Yılın bitmesine doğru çıkan en değerli albümlerden birinden merhaba. Alman death metal grubu SULPHUR AEON neden 10 gün daha sabredip albümü 2019’da çıkarmadı bilmiyorum, ama bu geç çıkışı dolayısıyla yıl sonu listelerinde yer alamayacak bu albümün güme gitmemesi için elimden gelen çabayı sarf edeceğimi şimdiden söyleyebilirim.
Köken olarak MORBID ANGEL kaosunu yansıtmak üzere kurulan ve “Gateway to the Antisphere” incelemesinde bahsettiğim üzere BEHEMOTH ile NILE arası bir Mezopotamya karanlığını H.P. Lovecraft’ın uğursuz konseptlerini yansıtmak adına kullanan SULPHUR AEON, son derece zengin, çetrefilli, ihtişamlı death metaliyle bir kez daha Cthulhu’yu kulaklarımıza salmak üzere karşımızda.
SULPHUR AEON’un en iyi yaptığı şeylerden biri, bahsettiğim gruplara yakın duran türde tekinsiz bir atmosfer yaratarak bunu olabildiğince etkileyici şekilde sunmayı başarması. Bunu bazen daha canazor bir anlayışla ve önüne geleni yıkan devasa dalgalarla yapıyor, bazense daha kederli bir kıvamdaki melodik yaklaşımlarla kotarıyorlar. Grup tarama death metal rifleri, buz gibi black metal akorları ve “Veneration of the Lunar Orb”un girişinde görülen türde oktavlı MORBID ANGEL mezunu riflerle donattığı müziğini çok üstün bir davul performansı, önceki albümlere göre daha karakterli bulduğum vokaller ve hepsini karanlık ve ıslak bir kaos küresine çeviren nefis bir prodüksiyon eşliğinde sunuyor. Adını andığım son şarkıdaki melodik taramaların nefis HYPOCRISY hisleri yaşatması da değinmek istediğim bir diğer lezzet.
Dinlerken ağızda dağılıyor, sağlı sollu yumruklarla ağız da dağılıyor.
Yukarıda bahsettiğim için detayına gireyim; grubun BEHEMOTH’la olan benzeşmesi hem müzikal karakter hem de vokal üzerinden kendini belli ediyor. Genel yapı ve trafik itibarıyla BEHEMOTH’un “Ov Fire and the Void”a büyük oranda benzediğini düşündüğüm “The Summoning of Nyarlathotep” gibi bir şarkının ötesinde, vokalist M.’nin Nergal’in zaman zaman kullandığı haykırma/bağırma arası vokalleri de olaya dramatik bir tat katıyor; mitolojik bağlamlı bu tekinsizliği daha görkemli bir noktaya taşıyor.
Grubun bu albümde sergilediği özelliklerden biri de ilk iki albümündeki kaosu belli oranda dizginleyerek IMMOLATION’vari orta tempo karanlıkları ve hayvan gibi damar bölümleri daha bir dominant şekilde kullanması. “Sinister Sea Sabbath” bu açıdan iyi bir örnek ve büyük oranda ve bilinçli olarak monoton şekilde devam eden yapısı sözel konseptin yansıtılması adına gayet yerinde olmuş. Akabinde gelen black metal karakterli “The Oneironaut – Haunting Visions Within the Starlit Chambers of Seven Gates” de bu sayede daha bir kontrast değeri kazanmış ve öne çıkmayı başarmış. O yankılı “ONAYRONOOOT!” haykırışlarının akabinde gelen vokaller ve davulun blast’e bağlaması falan tam bir death metal şenliği.
Yazının sonlarına yaklaşırken en başta dediğime geri döneyim; SULPHUR AEON keşke bu albümü Eylül, Ekim dönemine yetiştirseydi. Dünya genelinde basının ve dinleyicilerin yıl sonu listelerini çoktan hazırladığı, basının çoktan Noel tatiline çıkıp yılın son haftası çıkan albümleri tamamen yok saydığı bir ortamda, SULPHUR AEON’un bu değerli işle adının anılmaz oluşu beni üzmüyor değil. Umarım dinlediği müzik perspektifi sadece basının sunduklarıyla sınırlı olan geniş kitlenin tamamen bihaber olduğu bir albüm olarak kalmaz. Ha tabii gerekiyorsa da kalsın, bu onların kaybı. Ama SULPHUR AEON ciddi anlamda kaliteli ve daha geniş kitle tarafından bilinmesi ve saygı gösterilmesi gereken bir grup, o yüzden de kaynayıp gitmesini asla istemem.
“Kozmik Kaosun Tırpanı” her anlamda çok güçlü bir albüm ve yılın bitmesine sayılı günler kala, gökyüzünden gelip kafalarımızı bir çırpıda biçeceğini belli eden lanetli gölgesi şimdiden üzerimize düşmüş durumda.
Kadro M.: Vokal
T.: Gitar, bas
A.: Gitar
S.: Bas
D.: Davul
Şarkılar 1. Cult of Starry Wisdom
2. Yuggothian Spell
3. The Summoning of Nyarlathotep
4. Veneration of the Lunar Orb
5. Sinister Sea Sabbath
6. The Oneironaut - Haunting Visions Within the Starlit Chambers of Seven Gates
7. Lungs into Gills
8. Thou Shalt Not Speak His Name (The Scythe of Cosmic Chaos)
@Ahmet Saraçoğlu, Hocam bu albümdeki clean (hafif doom hafif operatik) vokaller, tarz ve ton olarak sana da Warrel Dane’i anımsatıyor mu? Shuffe açıkken, biraz da kısık seste ilk şarkıya denk geldim ve “Dane’in böyle bir featuringi mi vardı?” diye kendi kendime sordum bugün. Çok ilginç ve hüzünlü bir andı benim için…
Benim için Burial Invocation’la beraber yılın en iyi death metal albümü.
Bu albümü de yazmamla birlikte nihayet yıl sonu listemi yapmaya hazırım.
21.01.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Hocam bu albümdeki clean (hafif doom hafif operatik) vokaller, tarz ve ton olarak sana da Warrel Dane’i anımsatıyor mu? Shuffe açıkken, biraz da kısık seste ilk şarkıya denk geldim ve “Dane’in böyle bir featuringi mi vardı?” diye kendi kendime sordum bugün. Çok ilginç ve hüzünlü bir andı benim için…
Kesinlikle bu yılın en iyi albümlerinden
Son yıllarda Almanya’dan çok iyi death metal grupları çıkmaya başladı. Çok uzak olmayan bir süre önceye kadar neredeyse hiç yoktu.
Biraz daha öveyim diye geldim. Müthişlik lan bu Sulphur Aeon çok iyi çok dinlemeden geçmeyin
Lovecraft için geldim, müzik için kaldım. Yalnız önceki albümleri şimdilik daha çok ilgimi çekti.