# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
RE-ANIMATOR – Condemned to Eternity
| 12.01.2020

Daha ısınma aşamasındayken ibreyi birden zirvelere taşımak.

Emir Şekercioğlu

Bu son derece önemli albüm için değerlendirmeye geçmeden önce şu duygumu sizlerle paylaşmak isterim; “Condemned to Eternity”yi dinleyene kadar bugüne dek hiçbir thrash albümünü dinlerken hem genre’nın birden fazla esaslı grubuna bastıra bastıra referanslar vermek hem de kendi özgünlüğünü bir imza gibi vurgulamayı başarabilmek arasındaki o tutturulması oldukça zor denge üzerinde aheste aheste yürüyebilen başka bir albümle karşılaşmadım. Üstelik grubun hâlihazırda thrash metal’in etkisini sürdürdüğü yıllarda böyle bir albüm ortaya koymuş olması gibi bir durum da söz konusu. Böyle düşünmemin nedenlerini elbette incelemenin genelinde vereceğim detaylandırmalarla belirtmiş olacağım ancak bu şekilde iddialı bir giriş yaptıktan sonra kendi işimi zorlaştırmış, albüm hakkında henüz bir bilgisi olmayanları belki büyük beklentilere sokmuş, albümün nasıl bir yerde durduğunu çok iyi bilenlere de bir ihtimal ya isabetsiz ya da komik görünmüş olacağım. Yine de iyimser düşünmeye çalışıp, bana bu noktada hak verilebileceğine inanmayı tercih edeceğim.

İsmini, edindiğim bilgiler doğrultusunda yaptığım tahmin kadarıyla H.P. Lovecraft’ın “Herbert West-Reanimator” adlı öyküsünden alan bu grup, thrash metal ile geniş bir ölçekte haşır neşir olmuş birçok dinleyicinin iyi bildiğini, bilmese bile en azından adını bir yerlerden duymuş olduğunu öne sürebileceğim bir noktada duruyor. Her ne kadar bu metal türünden bahsettiğimizde çoğumuzun aklına ilk olarak Amerika, sonrasında da hemen Almanya geliyor olsa da İngiltere’nin de bu dalgayı oldukça kaliteli bir müzik icra eden gruplar aracılığıyla yakaladığı malum. Söz konusu Re-Animator olduğunda ise, grup 1990 yılında çıkardığı debut albümü “Condemned to Eternity” ile müzikal anlamda piyasaya tabir yerindeyse yumruğunu vuruyor, hem de nasıl bir yumruk.

Peki albümle ilgili bu kadar önemli olan husus ne ? En başta, albüm bir bütün olarak thrash metal’den bekleyebileceğiniz birçok şeyi size sunuyor. Dolu dizgin rifler, baladımsı arpejler ve pasajlarla nostalgia uyandıran anlar, yüksek ve orta tempolar, aksak ve ters ritimlerle kendini gösteren teknik davul partisyonları, mini bas gitar soloları, armonik gitar düetleri, kulak tırmalamayan ideal hırçınlıkta bir ses rengine sahip harsh vokaller, parça akıp giderken arkada birden beliren konuşma efektleri, progresif parça yapıları, koro hâlinde beliren geri vokaller… Evet, çalışmanın bütünü bunların hepsini size sunuyor gerçekten. Ama daha da önemli olan konu, Re-Animator’ün bütün bunları ne şekilde sunduğu çünkü grubun yıldızının parladığı esas nokta tam da burası.

İncelemenin başında da değindiğim üzere albümü dinlerken mevcut türe mahsus sayısız grubun, kliplerde birden belirip sonra kaybolan figürler gibi anlık canlanmalarla grubun müziği içinde kendini gösterdiğine şahit oluyorsunuz. Metallica, Megadeth, Kreator, Overkill, Testament, Exodus, Sodom, Flotsam & Jetsam derken hatırlanacak onca grubun akabinde nasıl olup da Re-Animator’un bir taklitçi gibi gözükmeden sound’uyla, kompozisyonuyla kendine özgün bir thrash metal icrası ortaya koyabildiğine şaşırmamak elde değil. Albümü dinlerken hiçbir yerinde “Burası şuradan direk alınmış” gibi bir cümle kurmama imkân verilmedi. Tersine, “Grubun burada kullandığı rif acaba şu grup tarafından şu albümde kullanılmış olabilir mi ?” dememe sebep olabilecek özgünlükler dahi sundu. Bunun en iyi örneği albümün ikinci şarkısı “Chain of Commend”de kendini gösteriyor. Dikkat ederseniz, şarkının 0:22’lik kısmında giren ana rifin, Kreator’ın 1997 yılında çıkan albümü “Outcast”in meşhur parçası “Phobia”da ufak bir değişime uğrayarak kullanıldığına şahit olacaksınız. Diğer yandan bir bakıyorsunuz, şarkının geneli buram buram Alman thrash’i kokuyor. Bu iç içe geçmişliği böylesine rahat ve soft bir şekilde sunabilmek bana kalırsa gerçek anlamda bir müzisyenlik dersi.

Albümün ilk iki şarkısı sizi tam bir kıvama sokuyorken, “Room 101”in çalmaya başlamasından itibaren son şarkıya dek grubun soluksuz bir resital verdiğine ve bir bütün olarak tek bir boş şarkı dahi sunmadığına şahit oluyorsunuz. O vakte değin thrash metal’in seyrine uygun olan şarkı süreleri mevcut andan itibaren uzamaya, daha progresif bir hâl almaya başlıyor ve sizi bir o yana bir bu yana savuracak rifler karşılıyor. Albüme adını veren parçanın salt enstrümantasyon üzerine kurulu şarkı yapısı ve orta temposu, bulunduğu konum itibariyle ilk üç parçayla sunulan son sürat havaya kısmi bir mola vererek daha orta düzey bir tansiyona seyirci kılıyor bizi. İlk şarkıdan itibaren sırasıyla Metallica, Kreator ve Exodus çağrışımlarının ardından bu şarkıda Megadeth’in hayaletinin belirmeye başladığını görüyorsunuz. Ama tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum; hâlihazırda dinlediğiniz her şey “Re-Animator” olarak kalmaya devam ediyor.

Albümde boş bir şarkı olmadığını düşündüğüm için şunu da rahatlıkla söyleyebilirim ki her şarkı dinleyicinin müzik sevkine göre bir “favori parça” olma potansiyeline sahip. “Techno Fear”ın saç baş yoldurtacak çılgınlığından “Shock Treatment”ın yarattığı adına yakışır etkiye, “What the Funk?”ın espritüel deneyselliğinden “Buried Alive”ın bas şovları içeren ağır ve güçlü havasına dek adeta ortaya bir “Tercih sizin !” havası yayılıyor. İcra edilen müzikal kompozisyonun genelinde olduğu gibi ikonik ve old-school bir görsel de sunan albüm kapağı, Re-Animator’un bizlere aktardığı işin güzel bir süsü ve destekleyicisi olarak yerini alıyor.

Normalde her bir şarkının inceleme boyunca vurguladığım spesifik anlarına, yaptığı referansların inceliğine ve grubun kompozisyonunda kendine has biçimde ortaya çıkan bölümlere detaylıca değinmek isterdim ancak hem yazının bütününü daraltıcı bir hâle getirebileceğinden hem de dinleyicinin kendisinin keşfedebileceği sürprizleri bozabileceğinden ötürü bundan kaçındım. Albüme yönelik değerlendirmem özet itibariyle bu şekilde, artık takdir ve söz size ait.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.25/10, Toplam oy: 12)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1990
Şirket
Under One Flag
Kadro
Kev Ingleson: Vokal, ritim gitar
Mike Abel: Lead gitar
John Wilson: Bas
Mark Mitchell: Davul
Şarkılar
1) Low Life
2) Chain of Command
3) Room 101
4) Condemned to Eternity
5) Shock Treatment
6) Buried Alive
7) Techno Fear
8) What the Funk?
9) Say Your Prayers
  Yorum alanı

“RE-ANIMATOR – Condemned to Eternity” yazısına 6 yorum var

  1. Berca B. says:

    Eline sağlık Emir. Sayende kıyıda köşede kalmış albümleri tekrar hatırlıyoruz valla.

    Şu dönem albüm kapaklarının da hastasıyım bu arada. Aşırı karakteristik ve belli bir zamana ait olduğu çok belli olan kapaklar hemen hepsi.

    Noshophoros

    @Berca B., Çok teşekkür ederim. Biraz göz atınca fark ettim ki aslında geride kalmış ama zamanında önemli albümler çıkarmış gruplar var, bilhassa thrash metal söz konusu olduğunda. Yazacağım bir sonraki incelemelerde de biraz bu ayarda gruplardan gideceğim. Hatta yakın zaman içinde sitede Xentrix, Sacrifice ve Messiah kritikleri görebilirsiniz :)

    Kesinlikle çok ikonik ve dediğin gibi bir zaman dilimine doğrudan ışınlıyor adamı bu albüm kapakları. Bu albüm olsun, Death’in “Spiritual Healing”i olsun, birden fazla ucube suratlı adamın kadraja doğru bakarken resmedildiği albüm kapaklarının havası bir ayrı oluyor.

  2. bascivegobekli says:

    Bu kapaklı bir albüm geçtiğimiz ay çıksa açıp bakmadan “pizzacı gençliğin sindirim gazı, 1000$ ed repka kapak thrashi” der geçerdim ama nizam ve orantı yoksunu logosuyla (Benediction naber?) ve “Şimdi siktim belanı!” diyen hakim efendili bu kıpkırmızı kapağı 32×32 piksele kadar ufaltsalar yine tanırım. Evet bir dönemin kapakları Ed Repka’nın büyük katkılarıyla takım elbiseli kalantorlardan geçilmiyordu ama bu kapak gücünü albümün kültlüğü, kendine has çirkinliği ve bir dönemi yansıtmasından alıyor.

    Ahmet Saraçoğlu

    @bascivegobekli, 10/10 yorum.

  3. Kaan says:

    Züccaciyeye dalmış fil zerafetinde bir thrash şöleni! Testament The Legacy’e selam çakmışlar tüm albümde. Albüme 9 kritiğe 10 puan.

  4. OblomoV says:

    Bir dönem ne kadar eski okul thrash grubu varsa hatmetmeye çalışan ben, nasıl olur da bu gruba denk gelememişim enteresan doğrusu. Fevkalade.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.