2017 başında bir önce albümü “Vuohen Siunaus”u incelediğim Fin black metal grubu KORGONTHURUS’un yeni albüm haberini gördüğümde aklıma gelen ilk kelime “eyvah…” oldu. Zira eğer kafaca hazır değilseniz, KORGONTHURUS müziğinin size keyif vermekten önce yıpratma ihtimali gayet yüksekti. Acaba buna hazır mıydım? Corvus’un gırtlak kanatan vokalleriyle perişan olmayı istiyor muydum?
Yaklaşık 1,5 saniye süren bir beyin fırtınasının ardından, “Hah! Komik olma” diyerek albümü açtım.
“Vuohen Siunaus” incelemesinde de dediğim gibi KORGONTHURUS, eski HORNA vokalisti Corvus’un kurucularından olduğu ve ilk albümünü 2009′da çıkarmış bir black metal grubu. Black metalin terörist tarafı ile tarlam yandı tarafı arasında bir yerde duran KORGONTHURUS, “ölüden doğan” anlamına gelen yeni çalışması “Kuolleestasyntynyt” ile bir önceki albümden damağımda kalan tadını devam ettirmeye kararlı olduğunu gösteriyor. Adamların black metale yönelik yaklaşımı gerçekten de birden fazla duyguyu dışarı boşaltacak derinlikte. Grubu dinlerken öfkeyi de duyuyorsunuz ızdırabı da; kederi de hissediyoruz çırpınışı da…
Black metal karakteri açısından KORGONTHURUS’un zehirler saçan kötücüllükte bir müziği yok aslında. Buz gibi, irinli bir black metalinden ziyade mahvolmuşluk ekseninde ilerleyen albüm yeri geliyor ikinci şarkı “Tuhontuoja”da olduğu gibi yürek parçalıyor, yeri geliyor daha bir öfkeli şekilde kükrüyor, ortalığı yangın yerine çeviriyor.
Tabii burada bir DSBM’den bahsetmiyoruz. KORGONTHURUS olayın SARGEIST benzeri bile çile noktasında tutuyor ve bunu %10.000 bir kuzeylilikle her yöne püskürtüyor. Üçüncü şarkı “Syyttäjäenkeli”de gördüğümüz türde gelgitlerin yer aldığı; bir keder bir öfke patlamalarının yaşandığı şarkılar sayesinde albüm ağlak sulara demir atmak gibi bir hataya düşmüyor ve barındırdığı keder ve isyanı, daha büyük bir “hırs” potasında eriterek ulaşmak istediği esas duyguya ulaşıyor.
“Kuolleestasyntynyt”i dinlerken hissettiğim önemli şeylerden biri, grubun önceki işlerinden de gördüğüm üzere, KORGONTHURUS’un bu tür bir black metali yaparken tamamen konfor alanı içinde olduğu ve bu anlayıştaki black metali çok rahat şekilde yaptığı. Bunu hissetme sebebim, adamların beste yaparken kendilerini belli bir kafese sıkıştırmadıklarını ve bu hem çileli hem de gaz black metali farklı yönlerden yaklaşarak yazabildiklerini göstermeleri. Beste yapanlar bilirler; hüzünlü bir şeyler yazmak istediğinizde kullanabileceğiniz çok temel bazı formüller, akor dizileri, nota bileşimleri vardır. KORGONTHURUS bu konuda kolaya kaçmıyor ve karanlığını olabilecek en zengin şekilde sunmak için adeta çırpınıyor. Corvus’un vokalleri de eklenince, elinize etkileyici olması kaçınılmaz bir iş kalıyor. Albümü her dinleyişimde hem KORGONTHURUS’un bu şarkıları ne kadar rahat şekilde yazdığını hem de bunun gibi 10 tane daha albümü ne kadar rahat, hiç zorlanmadan yazabileceğini hissettim.
Bu durum başta olmak üzere grubun genel atmosferinin verdiği “iş bilir gruptan müzik dinleme” hissi kendinizi albüme kaptırmanızı kolaylaştırıyor ve böylece KORGONTHURUS’un bu 38 dakikalık yaratımının içinde kaybolup gidiyorsunuz. HORNA, SARGEIST, belli oranda BEHEXEN seven ve black metalin Finlandiya özelindeki “al canımı da kurtulayım” kimliğinden vazgeçemiyorsanız, “Kuolleestasyntynyt” bu sene dinleyebileceğiniz en iyi black metal işlerinden biri.
Daha önce bi yorumumda da söylemiştim, en azından simdilik senenin en iyi black metal albümü. Her dinlemede başka güzel bir detayı dikkatimi çekiyor. Şahsım adına uzun süre dinleyeceğimi garanti ederim.
“adamların beste yaparken kendilerini belli bir kafese sıkıştırmadıklarını ve bu hem çileli hem de gaz black metali farklı yönlerden yaklaşarak yazabildiklerini göstermeleri”
Bunun yanında seçtikleri gitar tonundan dolayı ayrıca tebrik etmek gerek. Yazıda bahsedilen çok yönlü yaklaşımda başarılı olunmasında sadece beste kabiliyeti değil, bunun da etkisi var bence. Geçen seneki Deus Mortem albümündeki ile beraber son yıllarda duyduğum en iyi gitar tonu.
Ortaya çıkmasının üstünden yaklaşık 30 yıl geçmesine rağmen black metalde hala en ufak yavaşlama yok, bunu nasıl başarıyor anlamak mümkün değil. Efsane albümlerle aralıksız bombardımana devam.
@şeyh hulud, bence bunu sağlayan temel sebep; rif, melodi, teknik, vs. gibi tekil bileşenlerden ziyade sırtını atmosfere yaslıyor oluşu. Esas olan türü meydana getiren unsurlar değil, ne şekilde yapılırsa yapılsın tüm detayların üstüne çıkan black metal özünün baş rolde olması. Bu sayede enstrümandan, vokalden bağımsız şekilde black metal yaratılabiliyor ve bu histen dolayı da tükenmiyor, sıkmıyor, çünkü insanın içindeki belirli birtakım hislerin tetikleyicisi bir müzik ortaya çıkıyor.
Korku filmi izlerken izleyiciyi korkutma amacıyla yapılan çeşitli şeylerden nasıl her seferinde korkuyorsak; atıyorum sessizlik anında ortaya çıkan bir çığlıktan istemsiz olarak irkiliyorsak ya da bir sırtlanın bir antilobun iç organlarını canlı canlı yemesinden rahatsız oluyorsak, black metal de derinlerdeki o tarz bir şeyleri tetikliyor bence.
Tabii bunu almak isteyene yapıyor bunu; bazısı için de hiçbir şey ifade etmiyor, gayet de sıkıcı olabiliyor.
@Ahmet Saraçoğlu, ilk paragrafa katılıyorum. Zaten birkaç kez benzer şeyler yazmıştım. Black metal her forma bürünebilen ve heavy metalin safkan halini temsil eden bir “töz” sanki.
Benim anlamadığım site yazarlarının nasıl olup da gelişime en açık metal formu olarak death metali görebildikleri. Death metal köşeli yapısıyla evrimsel olarak black metal ile baş edemez.
Bu arada, Çinli Vengeful Spectre’ın ilk albümü bence açık ara yılın şu ana kadarki en iyi black metal işi.
@Emre, black metalin çerçevesi biraz daha belli bir hissiyatı var bence. Sınırlı demiyorum ama içine katacağın birtakım yan unsurlarla alakasızlaşabiliyor.
Klasik anlamda death metal elbette ki daha kalıbı belli bir müzik gibi geliyor ama progresif death metal adı altında içine daha fazla detay katılabiliyor diye düşünüyorum. Şarkının bir yerine black metal etkili bir şeyler yerleştirsen o şarkı yine progresif death metal olarak kalabiliyor ama bir black metal şarkısına ekleyeceğin detaylar konusunda daha dikkatli olman lazım, zira üstteki yorumun ilk paragrafında bahsettiğim atmosferin olumsuz etkilenmemesi gerekiyor. Onu kastetmiştim.
Vengeful Spectre’dan haberdarım, pek çok yerde övülüyor. Bugün dinleyeceğim.
@Ahmet Saraçoğlu, bence o hissiyat meselesi bizim black metalin sınırlarını nasıl belirlediğimizle alakalı. Malum, black metal bir müzikal form olarak çok geniş bir alana yayıldı. Teknik olarak bakarsak, illa o klasik kötücül haline sahip olması gerekmiyor. Blast beat bile zorunlu değil, tremolo riffler yetiyor. Her müziğin black metal versiyonu yapılabilir bence.
Progresif death metalden ben pek ümitli değilim maalesef. Bir kere gerektirdiği teknik kapasite çok yüksek. Bir müzisyenin o seviyeye çıkması hiç ama hiç kolay bir şey değil. Black metal punk ile çok yakın dirsek temasına sahip bir tür. Vasat bir teknikle çok iyi bir iş çıkarabilirsin. Progresif death metal içinse neredeyse virtüöz olman lazım. Zaten en son yenilikçi, heyecan verici progresif death metal albümü ne zaman çıktı? Üretiminin görece çok kısıtlı olmasının yanında gelişim ritmi de çok zayıf.
Daha önce bi yorumumda da söylemiştim, en azından simdilik senenin en iyi black metal albümü. Her dinlemede başka güzel bir detayı dikkatimi çekiyor. Şahsım adına uzun süre dinleyeceğimi garanti ederim.
“adamların beste yaparken kendilerini belli bir kafese sıkıştırmadıklarını ve bu hem çileli hem de gaz black metali farklı yönlerden yaklaşarak yazabildiklerini göstermeleri”
Bunun yanında seçtikleri gitar tonundan dolayı ayrıca tebrik etmek gerek. Yazıda bahsedilen çok yönlü yaklaşımda başarılı olunmasında sadece beste kabiliyeti değil, bunun da etkisi var bence. Geçen seneki Deus Mortem albümündeki ile beraber son yıllarda duyduğum en iyi gitar tonu.
Mükemmel bir çalışma olmuş.Her şeyiyle insanı etkisine sokuyor.
Ortaya çıkmasının üstünden yaklaşık 30 yıl geçmesine rağmen black metalde hala en ufak yavaşlama yok, bunu nasıl başarıyor anlamak mümkün değil. Efsane albümlerle aralıksız bombardımana devam.
25.03.2020
@şeyh hulud, bence bunu sağlayan temel sebep; rif, melodi, teknik, vs. gibi tekil bileşenlerden ziyade sırtını atmosfere yaslıyor oluşu. Esas olan türü meydana getiren unsurlar değil, ne şekilde yapılırsa yapılsın tüm detayların üstüne çıkan black metal özünün baş rolde olması. Bu sayede enstrümandan, vokalden bağımsız şekilde black metal yaratılabiliyor ve bu histen dolayı da tükenmiyor, sıkmıyor, çünkü insanın içindeki belirli birtakım hislerin tetikleyicisi bir müzik ortaya çıkıyor.
Korku filmi izlerken izleyiciyi korkutma amacıyla yapılan çeşitli şeylerden nasıl her seferinde korkuyorsak; atıyorum sessizlik anında ortaya çıkan bir çığlıktan istemsiz olarak irkiliyorsak ya da bir sırtlanın bir antilobun iç organlarını canlı canlı yemesinden rahatsız oluyorsak, black metal de derinlerdeki o tarz bir şeyleri tetikliyor bence.
Tabii bunu almak isteyene yapıyor bunu; bazısı için de hiçbir şey ifade etmiyor, gayet de sıkıcı olabiliyor.
25.03.2020
ahah durup dururken ne derinlere gittim arkadaş.
25.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, bazı soundlara karşı zaafım var zaten, bir grup beni oralardan yakaladı mı her türlü dinliyorum.
26.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, ilk paragrafa katılıyorum. Zaten birkaç kez benzer şeyler yazmıştım. Black metal her forma bürünebilen ve heavy metalin safkan halini temsil eden bir “töz” sanki.
Benim anlamadığım site yazarlarının nasıl olup da gelişime en açık metal formu olarak death metali görebildikleri. Death metal köşeli yapısıyla evrimsel olarak black metal ile baş edemez.
Bu arada, Çinli Vengeful Spectre’ın ilk albümü bence açık ara yılın şu ana kadarki en iyi black metal işi.
26.03.2020
@Emre, black metalin çerçevesi biraz daha belli bir hissiyatı var bence. Sınırlı demiyorum ama içine katacağın birtakım yan unsurlarla alakasızlaşabiliyor.
Klasik anlamda death metal elbette ki daha kalıbı belli bir müzik gibi geliyor ama progresif death metal adı altında içine daha fazla detay katılabiliyor diye düşünüyorum. Şarkının bir yerine black metal etkili bir şeyler yerleştirsen o şarkı yine progresif death metal olarak kalabiliyor ama bir black metal şarkısına ekleyeceğin detaylar konusunda daha dikkatli olman lazım, zira üstteki yorumun ilk paragrafında bahsettiğim atmosferin olumsuz etkilenmemesi gerekiyor. Onu kastetmiştim.
Vengeful Spectre’dan haberdarım, pek çok yerde övülüyor. Bugün dinleyeceğim.
26.03.2020
@Ahmet Saraçoğlu, bence o hissiyat meselesi bizim black metalin sınırlarını nasıl belirlediğimizle alakalı. Malum, black metal bir müzikal form olarak çok geniş bir alana yayıldı. Teknik olarak bakarsak, illa o klasik kötücül haline sahip olması gerekmiyor. Blast beat bile zorunlu değil, tremolo riffler yetiyor. Her müziğin black metal versiyonu yapılabilir bence.
Progresif death metalden ben pek ümitli değilim maalesef. Bir kere gerektirdiği teknik kapasite çok yüksek. Bir müzisyenin o seviyeye çıkması hiç ama hiç kolay bir şey değil. Black metal punk ile çok yakın dirsek temasına sahip bir tür. Vasat bir teknikle çok iyi bir iş çıkarabilirsin. Progresif death metal içinse neredeyse virtüöz olman lazım. Zaten en son yenilikçi, heyecan verici progresif death metal albümü ne zaman çıktı? Üretiminin görece çok kısıtlı olmasının yanında gelişim ritmi de çok zayıf.
Acımasız bir albüme benziyor. Bazı melodiler rahatsız etmedi değil, ama genel olarak müziğin tavizsizliğini sevdim. Korona günlerinde iyi gider. 7/10
Güzelmiş bu beğendim. İlk şarkı favorim, girdiği gibi sevdirdi kendini. Black metalin hüzünlü, kederli olan tarafını seviyorum galiba
Yeni albümleri 24 kasım’da çıkıyor.
https://woodcutrecords.bandcamp.com/album/jumalhaaska
Yeni albüm ile yine şaşırtmadılar, muhteşem.
26.11.2023
@daud, çile çekmeye, ızdıraba kafaca hazır olmadığımdan henüz incelemesini yazamadım ama bu gece yazacağım. Hafta içi sitede olur.