1990’larda tarih yazan, 2000’lere gelindiğinde kendi alanında yenilikler yapmaya çalışan, 2010’lu yıllar idrak edildiğinde ise iki ayrı uçta duran, birini beğendiğim, diğerini beğenmediğim ve hatta anlamlandıramadığım iki albüme imza atan Avusturyalı black metal grubu Abigor, 2010’lu yılları split, EP ve toplama albümlerle de boş geçirmedi, geçirmiyor.
Her ne kadar farklı fikirlere açık olup bu fikirleri müziklerine yedirerek kimseye eyvallah etmeden uygulasalar da geçmiş, haklı olarak peşlerini bırakmıyor, 1990’lardaki albümler, Abigor’u tanıyan yeni nesillerce takdir ediliyor, bu takdir ediliş yapımların gündemde kalmasını sağlıyor, yapımlar gündemde kaldıkça birer pazarlama objesine dönüşüyor. Müzikle varlığını sürdüren ve bu ürünlere hayat veren adamlar için bunun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Hatta grubun yenilerine övgüler sıralayıp eskilerini görmezden gelen, bana göre grubun tarihinde yaptığı en önemli albümlerden biri olan ama Abigor sevdiğini söyleyen bazılarının vasat görüp iplemediği “Supreme Immortal Art”ın enstrümantal versiyonlarının yayınlanması, daha geleneksel sound’lu sürümlerinin hazırlanıp dinleyicilerle buluşturulması, benim için çok önemli.
“Four Keys to a Foul Reich (Songs of Pestilence, Darkness and Death)” adlı toplama albüm de 2013’ten bu yana sadece plak olarak sunulan kayıtların bulunduğu, 1998 çıkışlı “Supreme Immortal Art” parçalarının ağırlıkta olduğu bir eser. “Supreme Immortal Art” albümüne ismini veren şarkının yandan yemişi gibi görünse de aslında albümdeki parçalardan kesitler içeren potpuri kıvamındaki “Supreme and Immortal” ile başlayan yapımdaki şarkıların orijinallerini, ezbere bildiğimiz işler olduğu için enikonu detaylara girmeyeceğim. Elbette grubun daha eski albümlerinden de seçme eserler toplama eserde mevcut. Ama yeni albümde ağırlığı olmasından ötürü 1998 çıkışlı eserin enstrümantal sürümüne dair birkaç detay aktarmak isterim.
Şeytanın yüceliğini takdir etmek için olabildiğince çeşitlilik arz eden ve senfonik ögelerle desteklenen albümün orijinalinin temelini teşkil eden gitar, bas, davul yapılanmasının da aslında fena olmadığını gözler önüne seren bölümlerin, zamanında üç günde kaydedildiğini not düşelim.
Tabii bu kayıtların bize ulaşmasında payı olan Thy Darkened Shade üyesi Semjaza’yı da anmadan geçmeyelim. Kayıtları grup üyelerinden rica eden Semjaza, “Madem öyle, herkesler dinlesin bu kayıtları, sana özel kalmasın,” diye yanıt almış ve enstrümantal versiyonları esasen 2015’te yayınlanan ve bugün 2019 çıkışlı toplama kayda da dâhil olan eserler, adı gibi ölümsüzlüğe kavuşmuş.
Abigor’un 2013 ile 2018 arasında plak şeklinde çıkardığı eserlere toptan ulaşmayı istiyorsanız ya da “Black metal güzel de şu vokaller işi bozuyor,” diyorsanız “Four Keys to a Foul Reich (Songs of Pestilence, Darkness and Death)” tam size göre. Unutmadan, 2018 tarihli albümlerinden sonra çıkan ve daha alışık olduğumuz Abigor’dan izler taşıyan “Black Icarus / Metamorphosis” EP’sindeki iki parçanın da burada olduğunu belirteyim. Bir bakarsınız yeni albümlerinde yine bir “Leytmotif Luzifer” manyaklığına girişebilir grup, ne dersiniz?
Şarkılar 1. Supreme and Immortal
2. Soil of Souls
3. Kingdom of Darkness
4. Severance
5. Celestial
6. Eerie Constellation
7. Black Icarus
8. Metamorphosis
9. Satan in Me
10. Supreme Immortal Art
11. Blood and Soil
12. Magic Glass Monument
13. The Spirit of Venus
14. Eclipse My Heart, Crown Me
15. Soil of Souls
16. Exhausted Remnants