Metal tarihinin en verimli, en yaratıcı 4 yıllık dilimi ne zamandı diye sorulsa çoğu kişi buna 1986-1989 diye cevap verecektir. Thrash metal, heavy metal, power metal gibi türlerinin pek çoğu en büyük klasiklerini bu 4 yıl içinde vermiş; death metal, black metal gibi yakında coşacak türlerin taşları bu dönemde döşenmişti.
Bu 4 yılı özel kılan diğer bir olay da CANDLEMASS’in ortamlara girmiş ve 4 yılda çıkardığı 4 klasik albümle doom metal tarihini şekillendirmiş olmasıdır. BLACK SABBATH, PENTAGRAM, SAINT VITUS, THE OBSESSED, TROUBLE gibi babaların doom metalin tohumlarını ekmesinin akabinde olaya adım atan CANDLEMASS sadece 4 yılda mekânın sahibine dönüşmeyi ve doom metalin zirvesi olarak nitelendirilmeyi başarmıştı.
Tüm bunların baş müsebbibi olan doom metal tanrısı Leif Edling’in vizyonuyla şekillenen CANDLEMASS efsanesi, türün standartlarını belirleyen “Epicus Doomicus Metallicus”un hemen ardından muazzam bir üretkenlik ve yaratıcılıkla bir sonraki çalışmasına soyunmuştu. CANDLEMASS ne ilginçtir ki ilk albümünde gruba tam anlamıyla bir vokalist almamış ve Johan Längquist’ten sadece o albümlük yararlanmıştı. “Epicus Doomicus Metallicus”un çıkışından sonra, yeni albüm yazım süreci sırasında, İtalyan bir baba ile İsveçli bir anneden olan Messiah Marcolin bir gece yarısı Edling’i aramış ve telefon ahizesini tutan annesinin dibinde “Solitude”u söylemek suretiyle CANDLEMASS’e girmişti.
Gerçek adı Bror Jan Alfredo Marcolin olan bu 20 yaşındaki genco, CANDLEMASS’e katılmadan önce ilk grubu MERCY ile iki albüm çıkarmış, adını yasal olarak Messiah yapmış ve her anlamda bu iş için hazır olduğunu göstermişti bile. Sonradan rahip cübbesini sırtına geçirip doom metalin en ikonik karakterlerinden birine dönüşecek olan Marcolin, yer alacağı ilk CANDLEMASS albümü olan “Nightfall” sırasındaysa grubun geri kalanı gibi tişörtlü, kotlu bir elemandan ibaretti.
Sonuçta Marcolin gecenin bir vakti Leif Edling’i arayıp “Anne biraz daha yakın tut… PLİİZ LET Mİ DAY İN SOOOLİİİİİİTÜUUUUUUUUUD!!!” diye çığırmamış olsa belki de doom metal tarihi bambaşka şekillenecek, CANDLEMASS de ilham verdiği gruplar da bambaşka kararlar alarak farklı şeyler oluşmasını sağlayacaktı. Ancak ne mutlu ki bu şekilde oldu ve CANDLEMASS tarih yazma yolculuğunun ikinci adımı olan “Nightfall”u 1987 yılında çıkardı. Albüme baktığımızda “Epicus Doomicus Metallius”un üstüne yine aynı kaliteyi koruyan ve daha kendine güvenen bir CANDLEMASS görüyoruz. Messiah Marcolin’in bu iş için yaratılmışçasına karakterli vokali ve grubun beste açısından daha geniş bir yelpazeyi sahiplenmesi sayesinde ortaya yeni bir başyapıt çıkmıştı.
Grup “Well of Souls”da doom metal tarihinin en iyi şarkılarından birini yaratıyor ve adeta ders veriyor, “Dark Are the Veils of Death” gibi bir şarkıdaysa adeta NWOBHM’den etkilenircesine cayır cayır bölümler de sokuşturuyordu. Grubun melodi yazımı, vokallerin eşlik edilebilirliği ve klip de çekilen “Bewitched”ten de görüleceği üzere akılda kalıcılık konusunda ciddi bir karakter ortaya koyması CANDLEMASS’i bir anda türün en çok ciddiye alınması gereken grubuna dönüştürüyor ve ilk albüm adının da etkisiyle “doom metal = CANDLEMASS” gibi bir hissiyat oluşuyordu.
Bunu sağlayan başlıca unsur Leif Edling’in vizyonu ve yaratıcılığı olsa da bir grubun esas baş rol oyuncusu daima vokalisti olduğundan Messiah Marcolin imgesi kısa sürede grupla özdeşleşmiş ve doom metal vokalistliğinin normları Marcolin tarafından belirlenir olmuştu. Grubun anlattığı şeyleri son derece dramatik şekilde aktaran Marcolin’in bu baskınlığı sayesinde CANDLEMASS de seviye atlamış ve türün mutlak liderine dönüşmüştü. Lars Johansson’un lead gitardaki etkin tarzı ve Edling’in müthiş fikirleri sayesinde “Nightfall” bir başyapıtın ardından gelecek ikinci bir başyapıt olarak metal dünyasında eşine az rastlanır bir istatistik oluşmasını sağlamıştı. Bugün baktığımızda ilk dört CANDLEMASS albümü tartışmasız şekilde doom metalin başucu albümleri arasında yerlerini almış, alıp ders diye dinlenecek işlerdir.
Yazı boyunca ilk dört ilk dört demiş olsam da grubun dağılmadan önceki son çalışması olan “Chapter VI”e de saygısızlık etmeyeyim. CANDLEMASS var oldukça hiç bitmeyecek “Messiah Marcolin’siz CANDLEMASS, CANDLEMASS değildir” muhabbetleri çerçevesinde, Marcolin’le yollar ayrıldıktan sonra çıkan “Chapter VI” de iyi bir albüm elbet, ancak bu dörtlünün akabinde net bir beşinci olarak arkalarına eklenemediği de ortada diye düşünüyorum. Messiah Marcolin tartışmalarında ise ben Marcolin’i gerçekten çok seviyorum. O olmadan CANDLEMASS olmaz diye düşünmesem de o olduğunda CANDLEMASS’in boyut atladığı ve eşsiz bir şeye dönüştüğü de ortada. Şu albümdeki, hatta bence doom metal tarihindeki en iyi şarkılardan biri olan “Samarithan”ı bir dinleyin, sözlerini okuyun;
“The first one she said to me, don’t be afraid I will give you immortality and grace for your soul The second had eyes of gold, she gave me my wings The third gave all wisdom an angel could give to me”
kısmının dehasını iyice bir özümseyin, bu muazzam sözler daha iyi aktarılabilir mi bir düşünün, ondan sonra daha sağlıklı konuşabiliriz.
“Nightfall” doom metal kavramına ilgi duyan, türe dair fikir edinmek isteyen, türü icra etmek isteyen herkesin dinlemek “zorunda olduğu” albümlerden biridir. Hani “Bu hayatta bir kendine, bir de BLACK SABBATH’ın ilk altı albümüne güveneceksin” diye bir söz var ya, aynı şeyi “Bu hayatta bir kendine, bir de CANDLEMASS’in ilk dört albümüne güveneceksin” şeklinde de söyleyebiliriz.
“Nightfall” bu dörtlünün en değerli bileşenleri arasındadır ve yazıda defalarca vurguladığım üzere doom metal diye bir tür varsa o türün en önemli, en değerli parçalarından biridir.
Muazzam kritik muazzam albüm. Ahmet abiye 10larca spamımdan sonra yazdı hahah. Teşekkürler. Albüm hakkındaki düşüncelerimi en yakın zaman için de bilgisayar bulunca yazıcam. Telefonla çok zor yav :)
@tahsin, Oncelikle bu albumle tanisma animi anlatayim. En sevdigim aktivitelerden birisi muzik dinleyerek uyumaktir. O his vardir ya albumudeki en sevdigin , temponun yukseldigi yerlede uykudan bi anda uyanip ulan! neler oluyor diyip 10-15 saniye muzik dinlerken tekrar uykuya dalmak ve bunun albumun sonuna kadar bir dongu icerisinde tekrar etmesi iste hayattaki en cok haz aldigim seydir. Yine moralimin bozuk oldugu bir gece, Universite sinavina da yaklasik 1.5 hafta var, bu aktiviteye album secmek icin dolaniyorum. O zamanlar hafif hafif doom metal dinliyordum. Birden aklima bu kotu gecede Candlemass dinleyip geceyi daha da kotu hale getireyim dedim. Spotify’da albumleri tek tek gezerken bu albumle karsilastim albumun kapagini o kadar cok begendim ki icimden “Abi yok bu kadar guzel bir album kapaginin icindeki muziklerin kotu olmasi imkansiz”, deyip play tusuna bastim.(Ancak bu aktiviteyi o gun album secimi yuzunden gerceklestiremedim cunku sabahin 5′ine kadar albumu surekli gozumu kirpmadan dinledim). Intro sarkisi olan Gothic Stone, birazdan buralarda firtinalar kopacak diyerek 48 saniyede bu firtinaya hazirlamaya calisti. Ancak o kadar surede boyle buyuk bir firtinaya hazirlanmak ne kadar mumkun olacak ki birazdan alabora olacaktim haberim yok.
Sarki sozleri album boyunca okadar derin ve etkili ki istisnasiz her dinleyisimde hayattan bir miktar daha sogurum. Tam bir ustalikla yazilmis bu sozlerin bir de ustat Messiah’in harika vokaliyle bulusmasi tam bir vicdandsizliktir. Mesiahin bu albumdeki performansi albumun bu kadar iyi olmasindaki en buyuk etkendir. Cok buyuksun Messiah. Ve su gercekliginden emin oldugumum iddiayi ortaya atayim :
Messiah doom metal tarihinin en iyi vokalistidir.
Enstruman kullanimi da en az sozler ve vokal performansi kadar etkileyici ve insani uzucu sekilde. Gitar kullanimi oldukca etkin ve basarili. Albumde birbirinden guzel bir suru sololar var.
Kisacasi album tam bir basyapit ve su kisa omrumde bana arkadaslik edecek albumlerden birtanesi.
Well of Souls’un yapılmış en iyi doom metal şarkılarından biri olduğunu düşünüyorum. Ama böyle düşünen bir tek ben değilim elbet. Belki denk gelmemiş olan varsa, Nile “Unas Slayer of Gods”da bu şarkıya selam gönderir.
Bence o 4 albümlük periyodun en iyisi de bu. 10/10 bu iken diğer üçlü 9.9/10 diyebilirim. Nightfall benim için hep bir tık öndedir.
Muhteşem albüm, 10 vermeyen beni üzer. Boş bir salise yok, Candlemass’ın kariyer girişi dönemi hakikaten büyülü ya. Dinlerken yaşadığım hisleri tasvir bile edemiyorum. Bu dünyada büyü varsa kesinlikle Candlemass yapıyor büyüyü.
Samarithan’ı her dinlediğimde tüylerim diken diken oluyor. Basit bir kutsal örgüyü bu kadar teatral bir şekilde aktarabilmek büyük yetenek işi. Marcolin’in çok büyük katkısı var tabi bunun gerçekleşebilmesinde.
Kötü, şeytani ve sinsi tonlardansa daha ilahi bir perdeden ruhumuza dokunuyor genel olarak Nightfall. Albüm kapağı olarak kullanılan Thomas Cole’un efsane tablosu da bu fikre eşlik ediyor aynı zamanda. Bütün albüm adeta transandantalist/romantik akımdan kopup gelmiş. Bu benzerliğin üstüne Thomas Cole’un resimlerinin de bu sanat akımına dahil olması pek tesadüfi gözükmüyor. Albümü baştan aşağıya dinlemek bir William Blake şiiri okumak veya William Wordsworth öyküsü okumaktan farksız.
Şarkıyla Tolstoy’un “Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır” öyküsüyle garip bir paralellik hissediyorum, aslında öyle bir şey yok ama öykünün finali de şarkının finali gibi çok şık.
Okumaya üşenenler için öykünün şöyle bir sesli versiyonunu bırakayım:
Muazzam kritik muazzam albüm. Ahmet abiye 10larca spamımdan sonra yazdı hahah. Teşekkürler. Albüm hakkındaki düşüncelerimi en yakın zaman için de bilgisayar bulunca yazıcam. Telefonla çok zor yav :)
20.08.2019
@tahsin, Oncelikle bu albumle tanisma animi anlatayim. En sevdigim aktivitelerden birisi muzik dinleyerek uyumaktir. O his vardir ya albumudeki en sevdigin , temponun yukseldigi yerlede uykudan bi anda uyanip ulan! neler oluyor diyip 10-15 saniye muzik dinlerken tekrar uykuya dalmak ve bunun albumun sonuna kadar bir dongu icerisinde tekrar etmesi iste hayattaki en cok haz aldigim seydir. Yine moralimin bozuk oldugu bir gece, Universite sinavina da yaklasik 1.5 hafta var, bu aktiviteye album secmek icin dolaniyorum. O zamanlar hafif hafif doom metal dinliyordum. Birden aklima bu kotu gecede Candlemass dinleyip geceyi daha da kotu hale getireyim dedim. Spotify’da albumleri tek tek gezerken bu albumle karsilastim albumun kapagini o kadar cok begendim ki icimden “Abi yok bu kadar guzel bir album kapaginin icindeki muziklerin kotu olmasi imkansiz”, deyip play tusuna bastim.(Ancak bu aktiviteyi o gun album secimi yuzunden gerceklestiremedim cunku sabahin 5′ine kadar albumu surekli gozumu kirpmadan dinledim). Intro sarkisi olan Gothic Stone, birazdan buralarda firtinalar kopacak diyerek 48 saniyede bu firtinaya hazirlamaya calisti. Ancak o kadar surede boyle buyuk bir firtinaya hazirlanmak ne kadar mumkun olacak ki birazdan alabora olacaktim haberim yok.
Sarki sozleri album boyunca okadar derin ve etkili ki istisnasiz her dinleyisimde hayattan bir miktar daha sogurum. Tam bir ustalikla yazilmis bu sozlerin bir de ustat Messiah’in harika vokaliyle bulusmasi tam bir vicdandsizliktir. Mesiahin bu albumdeki performansi albumun bu kadar iyi olmasindaki en buyuk etkendir. Cok buyuksun Messiah. Ve su gercekliginden emin oldugumum iddiayi ortaya atayim :
Messiah doom metal tarihinin en iyi vokalistidir.
Enstruman kullanimi da en az sozler ve vokal performansi kadar etkileyici ve insani uzucu sekilde. Gitar kullanimi oldukca etkin ve basarili. Albumde birbirinden guzel bir suru sololar var.
Kisacasi album tam bir basyapit ve su kisa omrumde bana arkadaslik edecek albumlerden birtanesi.
10/10
20.08.2019
@tahsin, rica ederim, vesile olduğun için sen sağ ol.
Pasifagresif’de doom metal incelemesi mi?.. (Gözleri ovuşturma hareketi)
Umarım devamı gelir, elinize sağlık.
20.08.2019
@Kıyamet metali, haha sağ ol.
https://www.youtube.com/watch?v=VaH554I36gY
Dogada bulunan 4 element :
1- Epicus Doomicus Metallicus
2- Nightfall
3- Ancient Dreams
4- Tales Of Creation
Well of Souls’un yapılmış en iyi doom metal şarkılarından biri olduğunu düşünüyorum. Ama böyle düşünen bir tek ben değilim elbet. Belki denk gelmemiş olan varsa, Nile “Unas Slayer of Gods”da bu şarkıya selam gönderir.
https://www.youtube.com/watch?v=HPYQB7AsSkg
Bir de bu doom şarkısının muazzam bir thrash metal cover’ı vardır ki o da The Haunted imzalı bir rif festivalidir.
https://www.youtube.com/watch?v=gsZ7pLlvqJ0
@Murad, sağ ol. Evet cover içinde cover yapıyorlar orada. :)
@Ahmet Saraçoğlu,
Unas’taki detayı nasıl fark edememişim. Bir Candlemass ve Nile müptelası olarak. Helal olsun abi :)
The Haunted coverı da çok sağlam bu arada.
20.08.2019
@MetaLchesH, ikisine de bayılıyorum. <3
Mikael Akerfeldt’in At the Gallows End coverının da dinlenmesini talep ediyorum. Dinlemeyenin elleri kurusun, kurudu da!
https://www.youtube.com/watch?v=SEoBVg_IESw
20.08.2019
@9yearsago, cok sagol
Bence o 4 albümlük periyodun en iyisi de bu. 10/10 bu iken diğer üçlü 9.9/10 diyebilirim. Nightfall benim için hep bir tık öndedir.
Muhteşem albüm, 10 vermeyen beni üzer. Boş bir salise yok, Candlemass’ın kariyer girişi dönemi hakikaten büyülü ya. Dinlerken yaşadığım hisleri tasvir bile edemiyorum. Bu dünyada büyü varsa kesinlikle Candlemass yapıyor büyüyü.
“At the Gallows End” çok acayip bir şarkı. Lowe versiyonunu bir tık daha fazla severim hatta.
21.08.2019
@Ouz, Kesinlikle katılıyorum albümdeki favori şarkım.
22.08.2019
@Ouz, Özellikle hızlandığı kısımlarda tekrarlanan ana riff fena gaz.
Samarithan’ı her dinlediğimde tüylerim diken diken oluyor. Basit bir kutsal örgüyü bu kadar teatral bir şekilde aktarabilmek büyük yetenek işi. Marcolin’in çok büyük katkısı var tabi bunun gerçekleşebilmesinde.
Kötü, şeytani ve sinsi tonlardansa daha ilahi bir perdeden ruhumuza dokunuyor genel olarak Nightfall. Albüm kapağı olarak kullanılan Thomas Cole’un efsane tablosu da bu fikre eşlik ediyor aynı zamanda. Bütün albüm adeta transandantalist/romantik akımdan kopup gelmiş. Bu benzerliğin üstüne Thomas Cole’un resimlerinin de bu sanat akımına dahil olması pek tesadüfi gözükmüyor. Albümü baştan aşağıya dinlemek bir William Blake şiiri okumak veya William Wordsworth öyküsü okumaktan farksız.
“Samarithan”ın söz ve müzik uyumuna bunca yıl sonra bile inanamıyorum yahu. İnanılmaz bir şarkı.
YOU ARE BEWIIITCCHEEEDD
Leif Edling’in Allah olduğunu söylemeye geldim. Bu kadar.
Şu sıra Samarithan parçasına -yine- takıldım:
https://i.hizliresim.com/f4bdg0i.jpg
Şarkıyla Tolstoy’un “Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır” öyküsüyle garip bir paralellik hissediyorum, aslında öyle bir şey yok ama öykünün finali de şarkının finali gibi çok şık.
Okumaya üşenenler için öykünün şöyle bir sesli versiyonunu bırakayım:
https://youtu.be/SH_Qf2dtf38
04.11.2022
@Ouz, inanılmaz bir şarkı cidden. Ben de açınca asla tek dinlemeyle bırakamıyorum.
Müthiş albüm. Samarithan’ın vokallerini aşamıyorum yahu. Marcolin destansı bir ses.
27.04.2024
Ayrıca ritim gitarda mbappe’nin olması hiç serin değil