İstanbullu tek kişilik dungeon synth oluşumu TİR’in yeni albümü “Urd, Skuld & Verdandi” ile birlikteyiz bugün. Dungeon synth epey seyrek dinlediğim bir tür olsa da iyi yapıldığında ve uygun kafa yapısında olduğunuzda insana pek tatlı duygular yaşatabilen bir tür. Oytun Bektaş tarafından kurulan TİR de yeni albümünde o “iyi yapıldığında” kısmını yerine getirerek dinleyicilere yaklaşık 1 saatlik bir dungeon synth deneyimi sunuyor.
Kuzey mitolojisinde Norn adı verilen ve insanların kaderlerini belirleyen üç hanımın adları olan Urd, Skuld ve Verdandi, TİR ‘in elinde insanın içini dinlendiren, huzur veren bir yaratım sunuyorlar. Buradan hareketle, bu üç hanımefendinin bize mutlu, huzurlu bir kader çizdiğini düşünebiliriz belki de.
Albüme baktığımızda karşımıza medieval esintili, yer yer dark folk esintili bir müziğin çıktığını görüyoruz. TİR’in gerçekten de hiç acelesi yok. Türün gereklerinden biri olarak her şeyi uzata uzata, sündüre sündüre yapıyor ve bu tekrarlar ve uzatmalar bir yerden sonra albümdeki müziğin meditatif, ayinsel bir havaya bürünmesini sağlıyor. Bu durum kimileri için iç huzuru tatlı tatlı okşayan bir şeye dönüşse de kimileri tarafından da dayanılmaz bulunması gayet olası. Bu elbette ki türün dinamiklerinde yatıyor. TİR özelinde baktığımızda albümün yaratmak istediği atmosferi gayet de yarattığını görüyoruz. Sonuçta burada metalden, gitardan davuldan söz etmiyoruz. Tamamı synth ve bir miktar da vokal içeren bir iş var karşımızda.
Albümün genel özeti, Orta Çağ’ı hatırlatan ve tarihin tozlu sayfalarından süzülen bir müziğin yer yer görkemli vuruşlar yer yer narin dokunuşlarla bize sunulması şeklinde. Orta Çağ Avrupa’sının puslu bir sabahında kalenin burcuna çıkıp etrafı, ıslanan çayırları, ağaçların titreyen yapraklarını izleyen bir muhafızın ağzından çıkan buhar gibi havada süzülen bir müzik barındıran “Urd, Skuld & Verdandi”, EMPYRIUM’dan Thomas Helm’in muazzam sesiyle yüreklere dokunan “Song of the Rain” ve “Memories in the Shadow” ile albümün vokal içeren iki şarkısını sunuyor bizlere. Adı “Burzum” olmasına rağmen albümün en minimal şarkısında da gördüğümüz gibi, TİR her şeyini atmosfer üzerine kuruyor ve ağır ağır, sabrede sabrede ilerletiyor notalarını. Albümün Markus Stock (EMPYRIUM, THE VISION BLACK, SUN OF THE SLEEPLESS) elinden çıkma miks ve mastering’i de tüm bunların gayet doğal bir yapıda yansımasını sağlıyor.
Dungeon synth’in daha synth tarafını seviyorsanız, misal MORTIIS’in “Ånden som gjorde opprør” ve “Keiser av en dimensjon ukjent” seviyorsanız “Urd, Skuld & Verdandi” size fazlasıyla uysal, ağırbaşlı ve monoton gelebilir. Zira albümün synth tarafını, dark folk ve medieval taraflarına göre yer yer epey geri planda kalıyor. Ancak SUMMONING’in vokal ve distortion içermeyen enfes synth bölümlerini yahut NEST’in pastoralliğin dibine vuran “Woodsmoke”unun doğallığını veya WONGRAVEN’in mükemmel “Fjelltronen”ini seviyorsanız, “Urd, Skuld & Verdandi”den de mutlaka zevk alırsınız.
Türün takipçisiyseniz, ilk albüm “Mountains”a göre daha tecrübeli, varyasyonlu ve olgun olduğunu hissettiren “Urd, Skuld & Verdandi”ye şans vermelisiniz. Elbette bu şansı verdiğiniz sırada canınızın gaza getirici, adrenalin salgılatan bir şeyler istememesi ve TİR’in huzur veren müziğinden keyif almaya hazır olmanız gerekiyor. Bu şartlar sağlandığı takdirde albüm size güzel anlar yaşatabilir, bir saatlik süresine rağmen ortamınızı bir anda değiştirip size hayaller kurdurabilir.
Üst düzey bir Kara Sanat çalışması, dungeon synth icra etmek kolay değildir çünkü müzisyen içindeki tüm kara enerjiyi notaya dökebilmeli ve tabii ki ve en önemlisi dinleyeciyi bu atmosferin içine hapsedebilmelidir, bu yüzden çok başarılı bir albüm olmuş… Selam olsun Kara Alev
Her kulağa uymayacağı kesin, darkfolk seven biri olarak ben albümü başarılı buldum. Şarkıların süresi dungeon synth için ölçülü. Yolu açık olsun!
2019 da en çok dinlediklerim arasına girdi bile.
Yillarca dinlediğimiz Burzum,Summoning ve Empyrium’dan esintiler duyuyoruz ve bunları kendi ruhunda sentezleyen Oytun ikinci albümünde daha da başarılı olarak çıkmış bence.Yolu açık olsun
Gerçekten de başarılı bir çalışma olmuş.Ülkemizden bu tür albümlerin çıkması sevindirici.Favorilerim , Song of the rain ve Rhön \m/
Harika bir işe imza atmış oytun. Kendi ülkesinden böyle güzel şeylerin çıkması insanın göğsünü kabartıyor. İşyerinde fırsat buldukça çeviriyorum albümü. Dünya standartlarında. Albüm görselinden. İlk şarkının daha ilk saniyesinde itibaren buram buram kalite kokuyor abi.
İş yaparken fonda da çalsa insanı alıp götürüyor. Ortaçagda gezintiye çıkarıp kara ormanlarda yürüyüş yaptırıp görkemli dağların delhislerinde bir anda insan kendini buluyor. Tam bir kara ilahi ayin.
Albümü şöyle sakin kafayla karanlıkta mum ışığıaltında kırmızı şarap eşliğinde dinlemek var. Ohhh missss.bastım 8′i.
İlk iki parçada benim açımdan normaldi ancak üçüncü parçada takılı kaldım, henüz albümün geri kalanını dinlemedim. Bu eser beni bayağı oyalayacak, çok belli.
Sizden bu çok iyi inceleme için teşekkür ederim.
Bana bu 2019 yeni yıllında gelen albümler listam da ,”Urd Skuld Verdandi”, en 3 iyi başındakı albüm hisaba geliyor. Sesler gerçekten doğal,duygusal,huzurlu ve yıllarça beynim de kalacak.
01.06.2019
@Roshan Ghojoghi,kardeşim İran’a selamlar. güzel İranlı grup var mı önereceğin?
Albumu 10 dakika dinledikten sonra ben; Hangi RPG’nin içindeyim? Daha demin evdeydim lan noluyo?
Müthiş çalışma. Tanışmama vesile olduğun için teşekkür ederim Ahmet abi.
Zengin bir birikimin ürünü olduğu belli, nefis bir albüm benim zevkime göre. İçimizden birinin de bu melodileri üretebilmesi ayrıca saygı uyandırıcı, yolu açık olsun