Between The Buried and Me bu sene enteresan bir işe imza atarak yeni albümünü iki parça halinde yayınladı. Genelde gruplar çift CD olarak çıkarmaya çekindikleri albümleri bu şekilde yayınlarlar, fakat bu sefer gerçekten tek başına çıkabilecek bir albümün neredeyse iki EP olarak piyasaya sürülmesi söz konusu (“Automata I” 35, “Automata II” ise sadece 33 dakika). “Automata I” incelemesinde bu durumu olumlu olarak karşılamıştım. Sonuçta BTBAM dakika başı 10 riff değiştiren ve özellikle albümü kavrama aşamasında insanı epey yoran bir grup. Albümü bu şekilde sunmak insanların albüme ısınmasını ve hakkını vermesini kolaylaştırır diye düşünmüştüm. Fakat “Automata II”yi dinleyince aslında grubun böyle bir amacı olmadığını görüyorsunuz. “Automata II” ilk kısıma göre daha sade ve içine girmesi kolay parçalardan oluşuyor. Yani grup “Automata”yı tek parça çıkarsaydı kimsenin sindirme sorunu çekeceğini düşünmüyorum. Anlaşılan o ki bu yayınlama stratejisi sadece grup tarafından ilginç bir deney olarak kurgulanmış.
Beklendiği üzere Automata II, hem stil hem de prodüksiyon olarak “Automata I”i birebir takip ediyor. Genel olarak Coma Ecliptic’e göre daha sert ve enerjisi yüksek bir BTBAM var. Bu aslında biraz şaşırtıcı, çünkü vokalist Tommy Rogers’ın albümle ilgili verdiği röportajlarına bakarsanız, bunun kendisi için en kişisel albümlerden biri olduğu ve Chris Cornell’in intiharının da verdiği etkiyle albümün daha depresif temalara değineceği sinyalini veriyor. Fakat bir iki kısım hariç ben “Automata I”den de II’den de ne öyle depresif bir hava alamadım. Sadece kapanış parçası The Grid biraz melankoli hissiyatı veriyor, onun dışında albümde pek öyle bunaltıcı bir havadan bahsetmek mümkün değil.
“Automata I” ve II arasındaki en dikkat çekici fark, II’nin şarkılarının uzunluk olarak aynı ayarda olmasına rağmen çok daha sade kurgular benimsemesi ve basit rifler/melodiler üzerine kurulmuş olması. Örneğin Voice of Trespass feci eğlenceli ve güzel bir parça, fakat BTBAM standartlarına göre epey düz kalıyor.
Benzer şekilde açılış parçası Proverbial Bellow da “Automata I”in açılışı Condemned to Gallows ile benzer bir stile sahip olmasına rağmen daha tahmin edilebilir bir şarkı. Bu arada ister istemez tüm albümü özetlemiş olduk, geçiş parçası Glide’ı da sayarsak toplam 4 parça var albümde.
Bu noktada “Automata”yı bir bütün mü yoksa iki parça mı halinde değerlendirmek daha iyi pek emin değilim. “Automata II”yi tek başına değerlendirirsem bence I’in bir tık altında kalıyor. “Automata I” BTBAM stilini ve gücünü daha iyi yansıtan parçalar barındırıyordu. Ama bir yandan “Automata I” ve II’yi beraber dinlerseniz I’in daha deli dolu yaklaşımından sonra II’deki tarz gayet tatlı geliyor. Sonuç olarak grup bu şekilde çıkardığı için “Automata II”yi tek başına değerlendirip aşağıdaki notu vermek zorundayım. Fakat iki albümü tek parça olarak değerlendirirsek 8-8.5 ayarında bir albüm olduğunu söyleyebilirim. Son söz olarak da bir BTBAM fanı olarak her iki albümden de epey keyif aldığımı, ama bundan sonraki çalışmalarda beklentilerimin biraz daha yüksek olduğunu belirterek bitireyim.
@Boba Fett, bence BTBAM “Colors”dan sonra epey yanlış bir strateji uyguladı. Kitlesi var elbet ama bence çok daha büyütebilirlerdi.
Grupla alakam da “Colors”dan sonra neredeyse tamamen bitti. Sonrasında çıkan albümlerinin hiçbirini dinlemedim, geçen tesadüfen bu albümden “Voice of Trespass”i dinledim. Kemal yazıda beğendiğini söylemiş ama ben katlanılmaz buldum. Baya kötüydü.
@Ahmet Saraçoğlu, Bugün tekrar dinleyince farkettim, belki sıradanlaşma ya da hayranları ne derse artık, olsa bile bu grup hiç normal, sıradan bir grup değil hani yaptıkları müziğe bakıyorum aniden bir tarz değişikliği de olmamış yani bana bu kadar düşük ilgi görmesi normal görünmedi. Site mi bozuk acep? Eheheh
Dinleyin abi grubu, güzel güzel işler yapıyorlar, bu vesile ile belki bir kaç gören olur.
@Boba Fett, ben grupla tanıştığımda ilk albümlerini çıkarmışlardı. İlk iki albümde “eh” diye düşündüğüm bir gruptu. Sonra “Alaska” çıktı, baya BTBAM seven birine dönüştüm, grubu canlı izledim falan. Sonra “Colors” çıkınca 2000′lerin en iyi albümlerinden biri olduğunu saniyesinde anlamıştım ve cidden baya büyük BTBAM hayranıydım. Ama “The Great Misdrect”i hiç tutmadım ve sonrası da yokuş aşağı gitti benim için. Şu anda yaptıkları müzikten çok bir şey alamıyorum ne yazık ki.
Ben de Ahmet gibi düşünüyorum. Colors gibi köpeği olduğum bir albümden sonra bir şekilde attıkları adımlar yüzünden grubu merak bile etmez oldum. Bir grubun dev bir albüm sonrası kendini bu kadar merak ettirmesi, bir sonraki albümün çıkış gününü an be an bekletmesi sonrası bu kadar “hmm BtBaM albüm mü çıkarmış?” hale gelmesi çok acayip geliyor bana. Pain of Salvation, In Flames, Orphaned Land, biraz Baroness, biraz da Opeth de benim için aynı durumda şu anda. Hepsinin hastası olduğum dönemi, albümü/albümleri var ama şu an merak eşiğim hepsi için eskiye kıyasla çok çok düşük.
Bazı gruplar aynı müziği devam ettirmemeli. BTBAM bize bunu gösteriyor. Cannibal Corpse 800 yıl death metal yapabilir ama BTBAM gibi bir grup Colors albümünden sonra farklı bir şeyler yapmalıydı. Öyle bir müzik ki olağanüstü icra etsen bile bir süre sonra sıkıcılaşıyor.
Of harika bir albüm bu. BTBAM benim için Colors’dan sonra da harika işler yapmaya devam eden bir grup, hatta The Great Misdirect’in bazı açılardan grubun zirvesi olduğunu düşünüyorum. Parallaxları da, Coma Ecliptic’i de bu ikilemeyi de çok seviyorum, hiçbir yanlış adım attıklarını da düşünmüyorum.
The Proverbial Bellow ve Voice of Trespass çok tatlı şarkılar bu arada. Automata I’dan daha çok seviyorum bu albümü.
Bu seri grubun yaptığı en tatmin edici olmayan, zayıf işiydi. Bence kendileri de bunu biliyordu ki Colors’a sarıldı. Colors II beni her ne kadar bir yere kadar tatmin etse de “kariyer kurtaran bir hamle miydi? – Bence evet*
*Önder Özen gibi kendin sor kendin cevapla mode on.
Oha lan albümü sadece 11 kişi oylamış ve kimse yorum bile yapmamış.
15.10.2019
@Boba Fett, bence BTBAM “Colors”dan sonra epey yanlış bir strateji uyguladı. Kitlesi var elbet ama bence çok daha büyütebilirlerdi.
Grupla alakam da “Colors”dan sonra neredeyse tamamen bitti. Sonrasında çıkan albümlerinin hiçbirini dinlemedim, geçen tesadüfen bu albümden “Voice of Trespass”i dinledim. Kemal yazıda beğendiğini söylemiş ama ben katlanılmaz buldum. Baya kötüydü.
15.10.2019
@Ahmet Saraçoğlu, Bugün tekrar dinleyince farkettim, belki sıradanlaşma ya da hayranları ne derse artık, olsa bile bu grup hiç normal, sıradan bir grup değil hani yaptıkları müziğe bakıyorum aniden bir tarz değişikliği de olmamış yani bana bu kadar düşük ilgi görmesi normal görünmedi. Site mi bozuk acep? Eheheh
Dinleyin abi grubu, güzel güzel işler yapıyorlar, bu vesile ile belki bir kaç gören olur.
15.10.2019
@Boba Fett, ben grupla tanıştığımda ilk albümlerini çıkarmışlardı. İlk iki albümde “eh” diye düşündüğüm bir gruptu. Sonra “Alaska” çıktı, baya BTBAM seven birine dönüştüm, grubu canlı izledim falan. Sonra “Colors” çıkınca 2000′lerin en iyi albümlerinden biri olduğunu saniyesinde anlamıştım ve cidden baya büyük BTBAM hayranıydım. Ama “The Great Misdrect”i hiç tutmadım ve sonrası da yokuş aşağı gitti benim için. Şu anda yaptıkları müzikten çok bir şey alamıyorum ne yazık ki.
15.10.2019
@Ahmet Saraçoğlu, yanlış söylemişim, “The Great Misdirect”i 20 kez falan dinledim seveyim diye ama olmadı. Hiç sevemedim, sonra da tamamen bıraktım.
Ama mesela konsere gelseler mutlaka giderim. “Alaska” ve “Colors”a saygım sonsuz, bugüne bugün “Alaska” turnesinde “Selkies…”i canlı dinlemiş adamım.
Ben de Ahmet gibi düşünüyorum. Colors gibi köpeği olduğum bir albümden sonra bir şekilde attıkları adımlar yüzünden grubu merak bile etmez oldum. Bir grubun dev bir albüm sonrası kendini bu kadar merak ettirmesi, bir sonraki albümün çıkış gününü an be an bekletmesi sonrası bu kadar “hmm BtBaM albüm mü çıkarmış?” hale gelmesi çok acayip geliyor bana. Pain of Salvation, In Flames, Orphaned Land, biraz Baroness, biraz da Opeth de benim için aynı durumda şu anda. Hepsinin hastası olduğum dönemi, albümü/albümleri var ama şu an merak eşiğim hepsi için eskiye kıyasla çok çok düşük.
Bazı gruplar aynı müziği devam ettirmemeli. BTBAM bize bunu gösteriyor. Cannibal Corpse 800 yıl death metal yapabilir ama BTBAM gibi bir grup Colors albümünden sonra farklı bir şeyler yapmalıydı. Öyle bir müzik ki olağanüstü icra etsen bile bir süre sonra sıkıcılaşıyor.
Of harika bir albüm bu. BTBAM benim için Colors’dan sonra da harika işler yapmaya devam eden bir grup, hatta The Great Misdirect’in bazı açılardan grubun zirvesi olduğunu düşünüyorum. Parallaxları da, Coma Ecliptic’i de bu ikilemeyi de çok seviyorum, hiçbir yanlış adım attıklarını da düşünmüyorum.
The Proverbial Bellow ve Voice of Trespass çok tatlı şarkılar bu arada. Automata I’dan daha çok seviyorum bu albümü.
Bu seri grubun yaptığı en tatmin edici olmayan, zayıf işiydi. Bence kendileri de bunu biliyordu ki Colors’a sarıldı. Colors II beni her ne kadar bir yere kadar tatmin etse de “kariyer kurtaran bir hamle miydi? – Bence evet*
*Önder Özen gibi kendin sor kendin cevapla mode on.