# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
GORGUTS – The Erosion of Sanity
| 02.09.2019

Aşınan gerçekliğin sarmallarında bir yolculuk.

Emir Şekercioğlu

1991’de ilk albümleri “Considered Dead” ile death metal piyasasına sağlam bir giriş yapan Kanadalı grup Gorguts, iki yıl sonra çıkardıkları “The Erosion of Sanity” albümüyle bu sefer zihin yapımızın derinliklerine doğru keskin bir iniş yapmıştı. Şarkı kompozisyonu olarak teknik death metalin en vurucu, iç dinamikleri itibariyle en değişken ve de sert albümlerinden biri olarak nitelendirilebilecek “The Erosion of Sanity”, tam anlamıyla bütüncül diyemeyecek olsak da bize modern zamanın bilimsel kabuslarını death metal örgüsü içerisinde katman katman betimleyen bir tema sunuyor. Genelde tıp biliminin, özelde ise psikolojinin sözde bilimsel kurgularla bir araya geldiği bu korku manifestosunda, medikal yollarla ölüleri yeniden diriltme arzusuyla yanıp tutuşan gizemli bilim adamlarından dünyayı karanlık bir perdenin ardından görenlere, fiziksel deformasyona uğrayanlardan akıl sağlığı yavaş yavaş aşınanlara değin yarı metafizik bir tımarhanenin kapıları aralanıyor bizlere. Fakat bu tımarhane, hiçbirimizin dışında bulunma lüksünün olmadığı bir yer, çünkü o; bizim gezegenimiz, o; içinde yaşadığımız yüzyılın ta kendisi.

Immolation’un “Dawn of Possession” albümünü incelerken, ilk etapta alışılmasının zor olduğu death metal albümü olgusuna değinmiştim. Halihazırda incelemekte olduğum albüm için de bu fazlasıyla geçerli. İlk dinleyişte direk kulağa hoş gelecek melodiler mi arıyorsunuz, headbang yaparken boynunuzu belirli bir süre boyunca senkrona sokabileceğiniz tekrar eden ritim kalıpları mı istiyorsunuz ya da aklınızı havaya uçuracak güzellikte sololar ? Neredeyse hiçbiri yok, eğer daha dengeli bir perspektiften bakmam gerekirse “yok” denecek kadar az diyebilirim böylesi anlar. Peki albüm için bir eksi midir bu noktalar ? Kesinlikle hayır. “The Erosion of Sanity”yi tanımlayan özellikler saymış olduğum hususların eksikliği yerine konanlarda yatıyor.

Grubun “Obscura” albümünde iyice zıvanadan çıkacak seri ritim değişikliği ve yapısökümcü şarkı formülünün, old school teknik death metal standartlarına göre usturupluca ayarlandığı bir denge mevcut albümde. Bu açıdan “Considered Dead” ile “Obscura” arasında bir yerde durduğunu söyleyebiliriz “The Erosion of Sanity”nin. Değişkenlik ile komplike partisyonlar arasında kurulan bu denge şarkıların teknik mükemmelliğini arttırmakla beraber içine girilmesini de zorlaştırıyor. İlk iki şarkı “With Their Flesh, He’ll Create” ve “Condemned to Obscurity” ile beraber, kendi içlerinde birbirlerine dolanarak bir yumak oluşturmuş şarkıların nasıl bir teknik beceri sergilediğine tanık olmak hiç de zor değil. Ayrıca ikinci şarkının, Cryptopsy’nin “Phobophile”i ile beraber death metalin piyanoyla başlayan en güzel introlarından birine sahip olduğunu belirtmekte de fayda var.

Enstrümantal giriftliğine ek olarak besteler son derece çarpıcı mecazlar, sert iğnelemeler, insanı merkez alan felsefe ve ilham dolu dizeler barındırıyor. Söz gelimi, “Condemned to Obscurity”de yer alan “optical nightmare” tabiri ile körlük üzerine yapılmış en vurucu betimlemelerden birini okuyorken “Orphans of Sickness” ile beraber, grubun sağlık sektörüne de bir selam gönderdiğine şahit oluyoruz:

“In the name of science
They’ve claimed being our saviors
Money is what keeps busy
These medical butchers
Soiled with blood all over their hands
They’ve just killed for a couple of grand.”

“Bilimsel terim ve eylemlerle örülü kabuslar” ya da “bilim eleştirisi” gibi temalar death metalin old school ekolünde, aşina olduğumuz temel konulara kıyasla (din eleştirisi, ekstrem şiddet, satanizm, kara büyü, seri katiller vs…) yaygın değiller. Carcass ya da Cryptopsy gibi death metalin alt türevlerine kayan grupları bunun dışında tutuyorum. Gorguts ise üçüncü albümüne dek klasik anlamda teknik death metal yapmış bir grup olarak “The Erosion of Sanity”de, mevcut durumunu ve karşılaştığı olayları anlatırken içeriğinde doğaüstü ögeler barındırsa dahi rasyonel ve bilimsel olgularla örülü çıkarımlara başvuran bir anlatıcı portresi çiziyor. Şarkıların sözleri bir bütün olarak bu konseptte değerlendirildiğinde ise karşımıza birbiri ardına ters giden ve ana deneğinin “insan” olduğu bir deneyler silsilesi çıkıyor.

Albümle ilgili farklı bir konuya değinmek istiyorum şimdi. Bana ne kadar katılırsınız bilmiyorum ancak “The Erosion of Sanity” ile Death’in“Human” albümü arasında birbirlerini çağrıştıran bir bağ buluyorum. İki çalışmayı baz alarak konuştuğumda söz yazımı ve vokal performansı olarak Gorguts Death’in her ne kadar birkaç tık gerisinde kalsa da, virtüozite seviyesindeki enstrüman hakimiyetini etkileyici aforizmalar ve satirler içeren sözlerle birleştirmeleri açısından ortak noktalar taşıyorlar. Tematik çağrışım vasıtasıyla insanı, onun duygusal, fikirsel süreçlerini ele almaları ve kimi çarpıklıkları bu eksende işlemelerinden ötürü Gorguts’ın bu çalışması üzerine eğildiğimden beri bahsettiğim paralelliği kuruyorum istemsizce. “Dormant Misery”deki şu sözleri, “Human”daki bilgelik dolu satırlara epey yakın duran bir eksende bulmuşumdur:

“Once the shades of reality disappear
In the shades of mortality they reappear.”

Temelde “rüya” olgusunu işleyen “Dormant Misery” parçasına benzer olarak, öncesinde Chuck Schuldiner da “See Through Dreams”de şu sözleri sarf etmişti:

“In dreams my thoughts take their form
To give memories identity.”

Konudan fazla sapmamak adına, alınan ilhamlarda benzer duraklara uğranmış olabileceğini ima ederek bu küçük özdeşleştirmeyi noktalıyorum.

Albümün kadrosu, grubun beyni Luc Lemay dışında pek bilinen isimleri barındırmasa da (eğer biliniyorsa benim cahilliğimdir) müzisyenlik açısından gerçekten iyi iş çıkarıyor. “ A Path Beyond Premonition”un 02:55’deki transa sokan geçiş kısmında ya da “With Their Flesh, He’ll Create”in başındaki atraksiyonlarında görüldüğü gibi Eric Giguere albümde bize bas gitar ziyafeti verirken davulcu Stéphane Provencher yüksek bir jazz altyapısına sahip olduğunu belli eden çalış stiliyle thrash, death ve progresif metal başlıkları altında irdelenen kalıpların, beat’lerin her birini kusursuza yakın denebilecek bir teknikle uyguluyor ve yorumluyor. Gitarist Sylvain Marcoux ise Lemay ile beraber parmak kanatan kompleks riflerin ve pinch harmonic etkileşimli soloların emektarlarından biri. Bu dörtlünün bilhassa vokal olmayan kısımlarda yaptıklarına dikkat kesildiğinizde metronomundan şaşmıyorken icra etmesi hayli zor ve kafa karıştırıcı geçişlere, partisyonlara hayat verdiklerini görmek hayranlık uyandırıcı.

Death metalin üslup keskinliğine yakışır bir albüm kapağına da sahip “The Erosion of Sanity”. Çalışmalarıyla albüm kapakları konusunda devleşmiş bir isim olan Dan Seagrave’in elinden çıkma bu görsel, devasa bir ağacın dalları içerisinde tuhaf yaratıkları barındıran tablolarıyla dikkat çekiyor. Bu tasviri albümün adıyla ve şarkı sözlerinde sıklıkla değinilen “bilinç”, “bilinçaltı”, “rüya”, “gerçeklik” gibi olgularla birleştirerek yorumladığımızda bize insan beyninin sembolik bir göstergesini sunuyor olması muhtemel. Kimi ön plandayken kiminin de daha geride kaldığı bu tablolar da keza “hatıraların” vücut bulmuş hali olabilir. Resmin tamamına bakıldığında mağara girişine benzer bir bölüm de öne çıkıyor, “bilinçaltı” gibi bir izlenim bırakırcasına.

Özet itibariyle, dinlemesinin verdiği keyfin bir death metal şöleni ve müzisyenlik gösterisi olduğu “The Erosion of Sanity” inceleme boyunca saydığım artıların uslanmaz bir takipçisi olan herkes için kaçırılmaması gereken bir old school şaheseri.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.58/10, Toplam oy: 24)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1993
Şirket
Roadrunner Records
Kadro
Luc Lemay: Gitar, Vokal, sözler
Sylvain Marcoux: Gitar
Eric Giguere: Bas
Stéphane Provencher: Davul
Şarkılar
1) With Their Flesh, He’ll Create
2) Condemned to Obscurity
3) The Erosion of Sanity
4) Orphans of Sickness
5) Hideous Infirmity
6) A Path Beyond Premonition
7) Odors of Existence
8) Dormant Misery
  Yorum alanı

“GORGUTS – The Erosion of Sanity” yazısına 11 yorum var

  1. killyourselfchuck says:

    kanada’nın 90′lı yıllarda kurulmuş ve underground kaldıktan belli bi’ süre sonra dağılmış pek çok teknik death metal-thrash metal cevheri var.

    bakalım bu arkadaşlar nasılmış.

    Noshophoros

    @killyourselfchuck, Kanada’dan thrash olarak Sacrifice, Annihilator, death metal olarak da Cryptopsy ve Gorguts dışında kaliteli old school grup bilmiyorum. Bildiğini söylediğin o underground grupları paylaşırsan sevinirim.

    killyourselfchuck

    @Noshophoros, teknik death metal/thrash metal için;

    https://www.youtube.com/watch?v=lChCYQlxOjI

    aklıma ilk gelen bu oldu. albümlerinin kritiği siteye eklendiği günden beri dinliyorum. yer yer progresif ögelere de verilmiş parçalarda. enjoy.

    Noshophoros

    @killyourselfchuck, Teşekkürler, en kısa zamanda bakacağım. Hatta ilk şarkıyı dinledim bile. İlk izlenim olarak beğendiğimi söyleyebilirim.

    cynic

    @Noshophoros, teknik death için bence bu albümler, demolar dikkate değer:
    Gorelust-Reign of Lunacy
    Martyr-Hopeless Hopes
    Quo Vadis-Forever
    Fourth Dimension-NonPhysical Reality
    Disembarkation-Rancorous Observision

    Benim için önem sırasına göre yazdım. Gorelust’ı ayrı tutarım.

    Noshophoros

    @cynic, Sağolasın. Hepsine göz atacağım ve zevkine güvenerek Gorelust’tan başlayacağım.

  2. cynic says:

    O kadar övgüden sonra yazar notu 8,5/10 az olmuş. 10/10 albüm. Gorguts Kanada’nın kralıdır bu arada.

    Noshophoros

    @cynic, Eyvallah. Başlarda kritik yazarken puanları biraz bol keseden veriyordum, çünkü içimden öyle geliyordu ve o puanları hak ettiklerini düşünüyordum ama son zamanlarda puan verirken ele aldığım albümleri biraz dinleyicinin geneliyle kurulabilecek ilişki üzerinden ve diğer albümlerle kıyaslandığında nasıl bir yerde durduğuna göre de değerlendirmeye başladım. Meseleye sadece içimden geldiği gibi bakarsam, yazdığım her albüm incelemesine 10 veririm, ben yazdığım için değil, albümlerin; içinde bulundukları türlerdeki değeri, taşıdığı önem ve başardığı işler için.

    Ama gel gelelim, bir noktada eleştirel bakmak, karşılaştırmalar yapmak, kimi için artıyken kimi için de eksi olan noktalar üzerinden biraz bütüncül düşünmek gerekiyor. Böyle olunca puanların biraz düşmesi kaçınılmaz. Yoksa Gorguts baş tacıdır.

  3. Noshophoros says:

    Dün gece, Stephan Provencher’in (Gorguts’ın ilk iki albümündeki davulcusu) bir röportajını okudum. Albümdeki favori parçasının “Condemned to Obscurity” olduğunu söylemiş. Bence muazzam bir seçim, başındaki piyano introsu ve sonrasında karmaşık ağ dizisi gibi gelen rifler/ritimler cidden beyni eritiyor.

    Merak edenler için röportajı da bırakıyorum buraya

    https://toughriffs.weebly.com/interviews/interview-with-stephan-provencher-gorguts

    Noshophoros

    @Noshophoros, Benim favorim ama “Orphans of Sickness”.

  4. Cryosleep says:

    Tarihin en iyi piyano introsuna sahip olan albüm.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.