Başlamadan önce bilmeyenler için bir özet yapalım. Architects’in bestelerinin ve şarkı sözlerinin neredeyse tamamını yazan gitaristi, grubun davulcusu Dan Searle’ın ikiz kardeşi ve vokalist Sam Carter’ın en iyi arkadaşı olan Tom Searle 2016 yılında, kansere karşı yıllardır verdiği savaşı kaybedip aramızdan ayrılmıştı. Grup bu üzücü olayın ardından önceden planlanmış olan turlarını tamamlamak için Sylosis’ten tanıdığımız Josh Middleton’ı kadrosuna geçici olarak katmış ve grubun devam edip etmeyeceği konusunda henüz karar vermediklerini açıklamıştı. Aradan geçen sürede işleri rayına oturtan ve Josh’u kalıcı olarak kadrosuna kattığını duyuran grup, kısa süre içerisinde yayınlanacak yeni albümlerinden üç single yayınladı. Geçtiğimiz Kasım ayının başında ise yeni albümü “Holy Hell”i piyasaya sürdü.
“Holy Hell”, genel sound açısından son iki albümdeki (“Lost Forever//Lost Together” ve “All Our Gods Have Abandoned Us”) Architects unsurlarını korumakla beraber; zaman zaman alternatif metale kaçan, herkesin sevebileceği farklı bir ürün ortaya koymuş. Tom’dan miras kalmış olan basit ama vurucu, bol palm mute’lu ve köşeli riflerin kullanımı devam ediyor ancak metalcore –veya grubun deyimiyle post metalcore- türünün içerisinde duymaya alıştığımız basmakalıp breakdown’lar yerine daha down-tempo, akılda kalıcı, şarkının tansiyonunu iyi ayarlayan geçişler duyuyoruz. Architects, her albümünde olduğu gibi bu albümde de olgunlaşmaya devam ediyor.
Architects’i Architects yapan unsurların birebir Tom’un aklından ibaret olması, grubun geleceğinin nasıl olacağı konusunda hepimize panik yaşatmıştı. Neyse ki bugüne kadar Tom’dan çok şey öğrenen grup, kendi yağında kavrulacak ve bundan sonrasında nefes almaya ve büyümeye devam edecek konuma gelmiş olduğunu hepimize gösterdi. Tom’un aramızdan ayrılışından sonra beste sürecini üstlenen Dan Searle, bunun ne kadar zor bir iş olduğunu verdiği demeçlerde vurguluyor. Bestelerin gitaristten davulcunun eline geçmesi, şarkıların yapısını normalde temelinden değiştirecek bir durum. Şarkılardaki bağlantıların daha davul odaklı olması, riflerin ve çeşitli yürüyüşlerin davul groove’ları üzerine yazılmış olması bunu görülebilir kılan noktalardan ikisi. Ancak Dan, düşünce yapısı olarak Tom’u ciddi anlamda içselleştirmiş. Bu sayede Architects, yeni albümünde özünden kopmamayı başarabildi. Yeni kan Josh Middleton da “Holy Hell”de gruptan duymaya alışkın olmadığımız tatları katan isim olmuş. Sylosis’ten alıştığımız teknik ve melodik yürüyüşleri az az da olsa Architects’in müziğiyle harmanlanmış halde dinlemek, üstümüze serin su serpilmiş hissi yaratıyor adeta.
Yine her albümde büyük gelişme gördüğümüz ve her seferinde dinleyiciyi şaşırtmayı başaran Sam Carter’ın yırtıcı “yelling” vokali de işi bir adım öteye götürmüş ve çok daha melodik bir hâl almış. “Brutal” vokalin şarkılarda oldukça yoğun olmasına alıştığımız grubun yeni albümünde tiz ve melodik “yelling” vokallerle çok daha fazla karşılaşıyoruz. Bu zaman zaman kulağı yoran ve kontrastı kaybettiren bir hal alsa da Sam, bu alanda eşsiz bir noktaya ulaşmış olduğunu ispatladı.
“Holy Hell”i “Holy Hell” yapan şey ise sözlerde başlıyor. Başlangıçta bahsettiğimiz gibi Tom, Architects albümlerinin aynı zamanda söz yazarıydı. Özellikle son iki albüm baştan sonra birer distopyayı tarif ediyor; yer yer zekice, yer yer aşırı duygusal sözleri ile belki de müzikaliteden çok söz yazımı ile önce çıkıyordu. Dolayısıyla Tom’un ölümü, sözleri kim yazacağı sorusunu da akla getirmişti. Şimdi görüyoruz ki söz yazımını üstlenen Dan ve ona destek olan grup üyeleri, bu konuda da hiç boş değilmiş.
Tahmin edebileceğimiz üzere albümün sözlerinin hatları “Tom’un ölümü” çevresinde oluşturulmuş. Daha da genele yayarsak: “Holy Hell”, aslında Tom’un ölümü üzerinden hayatı ve ölümü irdeleyen sözler barındırıyor. Tabii burada en yakın arkadaş ve ikiz kardeşin ölümünden prim yapıldığı, bunun ajitasyonunu yaparak sözlerin geçiştirildiği fikrine kapılanlar olabilir. Ancak “Holy Hell”i sözlerini okuyarak dinlediğimizde Shakespeare’in “The Tempest” isimli oyunundan Dante’nin İlahi Komedya’sına, İncil’deki sembolizmden Icarus’a ve Budizm’e kadar birçok önemli ismin yapıtlarına, farklı inanışlara ve daha birçoğuna göndermeler yapıldığını ve bunların genel konsepte mükemmel bir şekilde yedirildiğini görüyoruz.
Buna ek olarak Holy Hell’de önceki albümlerdeki sözlere, özellikle Tom’un yazdığı en iyi şarkılardan biri olarak kabul edilen “Memento Mori”nin sözlerine göndermeler bulunuyor. Albümün açılışını yapan “Death is not Defeat”, neredeyse Memento Mori’nin devamı niteliğinde. Albümün teması çok sevilen birinin ölmesi ve bunun arkada kalanlara hissettirdiği cehennem niteliğindeki acı (Holy Hell). Bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Tom’un, ölüm ve sonsuzluk fikirlerini iliklerimize kadar hissettirdiği bu başyapıta şarkıların birçoğunda atıfta bulunulması şaşırtıcı değil.
Bunun yanında, yine önceki albümlerden CANCER ve Naysayer gibi şarkıların sözlerine cevap niteliğinde yazılmış kısımlar göze çarpıyor. Bu göndermeler ve cevaplar ile grup, aslında Tom’a sesleniyor. Onun ölümünün kendilerini nasıl bir duygusal boşluğa düşürdüğünü ve orada boğduğunu anlatırken aynı zamanda bu acının kendilerini nasıl büyüttüğünü, ondan öğrendikleri her şeyin artık daha anlamlı olduğunu ve onları daha iyi bireyler haline getirdiğini vurguluyor.
Kısaca “Holy Hell”, grup elemanlarının Tom’a yazdığı son bir mektup niteliğinde. Sanki bu ölümü kabullenip yıllar boyu ondan öğrendikleri her şey için ona teşekkür ediyor ve ölümünden önce ona söyleyemedikleri her şeyi sözlere akıtarak hem Tom’u hem de kendilerini huzura kavuşturuyorlar.
Son bir parantez ve minik bir çıkarım yapacak olursak: Aşk, terk edilme, buna karşı gösterilen isyan ve bu duyguların en basit şekilde anlatıldığı algısına sahip olunan bir müzik tarzının aslında ne kadar olgun, felsefi ve düşünmeye sevk eden bir tür olduğunun ispatı olmuştur bu albüm. Tabii ki gerek İngiliz ekolünün verdiği sanat bakışı ve geleneği, gerek grup elemanlarının kendini yetiştirme tarzı bunu sağlayan en önemli unsur. Sanatçının kendi coğrafyasına ve kültürüne olan saygısı, bu arayışa kendi seçimini ya da geleneksel olarak kendi normaline bu kültürü indirgemiş oluşu, bize Metalcore gibi ‘’basit anlatım’’ algısı olan bir türde bile böyle inceliği ve derinliği olan şarkılar sunabiliyor. Architects belki de bu sayede muadili gruplar yerinde sayarken büyümeye devam ediyor.
Kadro Sam Carter: Vokal
Adam Christianson: Gitar
Josh Middleton: Gitar
Alex Dean: Bas
Dan Searle: Davul
Şarkılar 1. Death Is Not Defeat
2. Hereafter
3. Mortar After All
4. Holy Hell
5. Damnation
6. Royal Beggars
7. Modern Misery
8. Dying to Heal
9. The Seventh Circle
10. Doomsday
11. A Wasted Hymn
çok güzel kritik olmuş. benzer şeyler hissetmeme rağmen kırk yıl düşünsem bu kadar güzel anlatamazdım/yazamazdım. çıktığı zaman all our gods’dan geride diye düşünüyordum ama dinledikçe ne kadar üstüne koyduklarını, geliştiklerini, bütün o duygusal yoğunluğu ne kadar iyi bir şekilde müziklerine aktardıklarını gördüm. dedeleri saymazsak architects ve while she sleeps şu an en sevdiğim iki grup. youtube’da da her şarkının altında yorumlarda parkway drive ve BMTH gömüyor fanları, ne kadar onları da sevsem de aşırı eğleniyorum lol
Josh Sylosis i bırakıp nasıl buraya geçti hala anlamıyorum.
22.01.2019
@Murad, grup süresiz ara verdi.
23.01.2019
@Murad, hayır
Her şey bir tarafa Doomsday çok büyük şarkı, hatta tarzı için bir mihenk taşı. Sırf bunun için bile alkışı hakediyorlar.
çok güzel kritik olmuş. benzer şeyler hissetmeme rağmen kırk yıl düşünsem bu kadar güzel anlatamazdım/yazamazdım. çıktığı zaman all our gods’dan geride diye düşünüyordum ama dinledikçe ne kadar üstüne koyduklarını, geliştiklerini, bütün o duygusal yoğunluğu ne kadar iyi bir şekilde müziklerine aktardıklarını gördüm. dedeleri saymazsak architects ve while she sleeps şu an en sevdiğim iki grup. youtube’da da her şarkının altında yorumlarda parkway drive ve BMTH gömüyor fanları, ne kadar onları da sevsem de aşırı eğleniyorum lol
karantina sürecinde en çok dinlediğim albüm sanırım. baştan sona harika şarkılarla dolu bir albüm. sam carter gerçekten harika bir vokal.
Doomsday nasıl bir şarkıdır hacı ya.