# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SOILWORK – A Predator’s Portrait
| 20.07.2019

2000′lerin başında çıkan modern melodik death metal dersi.

En sevdiğim SOILWORK albümünün incelemesini siteye 10 yıldır yazmamış olmam gerçekten çok acayip. “A Predator’s Portrait” benim için hem SOILWORK’ün en iyi albümü hem de 2000 sonrasında İsveç’ten çıkan en iyi melodik death metal albümlerinden biri. Neyse ki yıllardır ertelediğim bu yazıyı şimdi yazıyor ve sitenin kritik külliyatına kazandırıyorum.

Sonradan çok daha şekerlemeli bir hâle bürünen ve sert tarafları ile cheesy tarafları arasındaki makası iyicene açan SOILWORK, bana göre 3 albümlük ilk döneminin son halkası olan bu eseriyle en kusursuz çalışmasına imza atmıştı. İlk üç SOILWORK albümünü grubun ilk dönemi olarak görüyorum. “A Predator’s Portrait”te bu clean vokalli nakarat olayını gayet iyi uygulayan grup, pek çoklarınca SOILWORK’ün modern metale en çok ilham verdiği albüm olarak kabul edilen ve hatta modernleşme konusunda IN FLAMES’e dahi ilham veren albümü “Natural Born Chaos”ta bu nakarat olayına daha bir vurgu yapmış ve esas patlamasına imza atmıştı.

Sonradan melodik nakarat olayına giderek daha fazla ağırlık veren SOILWORK, “A Predator’s Portrait”ta bunu mükemmel bir dengeyle sunmuş ve hayvan gibi rifler ve iç içe girmiş melodi örgülerinin baş rolü oynadığı bir harman sunmuştu. “A Predator’s Portrait”ta kullanılan clean vokaller, sonradan karşımıza çıkacak vokallere nazaran daha bir bağırma odaklıydı ve her ne kadar “Shadowchild” gibi şarkılarda bu sert/temiz kontrastı daha bir vurgulu yansıtılsa da albüm genel olarak sert, yırtıcı ve melodik death metal odaklılığını muhafaza ediyordu. “Bastard Chain”, “Like the Average Stalker”, “Needlefeast” (bu şarkıda FREAK KITCHEN insanı dahi gitarist Mattias IA Eklundh’un da bir solosu var) gibi şarkılarda görülen sağlam rif temelli şarkılar ve “Structure Divine” gibi daha değişken yapılı parçalar, SOILWORK’ün bu kontrast sunma işinde ne derece ustalaştığını gözler önüne seriyor, “modern İsveç melodik death metali böyle yapılır” ifadesini net şekilde duvara kazıyorlardı.

SOILWORK’ün burada başardığı esas şeye gelince, grup sonradan IN FLAMES’in daha bir popülerleştirdiği ve kimilerine göre sulandırdığı tarzı son derece dengeli, taş gibi sunuyordu. Hem bu derece yırtıcı hem bu kadar melodik hem de akılda kalıcı şarkılar yazmak gerçekten de herkesin harcı değil ve SOILWORK zamanında bunu bence herkesten iyi yapıyordu. Albümü dinlerken fark edileceği üzere her şarkı orasında burasında minik melodicikler, aralara giren dolgu melodileriyle dolu ve çok iyi kullanılan dolgu klavyeleriyle birleşince ortaya su gibi akan, sıvı metal tadında bir şey çıkıyor.

Bunu sağlayan en önemli şey gitaristlerin inanılmaz uyumu gerçekten kusursuz çalıyor oluşları. Dönemdaşları ve öncelerindeki melodeath gruplarıyla karşılaştırıldığında SOILWORK gitaristlerinin çok üstün bir lead gitar kullanımı var ve bunun üstüne beste kabiliyeti de eklenince ortaya efsane şarkılar çıkıyor. Peter Wichers’ın sonradan ikinci NUCLEAR BLAST ALLSTARS albümünün tamamını yazmak için görevlendirildiği, Warrel Dane’in ilk solo albümünün büyük kısmını yazdığı falan düşünüldüğünde, kendisinin ne kadar yetenekli bir besteci olduğu görülebilir. Aynı şekilde vokalist Speed de bu albümde hiçbir şeyden çekinmeden içini dışına çıkarırcasına söyleyerek şarkılara can veriyor, “A Predator’s Portrait”ın yükseldikçe yükselmesini sağlıyor. Vokal demişken, albüme adını veren şarkıda Speed’e nakaratlarda OPETH’ten Mikael Åkerfeldt eşlik ediyor ki bu şarkı tüm zamanlarda en sevdiğim SOILWORK şarkısı olarak tarih kitaplarındaki yerini alıyor. 2001 yılında albümü ilk kez dinlediğimde, bu ikisinin nakaratlarda karşılıklı söylediği yer geldiğinde zevkten altımı pislemiştim. Bu düetin sebebi ise, SOILWORK Eylül-Ekim 2000 arasında Studio Fredman’da “A Predator’s Portrait”ı kaydederken, OPETH’in de aynı stüdyoda “Blackwater Park”ı kaydediyor oluşu ve SOILWORK’ün Åkerfeldt’e bu şarkıda konuk olmasını teklif etmesi. Kalp.

Albümü çok iyi yapan ve yine türdaşlarının önüne geçiren diğer bir konu da bana kalırsa melodik death metal grupları arassındaki en yetenekli ve versatil davulcu olan Henry Ranta’nın mükemmel performansı. SOILWORK’te destan yazdığı sırada internet fazla etkin olmadığından SOILWORK dendiğinde akıllara hep Dirk Verbeuren geliyor -ki kendisini çok severiz, hastasıyız- ama Ranta’nın yaratıcılığı ve sıra dışı fikirlerini başka hiçbir melodik death metal grubunda görmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Albüme adını veren şarkının ilk 1 dakikasındaki davullara bakmanız bile Ranta’nın ne kadar zevk sahibi ve fikirlerle dolu bir davulcu olduğunu görmek için yeterli.

Çıkalı 18 yıl olan “A Predator’s Portrait” benim için İsveç melodik death metalinin 2000 sonrasında çıkan belki de en iyi albümü. SOILWORK sonradan melodik nakarat olayına daha bir abanınca olayın sert tarafını seven kitleyi biraz kaybetti ama daha büyük bir kitleye ulaşmayı başardı. “A Predator’s Portrait”; “Steelbath Suicide” ve “The Chainheart Machine”deki yardırmalı aşırı agresif SOILWORK ile sonradan gelecek ve sayısız gruba ilham verecek “Natural Born Chaos”un en iyi taraflarını bir araya getiren, hiç boş şarkı içermeyen mükemmel bir albüm ve bugün bile ilk günkü tazeliğini koruyor. Eğer SOILWORK’e karşı olumsuz bir bakış açınız varsa ve bu albümü henüz dinlemediyseniz, bence albüme adını veren şarkı ve “Shadowchild” başta olmak üzere bu albümü bir dinleyin, çünkü burada gerçekten de türünün en iyi örneklerinden biri var.

Not: Aynı dönemden kıyıda köşede kalmış bir diğer albüm de kadrosunda SOILWORK’ten Speed ve Henry Ranta ile DARKANE’den Klas Ideberg’i barındıran ve SOILWORK’ten çok daha yırtıcı bir melodik death metal/thrash metal kırması yapan TERROR 2000’ın “Slaughterhouse Supremacy” albümüdür. Ona da bakmanızı tavsiye ederim, özellikle de albüme adını veren şarkıya mutlaka bir göz atın.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.52/10, Toplam oy: 33)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2001
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Björn "Speed" Strid: Vokal
Peter Wichers: Gitar
Ola Frenning: Gitar
Ola Flink: Bas
Henry Ranta: Davul
Carlos Del Olmo Holmberg: Klavye

Konuk:
Mikael Åkerfeldt: Vokal (10)
Mattias IA Eklundh: Lead gitar (3)
Eskil Simonsson: Sample'lar (6)
Şarkılar
1. Bastard Chain
2. Like the Average Stalker
3. Needlefeast
4. Neurotica Rampage
5. The Analyst
6. Grand Failure Anthem
7. Structure Divine
8. Shadowchild
9. Final Fatal Force
10. A Predator's Portrait
  Yorum alanı

“SOILWORK – A Predator’s Portrait” yazısına 12 yorum var

  1. Ugur says:

    Benim de en sevdiğim Soilwork albümü.Ayrıca bence en iyi albümleri ve gelmiş geçmiş en iyi melodik death metal albümlerinden bir tanesi.Bonus şarkı Asylum Dance de dahil olmak üzere her bir parçası kusursuz.

    O dönemki kadronun mükemmelliği de ayrı bir konu cidden.Dirk’ü ben de aşırı seviyorum; Dirk mü Henry mi diye sorulsa Dirk ağır basar ama Henry Ranta’nın hakkını yememek lazım.Müthiş underrated bir adam.Sadece bu albüm değil çaldığı tüm albümlerde yaratıcılığı ve yırtıcılığını gösteriyor.

    Bir de şu kadrodan bir tek Björn’ün kalmış olması da üzmüyor değil.

    “Pre-millenium futurrrrristic”
    10/10

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ugur, Aylum Dance de efsane şarkı.

    “Aay kın siiiiğiiii streync tings kamiiin oovır miiiiii…”

  2. Backbone says:

    Mükemmel albüm, kritğini birkaç yıldır bekledikten sonra görmek mutlu etti :)

    Ahmet Saraçoğlu

    @Backbone, ben de bunca zamandır neden yazmadığıma anlam veremedim. :)

  3. Gelmiş geçmiş en iyi melodik death metal albümlerinden biri bu. Her şarkısı için ayrı kritik yazabilirim.

  4. Cryosleep says:

    Muhteşem bir albüm ya.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Cryosleep, çok fazla kalp.

  5. Bence Peter Wildöer’le birlikte melodik death metal tarihinin gelmiş geçmiş en üst düzey iki davulcusundan biri Henry Ranta’ydı. Başta “A Predator’s Portrait” olmak üzere gruptan ayrılana kadar yaptıkları diğer MDM gruplarının davulcularıyla mukayese kabul etmez. Dirk Verbeuren de Soilwork’te çaldı ve teknik olarak elbette ki o da çok iyi davulcu ama davul yazımı olarak asla karşılaştırmam. Ranta hem teknik hem yazım olarak müthiş bir davulcuydu, sonra ortamlardan çekilmeyi tercih etti. Wildöer’e hiç girmiyorum, o zaten ruh hastası.

    Abdurrahman Dilipunk

    @Ahmet Saraçoğlu, Yayınlandığı dönemde dinleme şansına sahip biri olarak diyeceğim o ki en önemli 10 melo-death albümünden biri. Prodüksiyon biraz daha iyi olsaydı ilk 5teydi. Bu arada, evet Henry Ranta döneminin en iyisi olabilir.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Abdurrahman Dilipunk, ben de çıktığı dönem dinlemiştim, aklım çıkmıştı. Kendi türü içerisinde de, genel olarak da aşırı üst düzey bir albüm. MDM sahnesinde Needlefast, Shadowchild, A Predator’s Portrait, Like the Average Stalker, Bastard Chain gibi şarkılar yapabilecek başka bir grup yok.

    Prime Soilwork aşırı underrated bence.

  6. Ali Osman says:

    Her şeyiyle ölüp bittiğim bir albüm ya. Gerçekten davul kullanımı çok başka bir seviyede, Like the Average Stalker’ın ana riffini şarkı boyunca duymamıza rağmen 3.46’da giren OLAĞANÜSTÜ davullar tamamıyla işitsel bir illüzyon yaratıp sanki bambaşka bir riffi dinliyormuşsunuz hissi yaratıyor. İnanılmaz bir vizyon.

    Ali Osman

    @Ali Osman, aklını yerinden oynatmak isteyenler için; https://youtu.be/4582p1wF19M?si=GMzJbJofJ3wi02h9

    Abimiz malum yerdeki gülüşüyle her şeyi özetliyor aslında.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.