My Dying Bride (MDB) açık ara en sevdiğim doom grubu ve bütün külliyatına hâkim olduğum sayılı gruplardan biri. Sanıyorum diskografisi güçlü gruplara karşı ayrı bir zaafım var, sık albüm çıkaran ve belli kalitenin altına hiç düşmeyen gruplara bayılıyorum. MDB de normalde albümlerinin arasında en fazla 2-3 sene olan ve benim nazarımda 8/10 gibi notların altına kolay kolay inmeyen bir oluşum. “The Ghost of Orion”da ise grup ilk kez arayı bu kadar açıp tam beş sene sonra geri döndü. Maalesef bu gecikmenin arkasında vokalist Aaron Stainthorpe’un küçük kızının kansere yakalanması gibi üzücü bir sebep var. Bunun üzerine bir de albümün kaydedilmesinin arifesinde gitarist Calvin Robertshaw ve davulcu Shaun Taylor-Steels’in bir anda ayrılması da eklenince bu albümün oldukça zor şartlar altında yapıldığını görmek zor değil. Neyse ki Aaron’ın kızı kansere olan savaşını kazanmış durumda ve grup bütün bu olumsuzluklara rağmen The Ghost of Orion ile oldukça güçlü ve tarihine yakışır bir albümü diskografisine eklemeyi başarmış.
Grup Nuclear Blast’a geçince bu albüm için uzun süredir yapmadıkları kadar reklam ve promosyon çalışması yaptılar. İki şarkıya klip (Your Broken Shore ve To Outlive The Gods) ve bir şarkıya da şarkı sözü videosu (Tired of Tears) çekildi, albümle ilgili de Aaron ve gitarist/ana müzik yazarı Andrew Craighan bir sürü röportaj verdi. Röportajlarda bu albümün önceki albüm “Feel The Misery“ye oranla çok daha içine girmesi kolay bir albüm olacağının sinyalleri veriliyordu (Burada bir parantez açıp sitedeki “Feel The Misery” kritiğimden pek memnun olmadığımı söylemek istiyorum. Sanıyorum o aralar içinde bulundum durum itibariyle albümün hakkını veremedim, yıllar içinde dinledikçe albümü çok daha fazla sevdim. İleride o kritiği revize edeceğim).
Gerçekten de albüm son yılların sindirmesi en kolay MDB albümü, girişteki Your Broken Shore uzun süredir grubun yaptığı belki de tek “hit” formatında şarkı. Girdiği anda sizi içine alan epik bir melodisi ve Aaron’ın nakaratta yeri göğü inleten müthiş bir vokal partisyonu var. Benzer şekilde ardından gelen Tired of Tears ve To Outlive The Gods da bir iki dinlemede çözülen ve keyif veren parçalar. Bütün albümü böyle yapmak yavan kalacağından albümün ikinci yarısı The Long Black Land ve The Old Earth gibi daha uzun, karanlık ve derin iki şarkı ile dengelenmiş. Özellikle bu iki parçada MDB’nin o kendine has tekinsizliği zirve yapmış.
Albümden önce Calvin’in gruptan ikinci kez ayrılması benim açımdan büyük bir hayal kırıklığı oldu. Her ne kadar başlıca şarkı yazarı her zaman Andrew olsa da, Calvin’in özellikle grubun ilk albümlerine kattığı deneysel hava ve enteresan gitar partisyonları (Your River’ın girişi ya da The Cry of Mankind’ın sarmal melodisi gibi) MDB’yi diğer gruplardan ayıran başlıca özelliklerden biriydi. Calvin ve Martin Powell gittiğinden beri grup hayvan albümler yapmaya devam etse de bence o avant-garde havayı hiçbir zaman geri yakalayamadı. İşte bu yüzden “Feel The Misery” döneminde Calvin gruba geri dönünce feci heyecanlanmıştım. Her ne kadar albüm yazıldıktan sonra katıldığı için o albüme katkı vermemiş olsa da, sonraki albümlerde yazacağı şeyler ile “Turn Loose The Swans“ın o garip ve mistik havasını geri getireceğini hayal ediyordum. Röportajlardan gördüğüm kadarıyla Calvin The Ghost of Orion için epey materyal yazmış, fakat tam kaydedilmeden önce ayrıldığı için Andrew bütün o kısımları çıkarıp yeniden yazmış. Sağlık olsun, duyduğumuz şeyler de gayet iyi, aman yine de Calvin’in katkı verdiği modern bir MDB albümü nasıl olurdu bunu artık hiç bilemeyeceğimiz için epey üzüldüm.
Biraz da yukarıda bahsettiğim durumdan dolayı Ghost of Orion tam bir gitar albümü diyebilirim. Albümün her yerinde Andrew’in imza rifleri ve melodileri var. Pek şikâyetim yok aslında, ama eskiden alışık olduğumuz keman, piyano vb. şeyler bir tık daha fazla olsa güzel olabilirdi diye düşünüyorum. Grup da sanıyorum bu durumun farkında olduğu için albümdeki gitar odaklı beş şarkının arasına üç tane kısa/deneysel parça serpiştirmiş. Bunların arasında en çok Wardruna’dan Lindy Fay Hella’nın konuk olduğu Solace’ı beğendim, albüme güzel bir hava katmış.
Aaron bu albümde vokaller adına değişik bir işe girip neredeyse bütün clean vokalleri çift katmanlı kaydetmiş. Bu gibi armoni oyunları Aaron’ın geçmişte de yaptığı şeylerdi ama neredeyse bütün albümün bu şekilde kaydedilmesi enteresan bir karar olmuş. Özellikle Tired of Tears şarkısı, ki bu şarkı yazının girişinde bahsettiğim aile trajedisini konu alıyor, bu yaklaşımdan olumlu şekilde etkilemiş. Bol katmanlı vokaller resmen Aaron’ın içinde yaşadığı acıyı sanki bir değil birden fazla insanın çektiğinin dışa vurumu olmuş. Brutal vokaller ise her zamanki şekilde canavar gibi, bu yaşta bu performansa diyecek bir şey yok.
Diğer elemanlara gelirsek, basçı Lena Abe ve klavyeci/kemancı Shaun MacGowan bu albümde biraz kayıpları oynamışlar. Bunda albümün aşırı gitar odaklı olmasının da payı var tabii. Yine de zamanında metal müziğin gördüğü en yaratıcı keman kullanımlarından bazılarına imza atmış bir grubun artık kemanı bu kadar jenerik şekilde kullanıyor olması beni biraz üzüyor. Bas gitar ise hiçbir zaman MDB müziğinde kritik bir enstrüman olmamış olsa da, en azından Adrian Jackson’ın çaldığı dönemlerde From Darkest Skies ve A Kiss To Remember gibi sağlam bas introsu olan şarkılar olurdu, artık onları da göremiyoruz.
Albümün gizli kahramanı ise yeni davulcu Jeff Singer olmuş. Aynı keman gibi davul da MDB müziğinde eskiden önemli bir yer kaplayan ve maalesef zaman içinde geri plana düşmüş bir enstrümandı. Grubun altın çağının davulcusu Rick Miah bence çok özel bir müzisyendi, “Turn Loose The Swans” ve “The Angel and The Dark River” albümleri yavaş tempolu bir müziğe nasıl heyecan verici davul yazılır konusunda adeta ders gibidir. O gittikten sonra grubun daha death metale kaydığı dönemlerde davulcu Shaun arada güzel performanslar çıkarsa da (mesela aklıma hemen The Raven and The Rose geliyor) yavaş tempolu şarkılarda Rick gittiğinden beri süper bir performans duyduğumu hatırlamıyorum. İşte Jeff Singer bu boşluğu müthiş kapatmış, ki kendisinin sağlam bir adam olduğunu Paradise Lost’dan biliyoruz zaten. Jeff bu albümde özellikle kick kullanımı ile şarkılara çok tatlı bir Groove hissiyatı vermiş, bir de üzerine temponun iyice düştüğü yerlere tansiyonu yüksek ataklar sıkıştırarak bu bölümleri ayrı bir seviyeye taşımış. MDB’nin tekrar grubun gücüne güç katan bir davulcuya kavuşması beni ne kadar mutlu etti anlatamam.
Prodüksiyondan da kısaca bahsedelim. Her ne kadar single’lar ilk yayınlandığında kayıt kalitesi olumsuz eleştiriler aldıysa da ben kayıtta her hangi bir falso göremedim. Özellikle davul ve gitar sound’u oldukça güçlü. Ayrıca albümün kapağı da Eliran Kantor’un elinden çıkma ve son zamanlarda ki en iyi MDB kapaklarından biri. Eliran’ın tarzı MDB’nin müziğine çok iyi gidiyor, umarım sonraki albümlerde de onunla çalışma imkânı bulurlar.
“The Ghost of Orion” belli ki çok zor şartlar altında yapılmış bir albüm, ama grup bu zor zamanlardan sıyrılıp harika bir çalışma ortaya koymayı bilmiş. Parça kalitesi olarak albüm gayet iyi, her ne kadar grubun 2000ler sonrası kariyerindeki devasa albümler (The Dreadful Hours, Songs of Darkness Words of Light ve kısmen A Map of All Our Failures) kadar yükselmese de, kesinlikle ortalamanın çok üstünde ve yıllar sonra geriye dönülüp hala keyifle dinlenecek bir çalışma.
Kadro Aaron Stainthorpe: Vokal
Andrew Craighan: Gitar
Lena Abe: Bas
Shaun MacGowan: Klavye, keman
Jeff Singer: Davul
Şarkılar 01. Your Broken Shore
02. To Outlive The Gods
03. Tired of Tears
04. The Solace
05. The Long Black Land
06. The Ghost of Orion
07. The Old Earth
08. Your Woven Shore
The angel and the dark river’dan beri yaptıkları en iyi albüm. bence doğru yerden iyi etüt edilmemiş. o yazının sonunda yazdığınız üç albümün çok ilerisinde kat kat ötesinde bir çalışma. dış ülkelerdeki MDB fanları arasında rüzgar estiriyor bu çalışma. puan bir tık aşağıda. hakkı budur. 10/9
Eline sağlık Kemal. İlgimi çeken bir grup değil ama yazıyı zevkle okudum.
22.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, sağol Ahmet :) Bir ara Voltran da yapalım.
22.03.2020
@Kemal, tabii, uygun bir albüm bulalım da yapalım.
Baştan sonra bütünlük içerisinde, mükemmel bir albüm. Çıktığından beri kaç kez dinledim bilmiyorum.
The angel and the dark river’dan beri yaptıkları en iyi albüm. bence doğru yerden iyi etüt edilmemiş. o yazının sonunda yazdığınız üç albümün çok ilerisinde kat kat ötesinde bir çalışma. dış ülkelerdeki MDB fanları arasında rüzgar estiriyor bu çalışma. puan bir tık aşağıda. hakkı budur. 10/9
Pek iyi, pek bi güzel albüm.
Şu klibini çektikleri, To Outlive The Gods özellikle çok hoşuma gidiyor.