ICED EARTH’e dair az şeyi seven bir insanım. Çok sevdiğim bazı şarkıları, sevdiğim birkaç albümleri var ancak belirli noktalarda grubun beste anlayışını biraz sıkıcı buluyorum. Biliyorum, ICED EARTH pek çokları için metalin tanımı gibi bir grup; güçlü ve sert vokaller, jilet gibi rifler, büyük büyük nakaratlar, bir dolu melodi, çok daha fazlası… Ancak tüm bunlar benim için bir noktaya kadar işliyor ve sonra “tamam bu kadar yetti” noktasına geliyorum.
BLIND GUARDIAN ise belli açılardan çok sevdiğim, belli açılardan ise orta noktalarda durduğum bir oluşum. İlk albümlerinden itibaren çok fazla sevdiğim pek çok şarkıları var, bayıldığım albümleri, efsane olarak gördüğüm sayısız işleri var. Lakin “A Twist in the Myth”ten bu yana gruba ısınamamamı sağlayan bir şey var ve bu ayrı gayrılık yaklaşık 15 yıldır devam ediyor. Belki aşırı karakteristik sound’larına zamanında çıkan klasiklerle alıştığımızdan yenileri kanıksamaktan, belki de son 15 yılda çıkan albümlerin gerçekten de eskiyi aratmasından… Nihayetinde benim için BLIND GUARDIAN “A Night at the Opera”nın son saniyesine kadardı; sonrası benden bağımsız.
DEMONS & WIZARDS, metal dünyasında pek çok sefer fiyaskoyla sonuçlanan “iki baba müzisyenin ortak projesi” olayının iyi işlediği ve hatta iki grubun o dönemki işleriyle boy ölçüşebilecek bir ürünün ortaya çıkarılabildiği bir proje olarak karşımızda duruyor. DEMONS & WIZARDS’ın 1999 çıkışlı kendi adını taşıyan albümü, bence ICED EARTH’ün 1998’de çıkan “Something Wicked This Way Comes” albümünden daha iyi, BLIND GUARDIAN’ın 1998’de çıkardığı “Nightfall in Middle-Earth”ün ise sadece birkaç adım gerisindeydi. Tamam, belki “Nightfall…” çok daha önemli bir albüm olarak metal tarihine kazındı, ancak “Demons & Wizards” da dönem itibarıyla harika bir iş birliği, nefis bir birliktelikti.
2005’te çıkan ikinci albüm “Touched by the Crimson King” ilk albümün heyecanına sahip olmasa da fena bir albüm değildi. Yine ortalamanın üstüydü ancak Schaffer/Kürsch ikilisinden değil de herhangi bir Smith/Williams ikilisinden çıkmış olsaydı elbette ki bu denli ses getiremezdi. Aynı yıl çıkan fiyasko proje ALLEN / LANDE’nin ilk albümü “The Battle”dan ise dört, beş, on, on beş gömlek üstündü. Harbiden o ALLEN / LANDE olayı nasıl bir hayal kırıklığıydı… Gerçi Timo Tolkki’yle birlikte hâlâ devam ediyorlar ancak bu kadar iyi iki vokalist ancak bu kadar vasat bestelerle heba edilebilirdi. Düşündükçe dellenip elimdeki bardağı yavaş çekimde duvarda patlatasım geliyor.
“Touched by the Crimson King”in ardından ICED EARTH çeşitli kadro değişiklikleri eşliğinde beş albüm çıkarırken, BLIND GUARDIAN ise geçen yıl çıkan film müziği albümünü de sayarsak dört albümle diskografisin büyütmeye devam etti. DEMONS & WIZARDS’ın geri döneceğine dair haberlerin çıkışına baktığımızda, bu konudaki ilk haberimizi 16 Mayıs 2017’de verdiğimizi görüyoruz. “Yazım aşamasında”, “2019’da çok net çıkıyor”, “arada bi turneleyip gelecez”, “ha çıktı ha çıkıyor” derken albümün çıkışı Şubat 2020’yi buldu ve 15 yıllık bekleyiş nihayet son buldu.
“III”ye (lavuk gibi “three” diyorum) dair ilk göze çarpan konu, albüm kapağının önceki albüm kapaklarına kıyasla çok daha karanlık ve soğuk yapısının müziğin geneline de yansımış olması. İlk iki albümün cayır cayır tarafları, coşkusu “III”de kendini daha mağrur, ağırbaşlı, kederli bir kimliğe bırakıyor. Belki aradan geçen sürede Hansi’nin eskisi kadar bağırıp çağırmak istememesinden, belki de Schaffer’ın daha olgun, ağır abi albümü yapmak istemesindendir. Bu açıdan bakınca “III” bir hayran kalma albümünden ziyade takdir etme albümü gibi geliyor bana. Dinlerken “vay anasını be” demektense, çeşitli beste ve düzenleme ayrıntılarına bakıp “adamlar bu işi biliyor breh breh” demeyi tercih ediyorum. “Timeless Spirit” gibi basit gözüken ancak tansiyonu çok iyi kontrol ederek yükselen şarkılarda bunun örneklerini görmek mümkün. Bu açıdan bakınca “III” şaşırtmayan, gerektiğinde tekdüzeliğinin altını doldurma yoluna giderek büyüyen bir çalışma.
Albüme yönelik eleştiri olmasa da bahis konusu olarak söyleyebileceğim bir konu da muhtemelen 15 yıl boyunca aralıklı olarak yapılan bestelere pek kıyamadıklarından albümün 65 dakika gibi bir süreye çıkmış olması. Şahsen albüme doymaya yaklaştığım anlarda daha önümde 22-23 dakika olduğunu gördüğümde hafiften bir “amanın” demedim değil. Neyse ki sondaki “Children of Cain” 10 dakikalık süresinin hakkını veren ve muhtemelen 235 yıl sonra çıkacak bir sonraki DEMONS & WIZARDS albümüne kadar bize yerinde bir kapanış sunan bir eser.
Beste karakteri olarak albümde ister istemez Jon Schaffer’ın ICED EARTH’teki dört nala riflerinin ağırlıkla olarak hissedildiği görülüyor. Her ne kadar WITHERFALL insanı müthiş gitarist Jake Dreyer da albümde çalsa da beste açısından herhangi bir katkısı oldu mu bilmiyorum. Olmamış gibi düşünmeye daha yakınım zira bunlar çok net Schaffer rifleri ve Dreyer’ın daha teknik/progresif rif yazma ve beste yapma tarzını albümde göremiyorum.
Nihayetinde “III” iyi bir albüm. 2020 yılı maalesef pek çok şeyi kanıksadığımız, heyecanlarımızı yitirdiğimiz, hislerimizin küntleştiği bir yıl, dolayısıyla ilk iki albüm çıktığındaki coşku, merak, heyecanla bugünkü duygularımızı karşılaştırmamız beyhude olur. Kendi adıma konuşursam ilk iki DEMONS & WIZARDS albümünde “ICED EARTH + BLIND GUARDIAN + bazı yeni karakteristik özellikler” bulmuşken, “III”de ise büyük oranda “ICED EARTH + BLIND GUARDIAN + bazı eski nostaljik özellikler” bulduğumu söyleyebilirim. Albümü dinlerken hem ICED EARTH hem de BLIND GUARDIAN’dan özellikler duyuyor, yanlarında bir de eski heavy metal, heavy rock, hard rock gruplarından esintiler görüyorum. Bu yeri geliyor DEEP PURPLE oluyor, yeri geliyor AC/DC oluyor, yeri geliyor URIAH HEEP, DIO, RAINBOW oluyor. Bu da doğal olarak albümü daha az heyecanlı, daha oturaklı kılıyor. Sonuçta iki grubu seviyorsanız, DEMONS & WIZARDS’ın önceki iki albümünün de müptelasıysanız, “III”yi de beğenmemeniz için bir sebep yok. İlk ikisindeki kadar iblisli, büyücülü bir şey beklemeyin yeter.
Kadro Hansi Kürsch: Vokal
Jon Schaffer: Gitar, bas, mandolin, klavye, geri vokal
Konuk:
Brent Smedley: Davul
Jim Morris: İlave gitar
Jake Dreyer: İlave gitar
Ruben Drake: Bas
Şarkılar 1. Diabolic
2. Invincible
3. Wolves in Winter
4. Final Warning
5. Timeless Spirit
6. Dark Side of Her Majesty
7. Midas Disease
8. New Dawn
9. Universal Truth
10. Split
11. Children of Cain
Sitede demons & wizards’ın tarzında müzikler pek beğenilmiyor sanırım. Gerek puanlamadan gerekse şarkı listesinde şuan hergün dinlediğim Children of Cain’in yazılmamış bile olmasından çıkarıyorum bunu.
Bence muazzam bir albüm olmuş ki zaten almanya’da çok iyi satışlara imza atmaya başladığıdının da haberini okudum bugün. Yani bilemiyorum power metal seven birini mi review ekibine alsanız acaba?
Benim için albüm ilk albümün altında ama ikinci albümün üstünde bir yerde. Ama zaten şahsen ben ilk albümü başyapıt olarak görüyorum, gelmiş geçmiş en iyi albümlerden biri bence dolayısıyla ondan daha iyi bir albüm çıkması çok zor, öyle bir beklentim zaten yoktu.
@doğaç tekman, aşağıdaki yorumlara baktığında albüme yönelik ortak bir görüş olmadığını görebilirsin. Ben power metal de dâhil her türü dinleyen ve seven bir insanım ve kritikleri yazarken tür ayrımı yapmıyorum. Albüme verdiğim puanı düşük bulmuşsun ancak aşağıdaki dinleyici yorumlarına bakarsan benim kadar yüksek verecek pek kimse yok gibi görünüyor.
Eksik şarkı konusunda ise, en sonda olduğu için kopyalarken onu almamışım. Burada bir baştan savmalık, power metale üvey evlat muamelesi yapma yok. Hatırlattığın için sağ ol, şarkıyı şarkı listesine ekledim.
Büyük hayal kırıklığı. Children Of Cain dışında vasatın üstü bulduğum bi parça olmadı. Bu kadar sene bekledim beklentim yüksekti :( Halbuki iced Earth’ın son albümünü çok beğenmiştim heralde tüm iyi riffler o albümde tüketildi.
hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklığı sanırım. 10küsür sene bekle albüm çıkarsınlar diye, yaptıkları şeye bak. puh yazıklar olsun hiç yakıştıramadım.
Bazen, uzun süre ara veren gruplardan yeni albümler beklemenin yanlış olduğu düşüncesine kapılıyorum böyle yapımlar nedeniyle. Albümü maalesef beğenmedim.
D&W ilk albümü sonrasında “15 yıl aradan sonra beni hayal kırıklığına uğratmıştır. Sıkı bir Iced Earth fanı olmakla birlikte beklediğim verimi bu albümde alamadığımı söylemek isterim. Yaklaşık 15 sene bekleyerek sadece pop müzik kültüründe tabir edilen “salla bir albüm ortaya” mantığında sadece açılış parçası ile ” oo süper bu albümde iyi gibi düşünüp birden düşmek” tabiri caizse bu albümde yaşanmıştır. Bu albümde laf olsun torba dolsun diye çıkarıldı. Keşke bir 15 sene daha bekleyip adam gibi bir albüm bizlere sunsalardı.
Sitede demons & wizards’ın tarzında müzikler pek beğenilmiyor sanırım. Gerek puanlamadan gerekse şarkı listesinde şuan hergün dinlediğim Children of Cain’in yazılmamış bile olmasından çıkarıyorum bunu.
Bence muazzam bir albüm olmuş ki zaten almanya’da çok iyi satışlara imza atmaya başladığıdının da haberini okudum bugün. Yani bilemiyorum power metal seven birini mi review ekibine alsanız acaba?
Benim için albüm ilk albümün altında ama ikinci albümün üstünde bir yerde. Ama zaten şahsen ben ilk albümü başyapıt olarak görüyorum, gelmiş geçmiş en iyi albümlerden biri bence dolayısıyla ondan daha iyi bir albüm çıkması çok zor, öyle bir beklentim zaten yoktu.
06.03.2020
@doğaç tekman, aşağıdaki yorumlara baktığında albüme yönelik ortak bir görüş olmadığını görebilirsin. Ben power metal de dâhil her türü dinleyen ve seven bir insanım ve kritikleri yazarken tür ayrımı yapmıyorum. Albüme verdiğim puanı düşük bulmuşsun ancak aşağıdaki dinleyici yorumlarına bakarsan benim kadar yüksek verecek pek kimse yok gibi görünüyor.
Eksik şarkı konusunda ise, en sonda olduğu için kopyalarken onu almamışım. Burada bir baştan savmalık, power metale üvey evlat muamelesi yapma yok. Hatırlattığın için sağ ol, şarkıyı şarkı listesine ekledim.
Büyük hayal kırıklığı. Children Of Cain dışında vasatın üstü bulduğum bi parça olmadı. Bu kadar sene bekledim beklentim yüksekti :( Halbuki iced Earth’ın son albümünü çok beğenmiştim heralde tüm iyi riffler o albümde tüketildi.
hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklığı sanırım. 10küsür sene bekle albüm çıkarsınlar diye, yaptıkları şeye bak. puh yazıklar olsun hiç yakıştıramadım.
Albümün yarısını dinleyebildim, diğer yarısını dinlemek hiç içimden gelmiyor.
Bazen, uzun süre ara veren gruplardan yeni albümler beklemenin yanlış olduğu düşüncesine kapılıyorum böyle yapımlar nedeniyle. Albümü maalesef beğenmedim.
D&W ilk albümü sonrasında “15 yıl aradan sonra beni hayal kırıklığına uğratmıştır. Sıkı bir Iced Earth fanı olmakla birlikte beklediğim verimi bu albümde alamadığımı söylemek isterim. Yaklaşık 15 sene bekleyerek sadece pop müzik kültüründe tabir edilen “salla bir albüm ortaya” mantığında sadece açılış parçası ile ” oo süper bu albümde iyi gibi düşünüp birden düşmek” tabiri caizse bu albümde yaşanmıştır. Bu albümde laf olsun torba dolsun diye çıkarıldı. Keşke bir 15 sene daha bekleyip adam gibi bir albüm bizlere sunsalardı.