Metal dünyasında bir grubun bir diğerini takip etmesi ve atasının mirasını yaşatması noktasında akla gelen ilk gruplardan biri şüphesiz ki EREB ALTOR. Tüm mevcudiyetini BATHORY üzerine kuran ve metal tarihinin en ilham verici insanlarından olan Quorthon’un zamanında yaptıklarını günümüze taşırcasına bir yol izleyen EREB ALTOR, 12 yıldır devam eden aşırı üretken kariyerinin sekizinci albümü olan “Järtecken”i birkaç hafta önce piyasaya sürdü.

Adını BATHORY’nin mükemmel albümünden alan Hammerheart Records’dan çıkan ve “işaret/haberci” gibi bir anlama gelen “Järtecken”, EREB ALTOR’un benzer sularda yüzen albümlerle dolu diskografisinin ortalama bileşenlerinden biri. BATHORY’nin yanına yanaşılmaz ilk 6 albümündeki karanlık, destansı, esrarengiz karakterden ziyade doksanlarda ağırlık verdiği daha pastoral, epik tarafa yakın duran EREB ALTOR; BATHORY’den etkilenen sayısız grupta olduğu gibi pastoral tatlı, mitolojik tandanslı, atmosfer yönü yüksek bir müzik yapıyor.

Bu notada, yine BATHORY’den etkilenen bir diğer grup olan FALKENBACH kadar epik olmaya kasmayan EREB ALTOR, pagan metal ile Viking metal arasında duran; yeri gelince ufaktan folk tarafa kayma eğilimi gösterse de aslen BATHORY ihtişamını yaşatmaya çalışan bir oluşum.

Bu noktada grubun bir klon olduğundan ya da BATHORY ekmeği yemeye çalıştığından söz etmek yüzeysellik olur. EREB ALTOR belli ki Quorthon’u önder ve öncü olarak gören elemanlardan kurulu ve onun zamanında yarattığı eşsiz ruhu devam ettirmeye gayret ediyor.

2012’deki “Gastrike” ile önceki gruplarından devam ettirdikleri epik doom karakterini black metalle değiş tokuş eden EREB ALTOR, 2016’da çıkan BATHORY cover albümleri “Blot · Ilt · Taut” ile amaçlarının ekmek yemek değil, İsveç’in çıkardığı en önemli metal figürlerinden birini anmak olduğunu daha ne şekilde göstermişlerdi. Adını İsveçli FRP oyunu “Drakar och Demoner”in “Ereb Altor” adlı eklentisinden alan grup, “Järtecken”de neler yapmış bir bakalım.

“Järtecken”in değerini artıran başlıca şeylerden biri şüphesiz ki vokalist/gitarist Mats’in çift taraflı vokalleri. Sert vokallerin arasına bağırışlar, haykırışlar katan Mats bu sayede müziğin dinamizm kazanmasını sağlıyor. Albümün en iyisi olarak gördüğüm “Hvergelmir” gibi şarkılardaki heavy metalvari vokaller akla zaman zaman TÝR’i getirse de EREB ALTOR’un elbette ki çok daha lineer bir müziği var.

İlk şarkı “Avgudadyrkans Väg” dışında neredeyse tamamen İngilizce olan albümün tabii ki de İsveççe olmasını, o otantik havayı daha güçlü vermesini yeğlerdim ama bu hâliyle de sızlanacak değilim. Sızlanmamı gerektiren esas nokta, albümün akılda kalıcılık ve uzun ömürlü olma konusunda epey ortalama sularda yüzüyor olması. Anlık çıkışlar, gazlanmalar, etkileyicilikler var ama genele baktığımda “Järtecken”in fazla değerli bir albüm olduğunu düşünmüyorum. Bunda grubun genel olarak entrikadan, şaşırtmadan uzak tarzının da etkisi var. Bu elbette ki bu türün doğasında olan bir şey ancak yapanın harbiden yapabildiğini bildiğimizden, EREB ALTOR’un bu çalışmasını ancak orta karar olarak niteleyebiliyorum.

Eğer BATHORY seviyorsanız ve bu sevgiyi modern bir prodüksiyonla cilalanmış hâlde dinlemeye varsanız, “Järtecken” sizin için fena olmayan bir 45 dakika olacaktır. “Järtecken” grubun BATHORY’ye saygı duruşu niteliğindeki diskografisi içindeki nispeten daha az BATHORY kokan ve büyük ölçüde ortalama albümlerinden biri. Grupla henüz tanışmadıysanız bence öncelikle farklı tarzdaki ilk iki albümünü dinleyin, sonra da “Gastrike”a bakıp aradaki farkın şaşkınlığını yaşayın. Zira “Järtecken” herhangi bir şaşkınlık veya olumlu bir ilk intiba yaratma konusunda pek de başarılı değil.