Özellikle aramamama rağmen tanınmama konusunda birbirleriyle yarışan gruplara denk gelmekte üstüme yok. Bu seferki konuğumuz, promo pozlarında Mercyful Fate ve Half-Life 2 tişörtleri giyerek beni tavlamayı başaran ve günün birinde Finlandiya’da yaşama hayallerimi yerle yeksan eden taze thrash metal grubu, Death is Death.
Yıllar önce Death is Liberty adıyla, müzikte sınırlar olmadan müzik üretip icrâ etmek üzere yola çıkarak, Finlandiya’nın ekmeğini yeyip suyunu içen bir dolu grup gibi kasvet dolu parçalar hazırlayan grup elemanları, bu grubu emekliye ayırıp aslında hiç de fena değil diye özetleyebileceğim “A Statement Darkness” albümünü karanlığın kucağına bıraktıktan sonra Death is Death’in temellerini atmışlar.
“Ölüm”ü sadece grup adında değil şarkı isimlerinde de kullanarak bu mevzuya ne denli kafayı taktıklarını birazcık da zorlama şekilde dinleyicilerine gösteren grup, eski kafa, doğrudan thrash metal yaptığını iddia ediyor. İkinci gitaristi bulana kadar üçlü olarak provalara başlayan ve şarkı üretimini de bu provalar esnasında tamamlayan grup, gaza gelerek şarkı sözlerini de aradan çıkarıveriyor. Bununla da yetinmeyen Death is Death üyeleri, stüdyoya girerek bir hafta içerisinde kayıtları, üç günde de miks işlemlerini tamamlıyor. Bununla da, 80’lerden esintiler taşımayı murat ediyorlar. Ne kadar harika değil mi?
Dönem dönem ele aldığım parodi metal gruplarından hallice olan Death is Death, yüksek notalara çıktığında Tom Araya, orta ve düşük notalarda dolaştığında James Hetfield taklidi yapma kabiliyetine sahip bir vokal içeriyor. Şarkılarda yaratıcılıktan ve yenilikten bir iz yok, burası tamam ama eskilerden esintiler de hedeflendiği gibi değil.
Heriflerin bu grubu taşağına kurduğu, albümü de hatıra niyetine yayınladığını düşünmek istiyorum ama bağlı oldukları bir müzik şirketi var ve grup ikinci albümleri için hazırladıkları parçalarını sosyal ağlarda tanıtıp duruyor. Şaka gibi ama gerçek. “Gardiş vallaa vaktim yok, biyere yetişmem lazım” dercesine kayıt ve miks işlemlerini gereksiz şekilde kısa zaman aralığına sıkıştırmaları ise cringe havuzunda kurbağalama yüzmeme neden olan sorunlara denk gelmemi sağlıyor.
Klibini bile çektikleri “Death Silence”ta ana vokaldeki tekrar eden ses çatlaması, “What is Death”te davulcunun şarkıya nasıl gireceğine bir türlü karar vermemesi, albümün geneline yayılan ıstırap sololar…
Sadece kritiğini yazmak için birkaç defa maruz kaldığım “Death Wears Suit” mümkün olsa da orada yaşayabilsem dediğim Finlandiya’da, en çok dinlenen yerli müzik grubu listelerinde 8. sırada yer alıyor. Ne prodüksiyon ne de bestecilik açısından herhangi bir suretle kıyas kabul etmeyecek Children of Bodom’un “Hexed” albümü ise 10. sırada. Yorumu size bırakıyorum. Çok daha iyi albümlerde görüşmek üzere.
Şarkılar 1. Boss Death
2. Death is Liberty
3. Death Wears Suit
4. Pupilic Death
5. South of Death
6. Speed Death
7. What is Death
8. Memory Death
9. Kill Bystander Death
10. Death Silence
Bence kötü değil lan yazıdaki şarkı, yutubda bir tane daha şarkıları var o da kötü değil esas problemi yanlış imaj seçimi olmuş adamların. Kapağa, isme, şuna buna bakınca bangır bangır death bekliyorsun ama deth metal değil bu ‘minnoş metal’. Bir minnoş metal işi olarak da gideri var gibi göründü bana
Yeterse yeter diyesim geliyor bu grubun adını okuyunca
Bence kötü değil lan yazıdaki şarkı, yutubda bir tane daha şarkıları var o da kötü değil esas problemi yanlış imaj seçimi olmuş adamların. Kapağa, isme, şuna buna bakınca bangır bangır death bekliyorsun ama deth metal değil bu ‘minnoş metal’. Bir minnoş metal işi olarak da gideri var gibi göründü bana