Morbid Angel, sağı solu pek belli olmayan, albümden albüme müzikal karakteri değişebilen bir grup. Mesela “Lord of All Fevers & Plague” şarkısıyla şok yaşatan da, “Day of Suffering” parçasıyla 1 dakika 54 saniyede kendine âşık eden de, “God of Emptiness”ı anıt bir eser olarak death metal tarihine bırakan da, “Hatework” şarkısını albümüne -nedense- ekleyen de Morbid Angel. Örnekler, hem albümlerdeki şarkılar hem de albümden albüme gözlemlenebilen farklılıklarla arttırılabilir tabii.
David Vincent ile yolların ayrılmasının ardından gruba dâhil olan Steve Tucker’ın, Morbid Angel adına farklı bir dönemi başlatacağı “Formulas Fatal to the Flesh” albümünden belliydi. Sümercenin havada uçuşması, kötücül güçleri harekete geçirmek için nota ve liriklerin kullanılması, kimi noktalarda göstere göstere değil de biraz kafa yoranların yakalayabilecekleri ürkütücü şeytani atıflara başvurulması, 1998 çıkışlı albümün alametifarikasıydı. Albümlerini alfabetik sıraya uygun şekilde isimlendirerek yayınlayan grubun bir sonraki albümü “G” harfiyle başlayacaktı, peki yeni albüm nasıl olacaktı?
Dönemin, benim açımdan şartlarını göz önüne aldığımda “Gateways to Annihilation”ı çıktığından 1-2 ay sonra dinlemiş olmamı kesinlikle şans olarak değerlendiriyorum diyerek albümle ilgili bir şeyler anlatmaya başlayayım. Bir defa 2000 çıkışlı albümde, en son “Domination” albümünde ve “Entangled in Chaos” canlı kaydında yer alan Erik Rutan var. Yalnızca gitarist olarak değil besteleriyle de albüme olanca katkıyı sunuyor Rutan. 1998 çıkışlı albümde tek tabanca olmasına rağmen şov yapan Trey Azagthoth’un yine bir death metal ustasıyla sırt sırta vermesi, çok büyük olay ki bunun böyle olduğu Rutan imzasını taşıyan şarkılarda da albümün geneline yayılan ve hiç şakası olmayan çift gitar kullanımında kendini gösteriyor.
Gitarların oluşturduğu kaotik ve bir o kadar da etkileyici atmosfer, Pete Sandoval’ın, “Formulas Fatal to the Flesh”te, sislerin arasında kalmış izlenimini veren tencere tava etkili davul setinin modifiye edilip daha net işitilebilir hâle getirilmesiyle heybet kazanıyor. Hatta Sandoval, albümün en iddialı şarkılarından biri olan “Opening of the Gates”te çok enteresan bir davulculuk yapıyor. 100 kelime yazarak anlatmaya çalışacağım bu durumu, ilgili şarkının ilk 41 saniyesini dinleyerek tecrübe edebilirsiniz.
Bas gitarın ön planda olmadığı yapımda Steve Tucker çok temiz bir growl vokal performansı sergiliyor. Önceki albümde shriek vokal denemeleri de olmuştu ve growl üstüne shriek vokal eklenmesiyle atmosferin ürkütücülüğü pekişmişti. “Gateways to Annihilation”da da kontrast vokal kullanımı var ve “Secured Limitations” parçasında Tucker’ın, şarkının ismini growl vokalle zikretmesinin ardından Trey’in black metal tavizsizliğindeki shriek vokali, hafızam beni yanıltmıyorsa grup tarihinde ilk defa yapılan bir şey.
Mütemadiyen deneysel işlere bulaşan Trey Azagthoth ve şürekâsının bu defa daha temkinli gittikleri, albümü sulandırması muhtemel unsurları tamamen devre dışı bıraktıkları, hem şarkı sayısı hem de parçaların yapısıyla anlaşılabiliyor. Intro niteliğindeki “Kawazu” ve “I” parçası öncesinde, albümün muhteşem kapanışına hazırlık niteliğindeki “Awakening”i de hesaba katarsak Morbid Angel işi olduğu 50 metre mesafeden anlaşılan 11 şarkıdan oluşan “Gateways to Annihilation”, üzerinden neredeyse 20 sene geçmiş olmasına rağmen hâlâ canlı, şarkıların her ayrıntısında üstün müzisyenliği yakalayabileceğiniz, kendine has bir yapım.
Kadro Steve Tucker: Vokal, bas
Trey Azagthoth: Gitar, ek vokal
Erik Rutan: Gitar, klavye
Pete Sandoval: Davul
Şarkılar 1. Kawazu
2. Summoning Redemption
3. Ageless, Still I Am
4. He Who Sleeps
5. To the Victor the Spoils
6. At One with Nothing
7. Opening of the Gates
8. Secured Limitations
9. Awakening
10. I
11. God of the Forsaken
Eline sağlık Oğuz. Şu anda pek mesudum çünkü bu yazıyla birlikte Morbid Angel’ın tüm albümlerini incelemiş olduk. Bir tek alfabetik sırayı bozup araya giren esas ilk albüm “Abominations of Desolation” kaldı, onu da bir ara yazarız elbet.
Albümün ikinci şarkısı “Summoning Redemption”, neredeyse tek başına Gojira diye bir grubun ortaya çıkma sebebi gibi bir şey. Baştan sona Gojira’nın yaptığı pek çok şeyin kaynağı gibi. Tabii önceki albümden “Nothing is Not” da aynı şekilde.
“Gateways…” çıktığı dönem baya eleştirilmişti, ama bence Morbid Angel’ın farklı özelliklerinin çok dengeli şekilde kullanıldığı ve son paragrafta da dendiği gibi MA olduğu 50 metreden anlaşılan şarkılar içeren bir albüm.
“Covenant”la başlayan daha groove’lu şarkı karakterini öne çıkaran ve MA’nın kozmik tarafını törpüleyen, iyice rafine sound’a sahip bir albüm. Öncesindeki “Formulas…”dan bir gıdım daha sıradan ama bana kalırsa sonrasındaki “Heretic”ten 3 gömlek falan üstün bir albüm.
@Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim Ahmet. Gojira ile hiç aram olmadığı için bir şey diyemeyeceğim. Bu albümün fazla gömüldüğünü düşünüyorum, Formulas ile bayağı iyi iş çıkardılar, e tabii grubun geçmişi de belli. Ama o kadar dövülecek bir şey yok bunda, dediğin gibi kendilerine özgü unsurları dengeli şekilde yaymışlar şarkılara.
Bence Formulas’tan kat kat daha iyi bir albüm. Bu albümü ne zaman dinlesem aklıma Tekel birasının 1 YTL olduğu yıllar geliyor. O dönem okul harçlıklarımdan artanları Tekel birasına yatırıp akşamları edirnekapı mezarlığına gidip death metal dinlerken içerdim. Dinlediklerim arasında bu albüm kesin olurdu. Bu albümden başka Autopsy – Mental Funeral, Asphyx – Last One on Earth, Grave – Into the Grave, Sinister – Hate albümlerini de ne zamam dinlesem aklıma mezarlıkta Tekel birası içtiğim günler geliyor.
Kritiğe 5 paragraf lise anınla girmediğin için teşekkürler Oğuz, güzel kritik olmuş.
Bu albümdeki kazımasyon gitar rifflerini acayip seviyorum, özellikle Summoning Redemption’daki giriş kısmı. Pete Sandoval’da yine hayvan gibi şi yapmış.
@crowkiller, Hiç unutmam, Lise 1′de, matematik yazılısındayız. Sorulara giriştim, ikinci ya da üçüncü soruya gelmiştim ki hoca enseme şaaaak diye bir tokat indirdi. Hocaya niye vurduğunu sorduğumda “Kopya çekme” yanıtını aldım. “E hocam zaten kopya çekmiyordum” dedim. “Biliyorum ama yine de uyarayım diye vurdum, ayrıca yaptığın soruların yanıtları doğru.” dedi hoca.
Summoning Redemption’daki gitarları seviyorsan kesin Monstrosity’nin In Dark Purity albümündeki The Angels Venom parçasının 0:21′den itibaren başlayan kısmını da seversin.
@Ouz, 99 yazının son günleri Ankaradayız,meclis parkta içiyoz…Aha bi baktım, bizim sınıf başkanı ultra inek bildiğimiz hatun kafayı maviye boyamış elinde kelebek fena sallıyor…meğer Punk’muş, o dönem punk’ların metalcilerle kedi köpek olduğu yıllar…
Neyse punk demişken aklıma Darkthrone geldi. bi A blaze…kritiği bekliyoruz senden hocam.
Secured limitations daki solo yeryüzünde atmış en iyi Death metal solosu diyebilirim. Adam üç boyutlu solo atabiliyor bu nasıl bir yetenektir ya. Kaç kilo asit içtin, nasıl bir kafayla yazdın inanmak çok zor.
@ismail vilehand, abi daha dün yeminle bu incelemeye girip senin yukarıdaki “02.08.2019 at 16:36″ yorumunu okuyup albüme saldırmıştım. Bugün sen bu yorumu atmışsın. Dünya ne garip ya.
Prodüksiyon açısından MA diskografisinin, “Altars” ve Covenant”dan sonraki en iyi albümü.
Pete Sandoval’ın MA kariyerindeki en teknik performansı bu albümde (Hele ki çoğunluğu ağır-orta tempolardan oluşan bu albüme davul kompozisyonları açısından getirdikleri düşünülürse).
Nile ve Behemoth’un 2000 sonrası sound’ları üstünde en çok söz sahibi olan MA albümü (Bakınız; “Annihilation of the Wicked”, “Zos Kia Kultus”).
Gitar soloları açısından en iyi MA albümü. Rutan ve Azagthoth’un birlikte bu albümde ulaştığı seviyeyi başka bir albümde görmedim henüz. Belki, Masvidal-Schuldiner nezdinde “Human”ı eklerim yanına. Hiçbir solo, bu albümdekiler kadar kozmik hissettirmiyor.
Steve Tucker’ın, MA’daki üç albümlük ilk evresinde vokal bakımından en iyi performansı bu albümde. “Formulas”da ciddi bir prodüksiyon sıkıntısı vardı; vokaller ve davullar aşırı boğuktu. Bu albümde ise ikisi de canavar gibi.
“SECURED LIMITATIONS”… Ağır rahatsız olmak lazım böyle bir şey bestelemek için. LSD kullansam dinlemekten kaçacağım şarkıların başında geliyor o solo bölümü yüzünden. MA’nın yaptığı en iyi şarkılardan biri.
Özetle, göründüğünden çok, ama çok daha büyük bir albüm bu. Tekrar tekrar dinlemek lazım farklı kafalarda.
Eline sağlık Oğuz. Şu anda pek mesudum çünkü bu yazıyla birlikte Morbid Angel’ın tüm albümlerini incelemiş olduk. Bir tek alfabetik sırayı bozup araya giren esas ilk albüm “Abominations of Desolation” kaldı, onu da bir ara yazarız elbet.
Albümün ikinci şarkısı “Summoning Redemption”, neredeyse tek başına Gojira diye bir grubun ortaya çıkma sebebi gibi bir şey. Baştan sona Gojira’nın yaptığı pek çok şeyin kaynağı gibi. Tabii önceki albümden “Nothing is Not” da aynı şekilde.
“Gateways…” çıktığı dönem baya eleştirilmişti, ama bence Morbid Angel’ın farklı özelliklerinin çok dengeli şekilde kullanıldığı ve son paragrafta da dendiği gibi MA olduğu 50 metreden anlaşılan şarkılar içeren bir albüm.
“Covenant”la başlayan daha groove’lu şarkı karakterini öne çıkaran ve MA’nın kozmik tarafını törpüleyen, iyice rafine sound’a sahip bir albüm. Öncesindeki “Formulas…”dan bir gıdım daha sıradan ama bana kalırsa sonrasındaki “Heretic”ten 3 gömlek falan üstün bir albüm.
02.08.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim Ahmet. Gojira ile hiç aram olmadığı için bir şey diyemeyeceğim. Bu albümün fazla gömüldüğünü düşünüyorum, Formulas ile bayağı iyi iş çıkardılar, e tabii grubun geçmişi de belli. Ama o kadar dövülecek bir şey yok bunda, dediğin gibi kendilerine özgü unsurları dengeli şekilde yaymışlar şarkılara.
Ben Heretic’i bayağı severim bu arada. :)
30.08.2021
@Ahmet Saraçoğlu, abi merhaba gojira son albümüyle bu yoldan saptı diyebiliriz sanirim.
Benim için 2000′lerin en iyi death albümlerine girer
Bence Formulas’tan kat kat daha iyi bir albüm. Bu albümü ne zaman dinlesem aklıma Tekel birasının 1 YTL olduğu yıllar geliyor. O dönem okul harçlıklarımdan artanları Tekel birasına yatırıp akşamları edirnekapı mezarlığına gidip death metal dinlerken içerdim. Dinlediklerim arasında bu albüm kesin olurdu. Bu albümden başka Autopsy – Mental Funeral, Asphyx – Last One on Earth, Grave – Into the Grave, Sinister – Hate albümlerini de ne zamam dinlesem aklıma mezarlıkta Tekel birası içtiğim günler geliyor.
Taş gibi albüm taş. Sıcak yaz akşamında dinleyelim. (Güneşte 61 dereceydi bugün)
Kritiğe 5 paragraf lise anınla girmediğin için teşekkürler Oğuz, güzel kritik olmuş.
Bu albümdeki kazımasyon gitar rifflerini acayip seviyorum, özellikle Summoning Redemption’daki giriş kısmı. Pete Sandoval’da yine hayvan gibi şi yapmış.
09.08.2019
@crowkiller, Hiç unutmam, Lise 1′de, matematik yazılısındayız. Sorulara giriştim, ikinci ya da üçüncü soruya gelmiştim ki hoca enseme şaaaak diye bir tokat indirdi. Hocaya niye vurduğunu sorduğumda “Kopya çekme” yanıtını aldım. “E hocam zaten kopya çekmiyordum” dedim. “Biliyorum ama yine de uyarayım diye vurdum, ayrıca yaptığın soruların yanıtları doğru.” dedi hoca.
Summoning Redemption’daki gitarları seviyorsan kesin Monstrosity’nin In Dark Purity albümündeki The Angels Venom parçasının 0:21′den itibaren başlayan kısmını da seversin.
10.08.2019
@Ouz, 99 yazının son günleri Ankaradayız,meclis parkta içiyoz…Aha bi baktım, bizim sınıf başkanı ultra inek bildiğimiz hatun kafayı maviye boyamış elinde kelebek fena sallıyor…meğer Punk’muş, o dönem punk’ların metalcilerle kedi köpek olduğu yıllar…
Neyse punk demişken aklıma Darkthrone geldi. bi A blaze…kritiği bekliyoruz senden hocam.
10.08.2019
@Retrokafa, Notumu alıyorum, mutlaka onu da ele alırım.
Secured limitations daki solo yeryüzünde atmış en iyi Death metal solosu diyebilirim. Adam üç boyutlu solo atabiliyor bu nasıl bir yetenektir ya. Kaç kilo asit içtin, nasıl bir kafayla yazdın inanmak çok zor.
10.01.2023
@Exorsexist, katılmamak elde değil. Hüsnü Şenlendici o kadar kova yapıp böyle klarnet solosu atamıyor.
Dinlerken o kadar yükseliyorum ve yüceliyorum ki, devasa bir tanrıçanın amının yanaklarını lahmacuncu küreği ile tokatlıyormuşum gibi hissediyorum.
Blessed… ve Covenant’ı daha çok seviyorum ama bu albümün bendeki manevi değeri çok büyük.
10.01.2023
@ismail vilehand, abi daha dün yeminle bu incelemeye girip senin yukarıdaki “02.08.2019 at 16:36″ yorumunu okuyup albüme saldırmıştım. Bugün sen bu yorumu atmışsın. Dünya ne garip ya.
Prodüksiyon açısından MA diskografisinin, “Altars” ve Covenant”dan sonraki en iyi albümü.
Pete Sandoval’ın MA kariyerindeki en teknik performansı bu albümde (Hele ki çoğunluğu ağır-orta tempolardan oluşan bu albüme davul kompozisyonları açısından getirdikleri düşünülürse).
Nile ve Behemoth’un 2000 sonrası sound’ları üstünde en çok söz sahibi olan MA albümü (Bakınız; “Annihilation of the Wicked”, “Zos Kia Kultus”).
Gitar soloları açısından en iyi MA albümü. Rutan ve Azagthoth’un birlikte bu albümde ulaştığı seviyeyi başka bir albümde görmedim henüz. Belki, Masvidal-Schuldiner nezdinde “Human”ı eklerim yanına. Hiçbir solo, bu albümdekiler kadar kozmik hissettirmiyor.
Steve Tucker’ın, MA’daki üç albümlük ilk evresinde vokal bakımından en iyi performansı bu albümde. “Formulas”da ciddi bir prodüksiyon sıkıntısı vardı; vokaller ve davullar aşırı boğuktu. Bu albümde ise ikisi de canavar gibi.
“SECURED LIMITATIONS”… Ağır rahatsız olmak lazım böyle bir şey bestelemek için. LSD kullansam dinlemekten kaçacağım şarkıların başında geliyor o solo bölümü yüzünden. MA’nın yaptığı en iyi şarkılardan biri.
Özetle, göründüğünden çok, ama çok daha büyük bir albüm bu. Tekrar tekrar dinlemek lazım farklı kafalarda.