# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MABEL MATİZ – Maya
| 16.07.2018

Kendi dalımda dikenler mi açtın bana?

Bugün farklı bir albümden bahsedeceğiz. İlk üç albümüyle Türk pop müziği adına çok uzun zamandır görülmemiş bir renklilik, nevi şahsına münhasırlık, bambaşkalık sunan Mabel Matiz’in yeni albümü “Maya”, kaliteli müzik adına son dönemde ülkemizden çıkan en iyi çalışmalardan biri olarak göze çarpıyor, bununla da yetinmeyip Türk pop müziğinin mevcut dönemi ve yakın geleceği adına bir mihenk taşı olarak ikonik bir gövde gösterisi sunuyor diyerek söze başlayalım.

Bugüne dek çivili bileklikler, boyalı suratlar, basılan milyonlarca nota, bitmek bilmeyen blast beat’lerle doldurduğumuz Pasifagresif sayfalarında böylesi bir albüm incelemesine rastlamak kimilerine garip, hatta ters gelebilir; ancak Mabel Matiz’in kariyerinde ve özellikle de “Maya”da yaptığı şey tam da bu garipliği, tersliği muazzam bir bütünlükle, cesaretle, farklılıkla sunan ve bunu da yadsınamaz bir kaliteyle yapan bir anlayış. Alışık olunmadık sesi, alışık olunmadık görüntüsü ve ülkemiz popüler müziği adına kesinlikle alışık olunmadık beste yapma, melodi yazma tarzı göz önünde bulundurulduğunda; Mabel Matiz pek çok anlamda “garip” bir kimliği, türdaşı sanatçılara dahi ters gelebilecek, bir dolusunun aklına bile gelmeyecek bir anlayışla sunuyor.

“Maya” gibi bir albümü neden teknik death metalin kompleksiliğinden, black metalin karanlığından, thrash metalin paçozluğundan geçilmeyen; gırtlak kanatan vokallerin, tüm kötülüklerin harman olduğu Pasifagresif’e taşıyor oluşuma gelirsek, bunun sebebi; albümü türler üstü düzeyde bir kaliteye sahip, ülkemiz pop müziğinin gidişatını değiştirebilecek vizyonda bir çalışma olarak görüşüm ve müzik temelli bir yayın organı olarak bu ender rastlanan doğa olayını es geçmemem gerektiğini düşünmem şeklinde özetleyebilirim.

“Maya” ülkemiz popüler müziğinde çoktan unutulan bütünlük, karakter, hikâye anlatma, tutarlılık gibi kavramları son derece glokal bir anlayışla sunan ve 21 şarkılık, 1 saat 39 dakikalık dev süresinde bunu müthiş bir sürükleyicilikle yapan bir albüm. “X yurt dışına açılacak, şarkılarında yerel motifleri kullanarak fark yaratmak istiyor” şeklinde duyduğumuz bin yıllık yalanları çer çöp edercesine yerel kimliklerden beslenen ve bunu tartışmasız düzeyde apaçık, pırıl pırıl ve rengârenk bir bakış açısıyla dünya müziği perspektifine taşıyan Mabel Matiz, “Maya”nın nakış gibi işlenen her şarkısında bu tutarlılığı gösteriyor.

Albümde Mabel Matiz’in önceki işlerinde gördüğümüz farklı duruşları yine gözlemleyebiliyoruz. Yaşanmışlıklarla şekillenen son derece içselleştirilmiş şehirli bir hüzün, sonbaharın pastel tonlarıyla bezeli küçük mutlulukların büyüttüğü tebessümler, umutlarla yeşeren ve insanın içine sığmayan coşkuların naif vücut buluşları… Tüm bunlar “Maya”da kendine yer buluyor. Şarkıların hiçbiri “Tamam oturaklı albüm yaptık, ama bir iki tane de civelek bir şeyler yazalım da radyoda televizyonda ekmek yiyelim” düsturuyla yazılmamış. Her birinde ülkemizin son 50 yıllık müzikal birikiminin, yaratıcılık tortularının bir birikimini görüyoruz. Bu tortular öylesine renkli ve gerçek ki, dibine çöktükleri bebek aspirini tadındaki suyun alttan alttan renklenmesini, tadının ara ara ve tam kıvamında değişmesini sağlıyor; albümü çok uzun yıllar dinlenebilecek, ömürlük bir esere dönüştürüyorlar.

Şarkılara baktığımızda, “Maya”da 70’ler de var, 80’ler de, 90’lar da. Elektronik unsurlar da var, kepenek kokulu yerel motifler de. Barış Manço da var, saykodelik renkler de. Bu açıdan bakıldığında “Maya”nın, Türk popüler müziğinin 50 yıllık bir retrospektifinin her şeyiyle günümüze ait bir aydınlıkta ve bu 50 yıldan filizlenen bir naiflikte sunulduğunu söyleyebiliriz.

Sanki konsept bir progresif rock albümüymüşçesine, bizi bekleyen müziğin ruhunu ortaya koyan bir intro ile başlayan “Maya”, “Vurma sen onları, gencecik oğlanları; bunlar hep o ihtiyar dünyanın yalanları” gibi son derece gerçek ve içe işleyen sözlerle albümü açan ve son yıllarda dinlediğim en iyi Türkçe şarkılardan biri olan “Fırtınadayım” gibi modern bir başyapıtla bizi karşılıyor. Şarkının girişi, yükselmesi, dallanıp budaklanması, duygusu gibi her biri muhteşem ana kalemlerin yanı sıra, Mabel ve yazım ekibinin çok farklı bir bakış açısı olduğunu yansıtan harika motifler de şarkıyı bambaşka bir şekle sokuyor. 3.03’te yırtınarak giren melodi bunlara verilebilecek en güzel örneklerden biri.

Bu gibi örnekler albümün tamamına yayılmış durumda. Öyle Kolaysa ve Ya Bu İşler Ne gibi müthiş pop müzik hitlerinin yanı sıra; Sarmaşık, Çukur, Mendilimde Kırmızım Var, Kalbime Azap, Yaban, Pembe, Sarışın Değil gibi gerçekten de hepsi birbirinden farklı, harika altyapıları olan ve kesinlikle dünya çapında olduklarını düşündüğüm bir dolu şarkı var. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, dinlediğiniz türden bağımsız olarak; çok dolu, çok güçlü bir işle karşı karşıya olduğunuzu kısa sürede fark ediyorsunuz. Mabel Matiz’in ses rengi ve yorum tarzı gerçekten de alışık olduğumuz bir vokalist karakterinden epey uzakta, ancak bu bestelerle bir araya gelince ve Türk pop müziğinin gelmiş geçmiş en iyi sözlerinden bazılarını yazdığını düşündüğüm Mabel’in yine sıra dışı melodi anlayışıyla bütünleşince, ortaya tadı başka hiçbir şeye benzemeyen bir şey çıkıyor.

Bugüne dek Pasifagresif’e binlerce metal albümü yazdım. “Maya” bu anlamda bir istisna oldu. Eğer 10 yıl sonra bana böyle bir şey yaptırdıysa, herhalde bir anlamı vardır diye düşünüyorum. Ülkemizde yaratılan tonla şey arasından kendi kulvarı içerisinde çok ama çok başarılı bir şeyler dinlemek isterseniz Mabel Matiz’i de, “Maya”yı da deneyimlemenizi öneririm.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.74/10, Toplam oy: 210)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2018
Şirket
Zoom / DMC
Kadro
Mabel Matiz: Vokaller, besteler

Kayıtta ve masa başında çalışan bir dolu insan.
Şarkılar
CD1
01. Intro
02. Fırtınadayım
03. A Canım
04. Mendilimde Kırmızım Var (feat. Sibel Gürsoy)
05. Öyle Kolaysa
06. Babamı Beklerken
07. Sarmaşık
08. Çukur
09. Ya Bu İşler Ne
10. Ayrılık Buna Denir
11. Dualar Değişir (feat. Ah! Kosmos)

CD2
01. Kalbime Azap (feat. Gülden Karaböcek)
02. Boyalı Da Saçların
03. Yaban
04. Pembe
05. Sarışın Değil
06. Mükemmeli
07. Yıldızların Peşinde
08. Dualar Değişir (Alternative Version)
09. Kara Beyaz Kedi
10. Pembe (Taner Yücel Version)
11. Canki
12. Comme un animal​
  Yorum alanı

“MABEL MATİZ – Maya” yazısına 129 yorum var

  1. NewWorld says:

    Gereksiz albüm..

    Ashes of the Wake

    @NewWorld, 1 buçuk saatlik albümü ne ara dinledin de gereksiz kanısına vardın? Kesin sanatçının imajı hoşuna gitmedi ve gereksiz yazma gereği hissettin.

    NewWorld

    @Ashes of the Wake, asla ! Yorumuna saygıyla yaklaşıyorum fakat karakterimde asla bir insanın dış görüşüne veya düşünce yapısına göre ayrım yapmam. Etnik kökeni, cinsel tercihi vs ne olursa olsun. Öncelikle uzun uzun açıklama yapmama gerek yok ! Düşüncemi 1 kelimeylede açıklarım satırlar dolusu yazarakta ! Buna kimse karışamaz.
    Gereksiz buluyorum; artı yaşım çocuk albümünü en iyi albümü diye değerlendiriyorum. Ayrıca ; albüm 20 haziran da piyasaya sürüldü değerlendirme yapabilecek epey zaman var !

    Ashes of the Wake

    @NewWorld, Hata ben de o zaman. Bir an öyle yorum gelince bu kanıya vardım. Keşke sen de eski albümlerini dinlediğini falan yazsaydın en azından tepki almazdın, niyetini ilk baştan belli ederdin.

    bloodshot

    @Ashes of the Wake, -de- birleşik yazılır,
    bunda da hatalısın :)

    Ashes of the Wake

    @bloodshot, Dil bilgisi dersi vermeden önce Caps Lock’ı bir açsaydın keşke.

    bloodshot

    @Ashes of the Wake, ders verdiğim konu dil bilgisi değil yazım kuralı ;)
    neyse sen caps lock ile takılmaya devam et :) :)

    Gökay

    @bloodshot, Arkadaşın ne demek istediğini okuyup anlayabildiğine göre bir hata yok gibi sanki :)

    bloodshot

    @Gökay,
    life is a day room is today

    yukarıdakini okuyup anlayabildiğinde göre bunda da bir hata yok o zaman senin bakış açınla :)

  2. @NewWorld, Ne albümü dinlediniz ne de yazıyı okudunuz, değil mi? Yazının sahibi sitenin genel tonundan bağımsız ve istisnai olarak neden gerekli gördüğünü yazmış. Kendinizi herhangi bir müzik türünden veya albümünden mahrum bırakmak sizin tercihiniz. Yine de bu ayrıntılı ve derinlikli yorumunuz için teşekkür ederiz, üzerine uzun uzun düşüneceğiz.

    NewWorld

    @Güzide Arslaner, merak etmeyin değerlendirme yapabilecek zekaya sahibim, ve Site de bu tarz haberlerin yapılması bence güzel ! Hatta Müslüm Gürses’in sandık albümünüde değerlendirse ve bizde okusak ! Albüm hakkında düşüncem değişmeyecek !

    NewWorld

    @NewWorld, ayrıca şunuda ekleyeyeyim, hasret Gültekin’den, harout pamboukjian’a charles aznavour dan ara malikian’a yıldız tilbe den dario moreno ya metallica dan bloodbath e her türlü müziği dinliyorum ! Müzik konusunda ayrım yapmam.

  3. Mabel Matiz kritiği göreceğim aklıma gelmezdi. Çok sevindim. Bu sitenin en çok bu yönünü seviyorum sanırım ya.

  4. Siyah forma says:

    New world haklı. ben sadece metal dinlemem, punk’dan progresif rock’a,elektroniğe iyi ne bulursam dinlerim. bu gerçekten çok gereksiz albüm…camı açar sokak gürültüsü dinlerim daha az sıkılırım..

    Batutify

    @Siyah forma, Gerçekten çıldırmışsın yada dalga geçiyorsun.

  5. Koralp says:

    Albümün tamamını dinleme fırsatı maalesef bulamadım ancak Öyle Kolaysa şarkısı beni çok etkileyen bir şarkıdır ve yıllardır böyle güzel bir pop şarkısı çıktığını hatırlamıyorum ülkede. Mabel Matiz’i canlı dinleme fırsatı da buldum, gerçekten ülkemiz adına özel bir isim. Böyle özel bir insanı bu siteye taşıdığın için teşekkür ederim Ahmet abi.

    Koralp

    @Koralp, hala çok etkiliyor.

  6. mehmet says:

    Güzel bir inceleme olmuş. Türkçede her türde kaliteli albümlere ihtiyacımız var. 90 lar pop başka bir boyuttaydı bu ülkede. Umarım pop türünde de yine kaliteli albümlere kavuşuruz. Ne yalan söyleyeyim yüzüne bakmadım bu albümün ta ki buradaki incelemeyi okuyana kadar. Pasifagresife girdiyse vardır bir bildikleri dedim. Şimdi açtım dinliyorum. İyiki var bu site.

  7. markusulf says:

    Metal müziğe gönül vermiş ama nihayetinde 90′lar popuyla büyümüş ve 90′lar popuna hasret kalmış bir adet 86′lı olarak böylesi avangard bir hareket de bulunmanız açıkcası çok hoşuma gitti.
    2011′den beri takip ediyorum Mabel Matizi. İmmortal ve Marduk’dan henüz fırsat bulup dinleyemedim ama en yakın zamanda bir göz atacağım.

  8. Crackedbrain says:

    Şu sitede metal müzikten başka bişe dinlemeyen bi benmiyim acaba???

  9. Crackedbrain says:

    Yakında aleyna tilkiyi buralarda görmeyiz inş. :D

    Ashes of the Wake

    @Crackedbrain, Bu yorumu yazmak belki de haddime değil, bilemiyorum. Sitenin yöneticisi değilim sonuçta. İlla senin gibi sert takılan ağır abilerden ibaret bir yer arıyorsan bunun için liselilerin çoğunlukta olduğu depresif tiplerin gezindiği Facebook gruplarında takılabilirsin.

    Albümü eleştir, istersen berbat de ama insanların zevkiyle dalga geçme. Hele şu yazdığın son yorum bildiğin saygısızlıktan başka bir şey değil.

    Crackedbrain

    @Ashes of the Wake, Şu ana kadar kimseye saygısızlık yapmadım yapmam da. En son yazdığım yorum gülüp geçilecek küçük bi eleştiriydi. Bu gibi müzikleri dinleyenler aptaldır gibi bişe yazmış olsam haklı olabilirsin. Ayrıca şu yazdığın yorumda bana baya bi gönderme yapmışsın ağır abi falan ama ben böyle şeyleri dert etmem gülüp geçerim. Bence sende öyle yap ;)

    BM Kommanso

    @Ashes of the Wake,
    Hocam Crackedbrain’e bende katılıyorum. Bu sitede özellikle progressive metal müzik kriterlerinde albüme yahut sanatçıya eleştiri getirildiğinde ” kvlt metalci ” damgası yapıştırılıyor. Belki de bu eleştiriyi getiren kişi kendini ” kvlt metalciyim ” diyebilir . Ama gözlemlerime dayanarak bu polemiklere yol açıyor.

    Demiyorum ki pasifagresif’te sadece metal müzik kriterleri olsun. Mesela 80-90′larda çıkan pop müzik albümlerini bende görmek isterim. Özellikle Selda Bağcan kritiği hoşuma giderdi. Ama Mabel Martiz kritiğini görmek hoşuma gitmedi. Evet kritiği de okumadım :)

    Ugur

    @Crackedbrain, İnşallah görürüz.

  10. SA says:

    Şu an kulaklarımdan içeri Nile ın müziği girerken söylemek(yazmak) isterim ki ‘öyle kolaysa’ şarkısı da çok güzeldir ve yeni şarkı olmasına rağmen ben de acayip anılarla bütünleşmiştir. Mabel matiz i daha önce hiç takip etmedim. Ama ‘öyle kolaysa’ öyle bir zamanda denk geldi ve kendini dinletti ki çok acayip oldu çok. Bugün gündüz vakitlerimi hep Mgla ve Dying Fetus la geçirdim ve şimdi gece yaklaşırken de Nile dinleyerek ruhumun istediği müziği durmadan alıyorum. Gece yatarken yine Mgla ile uykuya dalacağım. Sonraki günler yine Dying Fetus, Ulcerate falan devam edip gidecek. Neden durduk yere bunları söylüyorum. Metal benim hayatımın en önemli alanında. Abartmıyorum sabah kalkınca önce yüzümü yıkıyorum ve hemen kulaklığı takıp metal dinlerken yapacağım şeyleri yapmaya başlıyorum. Ama bununla beraber Eminem-Sing For The Moment şarkısının da bendeki yeri çok başka. Bjork-all is full of love, Massive Attack-angel, I against I, Lana Del Rey şarkıları, Zülfü Livaneli şarkıları… Hele ki Michael Jackson şarkıları(ki bence müzik dünyasındaki en büyük sanatçı makamına orurabilecek kişi odur) bu şarkılar da bence çok güzel ve benim için çok önemli.(hele o Michael Jackson yok mu o Michael. Zamanında Who İs İt, Give in To Me, Morphine, They Dont Care About us, İs İt Scary gibi şarkılarıyla az mı beni benden aldı)

    Yani demem o ki güzel müziği dinleyin derim.

    markusulf

    @SA, ‘this is it’i 20 kere falan izlemişimdir heralde..maykıl çok başka

    Ashes of the Wake

    @SA, Tom Odell’i öneririm. Bir bak istersen.

  11. Emrah says:

    Hayatımda dinlediğim en mükemmel pop albümü. Bence klasikler arasına girdi. Bir tane bile kötü şarkı yok. İlk dinlediğim anda vuruldum ve çıktığından beri hergün bu albümü dinler oldum. Genelde ilk albümler mükemmel olur ve bazı sanatçılar zamanla bozar kendini. Ama tam tersi bence Mabel’in en iyi albümü bu. 10 tane şarkı koyupta yayınlayabilirdi her popçu gibi sadece single’da çıkarabilirdi. Bütün biriktirdiklerini korkmadan, cesurca koymuş albüme helal olsun.

  12. Siyah forma says:

    30!lu yaşlarda biri olarak her fikre saygım var yanlış anlamayın beni ama metal pop müziğin tam zıttı değil midir? metalcinin işlerinden biri de pop’la dalga geçmek değil midir?
    küçükken arkadaşlarımın pop kasetlerini denize atar,makaralarını ağaçlara fırlatıp o ağacı salkım söğüte çevirirdim..Pop Cd’lerinin okunan yerine,çıtçıtlı kalemlerle pentagram çizerdim. bunlar şimdi ergen muzipliği gibi gelse de hala hatırladıkça eğlenirim.o dönemle de gurur duyuyorum.’Şimdi burda aleyna tilki de çıkar’ yazan arkadaşın yorumuna laf edilmemeli çünkü pop’la dalga geçme hakkı vardır bana göre.

    Crackedbrain

    @Siyah forma, Benimde demek istediğim buydu zaten. Biz metalciler gittiğimiz çoğu yerde satanist damgası yiyen bi kitleyiz ama kimsenin ne dediği umrumuzda olacak olsaydı bu müziğe gönül vermezdik. Herkes bizim tarzımızla ilgili satanist,kedi kesen gibi ithamlarla dalga geçerken bizimde başka müziklerle biraz dalga geçmek en doğal hakkımız diye düşünüyorum…

    Siyah forma

    @Crackedbrain, Sadece o değil ezik,ucube,acaip damgası da yedik bu kendilerine normal diyen, kıt zekalı tikiler yüzünden.sana bir anımı anlatayım.
    biz lisedeyken prodigy grubu patlaması yaşanıyordu,bi ara konser için buraya geldiler okuldaki bütün davar popçu tayfa da akın etti ama tipleri görsen kumaş pantolonlu,gömlekli kösele ayakkabılı tipler hep,o dönem bizde popçular böyle giyiniyordu. neyse prodigy konserleri manyak tiplerle doludur normalde, sıyırmış hepsi ama adamlar burda bu şehir kırolarını görünce en fazla 15 dakka dayanabilmişler sonra kesmişler konseri.gazetelere falan haber oldu prodigy seyirciyi beğenmedi diye.hayatımın t*şağını o zaman geçtim bunlarla ben..Hayatım boyunca da yeraltı müzik türleri hariç hiçbir türe saygı duymadım,en nefret ettiğim tür de bu pop müziktir.

    Crackedbrain

    @Siyah forma, :D güzel aynıymış… Bunlar böyle dostum kendileri bizim tarzımıza dil uzatır, aynısını biz yapınca saygısız olursun…

  13. Godless Killing Machine says:

    Mgla’nın çok acil albüm çıkarması gerekiyor.

  14. den4x says:

    bu inceleme ile ilgili hiçbir problemim yok, umarım aleyna tilki de olur yani bana koymaz da üstteki mgla yorumu süper, +1000 :D

  15. eskiblackcilardan says:

    Noldu sana Ahmedo ne icirdiler sana ben senin videolarla Amon Amarth fani oldum millet Asgaard diye baririken ben Anvergers,Crusher albumunu dinlerdim.Amon Amarth Bochum Dvdsindeki senin yaptigin altyazilari izleyerek metalci oldum ben.Ne ettiler sana.Yakinda Jastin bierden de kritik beklerim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @eskiblackcilardan, “benim videolar”dan ne kastettiğini anlamadım. Aynı şekilde altyazı namına da bir şey yapmadım. Başka biriyle karıştırıyorsun sanırım.

    eskiblackcilardan

    @Ahmet Saraçoğlu, Pardon karistirmisim.

  16. mali says:

    uzun süredir pasif agresif’e gündelik olarak giriyorum,okuyorum.şimdi değişiklik olsun diye böyle bi albümün kritiği yazılmış, çok güzel olmuş. ama son 7-8 aydır değişiklik olsun diye death metal,grindcore,black metal albümleri dışında kritik göremedim ben. kalp kırmak için söylemiyorum gerçekten ama metal müziğin alt janralarına ait kritikler o kadar kısıtlı ki son aylarda, değişiklik olsun diye mabel matiz kritiği yerine başka bi alt janra olsa da bana aynı gelecekti. tabi yazarların o dönemdeki müzik tatlarından kaynaklanıyorda olabilir. ama ben uzun süredir vay lan ne değişik albümmüş, iyi ki yazmışlar hakkında da haberim olmuş diyemedim. yine de şikayet etmiyorum pa yazarları ve ailesi, sadece bu konuda görüşümü belirtmek istedim, dinlediğim, aşık olduğum müziğin aktif olarak konuşulduğu, tartışıldığı türkçe olan tek kaliteli platform burası sonuçta.

    Ahmet Saraçoğlu

    @mali, bu konuda kesinlikle haklısın, aynı durumdan ben de şikâyetçiyim aslında. Son 3-4 ay; gerek iş, gerek başka şehre taşınma, uzun süreli yurt dışı seyahati gibi konular nedeniyle hayatımın en yoğun dönemlerinden biri oldu, kısmen olmaya da devam ediyor. Bu noktada sitedeki kritik yükünü sadece ben ve Oğuz Sel çektiğimizden, zaman ve üretim açısından biraz sıkıntıya girdik. Belki fark etmişsindir, son 2 ayır falan Pazar günleri haftanın kritik takvimini de yayınlayamıyorum, çünkü yoğunluktan dolayı hangi güne neyi yazabileceğimiz belli olmuyor. Aynı şekilde Oğuz’un da işleri yoğun, o yüzden biraz sıkıntılı bir dönem oldu site adına. Dolayısıyla da biraz kolaya kaçtık ve her şeyiyle hakim olduğumuz, seri şekilde yazabileceğimiz gruplara, türlere ve albümlere kaydık. Aslında bu süreçte her türden bir sürü şey dinledim, ama yazılacak kıvama gelemedi bir türlü.

    Bu bu şekilde devam etmeyecek, en kısa zamanda eski varyasyonlu kritik düzenine geri döneceğiz. Şu anda yazılmayı bekleyen albümler arasında doom’u da var, folk’u da, progresif rock’ı da; hepsini yazacağız ve haklı şikâyetini ortadan kaldırmak için elimizden geleni yapacağız.

    Yorumun ve eleştirin için özellikle teşekkürler.

    mali

    @Ahmet Saraçoğlu, bide as i lay dying in yeniden faaliyete geçmesiyle alakalı bir haber yollamıştım, adamın işlediği suçu protesto amaçlı mı herhangi bir haber yok sitede?

    Ahmet Saraçoğlu

    @mali, koşuşturmada o haberi girmeyi unuttuk evet, kusura bakma. Mail attım sana.

  17. ali says:

    Müzikteki muhafazakarlık, toplumun muhafazakarlığının bir yansıması. Türkiye’nin en açık fikirli toplumsal kesimlerinin dinlediği metal müzikte, aynı kesimin başka türlere bu kadar kapalı olması aslında göründüğünden daha az çelişki içeriyor. Toplumca muhafazakarlaşıyoruz maalesef. Bu berbat hali tersine çevirecek her şeye açığım. Umarım yakında Şebnem Ferah “Parmak İzi” kritiği de görürüz sitede.

    ali

    @ali, bu yorumumdan 13 ay sonra bir güncelleme yapmak zorunda hissettim kendimi: “Ya Bu İşler Ne?” şarkısının başyapıtlığını bir kenara bıraktım, bunun nasıl bir shoegaze cover’ı olabileceğini hayal etmenizi rica ediyorum. Gerçekten özel iş…

  18. Siyah forma says:

    @ali, -pop dinlemem! diyen metalciyi muhafazakar diye yaftalamak,et yiyen birine katil demekten farksız. çünkü muhafazakar kelimesi -sahip olduğu değerlerden vazgeçmeyen anlamına gelse de,global toplum anlayışında tutucu,dinci gibi olumsuz şekilleriyle yer etmiştir.
    Sizin burda muhafazakar kelimesini kullanmanız ise benim fikrime göre az biraz metal dinleyip pop’a da zaafı olan birinin, içsel çatışmalarını dizginlemek adına, sıkı metalcileri muhafazakar diye yaftalayarak,kendi zaafını hafifletme çabasıdır.
    Biz gerçek anlamda muhafazakar bir ülkede yaşamamıza rağmen daha bu konuda yeterince acı çekmemişiz demekki… Siz gidin İran’da kıt kanaat metal dinlemeye çalışan adama ‘pop dinlemiyosun sen muhafazakarsın’ diyin.. öyle bi bakar ki utanırsın.

    Berca B.

    @Siyah forma, ya babacım şu başlıkta amma boş yaptın ya. “sahip olduğu değerlerden vazgeçmez”miş bak bak, sanki millet karısını kızını pazarlamaya teşvik ediyor da ona direniyor adam.

    manasız, sabun köpüğü pop’la olan derdine bişi demiyorum da Ahmet tane tane anlatmış bu albümün neden bildik pop albümlerinden olmadığını (ki ben de çoğu dediğine katılıyorum). sanatçı belli ki samimi bi eser koymuş ortaya. beğenirsin beğenmezsin ona bişi demiyorum da, sırf senin sevmediğin enstrumanları kullandı diye bomboş yorumlar yapmanın tek açıklaması, yukarıda bazı arkadaşların da söylediği gibi bağnazlık.

    ya da şöyle yapalım, bu albümde senin sahip olduğun değerlerin aksini savunan ne gördüysen söyle, o zaman haa diyelim adamın şah damarına basılmış ya biz farketmemişiz, özür dileriz.

    Siyah forma

    @Berca B., Ne kadar iğrenç bir uslup kullanmışsın sen! karın kızın ne alaka?sen kendi karınla kızınla ilgilen daha fazla yazardım da gerek yok…ayrıca Muhafazakar’ın sözlük anlamı bu. sahip olduğu değerlerden vazgeçmeyen demek..ben demiyorum vazgeçmem diye. hem laftan anlamıyorsun hem de kendine vazife bilip millete sataşıyorsun.Benimle muhattap olma bidaha.

    ali

    @Siyah forma, buradaki “muhafazakarlık” eleştirisi sanırım benim yorumuma yönelik yapılmış. Sizin alıntıladığınız “sahip olduğu değerlerden vazgeçmeme” yönü, muhafazakarlığın sadece bir boyutu. Bunun devamında, “kendisi gibi olmayana yaşadığı toplum içinde izin vermeme” ve “yeniliklere kapalı olma” gibi çok önemli iki boyut daha var ki bence yanıldığınız noktalar da bunlar. Ben size veya diğer “metalcilere”, “Mabel Matiz dinlemek zorundasınız” gibi bir zorlamada bulunamam – bulunursam kendimle çelişip muhafazakar bir tavır takınmış olurum zaten. Benim işaret etmeye çalıştığım nokta, bu siteyi “sahiplenip”, içinde yer alan kritiklerin türünü dahi çerçeveleme refleksi gösterdikten sonra; kolektif bir çabanın ürünü olan bir sitenin (size göre) “bozulmasını”, “değerlerimden vazgeçmemi istemeyin” biçiminde yorumlamanızdı. Toplumsal olanı kişisel algılayıp, tüm kamusal alanı bir bireyin bakış açısına mahkum bırakmak, tam da muhafazakarların işi değil mi? Bunun, sokakta kendi başına bira içen bir insana yaklaşıp, “bu mahallede 50 yıldır ben otururum, buralarda kimse içki içmezdi, sen de içemezsin” demekteb bir farkı var mı cidden? Bırakalım da o insan bu mahallede birasını içsin – size zorla içirmeye çalışmadığı sürece, bu neden sorun olsun ki?

  19. trivago says:

    yani şimdi bu yaptığınız ne biliyim futbol programında basketbol maçı özeti vermek gibi bişey. taban tabana zıt. bizi burda ortak paydada buluşturan pop müzik değil ki. farklı müzik türlerine açık olmak güzel ama sitenin amacına aykırı diye düşünüyorum ben.

    den4x

    @trivago, bu bir zıtlık değil. tamamen atıyorum alan savunmasını çok güzel uyguladığı için bi basketbol maçını örnek olarak gösterebilirsin programda, en nihayetinde takım sporu ikisi de. ki ingiltere milli futbol takımı köşe vuruşlarında uyguladı basketboldan alıntı bir taktiği.

    bu arada vakti zamanında eminem kritiklenmişti marshall mathers ii çıktığı zaman,baya hoşuma gitmişti benim. son albümün kritiği var mı hiç dikkat etmedim :D

  20. Ayı_Yorgo says:

    Türkiye’de metal müziğin direği olan sitelerde yerli pop albümleri görmeye başladığımıza göre umarım pop müzik sitelerinde de (ismiyle ilk görüşte dalga geçilmeyen) Anaal Nathrakh incelemeleri görürüz. Homojenize bir müzik topluluğu olmak dileği ile…

    Kişisel olarak, sitede Mabel Matiz kritiği yerine en azından bir tane maudlin of the Well kritiği görmek isterdim.

  21. Bu albüm sadece bir pop albümünden ibaret değil. Anadolu rock esintili, etnik sounda sahip şarkılarla dolu bir albüm. Sitede sanki ilk defa pop kritiği paylaşılıyormuş gibi bir tepki var. Beğenmiyorsan düşük puan ver geç yani kritiğin altında ”bize satanist diyorlar” triplerine girip ağlamaya gerek yok. Sitede zaten her gün tonla metal grubunun kritiği paylaşılıyor.

    Ayrıca yazmadan edemedim ama yıl olmuş 2018 fakat hala ”Bana satanist diyorlar” triplerine giren kocaman insanlar var. Milletin dediklerini cidden bu kadar mı umursuyorsunuz yahu? Biri de yazmış ” onlar bize satanist diyorsa, biz de onlarla dalga geçelim” . Yahu sen bu adamın sana bu tür gözle baktığına ne ara karar verdin? Senin diğerlerinden ne farkın kaldı şimdi?

    Cidden bazı insanlar başkalarının fikirlerine göre hareket etmeyi alışkanlık haline getirmiş.

    Crackedbrain

    @Ashes of the Wake, Doastum sen yazmışsın ya düşük puan ver geç, bu sitede bu kritiği paylaşarak olumsuz yorumlar alacağını tahmin etmişsindir az çok o yüzden fazla tepki veriyorsun bence. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim sene 2020 de olsa halkın metal müziğe bakış açısı belli ve değişmez. Sadece 90′lı yıllardaki gibi saçı uzun deri ceket fiyiyor alin içeri mantığı yok o kadar.Biz tribe girmiyoruz halk tepki göstermeye çalışıyor ama biz umursamıyoruz. Her zaman söylediğim gibi başkalarının ne düşündüğü umurumda olsaydı bu müziğe gönül vermezdim.

    Crackedbrain

    @Ashes of the Wake, Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim Türkiye’de pop müzik en çok dinlenen müziklerden biri ve bununla ilgili birçok site mevcut ama metal müziğe baktığımızda bu tam tersine dönüyor. Düşüncelerimizi paylaştığımız yeni albüm ve konser haberleri aldığımız birkaç site
    var bırakın da öyle kalsınlar. Her isteyen sevdigi müzik türünde kritik paylaşsa site tat vermez basit bi site olur bence. Bu sitede metal veya rock müzik dışında kritik yada haber görmek isteyen arkadaşlar gidin o müzik türlerinin fan sayfalarında dolaşın.

  22. Nox says:

    “Sizin burda muhafazakar kelimesini kullanmanız ise benim fikrime göre az biraz metal dinleyip pop’a da zaafı olan birinin, içsel çatışmalarını dizginlemek adına, sıkı metalcileri muhafazakar diye yaftalayarak,kendi zaafını hafifletme çabasıdır.”

    içsel çatışma? sıkı metalcilik?? kendi zaafını hafifletme çabası??? ahahaha noluyor lan. kendimi bir an 2005 yılında bir rock forum sitesindeymiş gibi hissetirdi bu yorumlar bana.

    o zaman bu başlıkta sene 2005′miş gibi davranıyoruz. hadi yorumları alayım.

    Grotesksovguler

    @Nox, hahaaahaha, VELEV Kİ POPA ZAAFIM VAR ? metal de dinliyorum eeee????

    Shadowplay

    @Grotesksovguler, yere çöp atarım ama doğaya saygım var demek gibi bir şey. Vejetaryen’im ama kokoreçe dayanamıyorum gibi.

  23. camarena says:

    Şaşkınlıklardayım… Bir ara Öyle Kolaysa’yı kafelerde falan duyuyordum hoşuma gidiyordu. Sonra albümün geri kalanına bir bakayım dedim ve birkaç haftadır bağımlısı oldum. Şimdi de Pasifagresif’te son yayınlanan kritikler arasında gezinirken bu albümü gördüm, çok güzel bir sürpriz oldu. Kritikte söylenen çoğu şeye de katılıyorum, iyi bir kritik olmuş.

    Bir de site okurlarının bir kısmı hoşlanmamış ama sitede ara sıra böyle farklı albümlere yer verilmesi güzel bence.

  24. teknik meslek metal says:

    Koşun la koşun admin popçu olmuş :) Böylesine başarılı bir metal paylaşım sitesinde takipçi kaybetmeyi hiç umursamayarak, böylesine yürekli ve lezzetli bir yorum yaptığın için gönülden tebrik ediyorum, teşekkürler.

  25. Raddor says:

    Kritiğe çok yüklenenler olmuş ama bence burada ‘sitede pop da olsun’ anlayışıyla incelenmiş bir kritik değil, bunca zaman bizimle beğendiği albümleri paylaşan birinin, farklı türde olsa da yine sevdiği bir albümü bizimle paylaşmak istemesini okumuş olduk. Bu açıdan bakınca ‘pop sitesine dönüyoruz’ düşüncesi bana çok uzak geldi, kritiğin yazılma amacını düşününce.

    Arada televizyonlarda ya da çevremdeki kafelerde denk geliyorum bu albümden şarkılara fakat Tolkien affetsin Mabel Matiz’in sesi ve tarzı onu müzik dünyasında dinleyebileceğim sanatçılar arasında en sonlara koyuyor. Sebebini bilmiyorum, gayet de saygı duyuyorum çünkü günümüzde diğer pop kliplerine ve şarkılara bakınca Mabel Matiz sanatsal olarak diğerlerinden bariz daha kaliteli işler yapıyor. Fakat işte Aleyna Tilki dinlerim de yine dinleyemem bu albümü. Naiflikten sanırım :) (ben mi, albüm mü?)

    Bir ara eski pop müziği savunmuştum burada, sonradan çok bozdu demiştim. Ajda Pekkan’ın Süperstar 83 albümü bence Türkiye’de çıkmış en iyi albümlerden. Böyle farklı türlerden hoşlanıp dinlemeyen varsa tavsiye ederim çünkü böyle yüksek sesli bass gitarlı, 80′ler funk-disco + Ajda’nın nağmeli vokali ile acayip bir sound’a sahip o albüm. Onun dışında zaten Tarkan’ın ilk dönem albümleri var ki herkes bilir. Özellikle Karma’nın yeri ayrıdır bende. İşte çıkmıyor ki yine şöyle, arada distortion’dan şu kulağı dinlendirelim. Hem de türkçe olsun. Neyse distortion candır, her ne pahasına olursa olsun bırakılamaz. Distortion’lı 5′li akorlu sound’ın yanında tümü hal etmiş, orası ayrı.

  26. miss keisha says:

    albümü henüz tam dinleyemedim ama öyle kolaysa ve ya bu işler ne’yi çok beğenmiştim. türkçe pop seven bir çok insan albümü çok beğendiklerini dile getirdi, bu sitede bir kritik görünce de çok şaşırdım ve çok sevindim. üretmeyen ve sanatı, öğrenmeyi enayilik sanan günümüz türkiye’sinde farklı, kaliteli işler görmek çok zor. yorumları görünce de üzüldüm, insanlar kendilerine saygı duyulmayınca üzülüyor ama kendilerine saygı duymayanla aynı tahammülsüzlükteler. pop dinlemek sizi bilinçsiz ya da aptal yapmaz, ama pop dinleyenlere laf etmek sizi bağnaz yapar.

    Shadowplay

    @miss keisha, Pop dinlemek aptal yapar kardeşim kusura bakma..başka türlü nasıl sevilebilir ki zaten? pop dinleyip aptal olacağıma, laf edip bağnaz olurum daha iyi.

    CCCüneyt

    @Shadowplay, Ya ahahahhaha. Bu genellemeyi yapabilmek için sahip olman gereken engin bilgi birikimini hangi kurumlardan edindin biraz anlatsana?

    miss keisha

    @Shadowplay, pop müziğin de metal müzik gibi türleri var. yorumlarda sözedilmiş bir tanesinden, aleyna tilki, britney spears vb. gibi isimlerin yaptığı bubblegum pop mesela. para getirsin diye prodüktörlerce yapılan, çok düşünce gerektirmeyen, aptalca ama eğlenceli müzik. her pop yapan bubblegum pop yapmıyor. türleri temelde aynı olabilir ama mabel matiz’in müziğiyle aleyna tilki’nin müziği fazlasıyla farklı mesela. björk, fka twigs, oscar and the wolf, marina and the diamonds, troye sivan… bu saydığım pop grupları/sanatçıları için çok şey söyleyebilirim ama aptalca kelimesi söyleyeceklerimin arasında olmaz.

    bu arada maya’yı dinledikçe aldığı övgüleri anlıyorum. bok püsür içinde bir inci gibi

    Ashes of the Wake

    @Shadowplay, Last.fm hesabımda son dinlediklerime göre dünyanın en aptal insanı oluyorum galiba. Aptallık kötü bir şey değilmiş ya lan aslında!!!!

    Hangi kafayla yazıyorsunuz ya bunları?

  27. necrobutcher says:

    Ilık müzik. 0/10

    miss keisha

    @necrobutcher,uzun saçlı ve küpeliysen sen de toplumun gözünde ılıksın. topluma karşı birleşmek yerine (içinde yaşadığı toplumdan dışlanmamış bir insan metal müziği anlayamaz) işine gelmiyor diye, sırf erk egosundan dolayı “ılıkları” karşına almak niye?

    necrobutcher

    @miss keisha, söyleyenin ne olduğu umrumda olmadığı için özellikle “ılık müzik” yazdım. Mağduriyet yaratmaya oynamakla toplumun gözünde daha çok hedef oluyorsunuz miss keisha. Etrafımda sevdiğim 10 kişi çıkar ya da çıkmaz. Yani bir topluluğu öbürüne karşı savunabilecek kadar bile hümanist değilim.

    miss keisha

    @necrobutcher, “homofobik olamam çünkü herkesten nefret ediyorum” iyiymiş. ben bencil ve gaddar insan ırkına bayılıyorum zaten.

    beğenmediğiniz bir şeyi “ılık” olarak nitelendirmeniz sizin homofobiniz, ben sadece bunu gösterdim. mağduriyet yaratmakla alakası yok. ilk yorumumu anlayamamışsınız.

  28. Betül says:

    Türkiye’nin %90ında güzel müzik yapan sanatçılara karşı bir garez var.Mabel Matiz’in şarkılarını hep severim,dinlerim.Bence şarkıları her zaman güzeldi.Başarılı bir sanatçı.Bu sebeple adamın özel hayatına karşı herkes kötü sözler sarf etti.Aslında bir kez Mabel Matiz’in tek bir şarkını dinleseler kendilerini bulucaklarını düşünüyorum.Umarım başarılarının devamı gelir.

  29. Ilık metalci says:

    Pop aptal yapar, pop kötüdür kakadır ve daha onlarca negatif sıfat yazılmış ama pop yani popüler kelimesi populis halkla ilgili, halktan anlamında bir kelime, diğer bir deyişle metal de bu sınıflandırmanın dışında değil, müziğin belli bpm’de belli çalgılarla sunırları çizilmiş konularda ve imajlarda icra edilmesi çok muhafazakar bir anlayış olduğu için müzik biraz özgürleştiğinde her zaman damga yer. Opeth de bozulur, Moonspell de, bazı tutucu insanlar için her şeyin sınırları olmalıdır ne de olsa,

    Neyse özetle bazı insanlar sadece Trump destekçisi homofobik ve cinsiyetçi Slayer’ı dinlesin, tek tipçi olmayan diğerleri de insan sayısı kadar akışkan ve çeşitli ifade araçları ile üretilmiş işleri dinler ve üretiriz, zaten böyle olmasaydı kim bilir müzik diye ne dinliyor olurduk…

  30. Mabel Matiz bugün Instagram hikayesinde paylaşmış kritiği.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ashes of the Wake, biz de onun story’sini PA’nın instagram hesabından paylaştık.

  31. Ne kırılgan erkekliğiniz varmış ya. Ağır abiler viuuww bi de tespih alıp sallayın haydi yok olun şimdi

    Figurehead

    @Grotesksovguler, allah feminist! canını seven kaçsın.

  32. aethyrs says:

    yalnız hisseden bir metalciye ilaç gibi geldi bunu burada görmek :) mabel çok güzel bir renk, albümü ise efsane. çıktığı günden bu yana keyifle eşlik ediyorum.

    uzun süredir ilk defa bir albümün bir çok şarkısını beğendim diyebilirim. buna metal grupları da dahil.

    iyi dinlemeler :)

  33. dede metalci says:

    abi hadi ya bos yapmayin odanizda anvil dinlerken disinizi sikip toplum bizi sevmiyor herkes popcu diye aglayin.

  34. Xortie says:

    Kritik altindaki “abi biz noel kutluyoruz madem onlar da kurban kessin” tandansli yorumlar cok komik. Hele bazı yorumlara baktigimda kafamda inanilmaz karikaturize bir metal kitlesi canlaniyor. Albüme pop üzerinden yaptıkları eleştiri de temelini magazin ve halk kitlesinin su müziği tanimlayacak baska alternatif bi sıfat bilmemesinden kaynaklanıyor. Yoksa biraz üstüne düşünülse su albüme sizin tahammül sınırlarınız icinde kalan pek hoş janrlarlar yakıştırılabilinirdi.

  35. necrobutcher says:

    Bu kritikle yorumlarını göremediğimiz bir sürü insan ortaya çıkmış. Müzik kötü ama sonuçları güzel olmuş.

  36. sueda says:

    yorumları dehşetle okudum. üstteki arkadaşın da dediği gibi 2005 rock forumlarına dönmüş burası. koca koca adamlarsınız ahahahah halinize bakın.:D
    Ahmet abi harikasın. daha fazla alternatif müzik görmek istiyorum bu sitede. “leş metal”cilikten çıkılmalı artık.

  37. alondate says:

    Çok teşekkürler Mabel Matiz. Türkçe müzik dinlemeyi unutmuştum. Sayende yine döndük ana dilimizde müzik dinlemeye. Albüm mükemmel bence. Boş şarkı yok. Fakat spotify’da bu albümden sonra hemen çalan şarkının Sargeist – Unbound olması garip geliyor :D

  38. Ruh Hastası says:

    Bu ne böyle mabel matiz in bile kritiği var koskoca Alice Cooper kritiği yok hatta bi kaç tane daha metal devinin kritiği yok mabeli severim ama az severim ve yerinde severim burası yeri ve zamanı değil malesef bu arada özür dilerim Alice ☹️ adını bu şahıs ile bi arada kullandığım için ama tepkimi göstermeliydim

  39. seyma says:

    Afedersiniz ahmet bey kaliteli müzik demişsiniz biraz açabilir misiniz.

    tahsin

    @seyma,Yukarida 9 paragraf ve tonla kelimeyle fazlasiyla acmis gibi gorunuyordu aslinda.

    seyma

    @tahsin, evet, farkındaysan soru sormadım zaten…

    Ahmet Saraçoğlu

    @seyma, “Maya” albümünün, objektif olarak bakıldığında kalite anlamı taşıyan belirli kıstaslara uyan ve bu sayede kaliteli olarak görülmesi gereken bir müzik içerdiğini düşünüyorum. Bu şekilde düşünmemi sağlayan gerekçeleri de uzun uzadıya anlattım yazıda.

    seyma

    @Ahmet Saraçoğlu, “belirli kıstaslar” dan kastınızı bütünlük, hikaye, karakter, farklılık, tutarlılık vs. Şeklinde açıklamışsınız evet. Fakat bunların bir kalite kıstası olmadığını hatırlatmak isterim. Bunlar olmadan yapılan bir müzik estetik değil midir. Demem o ki müzik eleştirmeni kimliğinizi “kaliteli müzik” kavramını kullanmak zedeler. 21. Yy müziğinde Teknik bir kaliteden söz etmek dahi zor iken Bestecinin bestecilik yöntemlerini ve arzularını eleştirdiğinizi görüyorum yazılarınızda

    Ahmet Saraçoğlu

    @seyma, elbette ki “sanatsal kalite kıstasları” diye genel geçer yazılı kurallar yoktur. Bir şeyin estetik sayılması için belirli şartları taşıması da gerekmez. Sanat belirli duygu ve tasarıların yansıtılış biçimi ve bunun sonucunda ortaya çıkan nihai yapıttır. Eros heykelinin, Mussorgsky’nin bir bestesinin veya Starry Night tablosunun mağara duvarlarına çizilen hayvan figürlerinden daha estetik ya da değerli olduğu kimse tarafından söylenemez.

    Sanatın yüzeysel tanımlarının çoğunda sanatın estetik açıdan kabullenilmiş normlara ve öğrenilmiş güzellik standartlarına sahip olması gerektiği vurgulanır ve neredeyse daima göze, kulağa hoş gelen bir şey olması gerektiği düşünülür. Ancak bu “hoş gelen” kavramı tamamen göreceli bir şey olduğundan sanatın esas anlamında hiçbir değer taşımaz. Benim için dünyanın en estetik ve değerli müziği, geri kalan 7,5 milyar insan için müzik olarak bile görülmeyebilir.

    Esasında “kalite” Türkçede gerçek anlamında kullanılmayan bir kelime. Kalite “nitelik”, “özellik” demektir. “Kaliteli” de “nitelikli” anlamına gelir ki esasında var olan her şey niteliklidir, her şeyin özellikleri vardır. Buradaki kullanım “sahip olduğu özellikler ile özellikleri olan diğer şeylerin önüne çıkmayı başaran” anlamındadır. Somut nesnelerin elle tutulur, deneylerle kanıtlanabilen “üstün özellikleri” olabilirken, üst paragrafta da dediğim gibi sanatta bu tamamen görecelidir.

    Bu tartışmayı felsefi bir boyuta taşıyacak düzeyde uzatabiliriz, ancak benim yazıda kullandığım “kaliteli müzik” ifadesi elbette ki “şahsen ölçüp biçtiğim ve kaliteli olduğuna karar verdiğim” şeklinde alınmamalıdır. Günlük kullanımda ne kastedilerek söylendiği belli olan böylesi bir ifadeyi “öne çıkan yanları benzerlerinin önünde” şeklinde almamak ve “kaliteli müzik” diye nesnel bir doğruymuş gibi kullanıldığını varsaymak bence zaman kaybıdır, abesle iştigaldir.

    Diğer yandan sanatın her dalında var olan “eleştiri” kavramına bir değer atfediyorsak, elbette ki sunulan bir şeyin “özelliklerini” vurgulamak ve benzerleriyle olan kıyaslamasını yapmak için doğal olarak bir kalite unsurundan bahsetmek gerekir. “Haneke sineması Maskeli Beşler’in getir götürünü yapar” ifadesi sinema konusunda azıcık bilgisi olan herkese nasıl ters, saçma, kabul edilemez geliyorsa, müzik konusunda tecrübesi olan insanlar da dinledikleri şeyin aynı klasmanda bulundukları başka yapıtlara oranla daha iyi ya da kötü olup olmadığını değerlendirebilirler. Bunu ben de yapabilirim, siz de yapabilirsiniz, muhatap olduğu sanat medyumuna değer veren herkes de yapabilir.

    Aksini iddia etmek için, size sunulan bir sanat yapıtının, misal normalde hiç dinlemediğiniz türde bir albümün kaliteli olup olmadığı konusunda net bir kanıya varmak için; o albümün tamamını ve o albümle aynı tür içerisinde değerlendirilen benzer albümlerin büyük kısmını da dinlemeniz ve nihayetinde “bunun özellikleri diğerlerinden daha üstün” diyebilmeniz gerekir. Pratikte mümkün olmadığından böyle bir şeyi hiçbirimiz yapamayız, ama ne mutlu ki tekrarlanan olaylardan elde ettiğimiz çıkarımlar ve bunun sonucunda sahip olduğumuz deneyimler, böyle bir şey yapma gerekliliğimizi ortadan kaldırırlar.

    Dolayısıyla eğer sevmediğiniz bir müzik türü içerisindeki bir şarkı başladığında “ay bu çok kötü geç bunu” diyorsanız, siz de çalan o şeyi sadece sevmemekle kalmıyor, kuvvetle muhtemel “kalitesiz” de olduğunu düşünüyorsunuzdur.

    Nihayetinde yazıdaki “kaliteli müzik” ifadesi, okuyucunun tüm bunları zaten biliyor olduğu varsayımıyla ve denmek istenen şeydeki niyetin anlaşılacağına duyulan güvenle yazılmıştır.

  40. Devilic says:

    @Ahmet Saraçoğlu, Burada uzun uzun yazmışsınız fakat özeti yine yapılan benzeri işlere göre “nitelikli” olduğu. Müzikte ve sanatta bu tarz yargılara deneyimli dinleyicilerin kolayca varabileceği. Bakın öncelikle burada arkadaşımızın da bahsetmek istediği konu eleştiri yazınızda objektif değil subjektif olan yaklaşımınızın açıklayıcı olmaktan ziyade, şiirsel nitelik taşıması. Müziğin teknik standartlar olarak kaliteli olduğunu söyleyebiliriz. Orada bir sorun yok. Ancak zaten günümüzde yapılan her profesyonel kayıt kalite standartlarına uygun miks ve master süreçlerinden geçiyor. “Kaliteli” karşılaştırmasını, yakıştırmasını yaparken özünde size bunu yaptıran dinlediğiniz şeyin hoşunuza gitmesi. Ve hayır, bizler herhangi bir parçayı duyduğumuzda “bu şarkıyı geç ya sarmadı” derken bunun sebebi o müziğin kalitesiz olduğunu düşünmemiz değil, kendi sosyal ve psikolojik altyapımıza dolayısıyla da beğenimize uymadığı kanısında oluşumuzdur. Ve bu oldukça kişiseldir. Eleştiriden çok kişisel günlüğünüzde yer vereceğiniz kadar subjektif bir ifadedir. Kalite,nitelik gibi kelimeler çok belirsiz ve yetersiz ifadeler olarak kalmakla birlikte okurlara da çok az yardımcı olacaktır. Böylesine şiirsel bir tema ile lafı uzatmak yerine safi “beğendim” yazmanız da tamamen aynı yargıya varmaktadır. Ne yazık ki Dünyada bu tarz ifade yanlışları oldukça fazla. Zamanında olduğu gibi hala müzik eleştirmenleri tarafından kullanılan böylesi eksik ifadeler yüzünden bunlara maruz kalan okurların da zihinlerinde “kaliteli müzik” “kalitesiz müzik” gibi eksik kavramlar filizlenmiştir. Niyetin anlaşılacağına güveniyorsunuz fakat o niyet yine insanlarda “klasik müzik kalitelidir” veya “şu müzik kalitesizdir” algısını yaratan niyetle aynıdır ve düşünce kısırlığını büyütmekten öte geçemeyecektir. Siz objektif ve açıklayıcı olmayınca dolayısıyla okurlar ve kitleler bu tanımlardan etkilenip günlük hayatlarında bu ifadeleri objektif fikirlerini savunmak adına bağlamından kopardığının bile farkında olmadan kullanacaktır.(Kaldı ki yıllardır bu böyle) Dediklerimin daha iyi anlaşılması için İnterdisipliner müzikolojiye bir bakış atın derim. Ne demiştik, nasıl olsa profesyonel bir kayıtta miks master hataları bulunmuyor kolay kolay. Öyleyse konuyu subjektif görüşünüz yerine işin psikolojik,sosyolojik taraflarından ele alarak da inceleyebilirsiniz. Diğer örneklere göre Mabel Matiz ne yapmış bu albümüyle, nasıl bir etki bırakmış bunlardan bahsedilebilirdi. (Subjektif ve şiirsel yaklaşmak yerine daha geniş bir incelemeden bahsediyorum) Çünkü yazınızda kullandığınız ifadeler için kişisel bir kutucuk da açabilirsiniz. Okurların aslen bu albümün neden incelendiğini ve aslında bu müziğin hangi elementlerden meydana geldiğini ve nelerle etkileşime girdiğini, dinleyicide nasıl izler bırakabileceğini kavramasını sağlarsanız bu tarz basit kelimelerden çok daha fazlasını aktarmış olursunuz. Ofansif algılamayın ama geri kalan cümlelerin, açıklamalarınızın özü sadece “Beğendim” ifadesiyle tek kelimeye indirgenebilecek kadar yüzeysel. Sanatta teknik standartlar dışında kaliteyi ölçümleyen bir kıstas mevcut değildir.

    Daemonaz

    @Devilic, Ahmet hatırladığım kadarıyla en az 15 yıllık müzik eleştirmeni. Sanat eleştirisi tabii ki subjektif olur. Burada albümden hiç bahsetmeyen albüm kritikleri de var ve aslında albüme dair çok bilgi ve fikir veriyorlar. kritiği üstünkörü okumuştum, şimdi komple okudum. İnternette şu albüme dair bu kadar nitelikli ve detaylı başka yazı var mıdır acaba. Tarihsel olarak da değinmiş, özgün kılan yanlarını da anlatmış adam, cerrahi işlem yapmış resmen, yüzeysel falan demişsiniz enteresan.

    seyma

    @Daemonaz, deşmek değil devasa şekilde ortada olan bir şey bu. 15 yıllık müzik eleştirmeni “kaliteli müzik” diye bir şey olmadığını ve bunun kullanılmaması gerektiğini bilir. Sadece bu değil bu ve bunun gibi birçok eleştiri hatası var malesef

    Ahmet Saraçoğlu

    @Devilic, “İşin psikolojik,sosyolojik taraflarından ele alarak da inceleyebilirsiniz. Diğer örneklere göre Mabel Matiz ne yapmış bu albümüyle, nasıl bir etki bırakmış bunlardan bahsedilebilirdi.”

    Bunlar da tamamen öznel ifadeler. Bahsedilebilirdi evet, ben bahsetmemeyi tercih ettim. Sanırım “sanat eleştirisi” kavramının ne olması gerektiği konusunda bir kavram karmaşası yaşıyorsunuz. Ben bir sanat eleştirmeni değilim. Berlioz’un 1830′larda yaptığı türde bir şey yapmaya çalışmıyorum. Kendi birikimlerim ve beğenilerim çerçevesinde dinlediğim şeyi yorumluyorum.

    Burada deşmeye ve bana kabul ettirmeye çalıştığınız şeyden sizin de tam olarak emin olduğunuzdan şüpheliyim. Yaklaşık 17 yıldır albüm incelemeleri yazıyorum. Bunlar arasından sadece birkaç tanesi “Maya” gibi metal dışı albümler. Bu inceleme özelindeki tek amacım büyük çoğunluğu birbirinin muadili olan işler içeren bir tür içerisinde öne çıkan, farklılık hissettiren bir örneği insanlarla paylaşmaktı.

    Bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum ama Mabel Matiz bu incelemeyi sosyal medya hesaplarında paylaştı ve bugüne dek albüm için yazılan en iyi incelemelerden biri olduğunu söyledi. Bir metal sitesinde yer almasının da kendisi için ayrıca önemli olduğunu iletti. Mabel Matiz’in menajeri de benimle iletişime geçip sanatçının Antalya konseri için davetiye teklifinde bulundu. Amacım sadece değerli olduğunu düşündüğüm bir şeyi tanıtmaktı ve muhatabı tarafından anlamlı bulunmasından da memnuniyet duydum.

    Bitirme tezi yazmak gibi bir niyetim; etnik motiflerle süslü popüler müziğin dünya sanat evrenindeki yerinden bahsetme isteğim veya durduk yere Adorno’nun Philosophie Der Neuen Musik’inden referanslar vererek çok şey bildiğimi göstermek gibi bir amacım yoktu. Disiplinlerarası müzikoloji konusunda da kendime yetecek kadar bilgim var, tavsiyeniz için sağ olun.

    İsterseniz bu konuyu daha da dallandırıp budaklandırarak sabaha kadar, sayfalarca tartışabilirim ama tartışmanın büyük oranda boş yapmaya doğru gittiğini görüyorum, çünkü gerek seyma tarafından gerek sizin tarafınızdan yazılan şeylerin büyük oranda konuya hâkim olduğunuzu gösterme ve tatmin amacı taşıdığını düşünüyorum. Burada bir ithamda bulunmuyorum ama yeterince uzun süredir müzik basınında yer alan 40 yaşında bir insan olarak karşı tarafın niyetini anlayabilecek konumdayım.

    Keşke bu tarz çok da anlam taşımayan bir yeri kurcalamak yerine albümün müzikal içeriğine dair bir şeyler konuşuyor olsaydık, zira muhakkak ki konuya dair birikim sahibi insanlarsınız; muhtemelen de müzikoloji okumakta olan ya da okuyup bitirmiş kişilersiniz. Değerli zamanımızı karşılıklı fikir alışverişine harcamış, birbirimize bir şeyler katmış olurduk.

    seyma

    @Ahmet Saraçoğlu, eros heykelinden, sanatçının sizi ne kadar övdüğüne kadar bahsetmenize gerçekten gerek yoktu. Biz mesajı aldık. Lakin teknik ve somut bir hatadan bahsediyoruz. Ve oldukça yapıcı bir eleştiri yaptığımızı düşünüyorum. Biz de Metal müzik dinleyicileri olarak özellikle müzikolojik standartlarda inceleme yapan insanların olmasını isteriz bu camiada fakat malesef ki yok. Yazılarınızı takip ettim ve bunların eleştri standartlarına uymadığını adeta günlük yazarcasına olduğunu söylemek isterim. Burada yazdıklarınızdan sorumlusunuz ve “kaliteli müzik” ifadesini kullandığınızda insanların daha açıklayıcı olmanızı beklemesi doğaldır. Lakin sanırım koca sitede bir tek biz farketmişiz. Dallanıp budaklanmasının sebebi “eleştirmen” olarak eleştiri kabul etmeyişiniz. Müzikal içeriğine odaklanmaksa “apaçık, pırıl pırıl rengarenk, şehirli sonbaharın hüzünü vs” ifadelerle gerçekten zor. Sizin yaşınızla ya da müzik basınındaki yerinizle çok da alakadar değiliz. Bunca başarıya, hatta disiplinlerarası müzikolojiye bu kadar hakim olmanıza rağmen böyle basit hatalar yapmanız gerçekten ilginç sadece. Tabi yine de 17 yıldır böyleyseniz daha fazla dallanıp budaklanmasın. Biz de istemeyiz tabiki. Sevgiler

    Ahmet Saraçoğlu

    @seyma, bu size vereceğim son cevap olacak, zira tahmin ettiğim gibi saçmalamaya başlamışsınız. Düzgün cevap vermiş olsaydınız bu başlık altında istediğiniz kadar “müzik odaklı” konuşabilirdik (bunu gerçekten isterdim) ama siz ısrarla olayı kibirle ve üstünlük taslamayla bezeli bomboş bir noktaya çekmeye çalışıyorsunuz.

    Yapıcı şekilde diyalog kurmaya çalıştım, meramımı anlattım, ama belli ki siz böyle bir ortak paydada buluşup sağlıklı şekilde tartışmaya hazırlıklı değilsiniz. Bu yüzden yapıcıymış gibi görünüp laf sokmak için çırpınan patetik bir agresiflik sergiliyorsunuz.

    Kahveden adam çağırmanızın ardından arkadaşınıza verdiğim cevaba karşılık olarak hazırlayacağınız muhtemel cevabınızın bu minvalde olacağını tahmin ediyordum, maalesef haklı çıktım. Yazdıklarımı pasif agresif ve kibirli bir yaklaşımla algılamanız ve çiğlikten ölen şu cevabınızdaki amatör laf sokuculuğunuz, amacınızın tahmin ettiğim ve arkadaşınıza verdiğim cevapta vurguladığım gibi olduğunu gösteriyor.

    Size verdiğim ilk cevabın ardından müzikoloji bölümünden arkadaşınızı destek kuvvet olarak çağırmış olmanıza (“biz mesajı aldık”) ve “kaliteli müzik” ifademdeki niyetimi gayet iyi anlamanıza rağmen, eğitimini almış olduğunuz alanda altta kalmamak adına kontrolü kaybetmiş; çocukça ve açıkçası epey de ibretlik noktalara gitmişsiniz. İfadelerimi biraz sert bulabilirsiniz, ki bulun, ancak ben karşımda mantıklı şekilde tartışabileceğim insanlar olduğunu düşünmüştüm, yanılmışım; onun hayal kırıklığına verin. İnsan kırk yılın başı karşısında müzikoloji okuyan birilerini görünce çatır çatır müzik konuşabileceğini düşünüp heyecanlanıyor, mutlu oluyor, ama demek ki çok acele etmemek lazımmış; karşısındaki kişi buna hazır olmayabiliyor, insanın hevesi kursağında kalabiliyormuş.

    Yazdıklarımı “eleştiri kabul etmemek” olarak görecek ve “övüldüğümden” bahsettiğimi sanacak kadar samimiyetten uzak, hayatın gerçekliğinden kopuk ve agresifleşmeye meyilli oluşunuz, bundan sonra size cevap vermeye zaman harcamamam gerektiğini bana göstermiş oldu.

    Arkadaşınıza verdiğim cevapta bahsettiğim Mabel Matiz diyaloğunu gerçekten de “övüldüğümü gösterme çabası” olarak gördüyseniz, incelemenin başında “kaliteli müzik” demiş olmamın kabul edilemez korkunçluğundan çok daha büyük sorunlarınız var demektir.

    Bundan sonra cevap vermek isterseniz yazabilirsiniz, ancak son cevabınız gibi acemice vurup kaçma çabası güttüğü takdirde cevabınızı yayınlamayacağım, zira burası kimsenin kendini tatmin etme ve içi boş argümanlarla üstünlük taslama yeri değil.

    Kuruluş amacı sadece müzik konuşmak olan ve 11 yıldır bu doğrultuda giden bir platformda, müzikoloji okuyan insanların bundan sapmasına ve müzik konuşmaktan inatla kaçınıp olayı kendi reklamlarına çevirmeye çalışmasına tanık olacağımızı hiç düşünmezdim, ama bildiğimiz gibi 2020 her açıdan kötü sürprizlerle dolu; bir örneğini daha görmüş olduk.

  41. seyma says:

    Size teknik bir sorun olduğunu söylemeye çalıştıkça sürekli duygusal yaklaşıyorsunuz olaya. Arkadaşım müzikoloji okumuyor, tahminleriniz doğru olmamakla birlikte hakaret içeren hiçbir kelime de sarf etmedim. dilerseniz tüm yazdıklarımı silebilirsiniz, ben yapıcı olduğumu hala düşünüyorum, teknik bir konu nasıl oldu da buralara kadar geldi inanılır gibi değil amatör, kibir, çocuk, vurup kaçma kahvehane vb. bu tarz ithamlar yakışıksız. Bu kadar da ofansif algılamamalıydınız.

    Ahmet Saraçoğlu

    @seyma, müzikoloji okumuyordur da görsel sanatlardır, her neyse. “Konu nasıl oldu da buralara kadar geldi” dememek için önce karşınızdaki kişiyle nasıl konuşacağınızı bilmeniz gerekiyor. “Yine de 17 yıldır böyleyseniz” gibi küstahlığa varan iğnelemeler yapma yoluna giderseniz alacağınız karşılık bu şekilde olacaktır.

    Okuduğunu anlayabilen herkes size verdiğim ilk cevapta ne demek istediğimi gayet iyi anlar. Onun ardından böylesine üstelemek kötü niyete girer. Bu niyetle yazmadıysanız da buna varacağını öğrenmiş oldunuz.

    Derslerinizde başarılar.

  42. Devilic says:

    @Ahmet Saraçoğlu, Bakın burada bahsettiğimiz konu göründüğünden çok daha önemli. Biz yalnızca tek bir noktaya takılı kalmıyoruz tabi ki albümün içeriği önemli tam da bu yüzden ifadelerin netliği de önem arz etmekte. “Kaliteli müzik” dendiğinde akla ne geliyor ? Bir müziğin üretiminde kaliteyi veya kalitesizliğini belirleyen etkenler nelerdir ? İçeriğin karşısında veya yanında olmadan bunu aktarabilir miyiz ? Tam da bu noktada kavram, bağlamından uzaklaşıp bir övgü ibaresi olarak kullanılıyor. Tıpkı incelemenizin beğeni aldığını vurgularken Mabel Matiz’den aldığınız geri bildirimi önümüze koymanız gibi. Zaten böylesine bir yazıyı kimin hakkında yazarsanız yazın ilgili kişiden kötü bir geri dönüş almazsınız. Bilgilerimizden veya tecrübelerimizden dem vurup sizin “karşı tarafın niyetini anladığınız”bir durum söz konusu olsa biz de size geri bildirim vermek yerine kendimizden bahsederdik satırlarca. Önemli olan ne bizleriz ne de siz burada önemli olan bir mevzu varsa o da düşünceleri açıklayıcı bir biçimde sunmak. Neden mi bu küçük zannedilen ifadeler bu kadar önemli? Çünkü insanlar girdikleri her etkileşim ile değişimler yaşarlar. En ufak yaklaşımınızın yansıması giderek büyür. Neleri tetiklediğimizin farkında bile olmayız çoğu zaman. Burada biz bugün kaliteli veya kalitesiz diyerek içerikleri birbirinden ayırırsak, yarın bu iş yerli yersiz ve nasıl ulaşıldığı belirsiz yargılarla derin ayrımlara yol açar. Kaldı ki açtı da bakınız “Pop müzik nitelikli değil çünkü ticari bir müzik, rock müziğin ise bir hikayesi veya rap müziğin anlatmak istediği daha önemli sorunlar var” gibi şu an da süregelen bir ayrıma doğru sürüklenir. Dinleyiciler kendi beğenilerini diğer işlerden üstün görmek için kendilerine bir dayanak bulmuş olur.Nasıl ki geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan “Araştırmalara göre rap dinleyenlerin IQ seviyesi düşük” başlığı altındaki asparagas haber ile türü beğenmeyenler hemen kendilerine dayanak noktası olarak yalan haberi benimsedi. Araştırmaya bile gerek duymadan bunu cidden düşündüler. Bakın ne kadar acı bir ayrışma gördüğünüz gibi. Tekrarlıyorum teknik özellikleri haricinde müzik kaliteli veya kalitesiz, gelişmiş veya evrimleşmiş olarak ayrıştırılamaz. Değişime uğraması söz konusudur tabi ancak zamanın getirdiği bu farklılığı kötüleyen veya öven bir yaklaşıma giremeyiz. Uzun yıllardır süregelen bu yaklaşımlar zaten kucaklayıcı olmayan ve her an ötekileştirmeye açık zihinlerimizdeki bariyerleri yıkmak yerine temelini atar. Bakın destekler demiyorum temelini atar diyorum altını çizerek. Çünkü burada medya olarak sizler önemli bir konumdasınız. Mabel Matiz’in albümünü ben de sevmiş olabilirim bakın burada onun incelenmesi ve beğenilmesi hakkında sizi temin ederim ki hiç bir sorun yok ve olmamalıdır da. Zaten bir metal sayfasında ona yer vererek siz de kucaklayıcı davranmış sayılırsınız. Ayrıca yazarlık tecrübenize bir lafımız da yok. Bizimkisi bazı şeylerin artık değişmesini umduğumuz için farklı bir bakış açısı getirip, daha önce belki farkına varılmamış olan bu konuda yorumda bulunarak bir şeyler katmak. Bir geri bildirim. Mabel Matiz kaliteli bir işe imza atmış ise piyasada kalitesiz müzikten kastımız nedir ? Demet Akalınlar mı? Hande Yenerler mi ? Tam da burada başta bir metal sayfasında bu incelemeyi açarak gösterdiğiniz kucaklayıcı tavrınız kalite kelimesindeki ayrım ile son buluyor. Şiirsel anlatımınız ne kadar kulağa hoş gelse de altındaki sebepleri desteklemek yerine süslemekten ileri geçmemiş oluyor. Sanatçıların bestecilikleri,emekleri,veya süreçleri birbirinden farklı olabilir misal size çok saçma gelen şeyleri şarkı diye önünüze koymuş olabilir herhangi bir üretici sizin fikrinize göre. Fakat teorik tanımlarıyla ve pratik uygulamaları ile onlar da müzik tanımının içerisindedir.Sonuçta tanım olarak müzik, insan tarafından organize edilmiş sesler demektir.Bir işi bu tarz keskin kavramlar ile yüceltmek, ister istemez hedef göstermektir. Yapılan işi keskin ve ayrıştırıcı bir yargı ile yüceltmek onun haricinde kalan benzeri işleri ister istemez alçaltmak olur. Bizim sizinle bir sorunumuz veya size karşı bir niyetimiz yok. Gençler olarak bir bakış açısı getirmek amacımız sadece. Müzik araştırmaları dünya çapında artık bu yargıları kırmayı amaçlayan bir tavır izliyor alan araştırmaları, teoriler ve akademik yöntemler ile. Fakat sizden akademik boyutlarda bir eleştiri beklemiyoruz birbirimizi yanlış anlamayalım. Sadece altını biraz daha doldurabileceğimiz sağlam temeller atalım. Yazınızda bahsettiğinize göre albüm yaratıcı öğeler,duygusal derinlik gibi bir çok öğeyi barındırıyor. Fakat yaratıcı olmak,gerçekçilik,sound özgünlüğü vesaire bunlar eseri beğenmenizi sağlasa da bu özelliklerin açık ve direkt olarak gözlemlenemediği çalışmaları da geri plana atamayız. Bunları kaliteli başlığı altında toplamamız gerekmez her biri ayrı ayrı ve aktarılması hiç de zor olmayan kavramlardır zaten. Kaliteli olan bu ise, kalitesiz tanımına indirgenen işlerin de uygulama sürecinde bilinçli olarak tercih edilmemiş bazı seçeneklerin farklı etkenleri söz konusudur. Sadece para kazanmak değil belki sanatçı o tarzı cidden öyle icra etmeyi seviyordur. Para için dahi olsa onun eseri ortadadır ve övülecekse de yerilecekse de sağlam cümleler ister. Sağlam cümlenin tanımı ise Türkçe’mizde şu şekildedir, bir cümle eğer her okuyana aynı yargıyı kesin olarak sağlıyorsa sağlam diye nitelendirilen tanımın içerisine girer ve sağlam kelimesi burada yüceltmek için değil teknik bir özellik ve bir sınıflandırma olarak bir temele dayanarak söylenmiştir. Bakın burada dildeki terim anlamı olarak sağlam sözcüğünü gayet net biçimde açıklayabilmiş oluyoruz örneğin. Kafalarda soru işareti bırakmıyor farkındaysanız.(Havada kaldığını düşündüğüm kaliteli ifadesinin aksine) Zaman kiplerinin zaman kipi diye adlandırılması kadar basit ve yüceltmek amacı taşımaksızın. Konuya dönecek olursak burada kullandığınız kalite tanımındaki karışıklığı örneklendirerek anlatayım. Picasso realizmden kübizme geçtiğinde değişen üslubu onu insanların gözünde öne taşıyıp farkındalık sağlamasına katkıda bulunmuştur ama bu üslubun öncesinde de uzun bir çalışma,sanat geçmişi vardır. Eskiden ürettiği göze çok daha alışıldık görünen eserleri, (hatta bu eserleri sadece para kazanma güdüsüyle yaratmış olsa velev ki varsayalım ) kalitesiz diye mi nitelendiririz yoksa eleştirmek için farklı başlıklar açabilir miyiz ? Veya çok kısa sürede yarattığı eserler için burada yaptığı iş kalitesiz diyip başka bir tablosunu yıllar alan bir sürece yayarak tamamladı diye onu daha mı nitelikli diye tanımlarız ? Veya bir ressam önemli konuları derinlemesine işledi ancak diğeri sadece güzel bir renk armonisi yakaladı veya göze güzel gözükmese dahi özgür bir ifade kullanıp aklındaki söz gelimi “basit” ve “sade” izlenimi uyandıran eserini bize sundu diye biri diğerinden daha mı yücedir ? Burada mesele safi sizi eleştirmek değil. Olabildiğine basit örnekler kullandım. Kendimizi bilgili gibi göstermek adına bir motivasyon da söz konusu değil. Kısacası böyle dertlerimiz yok. Sadece bir de böyle bakalım konuya tartışmanın uzun ve hararetli geçişine aldanmayın.

    ismail vilehand

    Canım sıkılıyor diye bu ara daha fazla alakasız şey okuyorum maalesef. Şunu yazdıktan sonra kendisi bile okuyamamıştır. Troll ise helal olsun, gerçek ise çok üzüldüm.

    “Ne kadar okuyabilirsin challenge” gibi bişey bu. Sosyal yardım ve psikolojik destek göndermek lazım. Normal şartlarda insan veya başka bir canlı kendini bu derece alçatmaz. Kanım dondu.

    ismail vilehand

    Bana aynı uzunlukta cevap yazmamanız için iban verin, beyaz çikolatalı mocha parası atayım. Ace of Spades çarpsın korktum bi an.

    Berca B.

    @ismail vilehand, aralara evrenin sırrı, mutluluğun kesin formülü gibi ulaşmak için belli bi bedel ödenmesi gereken şeyler sıkıştırılmış olabilir. Şimdi yeni uyandığımdan belli bir yere kadar okuduktan sonra tekrar sızıyorum ama ilerleyen saatlerde yine deneyeceğim.

    İşin ironik kısmı CPU’nun %98′ini yiyen bu yazının son cümlesinde “kısaca” yazıyor olması hahahaha.

    P L A G U E

    @Berca B., hahahahahahahahaha haykırdım😂😂😂 efsane😂

    Nox

    @ismail vilehand, yorumları baştan sona tekrar okudum. gerçekten sanat eseri gibi. her türlü cehalet örneği sergilenmiş. ben olsam bütün albümlerimi ateşe verir, siteyi de kapatır giderdim. bu nasıl bir kitle ya.

    Raddor

    @ismail vilehand, az önce devasa bir yorum yapmama rağmen bol bol paragraf başı bıraktım. İnsan arada bir enter’a basar abi zor değil ki ahah.

    Bukowski der ya kravatlı, takım elbiseli adamdan daha korkarım diye, o hesap. İlk andan art niyetle girildiği belli olan ama kibarlık ve entelektüellik maskesi takmış yorumlar. Başka biri gelip “bu nasıl kritik lan tarrraaam” diye yazsa en azından daha samimi bulunurdu.

    @Ahmet Saraçoğlu, her şeyde hayır vardır ya benim de bu vesileyle hayranlığım arttı abi. Helal olsun peygamber sabrı varmış.:)

    Yukarıda tahsin’e gelen ilk laf neyin geleceğini belli etti, hepimiz anladık aslında haha.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Raddor, tahsin’e gelen cevap efsane gerçekten.

    P L A G U E

    @Ahmet Saraçoğlu, pffff snne be slk, gder misn başımdan. Hahahahaha😂

    Ahmet Saraçoğlu

    @P L A G U E, MERHABALAR AQ OLAY ÇIKARMAYA GELDİM

    Ahmet Saraçoğlu

    @Devilic, “kaliteli müzik” ifadesiyle ne kastettiğimi seyma’ya verdiğim ilk cevapta net şekilde yazmıştım. Konunun daha fazla uzamasına gerek olmadığı için burada noktalıyorum.

    Devilic

    @Ahmet Saraçoğlu, Umursamıyor gibi yapsanız da yazının tamamını okuduysanız implementasyon tamamlanmıştır. Bilinçüstünüz kabullenmese de bilinçaltı mesajı aldı. Görevim bu noktada bitiyor. Sağlıcakla..

    Ahmet Saraçoğlu

    @Devilic, büyük geçmiş olsun, acil şifalar diliyorum.

    Devilic

    @Ahmet Saraçoğlu, Bilmukabele

  43. Daemonaz says:

    Çok yanlış gelmişsiniz ve öğretmenlerinizi üzecek şeyler yapıyorsunuz. Bu sitenin ve benzerlerinin, ilgili gazete köşelerinin, dergilerin BİRİNCİ amacı farklı kalitelerdeki müzik eserlerini tanıtmak. Puanlama bile yapılıyor o derece. Okuyucu fikir edinmek için okur, ister dikkate alır ister almaz. Çünkü eleştiri okuyacak kadar bir sanat dalıyla ilgilenen kişi eleştirinin subjektif ve sınırsız olduğunu bilir. Bu yazıların altında imza var, bunlar ansiklopedi girdileri ya da bilimsel gerçekler değil.

    “çok güzel ödev hazırladık, oraya buraya yapıştıracak bir mizansen yaratalım” diyerek yola çıkmış gibi bir haliniz var. Picasso örneği falan… Yazıda anakronik bir hata olsa cidden bir “şey” diyor diyeceğiz. Bakın duayen müzik eleştirmeni İlhan Mimaroğlu ne diyor: “Müzik eleştirmeni denen kişiyi, müzik yapıtları ve seslendirmeleri karşısında öznel tepkisini belirten kişi olarak tanımlayabiliriz.”

    Öznel tepki… O yüzden mevzuları tam oturtmadan lise mezunu halinizle internetlerde çok da beylik laflar etmeye çalışmamak lazım.

    Devilic

    @Daemonaz, Bakın hala “kalite” diyorsunuz.. Olmamış.. Kim olursanız olun her lafınızda düşüncelerinizin doğru olduğu veya birilerinin katılmak zorunda olduğu anlamına gelmez. İster müzik eleştirmeni,ister politikacı ve bu bir saygısızlık ibaresi de değildir. Kimseyi itibarsızlaştırmaya çalışmıyoruz katıldığımız ve katılmadığımız noktalar var. İlhan Mimaroğlu dediğiniz kişinin de zamanında bir dönem Radyoda Türk Müziğinin yasaklanması hakkındaki görüşlerine katılmamaktayım. “Beatles”‘ın “değersiz” olduğunu da düşünüyor kendisi aynı zamanda. Ve rock müziğini de pek seven birisi değildir kendisi. Pasif agresif gibi bir platformda verecek başka bir örnek bulabilirdiniz bence.

    Daemonaz

    @Devilic, Tanınan biri olduğu için Mimaroğlu’ndan örnek verdim. Eleştirmen olduğu için, yani işi subjektif yorumlarda bulunmak olduğu için Beatles’ın değersiz olduğunu söylemiş olabilir.

    65 yaşında pipolu eski kurt eleştirmen taklidiniz biraz Levent Kırca gibi oldu tabii. Daha önünde bilmem kaç yıl olan üniversite 2. sınıf tıp öğrencilerinin sosyal medya hesaplarına hevesli hevesli “Dr.” eklemesinden hallice şu yaptığınız. Birilerini itibarsızlaştırabilecek bir noktaya ulaşırsanız uygun yerlerde bilginizi paylaşırsınız zaten.

  44. Boba Fett says:

    Okumadım ama şöyle bir göz attım, bilinç altım mesajı almış mıdır ya?

  45. İlkokuldayken arkadaşlarla hesap yapıp “2000 yılında tam O N B E Ş yaşında olucaaaz!” diye heyecanlanırdık. Vizyon işte, gençlikte kendini geniş sanıyor.

  46. Rust in Peace. says:

    Sıkmadı mı artık bu tarz tartışmalar? Tartışma tartışma olmaktan çıkıp kim karşı taraftakini daha çok ezecek yarışına dönmeye başladığı anda birinin tartışmayı bitirmesi gerekirken neden ısrarla tekrar açıyorsunuz konuyu? Her şeye rağmen olay neredeyse kapanmış, olayla alakası olmayan herkes gelip tekrar harlıyor sönmekte olan ateşi.

  47. bugün sınavda bu albümden iki tane soru geldi

    Salata

    @Ashes of the Wake, Hahaha evet. Yüzümü ekşiterek okudum, çok abartıydı bence

    Rust in Peace.

    @Ashes of the Wake, soruyu gördüğüm gibi aklıma bu kritik geldi

  48. \m/ says:

    Sınava girecekken virüs yüzünden vazgeçmiştim. Girsem çok eğlenirmişim ama hahaha sınav boyu kafamda albümü oynatırdım sıkılmamak için artık

  49. arple says:

    Üniversite sınavında da bu albümden sormuşlar. Onlar da ufak bi incelemesini yapmış. Mersk edenler için atıyım buraya
    https://pbs.twimg.com/media/EboXf_PWkAogHIG?format=jpg&name=900×900

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.