PSYCROPTIC ile tanışmam 2006’ya dayanıyor. Gerçek bir rif hastası olarak, grubun o yıl çıkan “Symbols of Failure” albümünün baştan sona yaratıcı riflerden ve parmak büken inanılmaz bir gitar işçiliğinden oluşması aklımı başımdan almış, “Cleansing a Misguided Path” başta olmak üzere albümün her şarkısını günde 2-3 kez dinler olmuştum (O şarkının 3.34′te başlayan rifi çok net şekilde hayatımda duyduğum en iyi 10 riften biri).
Joe ve David Haley kardeşler, teknik death metalin üstüne tıpkı progresif metalin üstüne doğan Ron ve Bobby Jarzombek kardeşler gibi doğmuş ve bize neredeyse hiç rastlamadığımız kapılar açıyorlardı. Aslında bu Tazmanyalı grup ilk albümü “The Isle of Disenchantment” ve bilhassa başyapıtı kabul edilen “The Scepter of the Ancients”tan beri bunu yapmaktaydı; çok özgün, çok kilit bir tarzları vardı ve aşırı güzel rifleriyle türü karanlık sulara sürüklemeyi çok iyi biliyorlardı.
Çoğu insanın aksine ben PSYCROPTIC’in “Symbols of Failure”daki nispeten kuru ve mekanik havasını daha çok seviyordum; o çiğ, saf, jilet gibi rifleri duyunca liseye giden Koreli bir kıza dönüşüyordum. Grup o albümün ardından Nuclear Blast tarafından kapılınca biraz üzülmedim desem yalan olur. Eski yırtıcılıklarını kaybetmelerinden korkuyordum ve “Ob(Servant)” bu endişemi nispeten haklı çıkaran bir albüm olmuştu. Çevremdeki insanların birçoğunun grubu “The Inherited Repression”la keşfettiğini görünce, PSYCROPTIC’in belirli bir eşiği aştığını anladım. Lakin sonra Nuclear Blast teknik death metal falan bir yere kadar deyip olayı daha büyük yatırım yapabileceği gruplara çevirince PSYCROPTIC’e de daha ufak şirket yolları gözüktü. Neyse ki Prosthetic Records grubu kaptı ve PSYCROPTIC kendi adını taşıyan altıncı albümüyle 2015 yılında geri döndü. Bu albümün bence grubun en sıradan albümü olmasıysa Prosthetic’in şanssızlığıydı.
Bu pek de kısa olmayan öz geçmişin ardından gelelim günümüze, gelelim PSYCROPTIC’in sırtındaki dikenleri tekrar çıkartmaya başladığı “As the Kingdom Drowns”a. En baştan söyleyeyim, “As the Kingdom Drowns” PSYCROPTIC’in bir önceki albümünün epey üzerine çıktığı ve bugüne kadarki en dramatik anlarından bazılarını sunduğu son derece iyi bir çalışma. Bir kere Joe Haley, teknik death metal dinlediğini iddia eden herkesin bildiği üzere muazzam bir gitarist, akıl almaz bir rif yazarı ve son derece yaratıcı bir insan.
PSYCROPTIC şarkılarının yapı itibarıyla aşırı etkin gitar kullanımı içerdiği düşünüldüğünde, Haley’in bu görevi tek başına kotarması ciddi anlamda görsel ve işitsel bir şölen. Haley’nin pek az solo kullandığı ama solo gibi riflerle bezediği PSYCROPTIC şarkıları, bu açıdan bakıldığında tech-death dünyasında kesinlikle özel bir yerde duruyorlar.
Bu konudan biraz daha bahsetmek lazım, zira adamın rif yazım tarzı öylesine kalabalık ve bir o kadar da zevk sahibi ki, tech-death’e bulaşan herhangi bir grup Haley’nin bir bridge kısmı için yazdığı 5-6 saniyelik bir rifi kendi şarkısının en baba rifi olarak kullanabilir.
Adam öylesine fazla ve bir o kadar da anlamlı nota içeren o kadar tatlı rifler yazıyor ki, dinlerken perdelerde uçuşan parmak içinde kalıyorsunuz. Her şeyi anlamlı kılansa bunların hiçbirinin gösteriş amaçlı olmaması, hepsinin müzikal bir bütünlük içinde şarkıya hizmet etmesi. Bu sebeple PSYCROPTIC, teknik olsun diye teknik olmayan ve bu karakteri içselleştirerek tüm kimliğinin önüne koyan o çok başarılı teknik death metal gruplarından biri.
Albümün derinlerine baktığımızda grubun çeşitli vokal olaylarıyla “As the Kingdom Drowns”a kişilik kattığını görüyoruz. Kadın vokal de içeren korolarla yaratılan son derece epik ve dramatik nakaratlar, PSYCROPTIC’in alışık olduğumuz keskinliğine gayet zengin ve etkileyici şekilde artırmış. “Deadlands” gibi şarkılarda kullanılan ve normalde hiç sevmediğim “teknik death metal içine blues gamı sokma” olayı, usta ellerde gayet güzel bir hâl almış. Her bir şarkının kendi kimliğinin olması, “Upon These Stones”un girişindeki türde zenginliklerin kullanılması, hepsi de albümün çekiciliğini ve keyfini artırmış. Sadece 35 dakika süren albüm, bu sayede bir daha bir daha hiç sıkmadan dinlenebiliyor.
PSYCROPTIC çok özel, kaliteli, yaratıcı ve hepsinden öte ilham verici bir grup. Üstün müzisyenlik, son derece değişken bir altyapı ve duyup duyabileceğiniz en mükemmel riflerden bazılarıyla, “As the Kingdom Drowns” türün bu yılki en iyi albümleri arasına haşırt diye girip bir güzel kuruluyor.
Kadro Joe Haley: Gitar
Jason Peppiatt: Vokal
Todd Stern: Bas
David Haley: Davul
Şarkılar 1. We Were the Keepers
2. Frozen Gaze
3. Directive
4. Deadlands
5. As The Kingdom Drowns
6. Beyond the Black
7. Upon These Stones
8. Momentum of the Void
9. You Belong Here, Below
Şostakoviç’in kafatasında bir plaka olduğu ve o plaka beynine basınç yaptığında adamın zihninde melodiler oluştuğuna dair söylentiler dolanır. Benzer bir durumun joe haley’de olabileceğine dair bir düşüncem var. Baya baya groovy riff fabrikası adam, bu kadar çok “cayır cayır riff” üretebilmek aksi takdirde çok mümkün gözükmüyor bana ya.
Gorod’un albümü daha karmaşıktı, bu albüm ise direkt bir albüm. Lafı gevelemiyor. İki albüm de iyi. Teknik death metale doyduk.
Baya güzel bir albüm ya bu. The Scepter of the Ancients sonrası en sevdiğim albümleri olabilir.
Şostakoviç’in kafatasında bir plaka olduğu ve o plaka beynine basınç yaptığında adamın zihninde melodiler oluştuğuna dair söylentiler dolanır. Benzer bir durumun joe haley’de olabileceğine dair bir düşüncem var. Baya baya groovy riff fabrikası adam, bu kadar çok “cayır cayır riff” üretebilmek aksi takdirde çok mümkün gözükmüyor bana ya.