Pathology’nin kendi ismini taşıyan albümün kritiği dün gibi aklımda olmasa da dönüp şöyle bir yeniden okuduğumda yaşadığım hayâl kırıklığı neticesinde -hâlâ haklı olduğumu düşünüyorum- ağız dolusu laf ettiğimi görüyorum o esere. Gerçi Matti Way’in yaptığı ağız dolusu acayiplikten sonra sonra az bile demiş, miksaj meselelerinin tatsızlığına az bile değinmiş olabilirim.
Aradan geçen iki sene içerisinde Pathology’de ciddi kadro değişiklikleri yaşandı. Vokal Matti Way ve basçı Oscar Ramirez artık kadroda değil. Vokalde Inherit Disease’den tanıdığımız Obie Flett, basta Ricky Jackson ve sürpriz şekilde gitarist olarak hâlihazırda Condemned kadrosunda yer alan Dan Richardson var. “Reborn to Kill” kaydında da yeni müzisyenlerin yanı sıra oluşumun kadim üyesi Dave Astor baget sallıyor. Sanki görünmez bir el, 2017’de yazdığım kritiği İngilizceye çevirip grup üyelerine okutmuş, alınan ani kararla hem kadro hem de zihniyet değişikliklerine gidilmiş, ortaya, grubun kariyerindeki en sağlam albümlerden biri olarak adlandırabileceğim “Reborn to Kill” çıkmış.
Belirli kalıplar içerisinde kalsa da zaman zaman değişiklikler yaparak müziğini zenginleştirmeyi deneyen Pathology’nin kariyerindeki en radikal adım bana kalırsa “Reborn to Kill” ile atıldı. Yeni türeyen slam gruplarının yaptığı donuk ve ruhsuz işlerin peşine düşmek yerine brutal death metalin daha rif odaklı yönünde kalmayı tercih eden grup, kadro değişimini fırsata dönüştürüp önceki albümde yerle yeksan ettiği karizmasını toparlamakla kalmıyor, 2019’un en iddialı ve akılda kalıcı BDM albümlerinden birini dinleyicilerle buluşturuyor. Albümün ilk şarkısından itibaren “Awaken to the Suffering” ve “Throne of Reign” albümlerini de aşan başarılı rif örgüsü, vurucu sound ve saf hayvanlık yayılıyor. Yeni gitarist Dan Richardson da besteleri, şapka çıkarılacak gitar işçiliği ve catchy sololarıyla şov yapıyor. Hatta bu sayede uzun zamandan sonra bir Pathology albümünde gayet melodik bir enstrümantal şarkıya denk geliyoruz.
Bahse konu enstrümantal eser olan “Empath Ends” duygusal yapısıyla olduğu gibi Richardson’ın gitar konusundaki hünerlerini ve yaratıcılığını da işitebilmemize yardım ediyor. Evet, daha karmaşıklarını ve duygusallarını mutlaka dinlemişizdir ama bu konsept ve tür içerisinde, böylesine bir şarkının eklenmesi, bence gayet hoş bir ayrıntı.
Sağından solundan melodi ve gaz rif fışkıran albümde dikkatinizi çekebilecek eserlerden biri de mikrofon gerisinde The Black Dahlia Murder’dan Trevor Strnad’ın da yer aldığı ve Pathology tarihinde bir ilk olan “Pit of Bones”. Çünkü eser, yapısal açıdan tam bir melodik death metal parçası. Öne çıkan bu şarkılar, grubun yeni albümüne karşı kuşku duymanıza ya da albüme mesafeli yaklaşmanıza neden olmasın; Pathology’nin bilindik ağır tempo ezici bölüm geçişleri, kudurmuş blast beat’li öküz pasajları, kafa sallattıran groovy bölümleri “Reborn to Kill”de ziyadesiyle mevcut.
Bana sorarsanız, gruptaki bu değişim, senelerce şeytanın bacağını kıramayıp genel olarak ortalama ile ortalamanın üzerinde albümler (çoğunu severim, ayrı mesele) üreterek yoluna devam ederken “Undead” ile müzikal bakımdan büyük dönüşüm geçirip hayran kitlesini arttıran Six Feet Under’ınkine benziyor. Taze kan ve yenilikçi fikirlerle ürettiği eserleri şekillendiren Pathology, hem oturaklı hem de türün belirlediği çizgiden sapmadan, dinlemesi keyif veren, mütemadiyen adrenalin patlaması yaşatan, içerdiği duygusal ve melodik kısımlarla bu tarz albümlere uzak müzikseverleri de kendine çekebilecek parçaları bir araya getirmiş “Reborn to Kill” ile.
Grubun önceki albümünde Way’in “oyü oyü yoyi yoyi” şeklindeki vokallerini unutmayı arzu ediyorsanız, fabrikasyon slam gruplarının modern sound’lu tatsız işlerine sağlam bir alternatif arıyorsanız, dinlerken “Ben şu an ne yapıyorum ulan?” dedirtmeyecek bir brutal death metal albümü özlemiyle yanıp tutuşuyorsanız, tüm bunlardan daha önemlisi, Pathology tarihindeki bu önemli dönüşüme sıcağı sıcağına tanıklık etmek istiyorsanız, albümü en az bir kere döndürün. Zaten ilk dinlemede sizi yakalayacak albümü bir dinlemeyle bırakmayacağınızı tahmin ediyorum.
Kadro Obie Flett: Vokal
Dan Richardson: Gitar
Ricky Jackson: Bas
Dave Astor: Davul
Konuk:
Trevor Strnad: Vokal (7)
Şarkılar 1. Hieroglyphs on Cement Walls
2. Forced Regression
3. The Beast Within
4. Frothing at the Mouth
5. Empathy Ends
6. Dragged into the Cave
7. Pit of Bones
8. The Druids Gavel
9. Crematorium Flames
10. Stone Axe Dismemberment
11. Predation
12. Celestial Condemnation
@Ahmet Saraçoğlu, Teşekkür ederim Ahmet. Adamlar gerçekten yapılabilecek en iyi işi yapmışlar son albümden sonra. Bundan sonraki albümlerde de kadro korunabilirse Pathology, türün parmakla gösterilen gruplarından birine dönüşebilir.
Bu adamlar serdar ortac gibi her sene album cikariyor ama hic bir zaman belirli bir kalitenin altina dusmuyorlar. Pit of bones ozellikle okuz bir calisma. Begendim +rep
Çıktığından beri dinliyorum albümü. Atrocities From Beyond ile birlikte son yılların en beğendiğim BDM albümlerinden biri oldu. Önceki albümleriyle mukayese edildiğinde bariz bir sıçrama yapmış grup. Belli ki kadro değişikliği yaramış.
”Yeni türeyen slam gruplarının yaptığı donuk ve ruhsuz işlerin peşine düşmek yerine brutal death metalin daha rif odaklı yönünde kalmayı tercih edilmesi” yerinde ve doğru bir tespit. Orta tempo, aksak ritimlerin olduğu bolca riffli gaz parçalar coşturuyor. Yer yer teknik olaylara giren melodik bir akış var. Bu farklı dinamikler arasındaki geçişi iyi becermişler. Ayrıca vokal değişimi yerinde bir karar.
Yalnız bu albüm çoook iyi. Yıl sonu listeme kesin girecek gibi duruyor. Biraz daha dinlemeye devam edersem üst kattaki gürültücü komşularımı dövmeye gidicem.
Eline sağlık, çok iyi kritik. Söylediğin her şeye katılıyorum.
Albümü dinlerken “Pile of Bones” başlayınca “oha resmen TBDM şarkısı yapmışlar” diye düşünmüştüm, sonradan fark ettim ki şarkıda Trevor konukmuş.
Empathy Ends konusunda da katılıyorum, bu türde bu minvalde bir şarkıyı ancak böyle katabilirsin; hem sulandırmamış hem de istediğini yapmış.
SFU referansı da çok doğru. Sonuçta bir önceki albümden sonra ancak bu kadar olumlu bir adım atılabilirdi, adamlar onu da hakkını vererek atmış.
16.08.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Teşekkür ederim Ahmet. Adamlar gerçekten yapılabilecek en iyi işi yapmışlar son albümden sonra. Bundan sonraki albümlerde de kadro korunabilirse Pathology, türün parmakla gösterilen gruplarından birine dönüşebilir.
Bu adamlar serdar ortac gibi her sene album cikariyor ama hic bir zaman belirli bir kalitenin altina dusmuyorlar. Pit of bones ozellikle okuz bir calisma. Begendim +rep
Çıktığından beri dinliyorum albümü. Atrocities From Beyond ile birlikte son yılların en beğendiğim BDM albümlerinden biri oldu. Önceki albümleriyle mukayese edildiğinde bariz bir sıçrama yapmış grup. Belli ki kadro değişikliği yaramış.
”Yeni türeyen slam gruplarının yaptığı donuk ve ruhsuz işlerin peşine düşmek yerine brutal death metalin daha rif odaklı yönünde kalmayı tercih edilmesi” yerinde ve doğru bir tespit. Orta tempo, aksak ritimlerin olduğu bolca riffli gaz parçalar coşturuyor. Yer yer teknik olaylara giren melodik bir akış var. Bu farklı dinamikler arasındaki geçişi iyi becermişler. Ayrıca vokal değişimi yerinde bir karar.
Kritik güzel olmuş, ellerine sağlık Oğuz Bey. :)
17.08.2019
@OblomoV, Teşekkür ederim. :) Hakikaten büyük bir sıçrama var bu albümde.
Yalnız bu albüm çoook iyi. Yıl sonu listeme kesin girecek gibi duruyor. Biraz daha dinlemeye devam edersem üst kattaki gürültücü komşularımı dövmeye gidicem.