# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NERO DI MARTE – Immoto
| 01.02.2020

Gergin bekleyiş.

İtalya eskiden progresif rock’ıyla meşhurdu. PREMIATA FORNERIA MARCONI ve GOBLIN, gibi sayısız grup ana akıma fazla girmeyen progresif rock âlemi içerisinde çok önemli işler yaptılar. Ardından olayın metal yönü öne çıktı ve doksanlarda İtalya dendiğinde akla power metal gelmeye başladı. Luca Turilli’ler, RHAPSODY’ler şenlendi, ortalık ejderhadan şövalyeden geçilmez oldu. Power metalin büyük oranda dünde kalmasıyla İtalya da yükselen ekstrem dalgaya kapıldı; HOUR OF PENANCE, FLESHGOD APOCALYPSE gibi isimlerin yanı sıra BDM’ye gönül veren çeşitti Cuseppe’ler, Covanni’ler de zaman içinde dominasyonlarını artırıp ülkenin “kötü telaffuzlu power metal ülkesi” imajını karanlık tarafa doğru eğip büktüler.

Beri yandan FORGOTTEN TOMB gibi perişanlık peşinde koşan ya da DESTRAGE gibi olayı daha renkli deliliklere sürükleyen oluşumlar da yine çizmenin sıra dışı tarafını yansıtmaktan geri durmadılar. Bu tarz akıntıya ters yüzen gruplardan biri de 2020 sonrası İtalyan metalinin değerli isimlerinden olan 2012 kurulumlu progresif death metal/post-metal grubu NERO DI MARTE’ydi. Bolognalı grup, kendi adını taşıyan ilk albümü ve hemen arkasından gelen ikinci albümü “Derivae” ile gerekli darbeyi vurmuş ve sonrası için de büyük beklenti oluşturmuştu. Aradan geçen bunca yılda neden bir şey yayınlamadılar, neden 6 yıl beklediler bilmiyorum ancak bu aranın NERO DI MARTE’yi köreltmediği; bilakis daha fazla ızdıraba batırdığı ortada.

NERO DI MARTE’yi bilmeyenler için biraz bahsetmek gerekirse; grup gayet yoğun, derinlemesine bir death metal ve post-metal karşımı yapıyor. İçinde gerçek ULCERATE parçacıkları olan bu karışım, tamamen karanlık bir düzlemde dinleyiciyi İngilizce ve İtalyanca sözler eşliğinde tekinsiz sularda bir yolculuğa çıkarıyor. İtalyancada “hareketsiz” anlamına gelen “Immoto”yu başlattığınız andan itibaren geçen 67 dakikada 2020 NERO DI MARTE’sinin tüm karakteristik özelliklerini bir güzel özümsüyor, soğuruyor, içimize çekiyoruz.

Çalan şeyle yakınlık kurduğunuz takdirde bunu gayet istekli yapıyor olmamızı sağlayan şey, NERO DI MARTE’nin yer yer ürkek yer yer saldırgan mizaçlı; dalgalandıkça coşan, köpürdükçe hiddetlenen müziği. Müziğin yer yer sadece fon görevi üstlendiği ve vokalist/gitarist Sean Worrell’ın sesindeki bipolar, şizofren manyaklıkla devleştiği bu sesler bütününde, esas karakteri yaratan da işte bu ne yapacağı belli olmayan vokaller oluyor. Ortada avangart denecek türde delirmiş bir vokal yorumu yok, ancak albümün genel havasını betimleyen esas unsur kesinlikle vokal.

Bunun sebebi Worrell’ın burada standart bir death metal vokalinden çok uzaktaki vokal anlayışı. Yer yer sesi iyice distortion’a bulanmış bir Einar Solberg gibi haykıran vokaller, ızdırabın kölesi olunan anlarda ise bariz şekilde akıllara Kvarforth’u getiren inlemelere, kükremelere, dramatik dokunuşlara sahip. Ne var ki “Immoto” bu ızdıraptan çok daha fazlası olduğu ve yeri gelince haldır huldur daldığı için, neredeyse Jens Kidman’a yaklaşan bir öfke patlaması da yine “Immoto”nun vokal çeşitliliği arasındaki yerini alıyor.

“Immoto”nun iyi taraflarından bir diğeri de albümün alışıldık beste yapılarından itinayla kaçınması ve giriş, gelişme, sonuç formülüyle alakasız, bambaşka sularda yüzmesi. Grubun köşeli, formsuz ve neredeyse soyutluk peşinde koşan müziği bu sayede hem herkese göre olmamayı hem de tuhaf bir çekicilik yaratmayı başarıyor. HIDEOUS DIVINITY’de de çalan davulcu Guilio Galati albümün bu formsuz şekle bürünmesindeki önemli etkenlerden biri. Aynı şekilde gitarların takındığı rif düşmanı tavır da yine “Immoto”yu farklı kılan unsurlardan.

Albümle ilgili sıkıntılara gelince, “Immoto” belirli bölümlerinde biraz fazla sükûnete bürünüyor ve silikleşiyor diye düşünüyorum. Misal “Irradia”yı tekrar tekrar dinlemek için epey bir sabır gerekiyor. Şarkının bazı yerlerinde gitar, vokal ve davul adeta bir şeyler geveliyorlar ve bu durum zaten uzun süredir bizi yıpratan ve yoran albümün sonlarına doğru pek de istenen bir özelliğe dönüşmüyor. Post rock’ın sevmediğim bu atmosferik, ambient’a kayan, aşırı durağan özellikleri NERO DI MARTE müziğinin daha da fazla parlayabilecek özelliklerini işgal ettiği için açıkçası biraz canım sıkılıyor. İlk albümlerdeki iştah, heyecan “Immoto”nun sadece bir kısmında kendine yer buluyor.

Tüm bunlar birikince karşımıza iyi ama defoları da olan bir albüm çıkıyor. Bence “Immoto” daha iyi olabilecekken biraz boş yapan, genel olarak ortalamanın üstünde olmasına rağmen gösterip de vermemesi dolayısıyla bir nebze tat kaçıran bir çalışma. Eğer NERO DI MARTE de neymiş diyorsanız tartışmasız ilk iki albümden başlayın, sonra “Immoto”ya bakın. Ama “ben güncele bakarım aga” diyorsanız da yine çok acayip bir sürü şey duyacağınız, fazlasıyla kişisel olduğu kabak gibi ortada bir müzik deneyimi yaşayacağınız da aşikâr.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.74/10, Toplam oy: 19)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Season of Mist
Kadro
Sean Worrell: Vokal, gitar
Francesco D'Adamo: Gitar
Andrea Burgio: Bas
Giulio Galati: Davul
Şarkılar
1. Sisyphos
2. L'arca
3. Immoto
4. Semicerchi
5. La casa del diavolo
6. Irradia
7. La fuga
  Yorum alanı

“NERO DI MARTE – Immoto” yazısına 4 yorum var

  1. Rashid says:

    Çok kırılgan bir müzikleri var. Yani, en küçük bir hatada saçmasapan bir şeye dönüşebilir ama grup üyeleri herşeyin dozunu çok iyi ayarlamışlar. Ahmet abi zaten vokallerdeki benzerlikler ve müzikal anlamda gerekli detayı vermiş her zamanki gibi. Genel olarak bence içine girmesi zaman isteyen bir albüm. Ama diğer yandan da karamsar bir gününüzde dinlenildiğinde normalda alacağınız zevki iki katına çıkartabilecek güce de sahip. Beni rahasız eden tek şey bazı şarkıların aşırı derecede uzun olması oldu. Normalde en sevdiğim grup bile olsa şarkı süresi 10′u geçiyorsa o şarkıyı benimsemekte zorlanan biri olduğum için ara-ara şarkı aralarında sıkılmadım desem yalan olur. Maalesef ilk iki albümlerinin çıktığı zamanlarda post-metal’i pek sevmiyordum ve o yüzden bu grubun varlığından haberim yoktu. Bu albümden sonra diğer iki albümü de dinlemek şart oldu.

  2. SA says:

    Genelde hızlı tempoda yardıran albümler tarzımdır ama bu albümüm bu haline bayıldım. 2 haftadır en çok bunu dinliyorum.

  3. deadhouse says:

    Derivae’ye bayılmıştım. Bu albümü es geçmişim. Gelecek vadeden bir gruptu. Kritikte denildiği gibi neden 6 yıl ara verdiler, ilginç. Tanıtım, reklam önemli. Derivae kalibresine zerre yaklaşamayan onlarca grup el üstünde tutulurken Nero Di Marte harika bir albüm yapıp 6 sene ara veriyor. Bence ekonomik nedenler rol oynamış. Başka bir ihtimal düşünemiyorum. Bir de yaptıkları tarzla da ilgili. Ne yazık ki çok alıcısı yok bu müziğin. Br*tal death metal yapmadıkları için yok olmaya yüz tutuyor bazı gruplar.

    deadhouse

    Bu yorumu yaptığımı görmem inanılmaz bir şey. Şaka değil, bu yorumu yapan kişi ben değilmişim gibi geliyor. Zaman izafi, mekanlar da mı izafi. İnsanlar da mı izafi. Hayat ve ölüm de mi izafi.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.