İnternet ve metal müzik kadar bana merak etmediğim ama “dünyada böyle olaylar da oluyor” tadında bilgiler sunan başka bir şey olmadı. Bu bilgiler doğrultusunda ister istemez hayata ve insanlara bakışım da değişti tabii. Mesela Sikfuk’ın 2009 çıkışlı “Shitfisted Superman… the Man of Stool” albüm kapağındaki Superman’in, kirlenmiş sol kolunun orada ne işi olabileceğini ilk gördüğümde anlamamıştım, tamamen şaka amaçlı yapılan bir göndermedir diye düşünmüştüm. Ama kısa bir araştırmadan sonra bunun birtakım çevrelerce bayağı bayağı uygulanan bir yöntem olduğunu öğrendim. Acaba o birtakım çevrelere, gündüz işinde gücünde görünen ve elindeki hamuru leziz bir pideye dönüştürmeden önce itinayla mıncıklayan, sonra hamura şekil vermek için tırnaklarını kullanan amca da dâhil olabilir miydi?
Sikfuk ilginç bir goregrind, kendi deyimleriyle turdgrind/doo-doo grind oluşumu. 2001 yılında kurulup 2002 yılında ilk albümün çıkaran ama zaten bir dolu benzeri olduğu için ilk albümüyle pek ses getirmeyen Sikfuk, asıl bombayı 2006 çıkışlı “Teabagged at Birth” ile patlattı. Lirik konseptini tamamen değiştirip işin içine bolca mizahi öge katarak bunu müziğiyle, özellikle de vokalleriyle de destekleyen oluşumun beyni Nikfuk, varyasyonlu guttural vokal yapma meziyetlerini bu albümde epeyce sergiledi. Bahse konu albümün üç sene sonrasında gelen yapım ise grubun “bok” konusuna ufaktan sarmaya başladığı ilk eser oldu. Sonrasında Nikfuk’ın hayatına, Sikfuk’ın ikinci vokali olacak Loogie Lobber müstear isimli hanım girdi ve konsept tamamen boka dönüştü. “Diarrhea Duet” albümü de Sikfuk’ın 2013’ten beri yaptığı split’lerde bulunan bazı eserlerin yeni eserlerle harmanlanıp yapılarının biraz değiştirildiği, sound’unun ise epeyce değiştirildiği bir yapım.
10 senelik hasreti, ishal düetiyle sonlandıran ve artık iki kişilik olan Sikfuk’ın yeni albümü oldukça kolay dinlenebilir yapıda. Bir defa eskiden olduğu gibi süresi 5 dakikaya yaklaşan ve dinlemesi zaman zaman ızdıraba dönüşebilen şarkılar, yerini en fazla 2 dakika 50 saniye süren ve genellikle 1 dakika civarı süren işlere bırakmış. Bu tür bir müzik için ideal süreler, beğenen loop’a alır tabii. Az önce de dediğim gibi konsept artık neredeyse tamamen bok üzerine kurulu, şarkı isimleri -varsa- lirikler bok temalı. Elbette tema bok olunca, müzik tarafında da boktan bir şeyler bekleniyor.
Nikfuk, Sikfuk tarihinde görülmemiş bir şeyi yapıyor ve ishal olup tuvalete henüz gitmediğiniz anlarda bağırsaklarınızdan hiç beklemediğiniz anlarda çıkan acayip ve gürültülü gurultuları andıran efektli vokallerle eşinden destek alıyor. İkincil vokaller, zaman zaman yoktan değil de boktan var edilen devasa bir canavara dönüşüp çıktığı yerin sahibini yutacak hâle geliyor. Nikfuk ise bilindik guttural vokal stillerini birer birer konuşturuyor, yeri geliyor domuz sesi bile (evet gerçekten domuz sesi) çıkararak bu muhteşem eserin ruhunuzu adeta boklu ellerle okşamasını sağlıyor.
Albümün sound’u -bilinçli seçim olduğu belli- acayip amatör işi ve vokaller ön planda. Bunun nedeni bence bahse konu şarkıların bazılarının zaten nispeten sert kayıtlarla daha önce çıkmış olması. Konsepti büsbütün değiştirince sound’u da buna dönüştürmüşler. Davullar tahmin edeceğiniz üzere programlama. Ama aynı amatörlük, belki de ilkellik davullarda da mevcut. Bundan 10-12 sene önce deli gibi dinlediğim Kolombiyalı brutal death/goregrind gruplarının kullandıkları davul tonları ve ritim kalıpları kullanılmış, kurcalamak isteyenler için Evil Darkness “Dark Blasting Tongue” albümü örneklerden biri.
Dinlerken çok kafa yormayan, eğlencelik, yüzünüzde dakikalar sürecek tebessüm oluşturacak bir şeyler arıyorsanız, “Diarrhea Duet” sizin için biçilmiş kaftan. Bana kalırsa Sikfuk’ın girdiği bu boktan yol gayet iyi, aynen devam etsinler. Daha normal albümlerde görüşmek üzere.
Kafasına göre, özgün, ticari kaygı beslemeyen gruplara her zaman saygı duymuşumdur. İçlerinde beğendiğim oldu mu? Hayır. Bu grup da beğenmediğim oluşumlardan biri.
@Ahmet Saraçoğlu, Tarzlar ilginç ;) saygı duyma nedenim denenmişi denemiyorlar.Yaptıkları işler çoğunluğa hitap etmiyor ama vazgeçmiyorlar bence buna saygı duyulmalı.
Igorrr var mesela onları beğenirim birazcık.
İkinci albümlerini hatırlıyorum bunların. İnanılmaz geyik bir gruptu. Şimdi hepten makaraya şamataya sarmışlar. Kendi tarzları dahilinde eğlenceli gruptur. Herkese hitap etmeyeceği zaten çok açık. Ama böyle gırgır şamata adamların olması güzel bir şey. Hiç bir şeyi iplemiyorlar. Kafalarına göre bir şeyler üretiyorlar. Zaten prodüksiyon amatörlüğünden de belli biraz olay. Fakat zaten böyle de olması gerekiyor. Şarkılarını yazarken 5 dakika bile düşündüğünü sanmıyorum. Rastgele 2-3 kalıbı o anki ruh haline göre sıralayıp üstüne vokal vs ekleyip geçiyorlar bence. Eğlenmek istiyorsanız Rompeprop vb eğlenceli goregrind işlere merakınız varsa dinlenecek grup sayılır.
Kafasına göre, özgün, ticari kaygı beslemeyen gruplara her zaman saygı duymuşumdur. İçlerinde beğendiğim oldu mu? Hayır. Bu grup da beğenmediğim oluşumlardan biri.
19.07.2019
@Zafer, her zaman saygı duyuyor ama hiçbirini beğenmiyor oluşun baya ilginçmiş.
19.07.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Tarzlar ilginç ;) saygı duyma nedenim denenmişi denemiyorlar.Yaptıkları işler çoğunluğa hitap etmiyor ama vazgeçmiyorlar bence buna saygı duyulmalı.
Igorrr var mesela onları beğenirim birazcık.
19.07.2019
@Zafer, anladım tamamdır.
İkinci albümlerini hatırlıyorum bunların. İnanılmaz geyik bir gruptu. Şimdi hepten makaraya şamataya sarmışlar. Kendi tarzları dahilinde eğlenceli gruptur. Herkese hitap etmeyeceği zaten çok açık. Ama böyle gırgır şamata adamların olması güzel bir şey. Hiç bir şeyi iplemiyorlar. Kafalarına göre bir şeyler üretiyorlar. Zaten prodüksiyon amatörlüğünden de belli biraz olay. Fakat zaten böyle de olması gerekiyor. Şarkılarını yazarken 5 dakika bile düşündüğünü sanmıyorum. Rastgele 2-3 kalıbı o anki ruh haline göre sıralayıp üstüne vokal vs ekleyip geçiyorlar bence. Eğlenmek istiyorsanız Rompeprop vb eğlenceli goregrind işlere merakınız varsa dinlenecek grup sayılır.