MFÖ’nün “Deli Deli” şarkısını iyi kötü bilirsiniz ve şarkıdaki “Deli diye kesip atmak işin kolay yolu. Bunun bir başı sonu yok mu? Sebepsiz sonuç olur mu?” bölümünü de anımsarsınız. Aslında bizi, bize, gayet doğru şekilde anlatan sözler bunlar. Bize garip gelen davranışlarda bulunan herkese kısa yoldan deli deme eğilimindeyiz ama işin arka planını çoğu zaman merak etmez, onu, deliliğe sürükleyen şeyin aslında ne olduğunu pek önemsemeyiz. Hem önemsesek ne olacak ki, zaten tren raydan çıkmış, akli denge kaybolmuş, onu biz mi tekrar normale döndüreceğiz ki?
Farklı farklı şehirlerde yaşadım, çok ilginç davranışlarda bulunan “deli”lere denk geldim. Bir yandan hızlı hızlı yürürken diğer yandan tam bir hayalbaz gibi Karagöz ve Hacivat taklidi yapıp kulak kesildiğinizde sizi güldüren şeyler de anlatan bir deliye de rastladım, normal gibi görünürken önünde yürüyen insanların enselerine rastgele şaplaklar indirene de. Çoğu zaman beyaz perdeye yansıtıldığı gibi kendini otomobil zannedip eline geçirdiği bir şeyi direksiyon olarak kullananı da gördüm, bir sayı söylediğinizde anında öfkelenip eline geçeni sayının telaffuz edildiği alana atanı da.
Sayı, bir deli için ne kadar önemli olabilir diye düşünmedim tabii o zamanlar. Arkadaşlarımla oynarken sayı takıntılı deliyi yoldan geçerken gördüğümüzde “Abi, amca, dayı…” şeklinde seslendiğimizde bize hiçbir şekilde bakmaz, o zamanki abilerimizden öğrendiğimiz şekilde arka arkaya 11, 11, 11 diye seslendiğimizde, o kendi hâlinde yürüyen yaşlıca insan, birdenbire öfke patlaması yaşayıp sağdan soldan topladığı taşları bize doğru atardı. Ama peşimize düşüp bizi kovalamazdı, sanki 11 sayısının telaffuzu, uzaklaştırılması gereken ama yaklaşılması da tehlikeli olan bir şeydi onun için. Yıllar yılları kovaladı, “11 11 Amca” sırlarıyla birlikte kayboldu gitti ve bu olayların üzerinden nereden baksanız 30 yıl geçti.
Geçen zaman içerisinde sayıların birtakım doğaüstü unsurların harekete geçirilmesinde etkili olduğunu öğrendim. 333 duası, 4444 duası, 6666 duası… Her biri, bir işe yaradığı iddia edilen, kaynakları çeşitli rivayetlere dayandırılan duaların bazıları ise doğaüstü güçlerin çağırılması için kullanıldığı ifade ediliyor. Allah’ın, o anki dilek neyse ona göre belirlenecek sıfatlarının binlerce kez tekrarı ve bunun günlerce sürdürülmesi sonucunda hizmetçi meleklerin geldiği; hatta zaman zaman bu melekleri engellemek için uğraşan kötü cinlerin de sürece dâhil olarak bu çağrıyı yapana musallat olabileceği söylenir. Bu korkutucu anlarda şahit olunanlar karşısında sakinliğini koruyanlar, seansı başarıyla tamamlar ama karşılaştıkları neticesinde korkusunu gizleyemeyenler delirirmiş. Esma’yı üstüne sıçratmak deyimi de buradan geliyor. TDK’nın Büyük Türkçe Sözlüğü’ndeki karşılığı “davranışlarıyla belayı üstüne çekmek.” şeklinde olsa da işin aslı bu, detayların TDK gibi kaynaklarda neden yer almadığını, olayların garipliğinden anlayabilirsiniz.
Esoctrilihum’un, bu ayın 24’ünde yayınlanacak dördüncü albümünü bir süredir dinliyorum. Esoctrilihum, PA takipçilerinin ne kadar gündeminde, ne kadar seviliyor, bunu tam olarak bilemiyorum. Ama tek kişilik atmosferik black metal projesi olarak başlayıp Portal, Howls of Ebb gibi eciş bücüş müzikler yapan gruplara doğru evrilen oluşumun yaptığı müziğin, son albümünde kendi sınırlarını zorladığını söylemek isterim. Müzik yönündeki detaylara geçmeden önce Esoctrilihum’un başındaki Asthâghul’un, bana kalırsa ufak ufak Esma’yı üstüne sıçrattığını da belirtmeliyim. Yukarıdaki sayı takıntılı deli amca gibi Asthâghul da sayı ve formül olayına biraz kafayı takmış durumda. Örneklerle durumu izah etmeye çalışayım:
İlk albüm ile ikinci albüm arasındaki süre: 7 ay 2 gün
İkinci albüm ile üçüncü albüm arasındaki süre: 7 ay 3 hafta 5 gün
Üçüncü albümle dördüncü albüm arasındaki süre: 7 ay 5 gün
Daha önceki kritiklerde elemanın kısa aralıklarla albüm çıkardığına değinmiştim ama durum öyle rastlantısal bir şeye pek benzemiyor. Zira I, Voidhanger’dan gelen promo paketinde yer alan dijital kitapçıkta, albümdeki parçaların; isimleri, Arapça üst başlıkları, bazen alt başlıkları, sözleri ve çeşitli formüller bulunuyor. Örneğin “Inexorable Plague of Time” parçasının sonuna şu eklenmiş:
{ Formula = L + K + H + F = 5 + 3 + 9 + 8 = 25 = 2+5 = 7 = S }
Harflerin, Listaël, Khôg Nathrât, Hex, Fh’tarth adlarındaki varlıkların ilk harfleri olduğu kabul ediliyor. Harflere denk gelen rakamları neye göre hesapladığını bilmiyorum ama çıkan sonuç bana hiç şaşırtıcı gelmedi. Tabii Asthâghul’un 7 rakamına olan takıntısını şu an için anlamlandıramıyorum. Albümün bana göre en iyi şarkılarından biri olan “Stone of Static Void”in de sonlarında bir formül var:
{ Formula : Ritfaar + Bvaalh + Hrtha = Terrae }
“Listaël V” parçasının Arapça üst başlığının tercümesi ise büyük oranda Fransızca sözleriyle pek de uyumlu olmayan “İslam Uğruna” anlamına geliyor. Diğer Arapça üst başlıkların çoğunu Google tercüme edemedi, detayını bilemiyorum.
Bu kadar formül, sayısal gönderme vesairenin müzikal yansımasının normal olacağını beklemeyin. Karşımızda Esoctrilihum imzasıyla çıkan en boğucu, ürkütücü, karanlık albüm var. Dinlerken kendinizi bir an olsun rahatlatmak adına insani yönlerinize seslenecek melodileri büyüteçle arayacağınızı söyleyebilirim. Kaosun bir an olsun elini eteğini çekmediği şarkılar, Asthâghul’un delilik eşiğini geçtiğini kanıtlar nitelikteki vokalleriyle dönüp bakmaktan çekineceğiniz şekilsiz bir varlığa dönüşüyor. Bazı parçalarda o kadar çok overdub var ki dinlerken neye uğradığınızı şaşırıyor, vokalin tersten mırıldanmalarını işittiğiniz, bolca ekolu fısıltılarını duyduğunuzda dinlediğiniz parçayı o an durdurmak bile isteyebiliyorsunuz. Bir tarafta sonsuz karanlığı temsil edercesine devam eden ritim gitarlar, diğer tarafta sanki insanlıktan nasipsiz bir varlığın hazırladığı notaları icra eden lead gitarlar, albüm kapağındaki tasvirin ritim tarafındaki yansıması gibi davullar… Ve tüm bunların 7 ay içerisinde düşünülüp kayda alınabilmesi… Bu durum, Asthâghul’un yanında başka müzisyenler de yer alsa şaşıracağım bir şey olmazdı ama adamın tek başına (en azından öyle düşünüyorum, doğaüstü işlere bulaşmış olma ihtimali de var) bu hengâmeyi tasarlayıp sırtlaması, takipçilerine sunması, hakikaten büyük mesele. Kayıt konusunda artık garipsemediğim, aynı zamanda çok da umursamadığım bir düzensizlik var. Bazı parçalarda davul tonları değişiyor, kimi eserlerde gitarlar boğuklaşıyor. Tabii bu düzensizliğin düzeyi “Inhüma”daki kadar asap bozucu değil.
75 dakikalık süresiyle şimdiye kadarki en uzun Esoctrilihum eseri “The Telluric Ashes of the Ö Vrth Immemorial Gods” herkese hitap eden bir albüm değil. Fakat bir müzisyenin giderek delirmesini, buna rağmen müzik üretebilmesini gözlemlemek açısından da eşsiz bir tecrübe. Ayın 24’ünde albümü zaman ayırıp en az bir kez dinleyin derim. Grubun 7 rakamıyla olan münasebetinden bayağı bahsettim, kapanışı bir soruyla yapayım bu defa: Adım ve soyadım, toplam kaç harften oluşuyor?
Şarkılar 1. Kahlbas Mha
2. Kros Ö Vrth
3. Invisible Manifestation of Delirium God
4. Stone of Static Void
5. Thar-Voknargh
6. Listaël
7. Aborted Sun
8. Black Hole Entrance
9. Black Hole Exit
10. Inexorable Plague of Time
11. Torment of Death
Fikirleri, etkileşime geçilen şeyleri pratiğe dökmek, zihinde birikeni başkalarının da hissedebildiği noktaya getirmek zordur. Asthâghul, bunu layıkıyla yapmış ve kaosu müziğe dönüştürebilmiş. Her zaman dinler miyim bilmiyorum ama ihtiyaç halinde başvurabileceğim özgün albümlerden biri.
Albüm için “surreal black/death metal” diyenler olmuş. İsabetli.
@vordven, Grubu takip eden ve albümü merak eden birilerinin olduğunu öğrendiğim için çok mutlu oldum, asıl ben teşekkür ederim.
Asthâghul gerçekten de herkesin altından kalkamayacağı, zor bir müzik üretiyor. İçine girilmesi biraz emek gerektirse de dediğiniz gibi ihtiyaç halinde deneyimlenebilecek bir iş, sanatçının diğer albümleri gibi.
Yeni albüm yolda, “Eternity of Shaog” 22 Mayıs 2020′de çıkıyor. Yalnız Asthâghul, albüm çıkarma sıklığını ilk defa 12 aya taşımış oldu. 7 efsanesi de böylelikle sonlandı. :/
Bugüne dek PA’daki bir albüm kritiğine konan en acayip başlıklardan biri. Sırf o yüzden bile seni tebrik ediyorum Oğuz. :)
14.05.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Teveccühünüz efendim. :)
Fikirleri, etkileşime geçilen şeyleri pratiğe dökmek, zihinde birikeni başkalarının da hissedebildiği noktaya getirmek zordur. Asthâghul, bunu layıkıyla yapmış ve kaosu müziğe dönüştürebilmiş. Her zaman dinler miyim bilmiyorum ama ihtiyaç halinde başvurabileceğim özgün albümlerden biri.
Albüm için “surreal black/death metal” diyenler olmuş. İsabetli.
Kritik için teşekkürler.
24.08.2019
@vordven, Grubu takip eden ve albümü merak eden birilerinin olduğunu öğrendiğim için çok mutlu oldum, asıl ben teşekkür ederim.
Asthâghul gerçekten de herkesin altından kalkamayacağı, zor bir müzik üretiyor. İçine girilmesi biraz emek gerektirse de dediğiniz gibi ihtiyaç halinde deneyimlenebilecek bir iş, sanatçının diğer albümleri gibi.
Yeni albüm yolda, “Eternity of Shaog” 22 Mayıs 2020′de çıkıyor. Yalnız Asthâghul, albüm çıkarma sıklığını ilk defa 12 aya taşımış oldu. 7 efsanesi de böylelikle sonlandı. :/
İncelemenin özeti ’40 yapar ve milliyetçi hareket partisinin 40. Yılı kutlu olsun.