Yaşıtım bir gruplayız bugün. 1981’den bu yana kaliteli müzik yapan, özgünlüğü bir an olsun elden bırakmayan, hep farklı, hep kendi olan bir grup…
Deneyimli bir metal dinleyicisi olarak en çok sevdiğim, beni en çok mutlu eden şeylerden biri; bu müziği hayvan gibi uzun süredir yapmakta olan adamların zamana yenik düşmemesi, ticari kaygılarla müziklerini değiştirme gereği duymaması ve kurulduktan 30-35 sene sonra bile özgün olmayı sürdürebilmeleri. VOIVOD bu açıklamanın ansiklopedik karşılığı gibi bir grup. Seksenerde çıkardığı her albümle tarih yazan, Jason Newsted’le çıkardıkları “Voivod” dışında vasat albümleri olmadığını düşündüğüm VOIVOD, kaybettiği elemanlara rağmen Away’in bitmek bilmez yaratıcılığı ile yoluna devam etti, ediyor, görünüşe bakılırsa daha uzun yıllar devam edecek.
“The Wake”.
VOIVOD ne kadar özel olduğunu bize gösterme konusunda işimizi gerçekten de çok kolaylaştırıyor. Daha albümü açar açmaz “Obsolete Beings” ile sadece VOIVOD’un yapabileceği bir ruh hâlini, karakteri tadıyoruz. Bu dünya dışından olduğu kadar seksenlerin kontrastı patlamış televizyonlarındaki NTSC (Kanada olduğu için) yayınlarını da anımsatan retro bir his, tekinsiz olduğu kadar samimi de bir atmosfer, ne yaptığını bilen ama kısmen deli bir kafa yapısı… Sadece bu şarkı bile VOIVOD’un değerini, “The Wake”in bu devirde yapılabiliyor oluşunun kıymetini bize gösteriyor.
Albümün genel karakterine baktığımızda, VOIVOD’un “Post Society” EP’sindeki havayı devam ettirdiğini görüyoruz. Ara ara sivrilen thrash unsurları, elbette ki son derece progresif bir üslup ve hepsini toparlayan ve uyumsuz notalarla şahlanan, dünya dışı bir heavy metal anlayışı.
Albümün genel tavrını açıklamak için kullanılabilecek en iyi ifade bence bu: “dünya dışı heavy metal”. Albümde “şu an thrash metal dinliyorum” dedirtecek düzeyde karakteristik bir thrash kimliği yok. Delişmen tempo değişimleri, acayip şarkı yapıları da yok. Hepsi belli ölçüde var ama hiçbiri başrole soyunmuyor. Dolayısıyla hepsi bu ucube, bu uzaylı heavy metali besleyen yan değerler olarak karşımıza çıkıyor.
Albümü dinlerken KING CRIMSON’ın çeşitli dönemlerini de duyuyoruz, “Orb Confusion”daki “nanana naaaa”lardaki türde punk karakterli dokunuşları. Onu geçtim, adamlar “Iconspiracy”nin 3.12’den sonra neredeyse proto-black metal denebilecek bir şeyi bile deniyorlar. Sırf bu şarkıda “Dimension Hatross”tan da “Nothingface”ten de “Killing Technology”den de “The Outer Limits”ten de tatlar bulabiliyoruz. Hepsini toplayınca önemli olansa, VOIVOD’un bu şarkı yazım tarzını ne kadar ustaca yansıttığı. Gitarın düşük distortion’ından basın duyulurluğuna, Away’in aralara soktuğu lezzetli ataklardan dijital hisli ama kadife yumuşaklığındaki prodüksiyona, “The Wake” her şeyiyle VOIVOD’ın eşsizliğini yansıtmak üzere meydana getirilmiş bir çalışma.
Tüm bu tekinsiz, dünya dışı, alışık olunmayan havanın pekişmesini sağlayan diğer bir başlıca konu da Snake’in deli deli vokalleri. ŞOV YAPACAM ULAN AÇILIN diye bağırmadan sunulan gayet varyasyonlu, usta işi ve sadece VOIVOD’a gidecek türde bir vokal var “The Wake”te. Zaman zaman kırçıllı, bazen konuşmaya indirgenen, haykıran, bağıran, gizem yaratan vokaller bunlar.
VOIVOD 1981’de kurulan bir grup ve bu grup kuruluşundan 37 yıl sonra çıkardığı 14. albümünde hâlâ daha önce yapmadığı şeyler deniyor, denemekle de kalmıyor baya baya yapıyor.
Gerçekten muazzam albüm olmuş. Voivod’un değişebilmeyi bilmek gibi çok nadir bulunan bir özelliği var ve Piggy’den sonra bile bunu devam ettirmiş olmaları onları çok özel bir grup yapıyor. Bu albümün thrash ile alakası yok. Bildiğimiz progressive metal ve kafalar yine uzayda. Ben biraz Mastodon esintileri de aldım ve çok hoşuma gitti. Olgunluk böyle bir şey kardeşim!…
Yazı, albümü o kadar iyi yansıtmış ki ekleyecek bir şey yok. Tüm parçalar harika, Always Movinge kadar insanı fena sürüklüyor ve bu parçada zevk doruğa ulaşıyor. Sonic Mycelium ile hem dinlendiriyor hem yavaş yavaş soğutuyor, huzurlu bir sonla noktalandırıyor. Voivod acaip baba bir grup. Bu güzel yazıyı okumak ve aynı şeyleri paylaşmak çok güzeldi.
Gerçekten muazzam albüm olmuş. Voivod’un değişebilmeyi bilmek gibi çok nadir bulunan bir özelliği var ve Piggy’den sonra bile bunu devam ettirmiş olmaları onları çok özel bir grup yapıyor. Bu albümün thrash ile alakası yok. Bildiğimiz progressive metal ve kafalar yine uzayda. Ben biraz Mastodon esintileri de aldım ve çok hoşuma gitti. Olgunluk böyle bir şey kardeşim!…
25.09.2018
@ali, Obsolete Beings’in başında harbiden sanki Mastodon’dan Brent söylüyormuş da ardından Troy haykırarak girecekmiş gibi bir Mastodon havası var.
Yazı, albümü o kadar iyi yansıtmış ki ekleyecek bir şey yok. Tüm parçalar harika, Always Movinge kadar insanı fena sürüklüyor ve bu parçada zevk doruğa ulaşıyor. Sonic Mycelium ile hem dinlendiriyor hem yavaş yavaş soğutuyor, huzurlu bir sonla noktalandırıyor. Voivod acaip baba bir grup. Bu güzel yazıyı okumak ve aynı şeyleri paylaşmak çok güzeldi.
Resmen altın çağlarını yaşıyor adamlar, Infini albümü ve sonrasında boş albümleri yok resmen. İyi ki varsın Voivod.