Bu hafta yazdığım en farklı albümden herkese merhaba. Haftanın genelinde death metal ağırlıklı bir kritik takvimi vardı ve Romanya’nın bağrından çıkan bu albümle haftaya epey alakasız bir kapanış yapıyoruz.
LOCHRIAN POEM, Transilvanya’nın Sibiu şehrinden çıkan bu şehirdeki Guşteriţa bölgesinin gri ve durağan doğasından bahseden ve kesinlikle farklı bir duruşu olan enteresan bir tek kişilik proje. Yerel enstrümanları tadında kullanan ve bunu doom metal havasıyla harmanlayarak akıllara NEGURA BUNGET’i, THY CATAFALQUE’ı getiren; avangart, tuhaf, dramatik bir oluşum. Ne idiği belirsiz giriş şarkısı “Mal”ın kırılgan üflemelileri, ani borazanları ve diğer gariplikleri sayesinde bizi ne tür bir şeyin beklediğini çok şükür hiç mi hiç anlamıyoruz. “Ne oluyor acaba?” düşüncesi eşliğinde bizleri karşılayan “Snow”, gerçekten de sürprizlerle dolu olduğunu bize ilerledikçe, adım adım gösteriyor.
Tümü Andrei ”Solomonar” Oltean adlı arkadaş tarafından yaratılan bu avangart doom metal projesi; promosyon açısından fazla gazlanamayacağını tahmin ettiğim için arka planda kalması muhtemel olan, ancak bence es geçilmemesi gereken değerli şeyler barındıran küçük çaplı bir cevher olarak yılın ilk günlerinde bizleri selamlıyor.
“Mal” ile mal olduktan sonra, ikinci şarkı “Sud”un tekinsiz, korku uyandıran ve rahat ettirmeyen ilk yarısıyla afallıyor; ikinci yarısındaki ızdırap, çiğ öfke ve değişken yapıyla sarsılıyoruz. Solomonar takma adlı bu genco gerçekten de alışık olunmadık fikirlere sahip ve en güzel tarafı da bunları cesurca kullanmaktan çekinmiyor.
Albümün en karakteristik tarafı, “Colos.gri” gibi aşırı narin, fazlasıyla kırılgan bir şarkıyı yaklaşık 10 dakika boyunca devam ettirdikten sonra, bir sonraki “Snow”da tamamen doom metale yaslanan ve son derece dramatik bir kimlikle yoluna devam etmesi. Prodüksiyon açısından sorunlu görülebilecek pek çok tarafı olan ve bu yönüyle kimi dinleyicileri itebileceğini de söylemem gereken LOCHRIAN POEM, eğer bunu “samimiyet” çerçevesinde değerlendiren taraftaysanız çok da gözünüze batmayacaktır. Yine de albüme adını veren şarkının belirli yerleri başta olmak üzere kimi yerlerde ciddi miksaj sorunları olduğunu, kimi vokallerin amatör grup demosu kıvamında patlayıverdiğini falan da eklemeden geçmeyeyim. Bunlar albüm adına mutlak eksi yazacak şeyler, ancak büyük oranda müzikal perspektiften bakarsak LOCHRIAN POEM’in umut vadettiğini görmemek mümkün değil.
“Snow”un prodüksiyonu profesyonel bir elden çıksaydı, albümün bu tarzı sevenlerin yıl sonu listelerine girebilecek bir çalışma olacağını düşünebilirdim. Herkese göre olmadığı kesin ve belli ki Solomanar’ın amacı da bu tarz bir şey yaratmak. Bana kalırsa amaçladığı şeyi kesinlikle başarmış ve tek kişinin elinden çıkmış aşırı kişisel bir iş olmasıyla da takdirleri toplaması gereken bir çalışma. Etnik tarafı baskın, avangart, doom metalle yoğurulmuş ancak metal olmayan tarafı da iyice baskın, şiirsel bir şeyler dinlemek istiyorsanız, yağın kara karşı 45 dakikanızı “Snow”a ayırabilirsiniz.
sanırım birleştirdiği ögeler ya da onları potada eritiş şekli hoşuma gitmediği için ben albümü beğenemedim.
iki kere dinlemeyi denedim ve açıkçası ortaya konulan iş babında olumsuz anlamda çok karmaşık duygular hissettim. içimden tekrar dinlemek gelmedi.