Teksas’tan çıkmasına rağmen hiç Teksaslı gibi durmayan doom/sludge/black/post-rock grubu DEAD TO A DYING WORLD’ün üçüncü albümüyleyiz bugün. 2010’da kurulan grup son derece atmosferik, derinlikli bir müzik yapıyor diyerek başlayalım. Yeni albümleri “Elegy”de, 7 kişiden oluşan DEAD TO A DYING WORLD’ün hiçbir şeyi aceleye getirmeden, sindire sindire acıttığına ve ezdiğine tanık oluyoruz.
Grupta bir erkek bir de kadın vokal var. Albümü ilk dinlediğimde bu kadın vokallerden dolayı albümü tamamlamakta biraz zorlandığımı itiraf etmeliyim. Bu tarz kadın vokaller beni genelde ziyadesiyle bayıyor ve dinamizmi baltaladığını düşündüğüm bir ortam yaratıyor. Lakin sonraki dinlemelerde grubun oluşturmak istediği atmosfer açısından bunun elzem olduğunu fark edip önyargımı bir kenara bıraktım. DEAD TO A DYING WORLD öyle herhangi bir grup değil. Gerçekten çok derin, yoğun bir müzik yapıyorlar ve yine grubun sabit elemanı olan kemancı hanım sayesinde olay farklı boyutlara çıkıyor.
Grubun büyüklüğünü ve derinliğini desteklercesine, önceki iki albümde olduğu gibi “Elegy”de de kendilerine eşlik eden isimler var. Bu isimlerin SWANS, NEUROSIS gibi heyula oluşumlarda bulunmuş olduklarını söylersem, DEAD TO A DYING WORLD’ün ağırlığı daha net ortaya çıkacaktır. “Elegy” altı şarkıdan oluşuyor ve bir kısa bir uzun prensibiyle ilerliyor. Açılışı yapan “Syzygy”de grubun 40 WATT SUN benzeri bir keder sunduğunu görüyor ve sonrasındaki “The Seer’s Embrace” ile DEAD TO A DYING WORLD’ün olayını yavaş yavaş kavrıyoruz.
Grup şarkının iskeletini oluşturma konusunda hiç acele etmiyor ve enstürmanları katman katman ekliyor, üst üste diziyor. Bahsettiğim şarkıda doom metali de, post-rock’ı da çok net ve ayrıştırılabilir hâlde duysak da, grubun daha akışkan ve iç içe bir beste anlayışı var. “Şimdi de black metal kısmına geldik hadi bakalım” gibi net geçişlerden ziyade duygu yoğunluklarının birbiri ardına, uygun tarz ekseninde yerleştirilmesi şeklinde bir anlayış söz konusu.
Albümü dinlemenin emek istediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Şöyle bir kulak kabartarak dinlediğiniz takdirde “Elegy” sizin için çabucak sıkıcılaşabilir, uykunuzu getirebilir. Lakin grup işine ciddi anlamda özen göstermiş ve bunun sonucunda ortaya çıkan çok detaylı sonuç için kendilerinin gösterdiği çabanın karşılığını verecek bir sabrı talep ediyor, kesinlikle de hak ediyorlar. Eğer olaya keman girmesi, kadın vokal olması gibi birtakım unsurlar sizi rahatsız ediyorsa, DEAD TO A DYING WORLD’ün bunları cılkını çıkarmadan, tribünlere oynamadan yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim. Olayın özü çoğu yerde doom metal ekseninde gidiyor ve diğer unsurlar bunu renklendiren (soluklaştıran) çeşitli unsurlar olarak görev yapıyor. Bir önceki albümün 73 dakika olduğu düşünüldüğünde, “Elegy”nin 50 dakikalık süresi çok daha rahat kabul edilir, alışılır bir müzik sunuyor. Kadın vokalli kısımların hâlâ hastası değilim, olmasa oturup ağlamam, ama bunca olan biten arasında onların da kabul edilebilir boyutta olduklarını kabul etmeye çalışıyorum diyeyim.
Bu tahammülü sağlayan şey, grubun gerçekten de çok içten müzik yaptığını hissettirmesi. NE OBLIVISCARIS’in yaptığı kemanlı progresif death metalin bir benzerinin doom/black/sludge ekseninde yapıldığını düşünürseniz DEAD TO A DYING WORLD’ün özünü aşağı yukarı kavramışsınızdır demektir. “Empty Hands, Hollow Hymns”de görülen black metal karakteri ve epik hava, albümün öncesindeki durgun, sürüncemeli, ızdıraplı kısımlarının yine ızdıraplı ama bu kez daha yüksek sesle haykırılan varyasyonları olarak karşımıza çıkıyor. Grup belli ki kederli, acılı müzik yapmak için bu yola baş koymuş bunu da farklı türlerin sofistike ve eklektik bir harmanı içerisinde yapma yoluna gidiyorlar. “Elegy” içerisinde yeterli miktarda drama, hikâye, görsellik, his mevcut ve grup bunu zorlanmadan, içselleştirerek, inanarak yapıyor.
Önce tecrübelerimden gelen çeşitli sebeplerle şikâyet ettiğim ve normal şartlarda can atarak dinlemeyeceğim çeşitli detaylar barındıran “Elegy”, buna rağmen kendini gayet de güzel dinletiyor. Bana bunu yapabiliyorsa, bu tarz sıkıntıları olmayanlar için çok daha etkileyici ve görkemli olabileceğini düşünüyorum. Tarafsız gözle baktığımda “Elegy” gerçekten de devasa bir ağıt olarak karşımızda duruyor ve her şeyiyle benlik olmasa da kendi alanında yılın en iyi albümlerinden biri olduğunu her anında belli ediyor.
Grup tam bana hitap eden bir formüle sahip ama bir türlü ısınamıyorum kendisine. Sanırım yazıda da geçen kadın vokaller bunun ana sebebi… Çok bayık ve çok The 3rd and the Mortal özentisi durmuyorlar mı ya?
Grup tam bana hitap eden bir formüle sahip ama bir türlü ısınamıyorum kendisine. Sanırım yazıda da geçen kadın vokaller bunun ana sebebi… Çok bayık ve çok The 3rd and the Mortal özentisi durmuyorlar mı ya?