Size de oluyor mu bilmiyorum, bazen bir şarkıyı dinlerken parçanın içerdiği riflere veya sololara birkaç nota da ben ekliyorum. Sanki sanatçı, o hayal ettiğim birkaç notayı daha eklese, bahse konu parçalar çok daha derin, çok daha dokunaklı olacakmış gibi hissediyorum. Yazdıklarım havada kalmasın, mesela Agalloch’un “Limbs” parçasının 4.22’den itibaren başlayan vurucu kısmını düşünün. Rif, 4.36’daki gibi bırakılmasa da aşağı yönlü birkaç notayla daha desteklense ve ortaya çıkacak melodik örüntü, aynı şekilde 4.52’deki diğer rifin 4.57’deki sonlanışına uyarlansa, harika olurdu diyorum. Bu örnekteki gibi nice nice çoğaltmalar, azaltmalar yapıyorum zihnimde, dinlediğim şarkılara. Fakat bazı gruplar, bestecilik tarafında bana göre nokta atış işler yapıyor ki, ürettikleri şarkıların başına/ortasına/sonuna bir şey ekleyemiyorum, durduğum yerde müziğin havasına kaptırıyorum kendimi. Böylesi gruplardan biri de 2016’daki dönüşümüyle rotayı post black metal tarafına doğru kıran Avusturyalı Karg.
Daha önce Karg’dan bahseden pek kimse olduğunu görmedim, muhtemelen o kadar popüler bir grup değil. Buralarda kritiğini okumuş olabileceğiniz Harakiri for the Sky’ın ana elemanlarının kurduğu grup, 2006 yılından beri black metalin farklı dallarıyla iştigal ediyor. 2016 öncesi kayıtlar, prodüksiyon bakımından o kadar da süper değil ve nispeten yeni albümlerindeki kadar dinlenesi olmasa da içlerinde iyi parçalar da barındırıyor şüphesiz. Benim Karg’la tanışmamsa PA’da yazdığım ilk Harakiri for the Sky kritiği dönemlerine denk geliyor. “Alles wird in Flammen stehen” adlı mutlaka dinlemenizi önerdiğim parçalarıyla tanıyıp takip etmeye başladığım Karg, o zamandan bu zamana dek boş durmadı. 2018 yılında, maalesef radarımdan kaçırdığım bir albüm daha yayınladı, umarım ondan da bir gün bahsederim.
Az önce 2016 öncesinden bahsetmiştim, o dönemde kayıtlarda V. Wahntraum’a destek atan başkaca müzisyenler varken ve Harakiri for the Sky’ın diğer cengâveri Mathias Sollak, prodüksiyon işlerini üstlenebilirken artık V. Wahntraum, albümlerin her şeyiyle ilgileniyor. Bana sormazsınız ama sorarsanız, oluşumun tek kişiyle devam etmesi, Karg adına daha hayırlı oldu derim, en azından müzikal açıdan. Bu kadar gevezelik ettim ama bahsetmedim, Karg’ın müziği, çok büyük oranda Harakiri for the Sky’a benziyor. Harakiri, kasvetli, derdinden ölüp ölüp dirilen parçalar yaparken Karg, genel olarak kasvetli ancak saatler süren bir dolunun ardından bulutların arasından bir görünüp bir kaybolarak görenlerin içindeki umutları nedensizce filizlendiren güneşi andıran, sıcak bölümler de eklemekten kaçınmıyor. Bu noktada aklınıza Alcest’i getirebilirsiniz, onun tarzı biraz daha farklı olsa da benzer şarkı tasarımları, her iki grupta da gözlemlenebiliyor.
Karg’ın, ustalık dönemine ulaştığını gösterirken dinlemesi, içerdiği üzücü kısımlar nedeniyle genellikle ızdırap veren lakin geniş açıdan baktığınızda gayet keyifle dinlenen “Traktat” da bu formülün temelleri üzerine inşa ediliyor. Tabii baştan bir uyarıda bulunayım, albümü stream platformlarından dinlemeye başladığınızda ne şarkıların dakikalarına ne de albümün toplam süresine takılmayın ve yalnızca şarkılara odaklanın. V. Wahntraum, önceki albümün üzerinden geçen iki sene içerisinde ne yaşadı, müzik teorisi cephesinde bilgi birikimine neler kattı, Karg adına nasıl planlar yaptı bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var, herif bugüne kadarki en iyi ve en bağlayıcı Karg albümünü çıkarmış durumda. Böylesi bir albümün Almanya müzik listelerinde 34. sıraya yükselmesi de düşüncelerimi destekler nitelikte. Sanatçı da bu duruma biraz şaşırmış ve paylaşımlarında, albümde sadece Avusturya ve Bavyera’da anlaşılabilecek bir lehçe kullanmasına karşın insanların liriklere de değer verdiğini söylüyor.
“Irgendjemand Wartet Immer” adlı 10 küsur dakikalık dev parçayla ruhunuzu ezip un ufak hâle getireceğini ilan eden “Traktat”, yazının başında bahsettiğim zihinsel dünyamda eksik basılmış notaları sanki tam da bana sorup tamamlamış gibi bölümler içeriyor. Bunu ilk fark etmem, birinci parçayla olsa bile koca koca dakikalar ilerleyip “Alaska” parçasına geldiğimde de aynı şeyi gözlemledim. Daha ilk dinlemede, “Keşke arkaya, ilginç bir şeyler eklese,” demiştim ve karşıma 35. Saniyedeki belli belirsiz gitar melodisi çıktı. Zaten kendinizi verdiğinizde alıp sizi santim santim yukarı taşıyan albümde, gitarlardan çıkan böylesi hoş ayrıntılar, bulamaca döndürülmemiş reverb kullanımları, kendinizi bir süreliğine başka bir boyuta geçmiş gibi hissetmenizi sağlıyor.
Çaresizlikle yoğurulmuş bir ümitsizlikten ziyade bir şeylere dertli dertli isyan etme frekansında seyreden şarkılar, dümeni, enstrüman icrasının öne çıktığı bölümlere sürpriz şekilde bırakabiliyor. Yaylılar, clean gitarlar hep bir elden dinleyeni biraz daha üzmeye, kederlendirmeye gayret ederken grubun her şeyinden sorumlu V. Wahntraum’un canhıraş vokalleri, yapımın etkileyiciliğine başka bir boyut kazandırıyor. Vokal kayıtlarında estetik kaygıların öne çıkarılmaması, herifin bir iki parçada ya sözleri şarkıya uydurmak ya da akciğerlerinde kalan son oksijen kırıntılarından istifade ederek anlatımı sahici kılmak için kendini paraladığına şahit olmamıza meydan veriyor. Böyle şeylere denk gelince tüylerim diken diken oluyor, müzik de iyiyse, ikisinin kombinasyonu bünyede çok acayip etkiler yapıyor. Ardından gelsin döngüler, gelsin durup dururken mırıldanmalar…
Şimdilik pek kimse tarafından konuşulmasa, bilinmese de yılın kendi alanında en iddialı albümlerinden biri Karg’ın “Traktat” albümü. Her bir parçasında açık edilen ve dikkatle dinlenerek fark edilebilecek sayısız müzikal zenginlik barındıran yapımın, Harakiri for the Sky’ın sessizliğini koruduğu şu zamanlarda gayet doyurucu olduğunu söylemeliyim. Avusturya’nın taşının toprağının nasıl olduğunu henüz bilmiyorum fakat black metalle uğraşan müzisyenlere ayrıcalıklı bir ilham sunduğunu, ele aldığım ve almadığım nice grubun onlarca albümü sayesinde biliyorum. Karg ve son albümü de onlardan biri.
Şarkılar 1. Irgendjemand Wartet Immer
2. Jahr Ohne Sommer
3. Stolperkenotaphe
4. Alaska
5. Abgrunddialektik
6. Alles Was Wir Geben Mussten
7. Grabcholerik
8. Tod, Wo Bleibt Dein Frieden?
Harakiri for The sky ı deli gibi seven ve her illerine bayılan biri olarak öncelikle Oğuz abiye teşekkürlerimi iletiyorum hem HFTS ı hem de Kargı bu siteye kazandırdığı için.Sen olmasan sitede bu adamların olmaması büyük eksiklik olurdu.Albümü dinlenemedim henüz ama şu adamların elinden kötü şey gerçekten çıkmıyor.Bu denli üretken olup büyük oranda boş geçmemek büyük başarı gerçekten.Harakiri for The sky henüz ortalıkta yokken eksikliğini dolduracak bir albüm görmek çok sevindirdi.Oğuz abiye tekrardan teşekkür ediyprum bu güzellik için.
@Agrypnie, Rica ederim ne demek. :) Bu heriflerin müzikleri, benim ruh hâlimle ve müzik zevkimle epey örtüşüyor, albümleri hakkında yazmamak olmazdı bu yüzden.
@Ouz, Abi bu tarz baya derinlikli melankolik tarafı olan işler seviyorsan Maladie-…Still… albümüne bi bak derim.Aşırı sevmeme rağmen bir türlü ele alacak kalem güvenini kendimde bulamadım ama eğer göz atıp seversen yazmanı çok isterim.Albüm süresi gözünü korkutmasın derim.Biraz ihtiyaç listesi gibi oldu ama bu denli güzel kritikleri bize kazandırdığğını görüp bu isteği kaçırmak olmazdı, hoş gör :)
@agrypnie, Geç yanıt için kusura bakma lütfen. Güzel sözlerin teşekkür ederim. O albüme de bakacağım, dinleme listeme aldım. Müsait bir anımda dinleyip yazmaya girişebilirim, neden olmasın. :)
kritik çok başarılı,teşekkürler.
Karg’ın albüm kapakları da fazlasıyla estetik ve müziğiyle büyük oranda uyumlu değil mi?
Karg’ı ilk Apathie albümüyle tanımıştım. çok yakın bir zamanda da Mısır Adası(2014) filmini izlemiştim. o kadar uyumlu gelmişlerdi ki görsel,müzik ve his bağlamında.
Devamında Weltenasche albümününde; ellerin yorgun, bekleyiş halinde ve soğuk imgesi Robert Bresson’un filmleriyle zihnimde özdeşleşti. https://www.youtube.com/watch?v=uk_yKYhBjKA
Evet, kapaklar bayağı uyumlu. Yalnızca albüm değil single kapaklarında da genel bir özen var. Kritikte bahsettiğim Alles wird in Flammen stehen parçasının single kapağı da hayli vurucuydu. Çoğu zaman müziği dinleyip geçiyoruz ama birçok albümün kapağı üzerine derin derin düşünmek, kafa yormak, çok başka kapılar aralayabiliyor zihinde.
Bu albümde fena değil ama aynı firmadan çıkan The Spirit- Cosmic terror albümü çok daha başarılı. ADamın vokaline pek ısınamadım.
21.02.2020
@HaNNibaL, Merhaba, o albüme henüz bakmadım ama mutlaka bakacağım.
24.02.2020
@Ouz, Şiddetle tavsiye ediyorum
Harakiri for The sky ı deli gibi seven ve her illerine bayılan biri olarak öncelikle Oğuz abiye teşekkürlerimi iletiyorum hem HFTS ı hem de Kargı bu siteye kazandırdığı için.Sen olmasan sitede bu adamların olmaması büyük eksiklik olurdu.Albümü dinlenemedim henüz ama şu adamların elinden kötü şey gerçekten çıkmıyor.Bu denli üretken olup büyük oranda boş geçmemek büyük başarı gerçekten.Harakiri for The sky henüz ortalıkta yokken eksikliğini dolduracak bir albüm görmek çok sevindirdi.Oğuz abiye tekrardan teşekkür ediyprum bu güzellik için.
21.02.2020
@Agrypnie, Rica ederim ne demek. :) Bu heriflerin müzikleri, benim ruh hâlimle ve müzik zevkimle epey örtüşüyor, albümleri hakkında yazmamak olmazdı bu yüzden.
HFTS’yi seviyorsan, bu albümü kesin seversin.
22.02.2020
@Ouz, Abi bu tarz baya derinlikli melankolik tarafı olan işler seviyorsan Maladie-…Still… albümüne bi bak derim.Aşırı sevmeme rağmen bir türlü ele alacak kalem güvenini kendimde bulamadım ama eğer göz atıp seversen yazmanı çok isterim.Albüm süresi gözünü korkutmasın derim.Biraz ihtiyaç listesi gibi oldu ama bu denli güzel kritikleri bize kazandırdığğını görüp bu isteği kaçırmak olmazdı, hoş gör :)
26.02.2020
@agrypnie, Geç yanıt için kusura bakma lütfen. Güzel sözlerin teşekkür ederim. O albüme de bakacağım, dinleme listeme aldım. Müsait bir anımda dinleyip yazmaya girişebilirim, neden olmasın. :)
kritik çok başarılı,teşekkürler.
Karg’ın albüm kapakları da fazlasıyla estetik ve müziğiyle büyük oranda uyumlu değil mi?
Karg’ı ilk Apathie albümüyle tanımıştım. çok yakın bir zamanda da Mısır Adası(2014) filmini izlemiştim. o kadar uyumlu gelmişlerdi ki görsel,müzik ve his bağlamında.
Devamında Weltenasche albümününde; ellerin yorgun, bekleyiş halinde ve soğuk imgesi Robert Bresson’un filmleriyle zihnimde özdeşleşti.
https://www.youtube.com/watch?v=uk_yKYhBjKA
26.02.2020
@turantemel, Ben teşekkür ederim.
Evet, kapaklar bayağı uyumlu. Yalnızca albüm değil single kapaklarında da genel bir özen var. Kritikte bahsettiğim Alles wird in Flammen stehen parçasının single kapağı da hayli vurucuydu. Çoğu zaman müziği dinleyip geçiyoruz ama birçok albümün kapağı üzerine derin derin düşünmek, kafa yormak, çok başka kapılar aralayabiliyor zihinde.
Bu konserden sağ salim çıkabilene helal olsun:
https://www.hizliresim.com/bsn12a
albümün almanca olmasını ayrı seviyorum.