Şimdiye dek radarıma girmeyen ancak bir süre önce başladığım şu meşhur teknik brutal death metal albümü arama faaliyetlerim neticesinde karşıma çıkan Gortuary ve kurban bayramı temalı eseri “Divine Indigenous Sacrament” ile birlikteyiz bugün.
Bu zamana kadar -filmleri anımsamıyorum ama- bir dolu oyunda karşıma çıkan eski Güney Amerika medeniyetleri ve özellikle Aztekler’in mistik ve gizemli tarafları, ortaya koydukları eserler nedeniyle mühendislik alanındaki başarıları vs. göz önüne getirilse de adamların oldukça karanlık bir tarafları var. Meselâ; insan kurban etmek, çocukları ve bebekleri öldürüp yemek, bunlardan bazıları. Her ne kadar araştırmacılar arasında, insan kurban edilmesinin nedenleri noktasında ihtilaflar bulunsa da ortadaki apaçık gerçek değişmiyor.
Kariyerlerinde daha önce tematik çalışmalara girişmeyen ve “gore” temalı nice grup gibi fantezi tarafında kalıp top çevirmek suretiyle liriklerini şekillendirerek müziğine yediren Gortuary, bu defa işin ciddiyetinden hareketle şarkılarına daha farklı bir hava kazandırıyor. Başında “teknik” takısı olan brutal death metal gruplarının birçoğunda olduğu gibi işin teknik tarafı yine epeyce yavan, baştan belirteyim.
Bir iki yerde Decrepit Birth kıvamında sekanslar olsa da müziğin geneli slam’le kol kola girmiş brutal death metalin sınırlarında kalıyor. Albümün genelinde groove etkili yer çok az, besteciliğin genel anlamda zayıf olması da yapımın bütünlüğüne gölge düşürüyor. Bazı parçalar akılda kalıcı rifler içerirken diğerleri gayet sallapati üretilmiş izlenimi veriyor ve bu, albümü her dinlemenizde biraz daha tadınızı kaçırabiliyor.
“Divine Indigenous Sacrament”daki en değerli şey, bir ara ABD’li Disgorge saflarında yer alan Nate Twyman kişisinin ta içinden geldiği her hâlinden belli olan vokalleri bence. Şarkıların bilhassa kazımalı kısımlarındaki vokal+enstrüman birlikteliği sırasında dünya birkaç saniyeliğine duruyor, tanrılar, istedikleri kurbanların sunaklarda boylu boyunca yatmalarını keyifle izliyor ve albümü dinleyenler bu işitsel kıyamete tanıklık ettikleri için kendilerini şanslı hissediyorlar.
Üzerine uzun uzadıya konuşulacak albümlerden biri olmadığı için kritiği ufak ufak sonlandırmak istiyorum izninizle. İyi müzisyenlik, fena sayılmayacak bir prodüksiyon, insanlık dışı bir vokal ve orta karar besteler dinlemek için tez elden “Divine Indigenous Sacrament” albümünü dinlemenizi tavsiye ederim. Ben de gidip Aztekler’le ilgili araştırmalarıma devam edeyim.