UNEARTH’le tanışıklığım 2004 yılına, grubun büyük patlama yaptığı “The Oncoming Storm” albümüne dayanıyor. O albümün açılış şarkısı “The Great Dividers”ı duymuş, “Oha süper lan” diye düşünmüş ve albümü defalarca dinlemiştim. Sonradan UNEARTH’le olan ilişkim çıkan albümlerden yayınlanan şarkıları dinlemek şeklinde seyretti ve belki metalcore’dan uzaklaşmamdan, belki de başka sebeplerden gruba fazla bir ihtimam gösteremedim.
Şu an yazmakta olduğum “Extinction(s)” UNEARTH’ün yedinci albümü ve grubun bunca yıldır devam eden melodik metalcore kimliğini gözler önüne seren bir diğer çalışma. Dışarıdan bakınca, UNEARTH de şu “AT THE GATES olmasaydı olmazdık” gruplarından biri aslında. AT THE GATES’in rif bazlı melodeath anlayışını daha Amerikan’vari bir karaktere büründüren, yeri gelince IN FLAMES, yeri gelince SLIPKNOT benzeri kafalara bürünen grup; en azından şu korkunç break down buhranını fazla karikatürize olmadan atlatmayı ve günümüz adına anlamlı şeyler sunabilen bir kimliğe bürünmeyi başardı.
“Extinciton(s)”da UNEARTH’ü en iyi yaptığı ve belki de tek yapabildiği şeyleri yine gayet iyi yaparken görüyoruz. Adamlar gaz vermeyi, konsere gelenlerin birbirini dövmesini sağlamayı falan gayet iyi biliyorlar. Birkaç UNEARTH şarkısı dinlemeniz, bu adamların konserinde sallanan kol ve bacakların havada uçuştuğunu, delişmen circle pit’lerin, wall of death’lerin döndüğünü tahayyül etmeniz için yeterli olacaktır. Nedendir bilmem, ortanın biraz üstü beğenmiş olmama rağmen albümü son 5 günde belki 20 kez dinledim ve her bir noktasını avucumun içi gibi ezberledim. Bununla da kalmadım, diskografisini baştan sona iç ettim.
“Extinction(s)” bilindik bir UNEARTH duyduğumuzu söylemiştim. Arada bunu kıran ve farklı yönlere kayan şarkılar da yok değil. Misal “The Hunt Begins”de grup clean gitarlı, damarlı taraflara kayıp hisli tarafını gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor. Sonrasındaki “Hard Lined Downfall”da yer yer SLIPKNOT etkileri sunarken, kapanıştaki “One With the Sun”da bariz şekilde son dönem IN FLAMES’e yakın bir hava sergiliyor. Burada önemli olan nokta ise UNEARTH’ün kendi kimliğini bir an olsun kenarda bırakmaması. Grubun melodik anlayış üzerinden ilerleyen bir metalcore yaparak başladığı ve bu tarzın günümüzde çok da revaçta olmadığı düşünüldüğünde, UNEARTH de pek tabii daha gözde türlerden ilham alabilir, misal djent’e yaslanabilirdi. Lakin UNEARTH, “Watchers Of Rule”daki çok az değinmek haricinde bu tarz bir şeye girişmedi ve sağlam davullu, sağlam vokalli, kütür kütür bir metalcore ile kariyerini ilk günkü karakteriyle sürdürdü.
Epey dandik bir şarkı olduğunu düşündüğüm “No Reprisal” dışında albümde ortalama ve biraz üstü şarkılar var. “The Great Dividers” veya “Zombie Autopilot” gibi bir hit falan söz konusu değil, ancak yine de bütün hâlinde, 37 dakikalık keyifli bir dinlemelik “Extinction(s)”. Yarı İsveç melodeath’i yarı NWOAHM etkili bir metalcore dinlemek isterseniz, UNEARTH’ün sizi hayal kırıklığına uğratacağını sanmıyorum.
Kadro Trevor Phipps: Vokal
Buz McGrath: Gitar
Ken Susi: Gitar
Chris O'Toole: Bas
Nick Pierce: Davul
Şarkılar 1. Incinerate
2. Dust
3. Survivalist
4. Cultivation of Infection
5. The Hunt Begins
6. Hard Lined Downfall
7. King of the Arctic
8. Sidewinder
9. No Reprisal
10. One with the Sun
Son yıllardaki en iyi metalcore albümü… Başka diyecek söz bulamadım. Lakin başka söz diyecek kadar da kafam basmaz belki ama yazıda belirtilen coşku, isyan ve başkaldırıyı yaşattıkları için albümlerini döne döne dinleyebilirim.
Son yıllardaki en iyi metalcore albümü… Başka diyecek söz bulamadım. Lakin başka söz diyecek kadar da kafam basmaz belki ama yazıda belirtilen coşku, isyan ve başkaldırıyı yaşattıkları için albümlerini döne döne dinleyebilirim.