Oğuz Sel

Önce “Haydut” anlamına gelen ismiyle, ardından, EP’ye adını veren kan kırmızısı renkteki kapağıyla ve çiğ müziğiyle dikkat çeken Hajduk ile birlikteyiz bugün. EP hakkında bir şeyler anlatmaya başlamadan önce, oluşum hakkında yorum yazarak yapımı pas geçmemi engelleyen PA takipçisi Bedirhan’a teşekkür etmeliyim.

Takma adını yaşadığı yer olan Belgun’dan alan bir müzisyene sırtını dayayan Hajduk, bu sayfalarda her zaman denk gelemeyeceğimiz bir memleketten, Bulgaristan’dan. Tabii Hajduk’u bugün konuk etmemizi sağlayan şey, 7 milyonluk ülkeden çıkan 185 gruptan belki de en yenisi konumunda bulunması değil “Kan”, “Doğa” ve “Özgürlük” şeklinde birer ay arayla çıkardığı üçlemenin ilk ayağının, son dönemde gelen en sağlam black metal EP’lerinden biri olması.

Bir yandan Bulgaristan’ın yakın tarihinden kesitler sunarken diğer yandan Bulgaristan bayrağının renklerini EP kapaklarına taşıyan müzisyen, belli ki Krzysztof Kieslowski’nin Üç Renk Üçlemesi’nden en azından bu bağlamda etkilenmiş.

Bulgaristan tarihi temasını, üçüncü parçaya adını veren Vasil Levski ve kapakta boy gösteren Hristo Botev ile güçlendirerek sunan ve olayları kendi penceresinden aktaran Belgun, lirikleri henüz herhangi bir yerde paylaşmadığı için eserde anlatılanlara dair ayrıntılara daha fazla vâkıf olamıyoruz.

İşin müzik tarafında ise black metalin tanımı kıvamında eserler mevcut. Nargaroth ve Satanic Warmaster’dan etkilenildiğini açık eden; çiğ sound’lu, vurucu riflerle bezeli, yüksek sesle dinlenildiğinde sersemletici, döngüye alınıp saatlerce dinlenebilecek değerdeki parçalar, ele alınan konunun ne denli içselleştirildiğini gösteriyor. Açılışı yapan ve iki bölümden oluşan parçaların adı, zaten müziğin kendisinden de rahatlıkla anlayabileceğiniz üzere “Savaş”.

Leş gitar tonlarından dökülen keskin riflerin, blast beat’lerle dans ettiği, bol reverb’lü vokalin artık vokal konumundan çıkıp atmosferik bir öge hâline geldiği şarkılar, “benim” diyen çoğu grubun yapamadığı netlikte ve vuruculukta.

Zaman zaman enstrüman icrası noktasında, ufak tefek pürüzlere denk geliyoruz ama Belgun’un meselesi, derdini anlatmak, harika müzik icrası değil, bu çok belli. EP’nin kapanışı ise diğer üç parçanın aksine oldukça dingin, âdeta bir anma töreni tadında.

Verdiği röportajlarda, yaptığı müziğin NSBM olmadığını ve Bulgaristan tarihinden etkilendiğini özellikle vurgulayan Belgun’un bir sonraki hedefi ise bir split çıkarmak. Üçlemenin bana kalırsa en sağlam üyesi olan “Кръв” zaman ayırmaya değecek işlerden ve metal adına 2019’a Bulgaristan’dan yapılan en önemli katkılardan biri. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.