Bu haftanın heavy metal kotasını dolduran yeni STARBREAKER albümünden kucak dolusu sololar, melodiler, çığlıklar…
Eski TNT vokalisti Tony Harnell ile daha ziyade ALLEN – LANDE projesinden ve elbette ki PRIMAL FEAR’dan tanıdığımız Magnus Karlsson’un 2005’te kurulan melodik heavy/power metal projesi STARBREAKER yeni albümünü uzun bir aradan sonra yayınladı ve biz de tabii ki sayfalarımıza taşımayı görev biliyoruz.
Gayet standart bir heavy metal yapmalarına rağmen neden metal-archives’da yer almadığını bilmediğim STARBREAKER; büyük oranda WHITESNAKE, JOURNEY ve JUDAS PRIEST’in karışımı bir müzik icra ediyor ve vokal odaklı bir karakter benimsiyor.
ALLEN – LANDE projesinin ilk 3 albümüne imzasını atan ve son albümden önce yerini Timo Tolkki’ye bırakan Magnus Karlsson, bence bu projede yeterince iyi bir performans çıkaramamıştı. Jorn lande ve Russell Allen gibi iki adamın ye aldığı bir proje için çok daha yaratıcı besteler yazması gerektiğini düşündüğüm ve bana kalırsa bunu başaramayan Karlsson, benzer bir şarkı yazımını STARBREAKER’da sergileyerek yoluna devam ediyor. Bu tür zaten belirli oranda varyasyon kaldırdığı için çok da üstüne gitmek istemiyorum, lakin zamanında ARK’ta ve diğer pek çok projede harikalar yaratan efsane vokalist Jorn Lande ile SYMPHONY X’te döktüren Russell Allen bence daha iyisini hak ediyorlardı. Onu bir diyeyim de içim rahat etsin.
STARBREAKER’a geldiğimizde, grubun bu üçüncü albümünde ilk iki albüme benzer bir kimlikle ilerlediğini görüyoruz. Daha cayır cayır bir prodüksiyon, vokali ve gitar kullanımını öne çıkaran bir anlayış ve bildiğimiz heavy metal, melodik metal unsurlarını peş peşe sıralayan bir bakış açısı var. 45 dakika süren albüm boyunca heavy metal ile hard rock’ın tüm tarihinden referanslar barındıran şarkılarla karşılaşıyoruz. JUDAS PRIEST gibi (PRIMAL FEAR gibi) ortalığı ateşe veren şarkılar da var, seksenlerden fırlamış power ballad’lar da. Tabii Harnell’in TNT’de yaptıklarına aşina olanlar, vokalistin bu minvalin dışına çıkmayacağını da zaten tahmin ederler. Harnell güvende olduğu, konfor bölgesinin dışına çıkmadığı yerlerde gerçekten çok güçlü bir sesi olduğunu bunca yıl sonra da gösteriyor.
Beste çeşitliliği konusunda albüm ALLEN – LANDE ile PRIMAL FEAR arasında seyreden; tabii ki şaşırtmalı bir şeyler barındırmayan ve türün gerekliliği olarak lineer düzlemde seyreden bir çalışma. Verdiği ruh açısından bence elinden geleni yapıyor ve olumsuz eleştiriye yer bırakmayacak düzeyde iyi şeyler sunuyor. Yıllar sonra bile akıllardan çıkmayacak bir heavy metal coşkusu falan arıyorsanız öyle fazla heyecan yapmanıza gerek yok, ama nihayetinde yeterli bir şeyler olduğunu da bilin.
“Dysphoria” heavy metal, melodik metal, hatta AOR seven ve seksenler ruhunu ta derinlerinde hissedenlerin epey bir şey bulabileceği eli güzü düzgün bir albüm. “İyi vokalistimiz var, solo da atabiliyoruz, vanaları açalım seksenleri kopyalayalım” kolaycılığından ziyade besteler üzerine yoğunlaşıldığını da hissettiren; sürprizsiz ama kaliteli bir çalışma. Bu türlerden hoşlananlar, 2019 soğuğunda gönül rahatlığıyla dinleyebilir ve eski günleri yad edip keyiflenebilirler.
Kadro Tony Harnell: Vokal
Magnus Karlsson: Gitar, klavye, geri vokal
Jonni Lightfoot: Bas
Anders Köllerfors: Davul
Şarkılar 1. Pure Evil
2. Wild Butterflies
3. Last December
4. How Many More Goodbyes
5. Beautiful One
6. Dysphoria
7. My Heart Belongs to You
8. Fire Away
9. Bright Star Blind Me
10. Starbreaker
Abi bu kritiği boşa yazmadın, en azından bir okuyucun bu albümü çok beğendi :) Albüm kapağı da çok hoş, çok minimal.