İki yıl önce aşağı yukarı bu zamanlar, buralarda kendimce tanıttığım İngiliz black metal grubu Deitus’un yeni albüm kritiğinden herkese merhaba. Sitedeki ikinci Deitus ve ikinci “Via Dolorosa” albümünü ele alıyor olmaktan kıvanç duyduğumu ifade eder, ivedilikle kritiğe doğru geçiş yapmak isterim.
“Acta Non Verba” albümüyle black metalin hırçın çocuğu olacakken duvara toslayan, kimi noktalarda şarkı kompozisyonlarının kimi noktalarda prodüksiyonun azizliğine uğrayan önceki albüm, Deitus için umut vadeder nitelikteydi. Herhangi bir sürprizle karşılaşmamış olmaktan mutluyum, Deitus, “Via Dolorosa” ile bu defa kendi çıtasını hayli yukarı taşımış çünkü.
Shriek’ten ziyade growl’a yaklaşan vokal tipini benimseyen, müzikal açıdan yine ustalara saygı duruşu yapan, her şarkısında o kadar olmasa da albümün genelini değerlendirdiğinizde aklınıza kalacak değil, aklınıza kazınacak fikirler ve riflerle dolu olan “Via Dolorosa” grubun önceki albümden topladığı geri bildirimlerin ekmeğini yiyor. Daha albümün açılışıyla işleri ne kadar sıkı tuttuklarını “Hallowed Terror” ile gösteren ekip, bir buçuk dakikanın ardından köpek gibi kazıyan davullarla, ana avrat giden gitarlarla, yanında yakınında olsak saçtığı tükürükten her 15 saniyede bir-bir paket Selpak kağıt mendil tüketeceğimiz vokallerle isteseler ne kadar Marduk’laşabileceklerini göstermişler. Bu şarkıya özellikle değinmek istedim, şahsen, 2018’de dinlediğim en iyi black metal kompozisyonlarından biri bu eser, bir bakın derim.
Albümün devamında bu isimsiz cengaverler, kendilerini ayrı bir konumda tutmak ve müzikal fikirlerini gerçekleştirmek adına farklı yönlere de kayıyorlar. Klasik bir rif döngüsü kurgulayıp şarkıyı riflere göre inşa etmek yerine deneysel ve belki de ustalara saygı kuşağının alternatif bir boyutu olarak da tanımlanabilecek işlere girişiyorlar. Buradan hareketle tansiyonu genellikle yüksek olan albüm, yapıma adını veren eserin ilk dakikalarında olduğu gibi 1970’ler rock havasına bürünebiliyor veya “Atonement” parçasının ilk dakikalarında olduğu gibi doom kıvamında devam edip sonrasında başkalaşabiliyor. Deitus’un yapmak istediğini az çok tahmin edebiliyorum, her gün onlarca grubun çıkıp yeni albüm yayınladığı underground black metal dünyasında özel bir noktada bulunmayı hedefliyorlar ancak ellerindeki iyi rif yazma kozunu, tam anlamıyla değerlendiremediklerini düşünüyorum açıkçası.
Bu heriflerin isteseler süper işler yapabildikleri ilk iki şarkıdan anlaşılıyor ama ne oluyorsa oluyor ve belki tematik çalışmaları belki de akıllarına gelen fikirleri tek bir albümde toplama istekleri sebebiyle “İşte bu be!” dedirtemiyorlar. Kasetlerin yaygın olduğu zamanlarda “Kaseti doldurmak için ıvır zıvırla şişirmişler…” derdik, şimdi öyle bir olay da yok hani; albümün toplam süresi neredeyse 33 dakika. Yapım 27 dakika sürse kimse bir şey demezdi bence. Bunu, “Salvifici Doloris”in ilk iki dakikası başta olmak üzere bana göre şişirme olan her dakika için söylüyorum, kimse kusura bakmasın, dost acı söyler.
Prodüksiyon tarafında her şey beklediğim gibi. Önceki albümde buralarda yazmıştım, baslar çok önde filan diyerekten; adamlar belli ki benzer şeyleri başka yayınlardan ya da fanlarından da duydular ve prodüksiyona daha fazla önem verdiler. Grup adına güzel bir gelişme, albümün iyice kısımlarının kendini gösterebilmesi için de ayrıca önemli.
Kısaca bir şeyler yazar geçerim diye başladığım kritiği bir hayli uzattığımın farkındayım. Şarkıların yavaşladığı, gereksiz atmosfer kasıldığı noktalar müstesna, iyice bir albüm “Via Dolorosa”. Grubun adım adım kendini geliştirdiğini görüyorum ve iddia ediyorum, bir sonraki albümde şeytanın bacağını kırıp çok daha iyi işler yapabilirler. Tabii şeytanın bacağını kırmak istiyorlarsa.