İnsan hayatındaki en önemli şeylerden biri, İngilizcede “comfort zone” denen, Türkçeye de “konfor alanı” olarak tercüme edilen kavramdır. İnsanın rahat ve güvende hissettiği bir durumu ifade eden bu tabir, hepimiz için farklı şekillerde kendini gösterebilir. İnsan usta olduğu bir işi yaparken, alışık olduğu bir bağlamda hareket ederken konfor alanındadır. Bazı insanlar bu konfor alanına fazlasıyla saklanıp kendilerini zorlamaktan ve bir şeylere meydan okumaktan kaçınırken, kimileriyse sürekli kendilerini zorlayarak, alışık olmadıkları şeyler yaparak bu konfor alanının dışına çıkmayı amaçlarlar. Bu şekilde hem tecrübe kazanır hem de konfor alanlarını genişleterek uzun vadede rahat ederler.
Konu metal olduğunda da konfor alanı kavramı karşımıza çıkar. Yeni albümünü yazarken normalde icra ettiği tarzın dışına çıkmaya çalışan, kendi kendisine meydan okuyan bir grup düşünün. Grubu sahnede izlerken tam anlamıyla rahat olmadıklarını hissedebilir, belirli bölümleri zorlanarak çaldıklarını sezebilirsiniz. Oysaki DREAM THEATER gibi üst düzey teknik becerisi olan bir grubu izlerken adamların son derece rahat, olan biten her şeye alışkın olduklarını açık açık görürsünüz.
Bunları anlatma sebebim, yılın en iyi albümlerinden birini çıkaran ABD’li death metal grubu HATH’ın işte tam da bu konfor alanı durumunu yaşaması ve yaşatması. Bir müziksever için, sevdiği ve alışık olduğu bir tarzın kulağa yeni ve taze gelen şekilde icra edilmesinden güzel pek az şey vardır. İşte HATH’ın yaptığı da tam olarak bu. Death metali çok yaratıcı ve zengin bir anlayışla ele alıyor ve mükemmel şekilde icra ederek ortaya her anlamda yüksek kaliteli bir şey çıkarıyorlar. Henüz ilk albümleri olmasına karşın “Of Rot and Ruin”in yılın en iyi albümlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Albümü dinlemeden önce metal-archives’daki benzer sanatçılar kısmına baktığımda BLOODBATH ve SLUGDGE adlarını gördüm ve hadi bakalım dedim. İlk birkaç şarkıyı dinlediğimde bu önerilere tamamen katıldığımı fark ettim. HATH gerçekten de BLOODBATH’in çiğliği ve vahşetini, SLUGDGE’ın progresif ve karakteristik rif yazma düsturuyla birleştiren ve çeşitli yan unsurlarla bunu çok zengin bir pakete dönüştüren bir grup. “Of Rot and Ruin” kesinlikle ve kesinlikle daha çok dinlemek isteyeceğiniz, arada aklınızın gidip tekrardan açacağınız türde bir albüm. Bir ilk albüm olmasının yarattığı değer de eklenince, HATH’ın son günlerde neden bu kadar çok metal müzisyeni tarafından önerildiğini daha iyi anlayabiliyorum.
Grubun rif yazma ve bunları bir araya getirme anlayışı da son derece olgun, yerli yerinde ve karakteristik bir tavır benimsiyor. Şarkıların hiçbir anında herhangi bir aceleye gelme, bağlayıverme, karşılarına çıkan beste bazlı bir engeli kolaya kaçan bir formülle saf dışı bırakmaya çalışma hissetmiyorsunuz. OPETH’vari bir kendini bilirlik, sorun çözücülük, korkusuzluk var HATH’ın müziğinde.
Yeri geliyor “Rituals”ın ortasındaki gibi muazzam bir koro vokalle bağlıyor, yeri geliyor “Worlds Within”de olduğu gibi sert ve kırılgan kısımları su ve yağ gibi birbirlerine karıştırmadan arka arkaya diziyorlar. Vokallerin inanmışlığı, enstrüman kullanımının cayır cayır yanan ateşi ve hepsine kusursuz bir kimlik katan prodüksiyon ile “Of Rot and Ruin” daha ilk dakikadan voleyi yapıştırıp topu doksana ampul gibi asıyor.
HATH, şu ana dek duymadığınız en iyi yeni gruplardan biri olabilir. Kendilerine olan güvenleri ve ne yapacaklarına çok iyi karar vermiş olmaları onları ortalığa yeni yeni atılan sayısız grup arasında şimdiden birkaç adım ileriye taşıyor. “Of Rot and Ruin” kesinlikle çok iyi bir albüm ve yıl sonunda pek çok listede kendine yer bulacağına inanıyorum. Kesinlikle tavsiye.
Çıktığı günden beri hemen her gün dinliyorum, tek kelime ile m u h t e ş e m. Özellikle baslar tüm albüm boyunca öne çıkıyor, albümün bu kadar güzel olma sebeplerinden biri de bu bence. Bir de, benzer sanatçılar kısmına Aborted’ı da eklemek lazım.
Eklemeden geçmek istemiyorum günümüz müziğinin sığlaştığı şu günlerde SLUGDGE son zamanların en yaratıcı ve iham verici işlerinden birini yapıyor. Sadece Slugdge ismini duyduğum için Hath’a göz atayım dedim, duyduğum şeyler ise gerçekten inanılmaz.
hakikaten kaliteli müzik yapmış elemanlar. Bu kritiği okuduktan sonra aynı vatandaşların Ophidius isimli diğer grubuna bir kulak kabarttım ki oda güzel amaaa…vokal yok.
neden bu tarz bir müzik yapıp vokal yapmazlar onuda anlamıyorum, sadece neden ?
Amaçladıkları şeyi düşünerek grubun herhangi bir konuda eksiği veya yanlışının olduğunu düşünmüyorum ama farklı zamanlarda denememe rağmen ben bu albümü hiç bir şekilde sevemedim. Ne kadar kendimi vermeye çalışsam da belli bir yerden sonra kopup gidiyorum. Sonunda hiç benlik olmadığını anladım ve büyük ihtimalle bir daha dinlemeyeceğim.
Albüm giriş şarkısından parlıyor zaten. Usurpation nasıl bir şarkıdır öyle. Sonuna kadar hiç boş anı, öylesine yapılmış bir yeri yok. Rifler, harika vokaller, taramalı davullar, hız… Hepsinden sonra muhteşem solo ve arkasından gelen, tam bağıra bağıra söylemelik harika melodik vokal. Buradan sonra heralde baştaki bazı şeyleri tekrarlayıp bitirirler diye düşünürken beni ters köşeye yatırdılar. Daha da hayvanlaşarak zirvedeyken bitirip şarkıyı tadında bırakmışlar. Beste yetenekleri gerçekten muazzam.
Bir de bu albüm bende Blood Incantation – Starspawn etkisi yapacak gibi. İkisinin de ilk albümleri, ikisi de death metal. Starspawn gibi gizemli bir havası yok ama onun yerine daha saldırgan ve daha epik bir albüm.
Her ne kadar bir hevesle takibe aldığım Youtube kanallarında bilgisayar oyunu paylaşıp durarak kendilerine küfrettirseler de albüm muazzamlığından bir şey kaybetmedi. Usurpation’daki “every pound of flesh” deyişi her seferinde aynı zalim duyguları uyandırıyor.
Bu elemanların Ophidius diye bi grubu var, benzer bi soundla enstrumantal takılıyolar. 2016′da çıkardıkları 40 dakikalık ep baya iyi, ilgilisine tavsiye ederim.
Rituals’ın 4.08-6.28 arasına bayılıyorum. Ne zaman canım sıkılsa, bir şeyler ters gitse direkt açıp kendime geliyorum; son bir senedir hayatımın çok önemli bir parçası.
@SileJack,
“Smoke blocking out the sun
Darkness swallowing the world
Born of iron, leaving the stone
The Other will lead us home
Down to his halls
Struck down at sea by the lord of light
He will rain the fire down among us
Broken men on broken shores
Lowly pawns in an eternal war
Blood in the water, death on the sea
Feeding the Other, feasting with glee”
Çok klas bir keşif oldu. Teşekkürler saraçoğlu. 2. Tur dönüyor şu an, büyük keyif veriyor…buralar değerlenir.
Etiketlerde bir hata var bence. Genelde grup ismiyle album ismi ayri olurdu. Usteki yoruma +1
22.04.2019
@tahsin, düzelttim sağ ol.
Çıktığı günden beri hemen her gün dinliyorum, tek kelime ile m u h t e ş e m. Özellikle baslar tüm albüm boyunca öne çıkıyor, albümün bu kadar güzel olma sebeplerinden biri de bu bence. Bir de, benzer sanatçılar kısmına Aborted’ı da eklemek lazım.
‘rituals’ abartı güzel olmamış mı? way aq ya…
23.04.2019
@P L A G U E, müthiş cidden.
Eklemeden geçmek istemiyorum günümüz müziğinin sığlaştığı şu günlerde SLUGDGE son zamanların en yaratıcı ve iham verici işlerinden birini yapıyor. Sadece Slugdge ismini duyduğum için Hath’a göz atayım dedim, duyduğum şeyler ise gerçekten inanılmaz.
23.04.2019
@ayi_yorgo, katılıyorum.
hakikaten kaliteli müzik yapmış elemanlar. Bu kritiği okuduktan sonra aynı vatandaşların Ophidius isimli diğer grubuna bir kulak kabarttım ki oda güzel amaaa…vokal yok.
neden bu tarz bir müzik yapıp vokal yapmazlar onuda anlamıyorum, sadece neden ?
Taş gibi albüm olmuş. Güzel keşif.
Bu albümü çok sevdim. Ben bazı yerlerde Cattle Decapitation hissi aldım. Özellikle melodili vokallerde.
Amaçladıkları şeyi düşünerek grubun herhangi bir konuda eksiği veya yanlışının olduğunu düşünmüyorum ama farklı zamanlarda denememe rağmen ben bu albümü hiç bir şekilde sevemedim. Ne kadar kendimi vermeye çalışsam da belli bir yerden sonra kopup gidiyorum. Sonunda hiç benlik olmadığını anladım ve büyük ihtimalle bir daha dinlemeyeceğim.
Albüm giriş şarkısından parlıyor zaten. Usurpation nasıl bir şarkıdır öyle. Sonuna kadar hiç boş anı, öylesine yapılmış bir yeri yok. Rifler, harika vokaller, taramalı davullar, hız… Hepsinden sonra muhteşem solo ve arkasından gelen, tam bağıra bağıra söylemelik harika melodik vokal. Buradan sonra heralde baştaki bazı şeyleri tekrarlayıp bitirirler diye düşünürken beni ters köşeye yatırdılar. Daha da hayvanlaşarak zirvedeyken bitirip şarkıyı tadında bırakmışlar. Beste yetenekleri gerçekten muazzam.
Bir de bu albüm bende Blood Incantation – Starspawn etkisi yapacak gibi. İkisinin de ilk albümleri, ikisi de death metal. Starspawn gibi gizemli bir havası yok ama onun yerine daha saldırgan ve daha epik bir albüm.
Currents/Ritual kombosu adamı ezip geçiyor resmen. Manyak albüm cidden.
Her ne kadar bir hevesle takibe aldığım Youtube kanallarında bilgisayar oyunu paylaşıp durarak kendilerine küfrettirseler de albüm muazzamlığından bir şey kaybetmedi. Usurpation’daki “every pound of flesh” deyişi her seferinde aynı zalim duyguları uyandırıyor.
Güne roket gibi girmek isteyenler için şu güzelliği hatırlatayım istedim.
Bu elemanların Ophidius diye bi grubu var, benzer bi soundla enstrumantal takılıyolar. 2016′da çıkardıkları 40 dakikalık ep baya iyi, ilgilisine tavsiye ederim.
Rituals’ın 4.08-6.28 arasına bayılıyorum. Ne zaman canım sıkılsa, bir şeyler ters gitse direkt açıp kendime geliyorum; son bir senedir hayatımın çok önemli bir parçası.
15.01.2023
@SileJack,
“Smoke blocking out the sun
Darkness swallowing the world
Born of iron, leaving the stone
The Other will lead us home
Down to his halls
Struck down at sea by the lord of light
He will rain the fire down among us
Broken men on broken shores
Lowly pawns in an eternal war
Blood in the water, death on the sea
Feeding the Other, feasting with glee”