Kalitesini daha ilk albümünden koyan ve yükselen Polonya black metal sahnesinin sac ayaklarından biri olan BLAZE OF PERDITION, 2015’teki “Near Death Revelations” ve 2017’deki “Conscious Darkness” ile olgun ve ne yaptığını bilen bir grup olduğunu daha da net şekilde göstermiş ve bu iki albüm çıktıkları yılların en iyi black metal albümleri arasındaki yerlerini almıştı.
BLAZE OF PERDITION’ın ülkesinden çıkan diğer bazı iddialı black metal grupları kadar karakteristik bir sound’u yoktu belki; belki 2 notasını duyup “ahan da BLAZE OF PERDITION!” dedirtmiyordu, ancak kalitelerinin yüksek, kumaşlarının iyi olduğu kulağı olan herkesçe görülebiliyordu.
İşte o BLAZE OF PERDITION emeklerinin karşılığını Agonia Records’dan Metal Blade’e geçerek aldı. Bir black metal grubunun ana akım bir şirkete geçmesi herkesçe hoş karşılanır mı tartışılır, ancak karanlığın pisliğin yayılmasını her türlü destekleyen biri olan grubun gönlünden ne geçiyorsa o olsun.
Dar anlamda baktığımızda “The Harrowing of Hearts”ın “yüreklerin parçalanması” gibi bir anlamı var gibi görülebilir ve albümün genel karakterine baktığımızda bu ismin 2020 model BLAZE OF PERDITION’ın yapmak istediği şeye cuk oturduğu düşünülebilir.
Lakin geniş anlamda baktığımızda bu isim çok daha derin şeyleri, İsa’nın Cehenneme inişini ifade ediyor. Katolik inancına göre, çarmıha gerilmesi ile yeniden dirilmesi arasında Cehenneme giden İsa’nın burada kendisinden önce ölenlerin ruhlarını kurtardığına inanılıyor. Dolayısıyla BLAZE OF PERDITION’ın albüm adında kullandığı “kalp” metaforu esasında cehennemi ifade ediyor.
Albüme bu açıdan bakınca barındırdığı melankoli, farklı karanlık ve melodik anlayışı daha iyi anlamlandırabiliriz. Evet, albüm elbette ki bir black metal albümü ancak önceki albümlere kıyasla hissedilir bir değişim de göze çarpıyor ve bu değişim “BLAZE OF PERDITION değişmiş bi garip olmuş…” diye zırlamaktansa grubun yaptığı şeyde ne kadar usta ve akıllı olduğunu gösteren cinsten. Bu daha melodik yaklaşım ister istemez albümün önceki BLAZE OF PERDITION işlerine göre daha kolay dinlenir olmasını sağlıyor. Ortada bir TRIBULATION’laşma yok, ama yeni ve farklı bir anlayış muhakkak ki var.
Grup bu farklı anlayışı gözümüze sokmamak adına albümü alışık olduğumuz BLAZE OF PERDITION karakterine epey yakın duran açılış şarkısı “Suffering Made Bliss”le yapıyor. Şarkıyı dinlerken akıllara grubun “Conscious Darkness”ın etkileyici formülünü devam ettirme niyetinde olduğu geliyor. Lakin BLAZE OF PERDITION yeni şirketinde yeni cesaretlerle ilerleyeceğini göstermekte pek de geç kalmıyor. Daha ikinci şarkıdan bu düşünceleri görüyoruz. “With Madman’s Faith” bu açıdan albümün önemli parçalarından biri. Keza “Transmutation of Sins”de de önceki iki albümdeki BLAZE OF PERDITION’ı yeni sulara yelken açarken görüyoruz. Grubun bu şarkıyı ayrıca EP olarak yayınlaması ve ikinci single olarak da yine yeni tarzı yansıtan “With Madman’s Faith”in seçilmesi şüphesiz ki “bak baştan söylüyoruz ona göre dinleyin, sonra yok ben duymadım yok bana bir şey denmedi demeyin” düşüncesinin göstergesi.
Tabii tüm bunlar detaylara indiğimizde karşımıza çıkan mevzular. Esas olay BLAZE OF PERDITION’ın sunduğu sanatın içeriğinde yatıyor ve bu daha ağır tempolarla aşık atan, daha bir kederli BLAZE OF PERDITION’ın da yaptığı şeyi yine ne yaptığını bilerek yaptığı kabak gibi ortada. Bu melodik, tekrarlı, ızdırabı yerinde yaklaşımın zaman zaman hemşerileri MGŁA’yı akılara getirdiği anlar da olmuyor değil. Zaten Leh black metal gruplarının vokal karakterinden dolayı bir şahsına münhasırlıkları söz konusu, BLAZE OF PERDITION da bu Polonya sahnesi kokan vokaller sayesinde kendi taşını toprağını anımsatmaktan, ülkesinin sahnesini temsil etmekten geri durmuyor.
Albümdeki bu farklılıktaki diğer bir etkenin de grubun bu albüm öncesinde ikinci bir gitaristi kadrosuna katması olduğunu düşünüyorum. Muhtemeldir ki bir önceki albümde tek gitaristi olan BLAZE OF PERDITION bu albüm öncesinde ikinci bir gitaristi kadrosuna katmasından mütevellit bu tür melodik, iki gitarın daha etkin olduğu bölümler yazmış. Belki de yanılıyorum; belki de bu tür bir yöne kaymak istedikleri için ikinci bir gitaristi kadroya kattılar. Her ne sebeple olursa olsun albümün son derece dolgun, çekici bir sound’u olduğu ortada. Şahsen “Królestwo Niebieskie”nin 00.37’sinde falan içimdeki yangınlara engel olmakta zorlanıyorum.
Velhasılıkelam, BLAZE OF PERDITION ilk büyük şirket çıkışlı albümünde yapmak istediğini hakkını vererek yapmayı başarıyor. “The Harrowing of Hearts” genel olarak “Near Death Revelations” veya “Conscious Darkness” kadar heyecan verici, tutkulu bir albüm olmayabilir ancak özünde çok fazla iyi yan barındıran, beste anlamında müthiş fikirler içeren, usta işi bir albüm. BLAZE OF PERDITION’la henüz tanışmadıysanız bence bu iş için önce “Conscious Darkness”ı dinleyin, grubun hem özüne sadık kalıp hem de müzikal portföyünü genişletme konusundaki ustalığını görmek içinse hemen ardından bu albümü dinleyin.
Kadro Sonneillon: Vokal
XCIII: Gitar
M.R.: Gitar
DQ: Davul
Şarkılar 01. Suffering Made Bliss
02. With Madman's Faith
03. Transmutation Of Sins
04. Królestwo Niebieskie
05. What Christ Has Kept Apart
06. The Great Seducer
07. Moonchild
Kendileri çok sevdiğim bir gruptur ama az da olsa bu tarz değişikliği müziklerindeki karanlık tarafı gölgelemiş gibi geldi bana. Ama yinede ilk duyduğun anda evet bunlar onlar diyebiliyorsun.
Albüm güzel mi evet ama Conscious Darkness gibi bir albümden sonra daha iyisini bekliyordum
Ben baştan sonra severek dinledim albümü. Sonra her yerde metal blade ile gelen farklılıklar nedeniyle her kesin mırın kırın etmesine anlam veremedim. Tamam, eskiye nazaran kolay dinlenilebilir olabilirler ama ortada yine de hayvan gibi bir albüm. Şimdiden benim için 2020′nin en iyi albümlerinden biri oldu mesela. Şu “mainstream” sayılan şirketlere karşı insanların düşüncesi bazen fazla uçuklaşıyor. Sanki, gruplar imzayı atar atmaz “hemen bizim istediğimiz tarz bir müzik yapacaksınız!!!” diye atlıyorlar üstlerine.
Albume ben de bi turlu isinamadim. Eski islerini cok seviyorum, bu albumun ne kadar icine girmek istesem de olmuyor. Bir seyler eksik kalmis sanki. Bir de kapagi the last of us’taki clickerlara benzeten sadece ben miyim?
Kendileri çok sevdiğim bir gruptur ama az da olsa bu tarz değişikliği müziklerindeki karanlık tarafı gölgelemiş gibi geldi bana. Ama yinede ilk duyduğun anda evet bunlar onlar diyebiliyorsun.
Albüm güzel mi evet ama Conscious Darkness gibi bir albümden sonra daha iyisini bekliyordum
Ben baştan sonra severek dinledim albümü. Sonra her yerde metal blade ile gelen farklılıklar nedeniyle her kesin mırın kırın etmesine anlam veremedim. Tamam, eskiye nazaran kolay dinlenilebilir olabilirler ama ortada yine de hayvan gibi bir albüm. Şimdiden benim için 2020′nin en iyi albümlerinden biri oldu mesela. Şu “mainstream” sayılan şirketlere karşı insanların düşüncesi bazen fazla uçuklaşıyor. Sanki, gruplar imzayı atar atmaz “hemen bizim istediğimiz tarz bir müzik yapacaksınız!!!” diye atlıyorlar üstlerine.
Albume ben de bi turlu isinamadim. Eski islerini cok seviyorum, bu albumun ne kadar icine girmek istesem de olmuyor. Bir seyler eksik kalmis sanki. Bir de kapagi the last of us’taki clickerlara benzeten sadece ben miyim?