Yıllar önce yaptığım İstanbul seyahatinde sağ olsunlar Güzide ve Ahmet’in rehberliğinde görme imkânı yakaladığım Yılanlı Sütun’dan adını alan ve anlayabilene aşk olsun kategorisine uygun bir black metal yapan ABD’li Serpent Column ile birlikteyiz bugün. 2017 yılında çıkardığı “Ornuthi Thalassa” ile yola iki kişi olarak çıkan ancak çok geçmeden tek kişilik bir projeye dönüşerek varlığını sürdürmeye karar veren Serpent Column’dan da, grubun iki hafta kadar önce ikinci albümünü yayınladığından da haberimin olmasını sağlayan PA takipçilerinden Koralp’a teşekkür ederek başlayayım.
Black metalle içli dışlı olmama karşın dissonant black metal yapalım derken ortaya bol distortion’lı ve “havalı” bir kakofoni çıkarabilen gruplar nedeniyle uyumsuzluk peşindeki black metal işlerine kendimi veremiyorum. Daha net, anlaşılır, belki tekdüze, belki de belirli kalıplara uygun olan müzikler içeren albümleri kolayca kavrayıp ruhumu bu kara tekinsizliklere kısa süreliğine teslim edebiliyorum. Serpent Column da dissonant black metal sularında gezinmesine rağmen ara ara kıyıya uğrayıp dinleyicilerin karaya ayak basarak kendilerini az da olsa güvende hissedebilmelerini sağlıyor, ardından tekrar bilinmezlik denizinin dalgaları arasında çetin ve belki de sonuçsuz mücadelelere giriyor. Siz, sisli denizde yönünüzü bulmaya çalışıp bir yandan kollarınız âdeta kopana kadar küreklere asılırken Serpent Column, her zaman rahatlıkla idrak edemeyeceğiniz ifadeler zikrederek kafanızı karıştırsa da zaman zaman sislerin arasında kendini belli belirsiz gösteren ışığa doğru yönelmenizi, teknenin yönünü ışıktan ayırmamanızı öğütleyen felsefi dışa vurumlara da imza atıyor.
Oluşumun şimdilik her şeyinden sorumlu olan ve albümü tek başına kotaran Theophonos müstear isimli müzisyen, “Mutlak suretle karmaşık ve anlaşılmaz bir müzik üretmeliyim,” demeden şarkıların bazı bölümlerine, üzerine çalışılsa iki üç tane fazladan şarkı çıkarılabilecek nitelikte melodik kısımlar eklemekten kaçınmıyor. Uyumsuzluk teknesinde yoğurulan “Mirror in Darkness”ın daha leziz bir kıvama erişmesini sağlarken şarkıları tekrar açıp dinleme isteği de yaratan bu kısa melodik geçişlerin, albümün geneli gibi yer yer Deathspell Omega’yı çağrıştırdığını eklemeliyim.
Yine bu grup gibi Serpemt Column’un da felsefi tartışmalara giriştiği söyleniyor. Ancak şarkıların liriklerini bulamadığımdan dolayı konuya dair yeterli malûmata ulaşamadım. “Varlığın Unutulmuşluğu – Seinsvergessenheit” veya “Lotophagia” gibi şarkılar içeren bir albümün bu tarz tartışmaları, ilginç anlatımları içermesi gayet tabii. Lirikler su yüzüne çıktıktan sonra anlatılanlara hâkim olabilmek adına biraz ders çalışmak gerekebilir.
“Mirror in Darkness” herkese hitap etmeyen bir black metal eseri fakat albümün başlarındaki kara delilik ve kaotik yapının, sizi, yapımın geri kalanını dinlemekten alıkoymasına izin vermeyin. Zira ilerleyen şarkılarda çok ilginç anlara tanıklık olacaksınız ve zaman ayırırsanız, albümün ne denli muhteşem şekilde tamamlandığını tecrübe edeceksiniz. Koruyucu tılsım mahiyetindeki tarihi eserlerden ismini alan başka gruplarda görüşmek üzere.
Şarkılar 1. Promise of the Polis
2. Ausweg
3. Seinsvergessenheit
4. Apophenia
5. Amphiclasm
6. Detainment
7. Mirror in Darkness
8. Lotophagia
9. Warlords of the World to Come
10. Mεταγενέσιν
Kritik için çok teşekkür ederim Oğuz Sel, gerçekten harika bir yazı olmuş. Herkes için sindirebilmesi kolay bir albüm değil, fakat dikkatle dinlendiğinde ne kadar ince bir iş olduğu belli oluyor. Birkaç kere dinleme cesareti bulursanız kendinizde, albümü çok seveceksiniz. Tekrardan çok teşekkür ederim beni kırmayıp bu güzel kritiği yazdığın için.
@Koralp, Rica ederim, beğendiysen ne mutlu. Ayrıca asıl ben teşekkür ederim, yazıda da belirttiğim gibi albümden sayende haberim-iz- oldu. Dediğin gibi albüm emek istiyor ama dinleyicinin emeğinin karşılığını da fazlasıyla veriyor.
Icimdeki DsO acligini DsO’nun son iki albumu bile bastiramazken bu album ilac gibi geldi. Albumu su an dinlerken uplamis olayim belki benim gibi gecen sene gozunden kaciranlar olmustur.
Kritik için çok teşekkür ederim Oğuz Sel, gerçekten harika bir yazı olmuş. Herkes için sindirebilmesi kolay bir albüm değil, fakat dikkatle dinlendiğinde ne kadar ince bir iş olduğu belli oluyor. Birkaç kere dinleme cesareti bulursanız kendinizde, albümü çok seveceksiniz. Tekrardan çok teşekkür ederim beni kırmayıp bu güzel kritiği yazdığın için.
23.09.2019
@Koralp, Rica ederim, beğendiysen ne mutlu. Ayrıca asıl ben teşekkür ederim, yazıda da belirttiğim gibi albümden sayende haberim-iz- oldu. Dediğin gibi albüm emek istiyor ama dinleyicinin emeğinin karşılığını da fazlasıyla veriyor.
Deathspell Escape Plan
03.12.2019
@şeyh hulud, bi tanım hiç bu kadar ilgimi çekmemişti anında dinlemeye başladım
Icimdeki DsO acligini DsO’nun son iki albumu bile bastiramazken bu album ilac gibi geldi. Albumu su an dinlerken uplamis olayim belki benim gibi gecen sene gozunden kaciranlar olmustur.