BARONESS’in Georgia köylüsü olarak başlayıp daha entelektüel bir düzleme çıkan gökkuşağı kıvamındaki diskografisinin son ürünü olan “Gold & Grey”le birlikteyiz bugün. “Blue Record”ın ardından sludge/progresif tarafını biraz törpüleyerek dana kadar uzun “Yellow & Green”i çıkaran grup, bir sonraki “Purple”la birlikte daha kolay dinlenir olduğu aşikâr bir yöne kaymış ve rock tarafını daha bir ortalara atmıştı. Bu değişim, grubun zaten başından beri barındırdığı sıcak, ılıman iklim ve yine aynı şekilde samimi görsel tarafıyla birleşince, BARONESS’teki bu değişim “yumuşadılaaaaar”, “sattılaaaaar” şeklinde yorumlanmamıştı.
Gerçekten de BARONESS belirgin bir sound evrimi geçirmesine rağmen kitlesinden ciddi bir eleştiri almamış, bilakis kitlesine kitle eklemişti. Benzer değişimleri belli oranda MASTODON da geçirdiğinden, sludge/prog rock eksininde müzik yapan grupların bu tür tarz kaymaları, sound değişimleri diğer pek çok türe oranla daha rahat, daha organik oluyor kanaatindeyim.
Şimdi karşımızda grubun bu renkler temasının son parçası olan “Gold % Grey” var. BARONESS’in tüm albümlerini seven ve “Blue Record”ı favori gören bir insan olarak söyleyebilirim ki, BARONESS “Yellow & Green”le girdiği ve sonra “Purple”la iyicene alenileştirdiği bu yaklaşımını “Gold % Grey”de adeta mükemmel bir bütünlüğe büründürmüş, pırıl pırıl bir dengeye oturtmuş. Her ne kadar hâlâ favori BARONESS albümüm maviş olan olsa da BARONESS’in şu ana dek çıkardığı en usta işi, en bestekâr işi, en tecrübe kokan albümünün “Gold & Grey” olduğunu düşünüyorum.
Bunun sebeplerine gelince. Bir kere BARONESS artık hiçbir şeyi kasmıyor ve her şeyi su gibi akıtırcasına yapıyor. Riflerde, vokal melodilerinde rahatlıkla hissedilen bir kendini bilirlik, oturmuşluk, rahatlık var. Albümün bir saniyesinde bile grubun genel ahengi bozmadığını görüyoruz ve bu sıkıcı ve tahmin edilir olmaktan ziyade dinleyiciyi rahat, güvende ve iyi hissettiriyor. Bunu usturuplu şekilde yapamayan grupların bir çırpıda sıkıcı olduğunu düşündüğümüzde, BARONESS bu dengeyi çok iyi kuruyor ve şarkıları teker teker, nefes alıp verircesine doğal şekilde önümüze seriyor.
Albümü dinlerken grubun belirli bir vokal melodisi üzerinde çok çalıştığını da bir anda giren bir melodiye epey kafa yorduğunu da hissediyoruz, ancak hiçbirinde bir kasış, deneme hissi duymuyoruz. Grup gerektiği yerde bir anda bir blast beat’e girmeyi dahi uygun buluyor ve bunu da yine hiç eğreti göstermeden yapıyor. Baizley ve yeni bir de gitarist içeren dostları albüm boyunca BARONESS’in ne olduğunu tane tane gösteriyorlar. Albüm “Yellow & Green”in ve “Purple”ın en öne çıkan özelliklerini bir potada eritirken, yeri geldiğinde BARONESS’in ilk zamanlarındaki çetin hâlleri ortaya koymaktan da eksik kalmıyor. Bu sayede albüm baştan sona son derece dinamik ve keyifli bir şeye dönüşüyor.
Tüm bunlar bir araya gelince karşımıza son derece müzikal bir şey çıkıyor. Bu her grubun başarabildiği bir şey değil. Şarkıları dinlerken ellerine gitar almış beste yapan müzisyenlerden ziyade, sanki kendiliğinden ortaya çıkmış, nefes alan, capcanlı şarkılar dinliyor hissine kapılıyorsunuz. Bu da BARONESS’in beste yapma işini ne kadar organik ve doğal bir sürece dönüştürdüğünün kanıtı. “Şu rif de güzel lan bunu da kullanalım” gibisinden fazlalıklar, “Albüme pek uymadı ama güzel şarkı, koyalım” gibisinden gaza gelmeler içermeyen, baştan sona bir bütün olarak keyif veren bir çalışma “Gold & Grey”.
Tüm bu güzel yorumların ardından elbette ki albüme yüksek not vereceğim. Dediğim gibi, “Gold & Grey” bence grubun en orijinal, en heyecan verici işi değil ama şu noktada çıkarabilecekleri ve tüm deneyimlerini yansıtmayı başardıkları en güzel albüm. BARONESS’i seviyor olsanız da BARONESS’i hiç duymamış olsanız da bu albüm ona vereceğiniz 1 saati bence hak ediyor.
Yoruma hiçbir açıdan katılmıyorum maalesef… “Golden & Grey” bence Baroness’in her anlamda en inorganik albümü. Sludge soundunun inanılmaz geriye atılmış olması, overdrivelı gitarlar, çok ama çok kötü bir prodüksiyon ve elemanların tamamının değişmesiyle kendini daha da açığa vuran tek-adamcılık, beni albümden inanılmaz soğuttu. Tek bir akılda kalıcı şarkı, hatta melodi bulamıyorum bu albümde. “Purple”ın ilk üç şarkısının dahiyaneliği, “Yellow & Green”in nefis gitar işçiliği vs. bu albümde hiç yok. Derdim yumuşama falan değil. Sadece çok standart bir formüle bağlı kalındığını ve müzik üzerinde hiç zahmete girilmediğini hissediyor ve bundan rahatsız oluyorum.
En iyi albümleri mi bunu söylemek için biraz daha albümle haşır neşir olmak gerek ama şu kesin ki Baroness’in en bütünlüklü albümü bu. Koca albüm su gibi akıyor. Şarkıların sıralaması bile o kadar doğru ki. Benim için yılın flaş albümlerinden biri.
Öncelikle “Albümü dinlemişliğim yok ama beğenmedim ben bu albümü.” diyerek lafa başlayayım. Blue Record ve öncesi aşırı sevdiğim bir gruptu. Zamamla nasıl koptuysam bu albümün çıktığını kritiği görünce öğrendim ve merakta etmiyorum. O derece.
Kötü kayıt olayını sevmedim, black metal mi yapıyorsunuz sanki.
Albüme gelen eleştirilerde herkes audio clipping diye bir sıkıntıdan bahsetmiş, albümde bir sıkıntı olduğu belli fakat bu terimi bilmiyorum, internette de amfinin kapasitesinin üstünde bir ses düzeyine çıkıldığında gelen dip ses vari bir şey olarak açıklanmış yada şarkıyı kesme işleminde arada kalan ve çıtırtıya sebep olan boşluklar ama anlaşılır bir ses örneği verilmemiş, audio clipping denen şeyi açıklayabilecek olan varsa sevinirim
Okur notunun 6′ya kadar indiğini görünce üzülmedim değil. Bence grubun en oturaklı albümlerinden biri. 1 saatlik albüm kendini sıkılmadan dinlettiriyorsa o albüm olmuştur. Kritikte de söylenildiği gibi dinledikce insana bi rahatlama geliyor sanki.
Sound’a gelince, evet bir yumşama ama adamların oturmuş bir tarzı var. Bundan sonra pop bile yapsalar isme bakmadan çalan grubun Baroness olduğunu rahatlıkla anlamak mümkün.
Kayıt kalitesinin biraz kirli olması Sludge tarzında müzik yapan gruplar içinde zaten revaçta olan bir şey. Beni rahatsız etmedi açıkcası.
Yoruma hiçbir açıdan katılmıyorum maalesef… “Golden & Grey” bence Baroness’in her anlamda en inorganik albümü. Sludge soundunun inanılmaz geriye atılmış olması, overdrivelı gitarlar, çok ama çok kötü bir prodüksiyon ve elemanların tamamının değişmesiyle kendini daha da açığa vuran tek-adamcılık, beni albümden inanılmaz soğuttu. Tek bir akılda kalıcı şarkı, hatta melodi bulamıyorum bu albümde. “Purple”ın ilk üç şarkısının dahiyaneliği, “Yellow & Green”in nefis gitar işçiliği vs. bu albümde hiç yok. Derdim yumuşama falan değil. Sadece çok standart bir formüle bağlı kalındığını ve müzik üzerinde hiç zahmete girilmediğini hissediyor ve bundan rahatsız oluyorum.
20.06.2019
@ali, Teşekkür ederim.
En iyi albümleri mi bunu söylemek için biraz daha albümle haşır neşir olmak gerek ama şu kesin ki Baroness’in en bütünlüklü albümü bu. Koca albüm su gibi akıyor. Şarkıların sıralaması bile o kadar doğru ki. Benim için yılın flaş albümlerinden biri.
of of seasons neymiş öyle derhal albüme girişiyorum, teşekkürler kritik için.
Öncelikle “Albümü dinlemişliğim yok ama beğenmedim ben bu albümü.” diyerek lafa başlayayım. Blue Record ve öncesi aşırı sevdiğim bir gruptu. Zamamla nasıl koptuysam bu albümün çıktığını kritiği görünce öğrendim ve merakta etmiyorum. O derece.
Vokalin ön plana çıktığı bir albüm olmuş.
Kötü kayıt olayını sevmedim, black metal mi yapıyorsunuz sanki.
Albüme gelen eleştirilerde herkes audio clipping diye bir sıkıntıdan bahsetmiş, albümde bir sıkıntı olduğu belli fakat bu terimi bilmiyorum, internette de amfinin kapasitesinin üstünde bir ses düzeyine çıkıldığında gelen dip ses vari bir şey olarak açıklanmış yada şarkıyı kesme işleminde arada kalan ve çıtırtıya sebep olan boşluklar ama anlaşılır bir ses örneği verilmemiş, audio clipping denen şeyi açıklayabilecek olan varsa sevinirim
Okur notunun 6′ya kadar indiğini görünce üzülmedim değil. Bence grubun en oturaklı albümlerinden biri. 1 saatlik albüm kendini sıkılmadan dinlettiriyorsa o albüm olmuştur. Kritikte de söylenildiği gibi dinledikce insana bi rahatlama geliyor sanki.
Sound’a gelince, evet bir yumşama ama adamların oturmuş bir tarzı var. Bundan sonra pop bile yapsalar isme bakmadan çalan grubun Baroness olduğunu rahatlıkla anlamak mümkün.
Kayıt kalitesinin biraz kirli olması Sludge tarzında müzik yapan gruplar içinde zaten revaçta olan bir şey. Beni rahatsız etmedi açıkcası.
İlk çıktığı vakit pek keyif alamamıştım ama zamanla bence yerildiği kadar kötü bir albüm değilmiş diyorum.
Okur notunun 6.66 olması