İspanya’nın korkunç adamları ALTARAGE’in yeni albüm çıkaracağını ilk duyduğumda aklımdan geçen ilk düşünce “ne gerek var ki şimdi” idi. Gerçekten de ALTARAGE, nerede ne zaman dinlendiğini önemsiz kılarcasına rahatsız, sizi ele geçiren, boğan bir müzik yapıyordu ve buna tekrar maruz kalacak olmaktan ötürü ilk anda bir tadım kaçmadı değil.
“Nihil” ve “Endinghent” ile saatlerimi benden çalan ve bir daha da geri vermeyen bu aşırı duygusuz, aşırı nihilist, ultra kaotik oluşum; adeta bir hiçlik manifestosu tadındaki sanatıyla bir kez daha kafamızı bulandırmak, mental durumumuzu yakıp yıkmak için karşımızdaydı.
Kesinlikle alışık olunmadık tarzdaki kapağıyla ilk andan bir şaşırtan “The Approaching Roar”, ALTARAGE’in bildiğimiz buhranlarını bir miktar daha rafine ve sofistike şekilde sunduğu, atmosfer yaratmak adına rahatsız edici ses pasajlarını daha bir önümüze serdiği bir çalışma olarak göze çarpıyor. Grup yarattığı karanlığı pekiştirmek ve dinleyiciyi hiç de istemeyeceği bir ruh hâline sokmak konusunda öylesine istekli ki, “Urn” gibi bir şarkının başına 2,5 dakikayı aşan ve tek amacı rahatsızlık vermek olan çirkin bir ses duvarı örmekte beis görmüyor.
Şarkıların geneline baktığımızda ilk iki albüme oranla daha ne yaptığı anlaşılır, daha planlı programlı şarkılar yazma niyeti taşır gibi görünen bir ALTARAGE var. Ortada elbette ki rahatsız ve milyarlarca insan için kabul edilemez, anlaşılamaz bir müzik var, lakin alışık kulaklar için ALTARAGE’in bir nebze daha sadeleşmiş duruma geldiğini söyleyebilirim.
Tabii bu durum grubun sertliğinden, acımasızlığından ödün verildiği anlamına gelmiyor. ALTARAGE yine yeniden bir cellat gibi tepemizde dikilmiş, son nefesimizi vermemizi bekliyor. Gözle görünür fark ise bu kez bunu biraz daha ağırdan alarak, ilk iki albümdeki gibi gözü dönmüş ve bıçaklar sokup çıkararak değil de, diziyle göğüs kafesimize bastırıp elleriyle boğazımızı sıkan bir karabasan gibi yapıyor.
Bu noktada ALTARAGE’in benzer türdeki karambolü bol black/death metal gruplarından ayrıştığı kısma geliyoruz. Grup tüm varlığını bize kabuslar gördürme temeli üzerine kuruyor. Vokaller, gitarlar ve hatta davullar bile bir enstrümandan ziyade en büyük korkularımızı gün yüzüne çıkarmak için gelmiş bir araca dönüşüyor. Bu seslerin gerçekten de gitarlardan çıktığını düşününce, adamların şarkı yazımı konusunda ne denli kaotik bir yaklaşım benimsediklerini daha rahat görüyoruz.
Geçmişe ve geleceğe dair varoluşsal hezeyanlar, kurtulmanın mümkün olmadığı tedirginlikler, peşimizi asla bırakmayacak korkular… ALTARAGE bu hisleri bir gitar, bir bas gitar, bir davul ve bir de vokalle hissettirebilen ender gruplardan biri.
bu albümü dinlediğimden beri kabuslarım durmuyor, her karanlık sokakta birisi yaklaşıp “altarage nasıl sapladı ama” der diye arkama bakarak yürüyorum. gerçekten. (kritik için samimi olarak teşekkür ediyorum)
Altarage müziği tam anlamıyla saf nefretten/öfkeden ibaret. Albümü dinlerken insanı içten-içe rahatsız(iyi anlamda. Rahatsız olmanın da iyi anlamı nasıl oluyorsa öyle) eden, tam anlamıyla kabus havası bürüyor etrafını. Bir an sandım ki, albümü dinledikten sonra yeni-yeni tomurcuklanan çiçeklere filan bakarsam hepsi o anda solacak. Ancak, 1-2 kere filan dinlemekle olmuyor. Her şeyi hazmetmek için illa 4-5 defa dinlemek şart, doktor tavsiyesi böyle. Şu herifleri gerçekten hiç canlı dinlemek istemem. Çünkü büyük ihtimalle kalp yetmezliğinden filan ölürüm herhalde konser ortasında.
bu albümü dinlediğimden beri kabuslarım durmuyor, her karanlık sokakta birisi yaklaşıp “altarage nasıl sapladı ama” der diye arkama bakarak yürüyorum. gerçekten. (kritik için samimi olarak teşekkür ediyorum)
Altarage müziği tam anlamıyla saf nefretten/öfkeden ibaret. Albümü dinlerken insanı içten-içe rahatsız(iyi anlamda. Rahatsız olmanın da iyi anlamı nasıl oluyorsa öyle) eden, tam anlamıyla kabus havası bürüyor etrafını. Bir an sandım ki, albümü dinledikten sonra yeni-yeni tomurcuklanan çiçeklere filan bakarsam hepsi o anda solacak. Ancak, 1-2 kere filan dinlemekle olmuyor. Her şeyi hazmetmek için illa 4-5 defa dinlemek şart, doktor tavsiyesi böyle. Şu herifleri gerçekten hiç canlı dinlemek istemem. Çünkü büyük ihtimalle kalp yetmezliğinden filan ölürüm herhalde konser ortasında.