Metalin belirli türleri içerisindeki alt türler şüphesiz ki bu müziğin bu denli çok yönlü ve dinamik olmasını sağlayan başlıca etmen. Death metal, melodik death metal; doom metal, funeral doom; black metal, post-black metal gibi sayısız bileşenle metal hiç bitmeyecekmişçesine dallanıp budaklanıyor. Bu alt türlere ölesiye bağlı olan gruplar genelde belirli kitlelerin ilgisini çekerken, türe daha genel bir bakış açısıyla yaklaşan gruplar daha rahat bir hareket alanına sahip oluyorlar.
Geçtiğimiz yıl Ankara’da kurulan UNDOER’ı ilk dinlediğimde aklıma gelen şey buydu. Grup çok net bir black metal yapıyor. Raw black metal denecek kadar lineer değil, melodik black metal denecek kadar civelek değil; her şeyiyle saf, karanlık, özbeöz black metal.
Üç kişiden kurulu olan UNDOER’ın daha ilk çalışmasından bu denli başarılı bir iş ortaya koyması elbette ki tesadüf değil. Gitarist Mert’in geçmişte EHRIMEN ve BURIAL INVOCATION’da, davulcu Kaya’nın ise NETTLETHRONE, DECIMATION ve SAKATAT’ta çalmışlığı var. Vokalist Barış ise GRAZADH ile birtakım işler yapmış olmasına rağmen tartışmasız gövde gösterisini UNDOER ile yapıyor. EP’deki üç şarkıda da Barış’ın yaptığı şeyden ne kadar haberdar olduğunu açık ve net görüyoruz. Sadece shriek temelli yırtıcı black metal vokali yapmakla kalmıyor, olayı dramatize eden ve UNDOER müziğine karakter katan olaylara da giriyor. Akıllara Quorthon’un içimizi titreten haykırışlarını getiren bağırmalı vokaller, zaman zaman Nergal’in de BEHEMOTH’ta kullandığı “delirmiş papaz” bağırışları özellikle ikinci şarkı “A New Anthem”a çok şey katıyor. Bu vokal kullanımları ve dozunda melodiklik ile UNDOER zaman zaman Hellenic black metale dahi göz kırpan gizemli karanlıklara kök salıyor.
Yazının ilk paragrafına atıfta bulunursam, UNDOER’ın black metali işte bu sayede son derece zamansız ve mekânsız bir black metale dönüşüyor. Baştan sona bir mücadele ve ızdırap hâlinde ilerleyen müzik; gereken yerde melodik tarafından bir miktar akıtıyor, gereken yerde dikenli akorlarıyla parçalıyor.
Bu hâliyle UNDOER’a yakın gruplar olarak MGŁA ve BLAZE OF PERDITION gibi olayın melodik tarafını da belli ölçüde içinde barındıran ve yerleşik bir keder/acı bileşimi sunan Polonyalı gruplar ile AOSOTH ve “The Acausal Mass” dönemi MERRIMACK gibi daha vahşi, daha ortodoksa kayan Fransız gruplar söylenebilir. Tabii bunları black metale olan yaklaşım açısından söylüyorum, yoksa UNDOER bir şeylerden ilham alıp ona göre şarkı yazma olayını çoktan aşarak işe başlamış.
Gayet iyi bir prodüksiyon ve Karl Bryullov’un “The Last Day of Pompeii” eserinin bir parçasından oluşan müthiş bir kapakla sunulan “Survival Is a Myth”, bu sayede her şeyiyle geçer not almayı başarıyor ve bence tartışmasız şekilde son dönemde ülkemizden çıkan en iyi işlerden biri oluyor. Verimliliklerini sürdürdükleri sürece UNDOER’ın önünü açık, geleceğimizi ise karanlık görüyorum.
@Saklı, ben mgla’yı geleceğin mayhem’i olarak görüyorum. onlar gibi kendisinden sonraki bir çok black metal grubunu etkileyecek derecede güçlü bir imajları var. o yüzden şaşırmadım. umarım mayhem gibi kötü magazinsel olaylara karışmazlar ve sadece müziğe odaklanırlar.
Albüm güzel de, grup logosu ve şu pozu biraz fazla Mgla olmamış mı?
https://www.metal-archives.com/images/3/5/4/0/3540446319_photo.jpg
https://www.metal-archives.com/images/3/5/4/0/3540446319_logo.jpg
29.10.2018
@Saklı, ben mgla’yı geleceğin mayhem’i olarak görüyorum. onlar gibi kendisinden sonraki bir çok black metal grubunu etkileyecek derecede güçlü bir imajları var. o yüzden şaşırmadım. umarım mayhem gibi kötü magazinsel olaylara karışmazlar ve sadece müziğe odaklanırlar.
bastım 10′u kusursuz mükemmel bir ep
Gayet güzel bir ep olmuş.Metal ülkemizde güzel bir yükselişte
deli güzel yahu