- Gözünü öyle yapmasından hoşlanmıyorum. O yüzden müziğini de dinlemiyorum.
- İyi de o, gözünü mahsus öyle yapmıyor ki. Adamın gözü doğuştan öyle, çocukluk fotoğrafları da var, aynı şimdiki gibi.
- Aaa öyle mi?
- Evet, göz kapağında kas zayıflığından kaynaklanıyormuş, bir yerde okudum. Buna çok takılma, dinle sen adamın müziğini.
- Yok dinlemem, dinlerken aklıma gözleri gelir yine gıcık olurum.
Fikirlerine değer verip saygı duyduğunuz yakın çevrenizdeki insanların bile ciddi anlamda saçmalayabileceğinin göstergelerinden biri. Toplumun ilkel ön yargılarını ve tepkilerini göğsünde yumuşatıp karşı tarafa şaşıracakları şekilde iade edebilen biri. Yalnızca etnik kimliğine paye verip onu, tuzak sorularla farklı sahalara çekerek istedikleri gibi yanıtlar verdirmeye gayret eden “gasteci”lere ters köşe cevaplar verip konuyu daima müzik çemberinde tutan biri. Sırf kendi keyfi için kâh nezleyken kâh bilgisayar masasının altındayken vokal kayıtlarını yaptığı demo albümünü, hiçbir beklentisi yokken prodüktöre teslim edip aynı günün akşamında demo’nun albüme dönüşeceği haberini alan biri.
12 ay boyunca, güvenlik nedeniyle bir gün bile çarşı izni olmadan, çoğu zaman evrak yoğunluğu nedeniyle pazar günlerinin de mesaiye dâhil olduğu bir ortamda askerlik yapıyor, başınızda komutanın bulunmadığı anlarda çok düşük sesle bilgisayardan müzik dinleme imkânınız oluyorsa ve o anlarda, “Sakin Olmam Lazım”ı dinleyebiliyorsanız, çok ama çok şanslı birisinizdir. Albümün adı, öyle bir ortamda takınmanız gereken tavrı simgeler bir defa; evet, sakin olmanız lazımdır. Bunu bolca tekrar edersiniz kendi kendinize. Sonra albümü başlatır, yüzünü bile görmediğiniz birinin, içli içli söylediği “Yarası Saklı”ya içinizden eşlik eder, “Seninki Dert mi?”nin girişi ve devamında gelen piyano bölümüyle iç geçirir, “Evde olsam da klavyeyle eşlik etsem şu kısma,” der, “Ben Gideyim”in üçüncü dakika civarında başlayan ve içinizdeki yaraları deşen melodilerle gözünüzde oluşan fazladan nemi gözlerinizi arka arkaya kırparak gidermeye çalışır, “Hangimiz Masumuz”un iç ürperten girişiyle diken diken olan tüylerinize aldırmayıp “Gözü tam açık olsa da” derken sanatçının neyi kastettiğini anlamaya gayret ederek dakikaların -size göre- daha normal geçmesini sağlarsınız.
Albümdeki dört parçayla ilgili konuşurken “iç” sözcüğüne yaptığım vurgular dikkatinizi çekmiş olabilir. Esasen bir demo kayıt olan ve stüdyo ortamında profesyonel mix/mastering işlemlerinden sonra tam bir albüme dönüşen “Sakin Olmam Lazım” belki daha bile fazla vurgu yapmamı gerektirecek derecede “iç”e dokunan, dokunmakla kalmayıp iç dünyanızı çepeçevre kuşatarak belirli zamanlarınızın fon müziği hâline gelebilen bir eser. Albümün türü, sanatçının şarkıları dillendirirken yaptığı nağmelerin makamı, enstrümanların genelinden yayılan dijitallik, albüm başladığı andan itibaren önemini yitiriyor, önemli konuma geçen ve oradan ayrılmayan, müziğin ta kendisi oluyor.
“Yarası Saklı”nın girişindeki piyanolar, hayatının belirli dönemlerinde epeyce tatsız bir şeyler yaşamış olması kuvvetle muhtemel birinin, notalara dökülen acılarının art arda sıralandığının haberini veriyor. Verilen haberin ne denli doğru olduğu, “Hüzünle Karışık”ın adına yaraşır biçimde hareketli başlangıcının ardından giren gam kasavet dolu nakaratıyla su yüzüne çıkıyor. Albümün geri kalanı da en az ilk iki şarkı kadar, melodilerle ete kemiğe bürünen, konsantre üzüntü içeren eserler olarak “Sakin Olmam Lazım”ın; yıkılması, -belki sanatçının kendisi tarafından bile- aşılması ve daha da önemlisi kitleler tarafından görmezden gelinmesi mümkün olmayan bir anıta dönüşmesini sağlıyor.
Yapımın geneline yayılan kalp kırıklığı, ardı arkası kesilmeyen etkileyici melodilerle birlikte tabii ki sözlerde de kendisini gösteriyor. Sanatçı kimi zaman “Bedduadır sana bütün sözlerim, inanmazsın ama yolun’ gözlerim,” diyerek söylemek istediğini açıktan dile getiriyor kimi zamansa “Karın oldum eriyorum, Güneş olma yamacımda,” diyerek nahifliğinin iz düşümü şeklinde nitelendirebileceğim zarafetini şarkılarına yansıtıyor. Öfkesini dizginlemek isteyen, acılarını içine gömen ama her ikisinin hissettirdiklerini, müzikal düzlemde başta kendisine, sonra dinleyenlere aktarmakta hayli başarılı olan sanatçı, albümün tamamında kendi bestelerini ve sözlerini kullansa da “Seninki Dert mi?”nin girişinde, The Dandy Warhols’un 1999 çıkışlı albümü “Thirteen Tales From Urban Bohemia”daki “Sleep” adlı parçasından bir sample’a -iyi ki de- yer veriyor. Ve evet, sanatçının başarılı müzikal hayatını taçlandırdığı ilk albüm “Sakin Olmam Lazım” onun daha çok kişi tarafından tanınmasına, sevilmesine, benimsenmesine zemin hazırlıyor.
Yaptığı müziğin temellerini katıldığı kilise korolarından, Gomidas Vartabed’den, arabeskten, türkülerden, rock ve metalden, yaşamdan alan biri. Hayat kadar ölümün de güzel olduğunu savunan, ormanlık alanda yürürken öldürmüş olabileceği minik canlılara üzülen, kimi zaman yere düşen kahve kupasıyla kimi zaman kendisiyle kavga eden biri. Gerçekten kendinle baş başa kaldığında göreceğin üzere senden daha sen, bana kalırsa benden daha ben biri Hayko Cepkin. Belki müzikal taraftaki başarısının sırrı da budur.
Şarkılar 1. Yarası Saklı
2. Hüzünle Karışık
3. Son Kez
4. Görmüyorsun
5. Eller Aldı
6. Seninki Dert mi?
7. Boşluk
8. Ben Gideyim
9. Fırtınam
10. Hangimiz Masumuz
11. Zaman Geçti
hayko cepkin ismini çıktığı yıl bir müzik kanalında duymuştum. Müzikal tarzı ve imajı farklıydı. Yaptığı müziği seviyordum ama çevremden nasıl tepki göreceğimi bilmediğim için gizli gizli dinliyordum. Bu gizlenme durumu beni suç işliyormuşum hissettiriyordu. Komik olan şu ki insanlar önce eleştirir, sonra kabullenir sonra da bağrına basar. Nitekim benim çevremde de öyle oldu. Kendini kabul ettirme konusunda gayet doğru bir yol izlediğini düşünüyorum, şimdilerde hayko cepkin hakkında duyduğum şeyler genelde “hayko çok kafa adamdır” tarzında şeyler oluyor.
Sitenin muhafazakarları gelmeden, “popçular dışarı” demeden önce söyleyeyim ki, Hayko Cepkin’in kişiliğine ayrı bu albümüne ayrı hastayım! Evet pop, evet arabesk, evet tekno… Cepkin azınlığın azınlığının azınlığı olduğu ve bundan hiç gocunmadığı ülkede rock-metal adına yapılabilecek en azınlık müziği yapıyor ve bunu nefis bir “iç”tenlikle kotarıyor. “Fırtınam” benzeri tek bir şarkı yapamayacak kişiler üşüşüp “true metal” takılabilir. Hayatı metal bir adam olan Hayko’nun onları neresine takacağı bırakalım bu güzel adamın keyfine kalsın:) Yolu apaçık olsun! İyi ki var Hayko. Onunla aynı ülkede doğmuş olmaktan bile gurur duyuyorum.
Bu albümün bendeki yeri ayrıdır.15 ay askerlik boyunca döndüre döndüre dinlemiştim.
Hayko maalesef bu albümün üzerine çıkamadı. 2. albümü Tanışma Bitti de iyi albüm ama bu albümdeki özgünlük yok onda. 2. albümden sonrakiler ise Hayko’nun fantezi vokal denemeleri.
ilk olarak Oğuz’a teşekkür etmek gerekir. Bu adamın benim için önemi dünyada kimsenin umurunda olmayan tek kişilik black metal gruplarını bulup onları dinleyip hakkında kritik yazması. Yeterince absürt olması yetmezmiş gibi birde Hayko gibi piyasa sanatçısı denilecek bir kişinin ilk albüm kritiğini yazması adeta inception absürtlük içinde absürtlük. Emeğine sağlık.
Albüm çıktığında lisedeydim. Kurban, mor ve ötesinin piyasayı parçaladığı dorian, çilekeş, mangaların yeni piyasaya çıktığı yıllardı. Ülkede ki en teknolojik ürünün 6600, kurtlar vadisi izleyen herkesin ertesi gün okulda Çakır,Memati olduğu, Avrupa Yakasının tam olarak anlaşılmadığı, Bu femlerin memlerin zirve yaptığı yıllardı. Havuz problemlerinin öss sınavından çıkarıldığı yıllardı. mat2 ler fen2 ler… İnsanlara o dönem o kadar çok yükleme yaptılar ki insanlar istemediği okullarda istemediği bölümleri okudular falan filan….
Hayko o dönemin samimi bizden bir karakteriydi. Albüme de denilecek birşey yok zaten 10/10. Favorimde Görmüyorsun şarkısı. Hey gidi hey…
@kspsml, Selam, rica ederim absürtlük benim işim; dünyada bir iki gün arayla hem Sikfuk hem de Hayko Cepkin kritiği yayınlanan başka biri yoktur sanırım. :)
Hayko Cepkin’i sevip, bu albümü hiç sevmeyenlerdenim ben de. İlk bu albümle tanımıştım. Zaman Bitti’nin klibi dönüyordu televizyonda. Acayip baydığımı hatırlıyorum. Sonrasında ise adam müziğini bir sertleştirmeye başladı.. Verdi distortion’ı, brutal vokalleri. N’oluyor lan dedim. Türkçe pop müziklerin döndüğü kanallarda benim sevdiğim müzisyenler gibi marjinal giyinen bir adam çıkıyor, veriyor yine benim sevdiğim gibi cazur cuzur tavizsiz müziği. Hatta sanat müziği namelerinin arasına sadece death metal, metalcore vb. türevlerle özdeşleştirebildiğim brutal vokalleri dayıyordu. Tanışma Bitti ve Sandık albümlerini az dinlemedim bu yüzden. Daha sonra Aşkın Izdırabını… albümü geldi. Onu öncekiler kadar sevmedim fakat o dönem bir kıza tutulmuş ve “Hay bu aşkın ızdırabını…” modunda olduğum için bayağı sarılmıştım ona da. En son da Beni Büyüten Şarkılar geldi fakat ona hiç ısınamadım. Çok zorlama geldi kulağıma. Ben İnsan Değil Miyim?’i ortasında hayvan gibi scream ile dinlemektense Müslüm Gürses’ten dinlemeyi tercih ederim, -ki az dinlememişimdir:)
İşin garibi Hayko Cepkin de benim gibi düşünüyor ve bu albümün çok da içine sinen bir iş olmadığını söylüyor. Hatta, “İlk albümüm Tanışma Bitti’dir. Sakin Olmam Lazım demo’dur. O albüm hiç sert değil. Ben her albümde daha da sertleşmeyi tercih ettim.” demişti. Bu açıdan çok iyi bir kariyer çizdiğini düşünüyorum. Piyasaya klavyeci olarak girip, Demir Demirkan’ın İstanbul albümü gibi önemli işlerde yer aldıktan sonra, herkesin kabul edebileceği, aşk sözleri ağırlıkta bir ilk albümle kendini kabul ettirip; sonradan yavaş yavaş kafandaki istediğin müziğe evrilerek Türk Pop müziğinde bir alternatif oluşturmak. En başta Sandık gibi bir albümle gelseydi, Açtırdınız Kutuyu gibi belki de death metal sayılabilecek bir şarkıya klip çektirebilmesi mümkün değildi herhalde.
@Raddor, Hayko aslında doğru söylüyor, bu albüm demo kayıttı ama bu albüm olmasaydı bu kadar tanınırlık elde edebilir miydi bilemiyorum. İkinci ve üçüncü albümlerini sevip ben de “Aşkın Izdırabı” (iki üç parçası hariç) ve sonra gelen işlerini çok beğenmiyorum.
Şuana kadar gittiğim açık ara en iyi sahneye sahip konser 4 Mart’ta gittiğim senfonik konseriydi. Müthiş bir sanatçı. Setlist zaten harikaydı, çalmasını istediğim tüm şarkıları çaldılar. Bir de ekstra sanatçılar, ney, orkestra dahil olunca mükemmel bir gece oldu. Yurtdışından bir arkadaşım gelse, beni bir rock-metal konserine götür dese düşünmeden Hayko’ya götürüm.
hayko cepkin ismini çıktığı yıl bir müzik kanalında duymuştum. Müzikal tarzı ve imajı farklıydı. Yaptığı müziği seviyordum ama çevremden nasıl tepki göreceğimi bilmediğim için gizli gizli dinliyordum. Bu gizlenme durumu beni suç işliyormuşum hissettiriyordu. Komik olan şu ki insanlar önce eleştirir, sonra kabullenir sonra da bağrına basar. Nitekim benim çevremde de öyle oldu. Kendini kabul ettirme konusunda gayet doğru bir yol izlediğini düşünüyorum, şimdilerde hayko cepkin hakkında duyduğum şeyler genelde “hayko çok kafa adamdır” tarzında şeyler oluyor.
Sitenin muhafazakarları gelmeden, “popçular dışarı” demeden önce söyleyeyim ki, Hayko Cepkin’in kişiliğine ayrı bu albümüne ayrı hastayım! Evet pop, evet arabesk, evet tekno… Cepkin azınlığın azınlığının azınlığı olduğu ve bundan hiç gocunmadığı ülkede rock-metal adına yapılabilecek en azınlık müziği yapıyor ve bunu nefis bir “iç”tenlikle kotarıyor. “Fırtınam” benzeri tek bir şarkı yapamayacak kişiler üşüşüp “true metal” takılabilir. Hayatı metal bir adam olan Hayko’nun onları neresine takacağı bırakalım bu güzel adamın keyfine kalsın:) Yolu apaçık olsun! İyi ki var Hayko. Onunla aynı ülkede doğmuş olmaktan bile gurur duyuyorum.
Bu albümün bendeki yeri ayrıdır.15 ay askerlik boyunca döndüre döndüre dinlemiştim.
Hayko maalesef bu albümün üzerine çıkamadı. 2. albümü Tanışma Bitti de iyi albüm ama bu albümdeki özgünlük yok onda. 2. albümden sonrakiler ise Hayko’nun fantezi vokal denemeleri.
ilk olarak Oğuz’a teşekkür etmek gerekir. Bu adamın benim için önemi dünyada kimsenin umurunda olmayan tek kişilik black metal gruplarını bulup onları dinleyip hakkında kritik yazması. Yeterince absürt olması yetmezmiş gibi birde Hayko gibi piyasa sanatçısı denilecek bir kişinin ilk albüm kritiğini yazması adeta inception absürtlük içinde absürtlük. Emeğine sağlık.
Albüm çıktığında lisedeydim. Kurban, mor ve ötesinin piyasayı parçaladığı dorian, çilekeş, mangaların yeni piyasaya çıktığı yıllardı. Ülkede ki en teknolojik ürünün 6600, kurtlar vadisi izleyen herkesin ertesi gün okulda Çakır,Memati olduğu, Avrupa Yakasının tam olarak anlaşılmadığı, Bu femlerin memlerin zirve yaptığı yıllardı. Havuz problemlerinin öss sınavından çıkarıldığı yıllardı. mat2 ler fen2 ler… İnsanlara o dönem o kadar çok yükleme yaptılar ki insanlar istemediği okullarda istemediği bölümleri okudular falan filan….
Hayko o dönemin samimi bizden bir karakteriydi. Albüme de denilecek birşey yok zaten 10/10. Favorimde Görmüyorsun şarkısı. Hey gidi hey…
25.07.2019
@kspsml, Selam, rica ederim absürtlük benim işim; dünyada bir iki gün arayla hem Sikfuk hem de Hayko Cepkin kritiği yayınlanan başka biri yoktur sanırım. :)
@kspsml, abi nerede yazıyor bu kritikleri, acayip merak ettim, hangi grupları takip edip yorumladığını öğrenmek isterim haykonun.
23.07.2019
@kenibıl, Oğuz’dan bahsediyor orada
25.07.2019
@kenibıl, Merhaba, @Berca B. ‘nin de belirttiği gibi benden bahsediyor arkadaş. Ufak bir yanlış anlama oldu sanırım, sağlık olsun.
Hayko Cepkin’i sevip, bu albümü hiç sevmeyenlerdenim ben de. İlk bu albümle tanımıştım. Zaman Bitti’nin klibi dönüyordu televizyonda. Acayip baydığımı hatırlıyorum. Sonrasında ise adam müziğini bir sertleştirmeye başladı.. Verdi distortion’ı, brutal vokalleri. N’oluyor lan dedim. Türkçe pop müziklerin döndüğü kanallarda benim sevdiğim müzisyenler gibi marjinal giyinen bir adam çıkıyor, veriyor yine benim sevdiğim gibi cazur cuzur tavizsiz müziği. Hatta sanat müziği namelerinin arasına sadece death metal, metalcore vb. türevlerle özdeşleştirebildiğim brutal vokalleri dayıyordu. Tanışma Bitti ve Sandık albümlerini az dinlemedim bu yüzden. Daha sonra Aşkın Izdırabını… albümü geldi. Onu öncekiler kadar sevmedim fakat o dönem bir kıza tutulmuş ve “Hay bu aşkın ızdırabını…” modunda olduğum için bayağı sarılmıştım ona da. En son da Beni Büyüten Şarkılar geldi fakat ona hiç ısınamadım. Çok zorlama geldi kulağıma. Ben İnsan Değil Miyim?’i ortasında hayvan gibi scream ile dinlemektense Müslüm Gürses’ten dinlemeyi tercih ederim, -ki az dinlememişimdir:)
İşin garibi Hayko Cepkin de benim gibi düşünüyor ve bu albümün çok da içine sinen bir iş olmadığını söylüyor. Hatta, “İlk albümüm Tanışma Bitti’dir. Sakin Olmam Lazım demo’dur. O albüm hiç sert değil. Ben her albümde daha da sertleşmeyi tercih ettim.” demişti. Bu açıdan çok iyi bir kariyer çizdiğini düşünüyorum. Piyasaya klavyeci olarak girip, Demir Demirkan’ın İstanbul albümü gibi önemli işlerde yer aldıktan sonra, herkesin kabul edebileceği, aşk sözleri ağırlıkta bir ilk albümle kendini kabul ettirip; sonradan yavaş yavaş kafandaki istediğin müziğe evrilerek Türk Pop müziğinde bir alternatif oluşturmak. En başta Sandık gibi bir albümle gelseydi, Açtırdınız Kutuyu gibi belki de death metal sayılabilecek bir şarkıya klip çektirebilmesi mümkün değildi herhalde.
25.07.2019
@Raddor, Hayko aslında doğru söylüyor, bu albüm demo kayıttı ama bu albüm olmasaydı bu kadar tanınırlık elde edebilir miydi bilemiyorum. İkinci ve üçüncü albümlerini sevip ben de “Aşkın Izdırabı” (iki üç parçası hariç) ve sonra gelen işlerini çok beğenmiyorum.
@Murad, Çok teşekkür ederim. Benim Manga ile pek aram yok ama mutlaka bahse konu albümü yazacak arkadaşlar olacaktır.
Şuana kadar gittiğim açık ara en iyi sahneye sahip konser 4 Mart’ta gittiğim senfonik konseriydi. Müthiş bir sanatçı. Setlist zaten harikaydı, çalmasını istediğim tüm şarkıları çaldılar. Bir de ekstra sanatçılar, ney, orkestra dahil olunca mükemmel bir gece oldu. Yurtdışından bir arkadaşım gelse, beni bir rock-metal konserine götür dese düşünmeden Hayko’ya götürüm.
08.01.2023
@tahsin, Paranoya’nın orkestral düzenlenmiş hali mahvediyor beni ya. “Dilimi durdur” kısmında ağlamış olabilirim. Bambaşka bir şey.