktakilere, evdekilere, ziyaretine gelenlerine çoktan bulaştırdı bile.
İtalya’da son 24 saatte 368 kişi daha öldü. Akıl almaz cidden.
15.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu,
🇮🇹 Update on #CoronavirusItaly today:
- 368 deaths in one day (highest toll yet) and 1,809 total
- Almost 25,000 total confirmed cases
- 2,335 of those have now recovered
- Lombardy warns of hospital bed & respirator shortage
Latest: https://t.co/5VUX4VQEZs
15.03.2020
@Melkor, evet takip ediyorum tüm gelişmeleri.
15.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, insanların götünde bi karış bokla gezdiği, pislik ve yoksulluktan tipi kaymış 35-40 kilo sağlıksız tiplerin cirit attığı, 1 buçuk milyara yakın nüfuslu Hindistan’da bu virüsten sadece 2 kişi ölmüşken, herşeye bol bulamaç ve kolayca ulaşabilen, “dünyanın en sağlıklı beslenme türü” olan Akdeniz tipi beslenen, refah ve huzur seviyesi yüksek İtalya’nın şaftının kayması hakkında bir yorumun var mı? Ben şahsen anlamıyorum bu durumu.
15.03.2020
@ismail vilehand, senin yukarıda Ugur’a dediğin gibi ben de yarın bilgisayara oturunca cevap vereyim, telefondan yazmak bana da zor geliyor. Şimdilik sadece şunu bırakayım.
https://twitter.com/cemgo10/status/1239209638328926214?s=21
16.03.2020
@ismail vilehand, 1.10’dan itibaren anlatılıyor.
https://twitter.com/slmhktn/status/1239317975880130562?s=21
16.03.2020
@ismail vilehand, Zor şartlarda yaşayan insanların bağışıklığı da ortama uyum sağlaması için yüksek olur, hani adamların hastalıklara karşı direnci yüksek olması normal fakat tüm Avrupa da bağışıklığı güçlüde bir İtalya’nın mı zayıf? Bilemiyorum durum gerçekten karışık.
16.03.2020
@ismail vilehand, yayılma sebebi yukarıdaki videoda açıklanıyor ama neden İtalya’da patladığı konusu muallak şu an. Bazıları Güney Kore’deki 30 İtalyan turistin ülkeye dönünce karantinaya alınmadığı için başladığını söylüyor, bazıları Kuzey İtalya’da Çinlilerin çalıştırıldığı pek çok fabrika olduğunu söylüyor. Virüse dair komplo teorileri üretilirken (Çin ve İran’da görülmesi üzerine) İtalya’nın Çin’in İpek Yolu ticaret projesine onay veren tek Avrupa ülkesi olduğu için ABD tarafından bu duruma getirildiği söyleniyordu ama her ne olduysa oldu, şu anda olay çığırından çıktı.
Başka daha kozmik, daha uç komplo teorileri de var. Onlara göre de bu dijital insanın yaratılması için yapılan bir bir Nuh Tufanı 2.0 ve “dijital kimlik endeksli aşı” muhabbetiyle tüm insanlar çiplenecek ve nihayetinde transhümanizm, kriptopara, artificial eternity gibi şeylerin devrinin başlayacağı yeni bir insanlık oluşacakmış.
Kısacası öyle ya da böyle hepimiz öleceğiz. Umarım ne olup bittiğini anladıktan ve “Ulan bunun için miydi? Hay sokam böyle işe” dedikten sonra ölürüz, çünkü böyle görünmez bir düşmana karşı ne olup bittiğini anlamadan kaybedecek olma fikri beni uyuz ediyor haha
21.03.2020
@ismail vilehand, şöyle bir şey var:
https://twitter.com/timblnt/status/1241340668280295425?s=21
Bu arada İngiltere diğer her yerden farklı bir yola gidiyor ve toplumsal bağışıklık yöntemini deniyor. Virüsü olabildiğince çok insana bulaştırmak, çocukları doğal aşı olarak kullanmak ve sonbaharda geleceği söylenen daha sert salgın dalgasına toplumu dirençli ve bağışıklık sahibi kılmak.
Tabii bu da yaşlı ve güçsüzlerden oluşan dev bir kitleyi çok büyük riske atıyor, ama salgından kurtulma şansı olmadığını düşünen hükûmet bu şekilde uzun vadede toplumu korumayı planlıyor. Bir kısım bilim insanları bunu inanılmaz riskli görüyor ama bir yandan da böyle baş edilemez salgınlarda uygulanan bir yöntemmiş.
Kısacası, görünüşe göre İngiltere virüsün yayılmasını önlemek adına şu an için kontrollü şekilde pasif kalma yoluna gidecek.
Durum tahmin edilenden daha ciddi gözüküyor.
https://www.abcgazetesi.com/sarstan-10-kat-daha-bulasici-asisi-bulunsa-da-bir-ise-yaramayacak-90326
Öyle belirsiz bir dünyada yaşıyoruz ki hastalık 2 ay içinde tamamen kaybolsa şaşırmam. Yıllarca sürse ve çok büyük felaketlere yol açsa yine şaşırmam.
16.03.2020
@deadhouse, genel görüş sonbahar kış gibi çok daha sert bir salgın furyasının geleceği yönünde. Havalar ısınınca etkisi azalır da deniyordu ama yukarıda verdiğim bağlantıda da dendiği gibi MERS (Middle East Respiratory Syndrome) salgını 45 derecelik sıcaklıkların görüldüğü Suudi Arabistan’da ortaya çıkmıştı. O salgında da 90.000 kişi hastalanmış, 3.000 kişi ölmüştü.
Şu anki salgın 1918-1919′daki İspanyol gribine benzetiliyor. O salgında dünyanın %23′ü hastalanmış ve 17-50 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor. O salgın da bahar gibi ortaya çıkmış, kışın 4-5 kat daha sert şekilde vurmuş dünyayı.
16.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, İspanyol gribi hakkında ek:
https://twitter.com/esenol/status/1239279774507417605
Ben yayını dinlemedim ama alıntı yapan Esin Hoca epey yetkili birine benziyor, birkaç gündür takip ediyorum kendisini.
16.03.2020
@Sinan Ceylan, sağ ol.
İtalya başbakanı “salgının şiddeti açısından daha zirveyi görmedik” dedi. Bunu bir günde ülkesinde yaklaşık 400 kişinin öldüğü günden sonra dedi. Daha esas kötü günleri görmedik dedi.
Zorunlu olmadıkça evde kalın arkadaşlar. Gitar çalın, ne zamandır dinlemeyi düşündüğünüz albümleri dinleyin, merak ettiğiniz gruplara bakın, Pasifagresif’te istediğiniz konuda yorum yapın sohbet edelim, dilerseniz siteye kritik yazın, enstrüman çalıyorsanız beste yapın, YouTube’dan sevdiğiniz şarkıları açıp onlara eşlik edin. Etrafınızdakileri de buna teşvik edin. 2-3 haftalık kuluçka süresi sonrasında ülkece yıkım yaşamayalım. Evden çıkmayın.
Pasifagresif olarak biz de sosyal sorumluluk çerçevesinde en kısa zamanda bu konuda bir şeyler yapalım ve evde kalan takipçilerimizin vakit geçirmesi adına olabildiğince fazla etkileşimli, çok sayıda insanın katılabileceği bir şeyler ayarlayalım diyoruz. İşimiz yazma ve okumadan ibaret olsa da en azından ortak bir müzik paydasında hepimizin evde kalacağı zamana biraz olsun olumlu etki ve anlam katarsak ne mutlu. Bir şeyler düşünüp en kısa zamanda duyuracağız.
Önerileriniz varsa her türlü açığız.
#EvdeKal
hocam en büyük problem yoğun bakım ünitesi sayısı ve solunum cihazlarının yetersiz kalması gibi gözüküyor şu anda. italyada yaşanan bu. biz bir noktaya kadar iyi götürüyorduk ama umreciler + okulların tatil edilip başka yerlerde aynı önlemin alınmaması çok sıkıntıya sokacak. şu sıralarda sanırım cami ve kahve gibi yerleri kapatmışlar.
bu virüs büyük ihtimalle hepimize bir gün uğrayacak. yukarıda da belirtildiği gibi fazla ölümcül olmaması daha çok yayılması demek. yayılma hızı ne kadar fazla olursa hastane kapasitesi o kadar dolacak. böyle olunca sıradan hastaların dahi doktor ya da yatak bulamadığı söyleniyor. bu sebeple evde durmak en büyük tavsiye. olabildiğince az sayıda ağır vaka oluşup tedavi edilebilmesi için. uzun vadede artık ilaç ve aşı durumları, mutasyon geçirip geçirmediği gibi şeyler etkili olur. umarım kışın daha kötü vurmaz.
16.03.2020
@den4x, bu arada evde yapacak bir şey bulamıyorsanız bir mmo bulun klan kuralım, en faydalı zaman öldürme taktiği
Havacılık otoriteleri önümüzdeki birkaç ay içinde dünyadaki hava yolu şirketlerinin büyük kısmının batacağını söylüyorlar. Benzer şekilde eğlence, turizm gibi sektörler de büyük sıkıntı çekecek.
Biz Güzide ile zaten evden çalıştığımız için hayatımızda fazla bir değişiklik olmadı. 2 gün önce yüklü bir market alışverişi yaparak eve kapandık. Şu anda 1-1,5 ay boyunca evden hiç çıkmadan yaşayabilecek durumdayız. Sizin de evde kalma imkânınız varsa bu dönemi verimli değerlendirin.
Misal ben son 20 gündür Duolingo ile deli gibi Almanca çalışıyorum ve epey ilerledim. Aynı şekilde Güzide de Yunanca çalışıyor. İş yoğunluğunun durumuna göre yeni besteler yapmak, biriken kitapları okumak istiyorum. Bu gibi aktivitelerle kendinize bir şeyler katmaya çalışın. İsteyen yukarıda dendiği gibi MMO oynasın, isteyen YouTube’dan gitar becerilerini geliştirsin, isteyen bir şeyler yazsın. Online olarak ortak bir şeyler yapmak (oyun vs) isteyenler direkt buradan birbiriyle iletişime geçebilir.
Bu haftalar boşa geçmesin, çünkü bu haftaların aylara dönüşüp dönüşmeyeceğini şu an için hiçbirimiz bilmiyoruz.
Çok değil daha 10 gün öncesine kadar arkadaşlarla yaptığımız Amsterdam planını “bişi olmaz yeaea” diyerek iptal etmiyorduk, durumu çok da ciddiye almıyorduk. Bugün, ben havacılık sektöründe çalışan ve şirketi tarafından zorunlu izne ayırılan biri olarak, eşim de turizm sektöründe çalışan biri olarak ne yapacağımızı kara kara düşünür hale, çok hızlı bir şekilde geleceğimizden endişe duyar hale geldik.
Gerçekten çok tuhaf bir yere gidiyor tüm bunlar, umarım en kısa sürede bir şeyler yoluna girmeye başlar.
İngiltere’deki Public Health England adlı kurumun raporuna göre salgının 2021 bahar aylarına kadar sürmesi bekleniyormuş. Bu süreçte İngiltere’de 8 milyondan fazla insanın hastaneye yatması gerekebilirmiş.
Bu 15 günlük, 30 günlük ertelemeler belki de birkaç hafta sonra tamamen anlamını yitirecek, her şey “belirsiz bir süreliğine” ertelenecek. Oluşacak ekonomik kriz de eklenince dünya olarak gerçekten çok ciddi bir sınav vereceğiz gibi gözüküyor.
17.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, sadece ingilterede mi dünyada mı 2021? herkese ulaşmadan bırakmayacak bence dediğim gibi, eğer bağışıklık sağlama kısmında da problem olursa grip gibi her sene her mevsim gelip gider. böyle en kötü senaryoları düşününce mad max gibi bir gelecek canlanıyor zihnimde, bayağı moral bozuyor.
benim merak ettiğim de tam olarak nasıl engelleneceği. evden çıkmadık bikaç ay her şeyi erteledik, sonra? sonrası için okuduğunuz planlamalar senaryolar varsa yapıştırın. çin’de mesela hayvan gibi karantina uyguladılar, bu sürdürülebilir bir şey değil. o virüsü taşıyanları da yüzde yüz bulmak engellemek çok zor. illa ki bi ikinci, üçüncü dalga olacak. cidden çok zor.
17.03.2020
@den4x, dünya geneli için diyorlar. Üstelik dün itibarıyla İngiltere’nin bu toplumsal bağışıklık girişimi konusunda hata yapmış olabileceğini fark ettiği söyleniyor. Bazı kuruluşlar olayın İngiltere’nin planladığı gibi gitmeyeceğini ve hükûmetin de gecikmeli şekilde bunu fark ettiğini söylüyorlar. Bu taktik eğer yanlışsa, İngiltere çok zaman kaybetti demektir.
Dendiğine göre bu virüse yakalanıp tamamen atlattıktan ve eski sağlığınıza döndükten sonra tekrar yakalanırsanız, daha önce hiç olmamış gibi aynı duruma düşüyorsunuz. Bu esas sıkıntı. Çünkü bu kadar çok dolaşımın olduğu bir dünyada salgının tamamen silinmesi nasıl mümkün olacak, bundan sonra insanlık nasıl rahat sosyalleşecek, birlikte göreceğiz.
Pek çok yetkili kişi 2021′de dünya pek çok açıdan bambaşka bir şekilde işliyor olacak diyor. Belki alışkanlıklarımız, yönetim sistemleri, devletlerin harcama alanları, çalışma kavramı, pek çok şey değişecek.
https://www.youtube.com/watch?v=TPpoJGYlW54
Vox’un hazırladığı bu videoda virus’le ilgili enteresan ve öğretici bilgiler var. Çin’deki wet marketler her an dünyayı alt üst edecek viruslerin çıkması potansiyeline sahip yerler. Nedeni de Çinde her hayvanın avlanıp, satılması serbest. Tavuğun üzerine kaplumbağa onun da üzerine farklı bir hayvanı kafeste koyarsan e illa oradan bir şey çıkar. SARS virüsü de Çinin güneyinde olan bir wet marketde satılan yarasadan bulaşmıştı. Şimdi de Wuhan da oldu. Şimdilik araştırmalara göre önce yarasadan civet cat(Türkçe ismini bulamadım) hayvanına oradan da insana geçmiş varsayıyorlar. Bir hayvandan diğerine, oradan da insana geçmesi nadir bir vaka gibi görünüyormuş ama işte olunca da sonuçlarına tüm dünya olarak katlanmak zorunda kalıyoruz. Çin hukümeti şimdilik bu wet marketlerin hepsini yasaklamış ama halk artık tamamen yasaklanmalarını istiyor.
Azerbaycan hukümetini günlerle kötüleyebilirim ama şimdilik gayet iyi yönettiler durumu. İranda ilk vaka çıktığı an sınırları kapattılar, sonrasında Gürcistanla ve en sonda da Türkiyeyle. Şimdilik 19 vaka teyit edildi ve hepsi de İrandan gelen vatandaşlardı. 6 kişi tam tedavi alarak hastalığı yenmiş ve diğerleri de hala hastanedeler. 1 kişi sanırım ölmüş ama yaşlı ve önceden ağır hastalığı olan birisiymiş gibi haberler dolaşıyor. Sokağa çıkma yasağı yok ama restoran, bar tarzı mekanların 9′a kadar açık olma izni var. 9 sonrası yalnızca marketlerin çalışmasına izin veriliyor. Her kes hala normal yaşantısını sürdürebiliyorsa nedeni sınırların hemen kapatılmasıydı bence.
Şimdilik her kes kendi canının derdinde ama virüs sonrası tüm dünya ağır bir dönemden geçecek ekonomik sıkıntılar yüzünden. İflasa uğrayacak şirketlerin sayını şimdiden tahmin bile edemiyorum.
İngiltere’nin tutumu şaşırtıcı değil. Kendileri yeryüzünün en pragmatik ırkı. Peki gerçekten konuşulanlar uygulanacak mı? Planladıkları gibi giderse diğer devletler de onlara uymak zorunda kalacak. Şu an için belirsiz görünüyor. Başbakanları evde kalın demeye başladı halkına. Belki de virüsün korkutuculuğuna yenik düştüler.
Bu virüsle ilgili bilgi kirliliği had safhada. Her uzman başka bir şey söylüyor ya da virüsün ulaşacağı seviyeyi öngöremiyor. Günümüzde bu kadar çok habere ve bilgiye maruz kalmanın halk üzerinde olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorum. Stres, kaygı, sinir seviyesi yükseliyor insanların.
Sokağa çıkma yasağı bazı ülke ve şehirlerde uygulanmaya başladı. Burada da iş vahim boyutlara ulaşmadan ilan edilebilir. Dışarı çıkmadan duramayan insanlar, umarım libidolarına başkalarına psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamadan sahip çıkabilir.
Günümüzde bilgiye bu kadar rahat ulaşmak insanı şüpheci hale getirdi. Her boka inanır ya da hiçbir şeye inanmaz hale gelebiliyoruz. Bu iyi bir şey değil.
Bu social distancing dedikleri şey aslında benim rutinim olduğu için benim hayatımda pek değişiklik olmadı. Zaten evden çalışan birisiyim ama sabahları bazen koşuyorum veya koşmasam bile günde 4-5 km avel avel yürüyorum. Lockdown durumunda en fazla bunlardan mahrum kalacağım.
İyi ki geçen sonbahar İstanbul’dan taşınma kararı almışım ve iyi ki turizm sektöründe değilim artık. Yaşadığım kentte toplu taşıma kullanmam da ekstrem yağmur dışında gerekmedi 4-5 aydır. Bu süreçte, aldığım kararlardan dolayı kendime olan saygım arttı. :)
17.03.2020
@Sinan Ceylan, benim de öyle, asosyallik standardım olduğu için bir değişiklik olmuyor. millet evde yapacak şey bulamıyor twitterda, bana da yapacak onlarca şey var gibi geliyor. tabii kişilik farkı, bazı insan naparsa yapsın kapalı ortamda bağlasan duramıyor. yine de bu salgının en kolay kısmı şu an evde kalmak.
17.03.2020
@den4x, Tarkovsky’nin “Kendini, kendinle vakit geçirmeyi yalnızlık hissetmeyeceğin şekilde yetiştir” diye bir sözü var. İnsanların bu devirde hâlâ “sıkılmak” diye bir kavramının olması bile garip geliyor bana. Yetiştir kendini, meşgaleler bul, faydalı bir şeyler yap, sıkılma arkadaş. Bu kadar kaosun, adaletsizliğin, düzensizliğin olduğu bir dünyada sıkılmak diye bir dert olamaz.
17.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, evet, bana da. tek başına faydalı şeyler yapmayı geçtim eğlenmeyi bile becerememesi çok garip geliyor insanların. hep başka birisine ihtiyaç duyuluyor. şu anki dünyayla mı, teknolojiyle mi alakalı bilemiyorum ama ben hayatımın hiçbir döneminde dışarda yemek için olsun, eğlenmek için olsun, ders için olsun başkasına ihtiyaç duymadım. bunun yanında bir de dikkat süresi acayip azalmış, the irishman çıktığı zaman tek oturuşta bitirilememesinin gündem olması dahi aşırı saçma gelmişti.
üstteki mesaja cevap olarak da ingiltere’nin kararından döndüğünü ya da dönmek istediğini okumuştum. bunun yanında dediğin gibi bağışıklık yok diyen de var, hayvanlarda denedik bağışıklık oluyor diyen de. virüsün değiştiğini, şu an avrupadakinin çin’de ortaya çıkan ile biraz farklı olduğunnu söyleyen de. bunları yaşayarak görecek olmamız üzücü.
Joe Rogan bulaşıcı hastalıklar konusunda uzman birini çıkarmış yeni. Michael Osterholm. Podcast 1 buçuk saat, epey bilgi var. Özet geç diye düşünen varsa da bi deniyim. Aklımda kalan birkaç nokta.. (Youtube yorumlarında Malvore Tempest’in daha kapsamlı notları var podcast ten, ingilizce)
Bu daha başlangıç. Aylarca devam edecek şu anki durum. Aşıcaz bunu ama acı çekerek.
Sağlık sektörü olayın boyutlarıyla başa çıkabilecek donanıma sahip değil.
Griple yapılan karşılaştırmalar doğru değil. Gripten 10 kat daha öldürücü bu meret.
Dezenfektan kullanmak iyi bi alışkanlık ama bu virüsün yayılmasını önlemesi adına çok beklentiye girmeyin. Çünkü…
Virüs sadece nefes almayla bulaşabiliyor, o yüzden bu her yerde bulunan maskeler de pek bir işe yaramıyor (ama virüs sende varsa senin öksürüp yaymamana yardım edebilirmiş).
Aşısı yok. Güvenli bir aşı geliştirilmesi yıllar alabilir.
Günlük hayatımızı (okul, iş, sosyallik) düzenleme adına enteresan kararlar almamız gerekebilir.
Önlemler (her gün 50 kere duysak da)…
Bağışıklığınız güçlendirecek şekilde yaşamaya bakın;
Sağlıklı beslenin.
İyi uyuyun.
Bol su için.
Alkolü azaltın.
Spor yapın.
Kronik rahatsızlığınız varsa dışarı çıkmamaya gayret edin.
https://www.youtube.com/watch?v=E3URhJx0NSw
18.03.2020
@çaksu, Önlemler iyi güzel de markete gidip 2 ekmek alayım desen yanından virüslü biri geçse olay bitiyor. Şansın olacak biraz.
18.03.2020
@deadhouse, Yani evet. Böyle bi virüsü alt etmenin tek yolu aşı diyor adam. O da yok elimizde.
Son 1 yılda çok fazla alkol sigara tüketmeye başlamıştım. Nerdeyse hergun alkol alıp haftada 2-4 gün yüksek miktarda içiyordum. Sigara da dolayısıyla 1-2 paket arasında gidip geliyordu. Son zamanlarda içten içe çok kötü hissetmeye başlamaıştım. Sigarayı bırakmayı 2 3 kere denemiştim ama hep alkol masasında başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Sonunda 3 hafta önce alkolu bırakma kararı aldım. Alkol konusunda aşırı başarılı ilerliyorum, 3 haftadır 1 damla bile içemedim. Ve malum korona virüsü sebebiyle evde ailecek karantinadayız. Ailemde benden başka sigara içen yok, benim içtiğim de bilinmiyor. Bu vesile ile sigarayı da bırakabileceğimi düşündüm ve sigarayı bırakma kararı aldım. 3 gündür sigara içmiyorum. Onun dışında bolca gitar çalışıyorum. Uzun süredir düşündüğüm konsept albümünün hikayesini yazmaya başladım. İngilizcemi akademik seviyede iyice yükseltemeye çalışıyorum. Üniversitede ilgilendiğim alanda kendimi geliştirmeye çalışıyorum, makaleler okuyorum. Ve birsürü albüm dinliyorum. Umarım bu zorlu günlerde böyle güzel kazançlar ile hep birlikte sağlıklı çıkarız.
#EvdeKal
17.03.2020
@tahsin, sigara içenlerde koronavirüsüne bağlı ölüm riski 13-14 kat artıyor diye açıklama yaptı bilim kurulundan bir profesör. Kim içiyorsa bırakmaya çalışsın.
18.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, 7 yıldır günde minimum yarım paket tüketen, pek çok kez bırakmayı deneyip en fazla 2 hafta başarılı olabilen bi insan olarak götüm götüm atıyorum şu an. Elimdekinin dibini gördükten sonra ciddi bir konsantrasyonla bırakmayı deneyeceğim bakalım. Bunu okuyanlar da dualarını esirgemesin plz
18.03.2020
@Canoir, kolay gelsin.
Aşı karşıtları ile “kimse HIV statüsünü(!) partnerine bildirmek zorunda değildir, virüsten korunmak bireyin kendi sorumluluğudur” diyen andavallar ne yapıyorlar acaba şu an. Halk sağlığı kavramını kavrayabilmişlerdir umarım.
Kevin Durant’in testi de pozitif çıktı. Türkiye liginde de Muslera, Atiba, Gustavo veya Sosa’nın hastalanmasını bekliyorlar herhalde ligleri ertelemek için. Yayıncı kuruluşuna soktuklarım.
18.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu,
iki yüz elli beş
elli beş elli beş
orospu çocuğu
ibne cine 5, ibne cine 5
o o ooo
o o ooo
18.03.2020
@sinebeş, ahaha efsane
23.03.2020
Fatih Terim de pozitif çıktı. Yayıncı kuruluşu, İddaa’yı götünüze sokun şimdi koduğumun TFF’si.
Kafamda düşünceler birikip birikip duruyor ve çok rahatsız oluyorum. Belki yazarsam rahatlayabilirim.
Umreciler olmasa bu virüs ülkeye eninde sonunda girecek ve girdiği vakit de izini kaybettirecekti zaten, bundan kaçışımız yok.
Kaçışımızın olmaması beni annem için endişelenmeye itiyor. Astımı var ve sık sık hastalanır, bünyesi epey zayıf. Bu virüsün bulaşmayacağı kimse kalmayacağı ihtimali yüksek iken annemin vahim durumunu aklımdan çıkaramıyorum.
Kendimin bu virüsün sebep olacağı hastalığı en hafif şekilde atlatacağından eminim. 2 yıldır düzenli şekilde kalisteniks yapıyor ve soğuk suyla yıkanıyorum. Odamda ısıtma sistemi olmamasına ve kışın ortasında buz gibi suyla yıkanmama karşın bu süreç boyunca en ufak bir boğaz şişkinliği şikayetim dahi olmadı. Ancak beni endişelendiren tek şey annemin durumu.
Enfekte olanların bakımında dünyada her ülkede olacağı gibi Türkiye de yetersiz kalacak. Dolayısıyla parası olanın tedaviye ve bakıma kavuşacağı bir durumla yakında yüzleşmemiz gayet olası. Hastane odaları, doktorlar, solunum cihazları, tıp ekipmanları, ilaçlar vs. belirli bir seçkin kesimin uğrunda öncelikli olarak kullanılacak. Kısacası zengin ve nüfuzu fazla olanların tedavi görme şansı yüksek olacak.
Eve de kapansak, enfekte olanlar saptanabilse ve karantinaya alınsa dahi virüsün kökü kazınmadığı sürece salgın bizi defalarca vurabilir. Dolayısıyla ekonomi, sosyal hayat hatta inanışlar bile köklü değişimlere uğrayabilir.
Bu virüsün kökeni hakkında “biyolojik silah geliştirilen bir laboratuvarda istenmeyen bir sızıntı olduğu” fikri çok da mantıksız gelmiyor ancak öyle olsa dahi bu bir şeyi değiştirmiyor, bir iyileşme de sağlamıyor.
Çin’i ve Çinlileri seviyorum. Ne virüsün Çin kökenli olması ne tuhaf yeme alışkanlıkları ne de Komünist olmaları şahsım nezdinde bir antipati uyandırmıyor.
Bunca yılın sonunda Bannerlord’un çıkmasına yakın tüm bunların yaşanması beni öfkelendiriyor.
19.03.2020
@9yearsago, annene çok geçmiş olsun. Şu durumda tek yapması gereken dışarı çıkmamak ve çıkanlarla arasına mesafe koymak. Hepimizin yakınları var; gelişmeleri bizim kadar iyi takip etmeyen/edemeyen kişileri biz bilgilendirmeliyiz. Yaşları gereği, gelişmeleri en az takip edenler en yüksek risk grubundakiler.
Twitter’da görüyorum, “babamı evde tutamıyorum, çıkıyor arkadaşına gidiyor” diyen 40 yaşında insanlar var. “Ah benim şu babam yok mu :D” gibisinden “sevimli” ifadeler oluyor. Bunun ciddiyetini kavramayan çok fazla kişi var. Babasını kafese kapatmasın tabii ama bu durumun onun ölümüne neden olabileceğini babasına açıklaması lazım.
Sadece kendi babası için değil; hepimizin babası, annesi, eşi dostu için.
19.03.2020
@9yearsago, Annenize geçmiş olsun. Bu arada Çin komünist falan değil. 21. yy dünyasının en kapitalist ülkelerinden biri. Keşke komünist olsalardı.
19.03.2020
@9yearsago, covid-19′un biyolojik silah olduğu safsataları çürütüldü. Gözünüzü seveyim bu sitede bari yapmayın böyle şeyler ya. Hani biraz aklı başında insanlar vardır diye ümit ediyorum çünkü.
https://twitter.com/ghotamis/status/1240018681888940032?s=21
Çin’i ve Çinlileri sevmiyorum maalesef. Tamam, 1.5 milyar insan, hepsi kötü değildir elbette ama deştikçe adamların kültürüne de ırkına da lanet edesim geliyor.
Buyrun, 2007′de yayımlanmış bir makale. Sars-cov türü virüslerin Güney Çin’deki ekzotik hayvan tüketimi ile salgına dönüşmesi saatli bir bomba gibi yazıyor. https://twitter.com/PstroblM/status/1239893878423072768
Yani sokayım kültürüne afedersin. Yok kıtlıkmış, fakirlikmiş. Al, daha dün Çanakkale Deniz Zaferlerinin 105. yıl dönümüydü. Bu ülkede insanlar yokluk görmedi mi? Biz aç kalmadık mı abi, herkes bulgur yedi, arpa yedi. Bugün Avrupa’nın en refah ülkelerinden Finlandiya’nın mutfağında olmazsa olmazlardan biri patates. Onlar da yokluk çekmişler, bir dönem tek yiyecekleri patates olmuş bugün hala yiyorlar. Demek ki yarasa, pangolin bilmem ne yemek zorunda değil kimse.
Vox’un şöyle bir videosunu izlemiştim: Neden bütün sikik hastalıklar Çin’den çıkıyor diye… Basbaya devlet göz yumuyor işte. https://www.youtube.com/watch?v=TPpoJGYlW54
Sarı pipiyi günahım kadar sevmem ama adam bu sefer haklı. Net. Bu virüs Çin virüsüdür. /period
19.03.2020
@Sinan Ceylan, “covid-19′un biyolojik silah olduğu safsataları çürütüldü.”
Bu virüsün çıkışının kaynağı konusunda ihtimaller üzerinde konuşulurken durumu tüm cihetleriyle ihata etmişcesine konuşup burada o ihtimallerden bazılarını dile getiren arkadaşları aklı başında olmamakla itham etmek doğru değil.
“Sars-cov türü virüslerin Güney Çin’deki ekzotik hayvan tüketimi ile salgına dönüşmesi saatli bir bomba gibi yazıyor.”
Bu da bir olasılık değil mi? Geçmişte yazılan bir tahmini -güçlü bile olsa- mutlak doğru olarak alma zorunluluğumuz mu var? Orada bu tür hayvanlar yıllardır yeniliyor neden virüs şimdi patlak verdi?
Şunu belirtmek lazım ben dün Tayyip Erdoğan konuşmasının başından sosyal düzenin değişebileceği minvalinde sözler söyledi. Ben devlet erkanının da olayı sadece virüs olarak yorumlamadığını düşünüyorum.
19.03.2020
@Şafak, tamam, okey. Virüsü Amerikan devleti üretti. Çin’i ekonomik olarak batırmak istedi. Tamam. Peki şunun cevabını verir misin?
Çin hükümeti, virüsü ilk tespit eden ve duyuran (ta Aralık ayında) doktorları neden tehdit etmiş? Sonrasında bunun haberini yapan kendi öz vatandaşı kaç tane Çinli gazeteciyi neden buharlaştırmış?
Velev ki bu biyolojik savaş, yeni tip bir virüsün varlığını duyuran doktor ölüme terk edilmez, ulusal kahraman ilan edilirdi.
https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/corona-uyarisi-yapan-ve-susturulmak-istenen-doktora-da-virus-bulasti-5606462/
Bu işten kimsenin çıkarı var gibime gelmiyor. Amerikan borsaları 30 yılın dip seviyesine geldi. Diğer yandan Çin çok büyük darbe aldı. Fabrikalar kapalı kaldı, ihracat düştü. Kim ne çıkar elde etti peki? Bir sürü havayolu şirketinin iflas edeceği konuşuluyor. Hangi tekil devletin menfaatine bu?
19.03.2020
@Sinan Ceylan, dün böyle insanlarla ilgili story atmıştım belki doğal seleksiyon ile takipten çıkarlar diye :)) ciddi ciddi laboratuvar ortamında üretildiğini düşünmek saçmalıktan başka bir şey değil. Tartışmaya bilimsel açıdan kapalı. Ama biz bilimden ne anlarız hüloooğğ amariga oyunuuuu. The big picture bro can’t you see
19.03.2020
@Sinan Ceylan, Komplo teorilerine son zamanlarda pek kulak asmıyorum ama çok ama çok uzun süredir, “egemen güçler”in yaşlılar başta olmak üzere dünya nüfusunun, kaynakların daha verimli kullanılabilmesi için toplu şekilde azaltılması yönünde bir planı olduğunu duyuyordum. Orta Doğu’da süregelen ve silah endüstrisinin hoşuna giden sonuçsuz savaşların, Afrika’da bir bakıma ölüme terk edilen milyonların ve benzeri durumların arkasında da bunun olduğu belirtiliyor. Düz adam olarak “birileri düğmeye bastı” ve “nüfus azaltma projesinin ilk ayağı devreye sokuldu” diyebilirim ama demiyorum. :)
Tarih boyunca, o dönemin insanlarının anlayamadığı bir dolu olay yaşanmış. Biz şu an bu zamanları idrak eden ölümlüler olarak en fazla bize sunulan veriler ışığında analizler yapıp fikir yürütebiliyoruz. Şayet ömrümüz yeter bundan 40-50 yıl sonrasını görürsek (ben görmek istemiyorum, ayrı mesele) belki bu zaman dilimi, enine boyuna masaya yatırılır birileri tarafından. Tabii öğrenmemizi isterlerse.
19.03.2020
@Sinan Ceylan, Virüsü şayet bir devlet üretmişse kendini ifşa etmek istemez, kendi ülkesinde de virüs vakaları olduğunu söyler ve ekonomisi şimdilik ve geçici olarak kötüye seyreder.
Sadece Çin’de değil, büyük ihtimalle ülkemizde de ilk vakıalar kontrol altına alınabileceği düşüncesiyle saklanıyordu. Çin devleti olayın ilk başında durumun buralara varacağını düşünmediğinden dolayı halkı paniğe sürüklememek, faaliyetleri sekteye uğratmamak için başlarda bunun saklı kalmasını ve doktorların susmasını istemiş olabilir.
@ \m/ İnternet ortamında herkes aklına geleni söylediği için bazı düşünceleri ben de kale almıyorum. Fakat dalga geçilecek derecede uçuk fikirler söylediğimi de düşünmüyorum. Ben ihtimallerin kesilip atılmaması taraftarıyım.Kanıtlarınızı, düşüncelerinizi yazın bizi de bilgilendirin demek isterdim ama bu zihniyetteki bir insandan hiçbir şey öğrenmek istemem, hayatın sırrını verse bile.
19.03.2020
@Şafak, bilim neydi? Araştırmadan etmeden, safsata sunmak değildi öncelikle. Mutluluğun sırrı senle tartışmamakta onu biliyorum, yoksa yazacak çok şeyim var. Sen öğrenmeye kapalısın onu anladık, bari öğrenmek isteyenler için link bırakalım. Valla sana değil ama sen açma.
https://www.nature.com/articles/s41591-020-0820-9
Okuyalım, bilgilenelim, bilimsel bilginin gücüne inanalım. İyi akşamlar
19.03.2020
@m/, bu kadar uzun bilimsel şeyi kim okuyacak diyenler: dewamke. Siz okumayın valla
19.03.2020
@Şafak, kanıtlarınızı, düşüncelerinizi yazın demişsin, sanırım sorunun birincil muhatabı ben değilim fakat yukarıda @9yearsago’ya o safsata çürütüldü derken gayet geçerli bir kaynak paylaşmıştım.
Bilmem tıklayıp dikkatle okudun mu? Verdiğim kaynak dünyanın en prestijli bilim/akademi dergisi Nature. Ve evet, hakemli bir dergi. Oraya çıkacak bir makale başka bir sürü uzman tarafından incelenip, gerekirse bahsi geçen deneyler tekrar uygulanıp aynı sonuca ulaşılması durumunda yayımlanabilir demek.
Haberi twit olarak paylaşan Gökhan Hotamışlıgil ise Harvard’da akademisyen. Yaptığı çalışmalara buradan ulaşabilirsin: https://www.gsh.sph.harvard.edu/
Tüm daha nasıl bir kanıta ihtiyaç duyuyorsun bilmiyorum ama umarım bulabilirsin.
________________________________
@Ouz, tarih boyunca, o dönemin insanlarının anlayamadığı bir dolu olay yaşandı, egemen güçler falan demişsin. Kara Vebayı ele alalım. 14. yy Avrupasında egemen güç kiliseydi. Veba neticesinde nüfusun 1/3′ü öldü. Papaz ve rahipler, güya ibreti alem olsun diye vebadan ölenlerin cesetlerini “inançsız olduğunuz için böyle oldu” diye ağaçlara asıp teşhir edince salgın iyice kontrolden çıktı ve evet, BİNGO, bir sürü papaz ve din adamı da öldü. :D
Hatta aristokratlar, toprak sahipleri, askerler — senin deyiminle egemenler — falan da öldü. Sonrasında halk, demek ki kilise bizi oyalıyor, bu işte bir ibnelik var kesin deyip bugün “rönesans, reform ve aydınlanma çağı” dediğimiz tarihi olguların temelini attı.
Egemenler kendi fişlerini çekmişler galiba, ben öyle anlıyorum. Çünkü bugün dönüp bakınca ne derebeylik kaldı ne kilise… Skolastik düşünce tarihin tozlu sayfalarına karıştı.
PA’nın temelde bir müzik paylaşım sitesi olduğunu göz önünde tutarak, bu konuda bir daha yorumda bulunmayacağım. Enerjimi israf edemeyeceğim, bilgi herkesin iki tık uzağında.
20.03.2020
@Sinan Ceylan, Bir de şu Çin mevzusuna açıklık getirmek istiyorum. Çin’in nüfusu, tarihin bilinen dönemlerinde dünyanın geri kalan kısmına göre hep fazla idi ve bunca insanın beslenebilmesi haliyle bizim kültürel olarak onayladığımız yöntemlerle mümkün değil. Örneğin dünyanın görece verimsiz bölgelerinde yaşayan kabilelerin farklı yiyecek alışkanlıkları geliştirmek zorunda kaldığını yanlış hatırlamıyorsam Taner Kaya’nın Yaşam, Evrim ve Biz adlı kitabında okumuştum. Proteine erişimi olmayan ilkel insanlar arasında yamyamlığın baş göstermesi dolayısıyla onları suçlayamazsınız. Çin’in durumu da bundan farklı değil.
Finlandiya’da insanlar patates yedi demişsiniz. Patatesin orijini Amerika kıtası ve patates eski dünyaya gelmeden evvel Çin’in nüfusu zaten ziyadesiyle kalablıktı ve diğer kültürlerin takdir etmediği yeme alışkanlıklarına sahiptiler. Bu insanların yiyecek kültürlerinin sürekli hor görülmesinin aşırı irrasyonel buluyorum.
Eğer ne yediklerine karışmayıp bu yiyeceklerin hastalık yaratması sebebiyle yenmemesi gerektiğini söyleyecekseniz en başta en yakın Migros’a gidip rafların yarısını yerle bir etmeniz gerektiğini tavsiye ederdim. Üstelik salgın hastalıklar dünyanın her yerinde her toplumda bir şekilde baş göstermiş, Çin’in bir kara propaganda neticesinde edindiği antipati ve bunun doğurduğu algıda seçicilik dışında ne suçu var anlamak güç.
20.03.2020
@Sinan Ceylan, Sanıyorum ki bir yanlış anlaşılma olmuş, bu virüsün kökeninin Amerika olduğunu iddia etmedim. “Ameriga attı” gibi bir şeyler denmiş zira. Sızıntıdan kastım Çin’in biyolojik silah geliştirme laboratuvarlarından birinden bir sızıntı olabileceği yönündeydi ancak belirttiğim üzere bu sadece aklıma uğrayan “o kadar da olmaz artık” diye kenara itmediğim bir düşünceden ibaret.
Verdiğiniz link aşırı miktarda biyoloji terimleri içerdiği için bu makalenin biyoloji eğitimi almamış sıradan bir vatandaş idrak sürecinde “bilimsel otoriteler öyle demişse öyledir” kanısından öteye gidemeyeceğini düşünüyorum. Virüs gerçekten doğal kökenli olabilir, olmayabilir ancak şahsımın fikrinin tam olarak idrak edemediğim kadar teknik bir araştırmayla değişeceğini, yalnızca saygın otoriteler öyle dediği için kestirip atacağımı sanmıyorum. Biyoloji eğitiminiz olmadığını varsayarak şu cümlede tam manasıyla neyi kastettiğini anladığınızı söylerseniz sizi ciddiye alamam.
“With coordinates based on SARS-CoV, they are Y442, L472, N479, D480, T487 and Y4911, which correspond to L455, F486, Q493, S494, N501 and Y505 in SARS-CoV-27. Five of these six residues differ between SARS-CoV-2 and SARS-CoV (Fig. 1a).”
Dolayısıyla sizi bu konuda ikna olmuş şekilde konuşmaya iten şey, bu yazının popüler, bilinirliği ve saygınlığı olan otoritelerce paylaşılmış olması. Dünya manipülasyona ve en popüler otoritelerce yapıldığına şahitlik edilmiş bilgi dezenformasyonuna açık bir yer, her zaman şüphe etmekte yarar görüyorum. Bilhassa Vox gibi, Fox gibi, BBC gibi, Ahaber gibi milyonların takip ettiği merkezi medya kuruluşlarından gelen verilere iki kat şüpheyle yaklaşırım. Ancak yine de böyle bir araştırmayı sunduğunuz için teşekkür ederim.
Benim de bir şeyler yazasım var.
Hayat elbette ki devam ediyor ve insanlar konuşurken ve tavsiyelerde bulunurken hâlâ “olabildiğince”, “mümkün mertebe” gibi gevşetmeler kullanıyorlar. “Sigara kullananların ölüm riski 15 kat artırıyor” bilgisi gelince hâlâ azaltmaya “çalışıyorum”, azaltmayı “deneyeceğim” gibi kesin çözümden uzak şeyler söylüyorlar.
ABD’deki profesörler, 30-40 yıllık duayen virologlar, en kötü senaryoda sadece ABD’de 1 ila 1,5 milyon kişinin ölebileceğini söylüyorlar. Bugün Twitter’da “Çin virüsünü yeneceğiz çünkü biz ABD’yiz!” diye bağıran Trump barzosu daha 10 gün önce “hepsi söylenti, hiçbir şey olmaz” diyordu. Şimdiyse “Ben tüm önlemleri hemen aldım, harika bir iş çıkardım, sorumluluk kabul etmem” diyor. Bunları dolaylı olarak demiyor. Aynen bu cümleleri kuruyor. Belli ki yakın zamana kadar hafife aldığı bu belirsizlikten deli gibi korkuyor, şimdiden yüz binlerce ABD’linin ölümünün yaratacağı vebalden sıvışmanın yolunu yapıyor.
“Hastalık gençleri etkilemiyor” muhabbeti çıktığında herkes Afrika’nın çok genç nüfusundan dolayı en az etkilenen yer olacağını söylüyordu ama dün bugün insanlar Afrika adına çok endişelendiklerini söylemeye başladılar. Ekonomik durumu ve imkânların az oluşu nedeniyle bu virüsün Afrika’ya sıçrayıp hızla yayılması, o kıtayı kırıp geçirebilir. Orada ne hastaneler yeterli ne de insanlar eğitimli ve virüsün gençleri pas geçmediği de ortada. Dün Avusturya’da 29 yaşında bir Türk koronadan öldü.
“Hastalık yazın etkisini yitirecek” de deniyordu ama tüm dünya aynı anda yaza girmiyor. Biz “Oh havalar ısındı” derken güney yarı küre 21 Haziran’da kışa giriyor. Dolayısıyla iklimsel olaylarda virüsün etkisi değişse bile yayılımı dünya genelinde eş zamanlı olmayacak gibi duruyor. Benim içime doğan, etkisi kanıtlanan bir aşı bulunana dek bu sıkıntı sürecek. Belki 5 ay sonra belki 15 ay sonraya kadar. Virüsün mutasyon geçirdiği de düşünüldüğünde, aşılanan insanlar belki sonradan yine hastalanacak ama o zaman en azından daha bağışıklık sahibi şekilde yakalanacak ve daha rahat atlatacak. Ben sadece sıradan bir insan olarak tahmin yürütüyorum, bilim dışı şeyler de söylüyor olabilirim.
Bugün Alman bir profesör açıklama yaptı. Son dönemde gelen vakaların %90′a yakınının koku ve tat alma duyularını kaybettiklerini söylediklerini açıkladı. Bu tarz yeni gelişmeler oluyor, virüsün daha başka neler yapabileceğini belki şu an tam olarak bilmiyoruz. O yüzden bence şu an yapılması gereken tek şey AŞIRI TEDBİRLİ olmak. Gerekirse evham yapacak düzeyde tedbirli olmak.
Bunları söylemek için henüz belki erken, ancak tıpkı 1930’larda ABD’de başlayan ve dünya ekonomisini sarsarak dünya genelindeki işsizlik oranını %25’e çıkaran The Great Depression gibi şimdiden “The Great Isolation” adlı bir döneme girmekte olduğumuz söyleniyor. Küreselleşmenin ortadan kalkacağı, ulus devletin güçleneceği, ırkçılığın ve dolayısıyla senden olmayana yönelik şiddetin artacağı, devletlerin bilime ve silahlanmaya daha fazla önem vereceği, serbest dolaşımın azalacağı zamanlar geliyor olabilir. Trump’ın daha şimdiden her tweet’inde “Chinese virus” ifadesini kullanması boşuna değil. Başkasını hedef gösteriyor, belki olası bir ambargoya ortam hazırlıyor. Ama yarın bir gün, geçmişte Almanya’da yakılan Türkler gibi ABD’de de birisinin Çin Mahallesini bombalamasının önüne kimse geçemez. Cahil insanı gaza getirirsen sonuçlarına katlanırsın. Daha 1 sene önce 15 Mart’ta, medeniyetin ve huzurun beşiği Yeni Zelanda’da 2 kişi camilere dalıp katliam yapmış, 51 kişiyi FPS oyunu oynar gibi kameraya çekerek öldürmüştü. Dolayısıyla hastalıktan kurtulduğumuzda bu sefer de paranoyanın, ötekileştirmenin yaratacağı sıkıntılarla baş etmeye çalışacağız, çünkü bu kez herkes kendisi ve sevdikleri adına can derdinde olacak; %1 riske girmektense o riski yaratabilecek unsurun (mesela çocuğunun sınıf arkadaşı olan 8 yaşındaki çekik gözlü kızın) ortadan kalkmasını isteyecek.
“Yıl olmuş 2020, hâlâ tarihe tanıklık ediyoruz” diye bir şey gördüm Twitter’da. Belki gerçekten de 1 yıla kadar bir ilaç veya aşı bulunacak ve 1 sene sonra “Ulan o 3-4 ay neydi be” diye bahsedeceğiz, her şeyi unutup kendimizi kalabalıklar içinde bulacağız, normale döneceğiz. Ama göt korkusu başka hiçbir şeye benzemez. Muhakkak ki bir şeyler değişecek: yönetim sistemleri, ülkelerden oluşan birlikler, STK’lar, insan ilişkileri, öncelikler, alışkanlıklar, gelecek planları, hayaller, inançlar…
Bence yapılması gereken; bu konuda aktif rol oynayabilen, karar alabilen, yaptırım gücü olan insanlar dışındaki; bilim insanları ve tıp personeli haricindeki kitlenin, yani “sıradan insanın” sadece ve sadece beklemesi. Zaten elimizden bir şey gelmiyor, zaten sadece beklemek durumundayız; bu süreci kafayı yemeden, paranoyaklaşmadan, obsesifleşmeden, sadece “mutlak sıfır risk” alacak şekilde geçirerek, kendimize bir şeyler katarak, kısacası “otur oturduğun yerde” zihniyetiyle yaşayarak bazı olumlu gelişmeler olmasını beklemek.
Görünüşe göre uzunca bir süre spor, sanat, yeni yerler görme, gezip tozma, sosyalleşme gibi hayata anlam katan pek çok şey olmayacak, dolayısıyla herkesin sağlıklı kalmaya odaklanması ve mantıklı davranması gerekiyor.
İnternet ve yeterli yiyecek içecek olduğu sürece herkes evinde kalsın yeter.
Şu çok sarsıcı bir fotoğraf. Hala yarım yamalak tedbir almakla yetinen varsa bir kez daha düşünsün.
https://twitter.com/tancredipalmeri/status/1240414011608444929
Dünyanın diğer bir ucunda ise 25 bin – yirmi beş bin- kişi toplanıp virüs duası yapmış.
https://twitter.com/AFP/status/1240432137087533058
Hani bana kalsa, bunları evrim annemizin şefkatli kollarına bırakmakta herhangi bir sakınca yok ama ölmeseler bile taşıyıcı olup yaygınlaştıracakları için kahroluyorum.
Anadolu Wisdom:
https://twitter.com/erdemaksakal/status/1240484942506872832
^Gerçekten sadece bu zihniyeti etkileyen bir virüs olsa keşke. Ülkece eşsiz bir kalkınma yaşarız ilerleyen yıllarda.
Benzer bir video Bursa’da da çekilmiş, artık izleyince sinirlerim tavan yaptığı için pas geçiyorum. Ancak bu zihniyeti görünce @Ahmet Saraçoğlu’nun yukarıda değişeceğini ön gördüğü şeyler arasında, “inanç” hariç hepsi olası gibime geliyor ama bu adamların kaderci zihniyeti olduğu sürece inanç sistemlerinde köklü bir değişiklik beklemeyin.
Dan Brown’ın Başlangıç kitabındaki gibi, bütün dogmaları sikip atacak bir reform olsa dahi değişmez bunların kafa.
20.03.2020
@Sinan Ceylan, inançlı bir insanın ailesi ve yakın çevresinden 8-10 kişi kısa süre içinde patır patır ölürse, o kişinin inandığı şeyleri sorgulayabileceğini, isyan edebileceğini düşünüyorum.
Aynı yerdeki 30-40 kişinin çevresinden 8-10 kişi kısa süre içinde patır patır ölürse, o 30-40 kişiden çıkacak sorgulamanın daha da güçlenip genişleyeceğini ve o kişileri inançlarına karşı daha eleştirel gözle bakmaya ve radikal kararlar almaya itebileceğini düşünüyorum.
20.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, İnançlı birinin inancını sorgulaması için inancının doğruluğu/yanlışlığı noktasında içine şüphe düşmesi veya bu konuda bir merak uyanması lazım ki böylesi, körü körüne inanan insanların aile ve çevrelerinden 8-10 değil 80-100 kişinin ölmesi bile bir şey değiştirmez. Takdir-i ilahi der geçerler. Cübbeli, güncel videolarında, bulaşıcı hastalıktan ölen Müslüman kişi şehit sayılır filan diyor kaynağını hadislere dayandırarak. Kimse de “Ya hacı, sen ne diyorsun?” demiyor doğal olarak, geniş kitlelerin rahatlama kaynağı olmuş böyle fetvalar.
20.03.2020
@Ouz, inançlıdan kastım namazında niyazında olan insanlardan ziyade sorgulamaya daha yatkın insanlardı aslında. Sorulduğuna dinini söyleyen ama körü körüne her şeyi din odaklı düşünmeyenlerden bahsediyorum. Ben çocukken bilinçli olarak herhangi bir dini vecibeyi yerine getirmiyordum ama kültürel gerekliliklerini büyüklerimle birlikte yapıyordum; bayram namazına gitmek, ara sıra oruç tutmak gibi. Tüm bunları kafamda bir anda yıkmam ve inancımı tamamen kaybetmem aile içindeki yaşanan ve önüne geçilemez bir sağlık sorunu nedeniyle oldu. Oradan yola çıkarak dedim.
20.03.2020
@Ouz, Öyle biri karşısına çıkan her şeyi her tecrübeyi dinin geçerli olduğu senaryo üzerinden yorumladığı için zaman içinde kafasında iyice kemikleşmiş oluyor inanç. Zerre şüphesi kalmıyor. En yakınlarımdan biliyorum. Bir de confirmation bias (doğrulama yanlılığı?) denen meret var. Artık her gün bu senaryoyu doğruladığı bi hayatı yaşamaya başlıyor. Başı ağrıyosa nazar, geçtiyse okuduğu fatiha. Birinin başına bişey geldiyse tabi ki sebebi bankadan aldığı faizli kredi. Kendine bişey olduysa imtihan. vs.
İnançlarını kaybetsinler demiyorum. Bu insanların dayandığı şey bu. Altlarındaki zemin. Ama içimde puşt bi yanım var aslında olsa keşke diyen.
Biraz da içimi dökeyim, çünkü neden olmasın. Yıllarca dinden nefret eden bir müslüman olduktan sonra birkaç yıl önce bağım net olarak koptu. Ama geçen haftaya kadar ailemle yaşıyordum. Virüsün geldiği gün taşındım. Ve taşınana kadar hala her sabah namaza kaldırdıklarında kalktım. Çişimi yapıp odama geçip yattım. Paylaşabileceğim, anlatabileceğim, anlayabilecekleri bir şey değil çünkü. İnanıyor değiller artık, biliyorlar inanmamam durumunda sonsuza kadar cehennemde işkence göreceğimi. Annemde tansiyon, babamda kalp var. Kesin öldürürüm yani.
İçim buruk, o karşılıksız sevgiyi daha ilk günden özleyerek çıkmamın temel sebebi bu mevzuydu.
Huh iyi açıldım.
Hiçbir ırkı sevmek zorunda değilsiniz. Ben de Arapları sevmiyorum. Lakin ne olursa olsun bir milletin, bir ırkın, kültürüne sokayım diyecek kadar öfkeye kapılmamak lazım bence.
Çin medeniyeti yani dolayısıyla Çin ırkı, uygarlığa büyük katkılarda da bulunmuştur. Virüs ortaya çıkarabilecek ne idüğü belirsiz hayvanları yemeleri yanlış bir durum. Bunda herkes hemfikir. Bence sağduyulu olmalıyız. Ahmet Saraçoğlu’nun dediği gibi yarın öbür gün ırkçılık artabilir, insanlar sırf çelik gözlü diye yok edilmeye çalışabilir.
Daha coronavirus’den çinde 20 civarı kişinin öldüğü sıralarda saat 23:30 civarlarında başlayan bir kanaldaki tartışma programı geldi aklıma.
Doktor: Amerika coronavirüsü sırf çin’in ekonomisini çökertmek için çıkardı ardından çinde bir labaratuvara yollandı labaratuvarda bu virüsü geliştirirken virüs mutasyona uğrayıp labaratuvara bulaştı sonra labaratuvardan çıkıp yarasaya ordanda insanlara bulaştı.Bunlar hep abd’nin oyunları.Bakınız venom filminde kadın balık yiyip virüs bulaşıp mutasyona uğruyor.Filmin başka sahnesinde polisin elinde tuttuğu valizin etiketinde crn harfleri yazıyor.Adamlar tee yıllar evelden bu virüsün haberini vermiş.Bir başka örnekse plague inc adlı bilgisayar oyunu.Bu oyunda kendi virüsümüzü yaratıp dünyayı yoketmeye çalışıyoruz.Bu virüste bu oyunun geliştiricilerninde payı var.Simsonların bir bölümünde çindeki kargocular kargo kutusuna öksürüyor kargoyu yolluyor ve dünyaya virüs bulaşıyor.Peki bu diziyi yapanlar kim? Yine amerikanlar.
Bende bunları durup mal mal izledim.Bir arkadaşım bu programı izlemiş ve gelip ciddi ciddi bunlara inanmış
İtalya’da son 24 saatte 627 kişi daha öldü. İnanılmaz gerçekten. Kelimenin tam anlamıyla inanılmaz.
Bir gün böyle hızlı yayılan, birde kuduz virüsü gibi belirtileri ortaya çıktıktan sonra %99,5 ihtimal öldüren bir hastalık çıkarsa dünyada ne katliam olurdu. Dünyanın böyle şeylere hazırlıklı olmadığını görmüş olduk. Doğa ana bir gün bıktım sizden deyip bizi bir doğal seleksiyon imtihanına tabi tutacak
Salgına karşı alınacak bir önlem de oyun yasaklamak herhalde. Çin Plague Inc. oyununu mart başında yasaklamış. Oyunun satışları son 3 ayda steam’de deli gibi arttı zaten.
Orospu çocuklarını uyarmışlar aslında. https://www.mdpi.com/1999-4915/11/3/210/htm
Chuck Billy’in testi pozitif çıkmış
Metal grupları ve şirketleri bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorlar acaba. Her gün Ekim ayına hayvan gibi turne açıklıyor bir sürü grup. Bu kâbus Eylül’de bitiyor diye bilgi aldıysanız söyleyin biz de bilelim.
26.03.2020
Bak mesela şunu nasıl açıklayabiliyorlar:
https://tinyurl.com/t9l56pv
26.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Ya tutarsa anlayışı bence.
26.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, burada Garecreeper dışında bir şey yazıyor mu? Çünkü gayet yazıyor ve ben okuyamıyorum olabilir.
26.03.2020
@Berca B., sol taraftan 2 el birisinin suratına elektrikli testereyle dalıyor sadece, başka grup yok ahah
Trump’ın bugünkü açıklamasıyla beklenen konu gündeme geldi:
https://tr.sputniknews.com/abd/202003241041678319-trump-12-nisana-dek-hayatin-normale-donmesini-istiyor-ekonomik-durgunluk-koronadan-daha-cok-can/
Liberal rejimlerin bu noktadan sonra bu durumla baş edebilmeleri neredeyse mümkün değil. Baş etmeye kalkarlarsa küresel ekonomi gerçek anlamda çökebilir. O yüzden geri adım atacaklar muhtemelen. Bir dünya savaşı ölçeğine yakın insan ölecek olabilir, ama bu küresel sistemin illa bundan zarar göreceği anlamına gelmez. Tersine nesnel olarak küresel kapitalizm bundan fayda sağlayabilir.
Tayyip Erdoğan’ın elindeki zayıf ekonomiyi düşünürsek o da bu yola nasıl gireceğinin hesaplarını yapıyordur.
’68 benzeri yeni bir politik dalga gelir mi?
27.03.2020
@Emre, Günümüz neslinden bir sikim olmaz. Bir dalga gelirse de bu salt öfke yoluyla, geçici, tutarsız bir şekilde açığa çıkar. Teorisiz eylemler meydana gelir. Gerçek manada bir politik olma halini bu insanlardan bekliyor musun?
(Bu insanlar = Herkes)
Liberal dünya insanları tarihin hiçbir çağında görülmemiş ölçüde konfor bağımlısı yaptı. Konformistler anca köle olur.
27.03.2020
@deadhouse, aslında nesnel olarak bakarsak ’68 de sisteme yaradı. ’68′lilerin önemli mevkilere gelmelerinden bahsetmiyorum basitçe. ’68 Batı uygarlığı için bir tür “gençlik aşısı” oldu. ’68 sayesinde sistem aşırı muhafazakar kabuğunu kırabildi. Maalesef her tür politika son tahlilde sisteme yarıyor. Sistem ona göre kendisini yeniden üretiyor.
Bu salgının insanların politikleşmesine, liberalizmin sorgulanmasına sebep olması durumunda bile olumlu bir sonuç doğmayacaktır çok büyük ihtimalle. Anca faşizm gündeme gelir derim ben.
Bu yüzden tek yol black metal!!!
27.03.2020
@Emre, Haksızsın diyemem. Yine de senin kadar karamsar değilim. Aslında senin tezin de bir nevi egemen güçlerin düşünmemizi istediği şey. “Ne olursa olsun, her zaman mağlup olacağız; ne olursa olsun her şekilde onlar kazanacak.” Bence bu doğru olsa bile bu şekil düşünülmemeli. Tarih boyunca mücadele eden, isyan eden insanlara ve gelecek nesillere haksızlık olur bu.
2 haftadır sokağa çıkma yasağı ilan etmiyolar. Devlet hiçbir güvence vermeden insanları rica icabı evlerinde oturtmaya çalışıyor. Sadece istanbul’da hala 1 milyon insan toplu taşıma kullanıyor. Testler ve vakalara baktığımızda durum: 19 Mart %8.5, 26 Mart % 16.4. Bu hastalığın gidişatının engellenemediğine işaret. Önlemler ve tedbirler yetersiz. Ekonomi batmasın diye yapıyolarsa bu gidişle uzun vade de daha beter batacak. Corona sandığımızdan beter şekilde içimizden geçecek gibi duruyor.
Till Lindemann da pozitif çıkmış, yoğun bakıma almışlar, şimdi daha iyiymiş. Hayati tehlikesi yok demiş Bild.