2000′lerin başından bu yana black metal dünyasını kasıp kavuran en önemli gruplardan biri şüphesiz ki WATAIN. 2 Mayıs’ta IF Performance Hall’da izleyeceğimiz İsveçli grubun vokalisti Erik Danielsson ile WATAIN’in dününü, bugününü konuştuk; black metalin farklı dinamiklerine dair fikirlerini aldık. Ülkemizde gerçekleşecek en ihtişamlı, en acımasız, en vahşi black metal konserlerinden birine hazır olun diyerek röportaja geçiyoruz.
Röportaj: Ahmet Saraçoğlu
Merhaba Erik, umarım her şey yolundadır. Bugünlerde neler yapıyorsunuz? Nisan ayında İstanbul da dâhil olmak üzere daha önce hiç çalmadığınız yerleri içeren 10 konserlik bir Avrupa turnesine çıkacaksınız. Nasıl bir setlist beklemeliyiz?
Güney Amerika, Avustralya, Asya’yı içeren ve iki ay süren Axis Mundi turnesinin ardından biraz dinleniyoruz. Bir aylık aranın ardından tekrar yollara düşmek için sabırsızlanıyoruz ve önümüzdeki Eastern Eclipse turnesi de ilk kez geleceğimiz için çok heyecanlı olduğumuz ülkeleri içeriyor; bunlardan biri de Türkiye. Setlist’i çaldığımız yere ve hangi şarkıların oraya daha uygun olacağına dair düşüncemize göre her gece değiştiriyoruz. Tabii her albümümüzden şarkılara yer vermek istiyoruz ve İstanbul’da da bu durum geçerli olacak.
21 yıldır dünyanın her yanında yıkıcı, şeytani müzik yapıyorsunuz. WATAIN’in şu an bulunduğu nokta hakkında ne düşünüyorsun?
Sahne performansı açısından WATAIN’in bugünlerde hiç olmadığı kadar güçlü ve tehlikeli olduğuna inanıyorum. Bunun sebebi de muhtemelen bu işi çok uzun zamandır yapıyor oluşumuz. Buna rağmen kalplerimiz sahnede tutku dolu alevlerle yanıp tutuşmaya devam ediyor. WATAIN bizim hayatımız ve bizim “kutsal hac yolculuğumuz”. Bunu devam ettirdiğimiz sürece bu yaklaşımı yansıtacak düzeyde güçlü bir karakter ortaya koymayı sürdüreceğiz.
“Rabid Death’s Curse” ile “Lawless Darkness” arasında lineer, doğal bir akış görüyorum. Çiğlik, duygu ve derinlik miktarı albümden albüme kademeli şekilde ilerliyor. Ancak “The Wild Hunt” ile “Trident Wolf Eclipse” arasında tarz olarak bariz bir atlama olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi “The Wild Hunt”ı biraz uysal bulmanız mı, yoksa “Trident Wolf Eclipse” kendiliğinden bu denli karambol, çiğ ve zehirli hâle geldi?
Açıkçası ben vardığın bu sonuca pek katılmıyorum. Düşünecek olursan, “Sleepless Evil” veya “De Profundis”, “Trident Wolf Eclipse”teki pek çok şarkıdan daha vahşi ve agresif. Aynı şekilde “The Fire of Power” veya “Teufelsreich”ı da “The Wild Hunt”a koysak sırıtmazlar. Ama evet, “The Wild Hunt” belki biraz daha değişken ve melankolik, “Trident Wolf Eclipse” ise daha yabani ve yırtıcı olabilir. Yaptığımız her albüm WATAIN’in o sırada ne olduğuna dair bir anıt niteliğinde. Albümleri bu şekilde bir mantıkla kıyaslamamaya, gelişimimizi buna göre yorumlamamaya, tarz değişikliklerini belirli hesaplamalarla yapmamaya çalışıyoruz. WATAIN kaosun çocuğudur; her zaman beklenmedik şekilde davranacak, beklentilerinize uyma konusunda isteksiz olacaktır.
Black metalin çok güçlü bir görsel tarafı var ve bir WATAIN konseri görsel olarak mutlaka görülmesi gereken bir şey. Gittiğin ilk black metal konseri neydi ve görüp de “ben de böyle müzik yapacak ve sahnede böyle şeytani bir imaj çizeceğim” diye düşünmeni sağlayan ilk grup kimdi?
Sahneye çıkıp çalma konusunda bana ilham veren ilk grup METALLICA’ydı. 1993 yılıydı ve hâlâ gittiğim en iyi konserlerden biri olduğunu düşünüyorum. İlk gerçek black metal konserim 1996’daki DARK FUNERAL konseriydi. DARK FUNERAL o sıralarda epey radikal, kötücül ve yeni bir gruptu. Gece boyunca mekâna en az 10 kez ambulans geldi, çünkü insanlar bilinçlerini kaybedene dek kendilerini bıçaklarla kesiyorlardı. Bazıları kocaman ters haçlarla sahneden aşağı stagedive yapıyor, ters haçları milletin kafasına saplıyorlardı; sanırım ilk kez o gece bir insan kafatasının içini görmüştüm. Özel bir geceydi ve Black Metal yapma konusunda bana büyük şevk vermişti. Sonrasında mekân sahibi sahnede kurban edilen hayvan parçaları bulunca o mekân kapandı. Tüm bunlar kafamdaki Black Metal fikrine çok iyi uyuyor ve günümüzde de aynı düşünceleri koruyorum.
DEATHSPELL OMEGA ve onun peşinden giden grupların son 10-15 yıldır yaptığı black metal hakkında ne düşünüyorsun? GORGUTS ve IMMOLATION gibi gruplardan köklenen bu tekinsiz, alışık olunmadık tarz son yıllarda hem black metalde hem death metalde kendini fazlasıyla gösteriyor. Bu tür black metali seviyor musun yoksa türün daha klasik uygulamalarına mı yakınsın?
DEATHSPELL OMEGA ilk demolarından öncesine dayanan bir yakınlığımız olan bir grup. Gruba dâhil olan kişilerden bazıları 1999’da ilk albüm anlaşmamızı yapmamıza önayak olmuşlardı. Yeni milenyuma girerken birlikte, sonradan olacak şeyleri şekillendirecek türde çok önemli şeyler yaptık. Belirli müzikal tarzlar söz konusu olduğunda benim için önemli olan yegâne şey içinde biraz delilik bulunması, büyülü bir kalitesinin olması ve çiğ, kötücül bir enerji içeren kutsal bir karakterinin olmasıdır. İster IMMOLATION’a ister Diamanda Galas’a ister BATHORY’ye benzesin… Önemli olan müziğin fanatik düzeyde bir acelecilik ve şiddetle yapılıyor olması. Benim için müziği ilginç kılan budur.
Son yıllarda Polonya ve Yunanistan’dan çok sayıda kaliteli black metal grubu çıktığını görüyoruz. MGŁA, BLAZE OF PERDITION, OUTRE, BATUSHKA, MEDICO PESTE, ACRIMONIOUS, RAVENCULT, LUCIFER’S CHILD, ACHERONTAS bunlardan sadece birkaçı. Her iki ülkede de dindar ve muhafazakâr devlet yapıları var. Devletin ve Kilisenin baskıcı yaklaşımlarının, hâlihazırda karanlık müzik yaratmaya meyilli olan bu müzisyenleri daha da din karşıtı şeyler yaratmaya ittiğini düşünüyor musun?
Umarım onları böyle yapmaya iten şey budur, evet. Umarım bu konuda büyük bir öfkeleri, coşkuları ve istekleri vardır. Diğer yandan, çok daha az muhafazakâr yönetimleri olan ülkelerden de çok çok iyi gruplar çıktığını görüyoruz; sonuçta Black Metalin var olması ve etrafımızı saran sosyal yapının dışında yer alması gerekiyor.
Şu grupların en sevdiğin albümlerini söyler misin?
BATHORY: Söyleyemem
DISSECTION: Söyleyemem
CELTIC FROST: To Mega Therion
DARKTHRONE: Söyleyemem
EMPEROR: In the Nightside Eclipse
2005′ten bu yana WATAIN dinleyen bir insan olarak, buradaki tüm azgın hayranlarınız gibi ben de İstanbul konserinizi sabırsızlıkla bekliyorum. WATAIN’in cehennemî alevlerini bunca yıldır bekleyen Türk hayranlarınız için neler söylemek istersin?
Röportaj için teşekkürler Ahmet. Sonunda Türkiye’de çalacağımız için çok ama çok memnunuz. Yıllardır orada çalmak için uğraşıyoruz ve sonunda bu gerçekleşecek. Türk dinleyicilerimizle güçlerimizi birleştirmek ve gerçekten de duyduğumuz kadar vahşi ve tutkulu olup olmadıklarını görmek için sabırsızlanıyoruz.
Black Metal Büyüsü ile dolu bir yıkım için hazır olun.
Güzel röportaj, teşekkürler.
Bu röportajı bize aktardağınız için çok teşekkürler.
Gel Erik başkan gel bu ateş hepimize yeter. :))
Gözünüzü sevem The Somberlain patlatın sonlara doğru
10.06.2019
@Chaosophia,
Kıskandırmak gibi olmasın ama ben Paris’te tanık oldum The Somberlain coverlarına :)
bathory, dissection ve darkthrone sevmiyorum mu yoksa her albümlerine bayılıyorum mu demeye getirmiş acaba. bir de bu din karşıtı olup şeytanı yüceltme işi ne trajikomik iştir arkadaş yahu…
15.04.2019
@northern, üçüne de bayılıyor, üçü de Watain’in varlık sebebi.
Ellerine sağlık ahmet hocam güzel röportaj…
Canavar gibi bir konser olacak ve sabırsızlıkla bekliyorum.
Ve bu röportajla birlikte fransadaki notre dame kilisesindeki yangın mevzusuylaçok acayip bir manidar durum olmuş. Şuan birşey diyemiyorum.
Konserde görüşmek üzere reissss… 🤘
“Önemli olan müziğin fanatik düzeyde bir acelecilik ve şiddetle yapılıyor olması. Benim için müziği ilginç kılan budur.”
Ne kadar güzel bir adamsın sen reis be! Zamanla tüm o atmosferik işlerden sıkılıp, kafa göz giren black metale tapmaya başlayan benim gibi gencolara selam çakmış mübarek.
Bu işin kötü tarafı Nargaroth, The Ruins of Beverast, Wolves in the Throne Room gibi zamanında bayıldığım gruplara artık tahammül edememem. Ebemizi siktin “panzer division marduk”.
Bu gruba oldum olası ısınamadım ama Türkiye’ye gelmeleri çok iyi. Keşke İstanbul’a daha yakın olsaydım da her konsere rahat rahat gidebilseydim.
Yalnız 1996 Dark Funeral konseri mevzusu bana biraz abartı gibi geldi. Millet kendini kesmiş, kimilerinin kafaları delinmiş ama mekan sahibi, sahnede hayvan parçası bulunca kıllanıp mekanı kapatmış. Bilemiyorum.
Önce They Rode On ve Wild Hunt, sonra diğer şarkıları dinledikten sonra anladım ki yaşlanmışım; kafa kaldırmıyor :( 2013 The Wild Hunt albümü genel olarak güzel olmuş bence.
Şu dark funeral mevzusu abartı geldi bana. Gerçekse kan dondurucu. Müzik bir yana bu olaylar yaşandıysa ve insanlar bundan ilham aldıysa sıkıntı büyük.