Albümden “Amongst Stars” klibi de şöyle. Klipte Anneke Van Giersbergen gruba eşlik ediyor.
Detaylar.
1. The Bee
2. Message in the Amber
3. Daughter of Hate
4. The Golden Oak
5. Wrong Direction
6. Heart of the Giant
7. We Accursed
8. Grain of Sand
9. Amongst Stars
10. Pyres on the Coast
“Wrong Direction” adlı şarkı klibiyle yayınlandı.
Bu da “The Bee” adlı yeni şarkı.
“Queen of Time“, geçen yıl gruptan ayrılan basçı Niclas Etelävuori’nin yerine gelen ve 1990′da grubu kuran kadroda yer alarak ilk 7 AMORPHIS albümünde çalan basçı Olli-Pekka ‘Oppu’ Laine’nin de AMORPHIS’e dönüş albümü olacak.
Bu ne kadar “biz hikaye anlatmayacağız, heyecen verici kurgular sunmayacağız.” kapağı böyle. Dimmu’nun albüm kapağı da keza öyleydi, ilk yayınlanan parça da bu öngörümü destekledi. Queen of Time’dan da hiç umutlu değilim.
yeni albüm ortamlara düşmüş, albümü 1 kez döndürdüm şimdi tekrar döndürüyorum. 4. parça’da 3.32′de adamlar resmen Orphaned Land’e bağlıyor. 3. parça’da saksafon solosu var. Baya ilginç bir albüm olmuş. İçine girmesi biraz zor bir albüm, birkaç dinlemeden sonra tam olarak alışılabilir. Her dinlemede yeni bir şeyler buluyorsun albümde.
Albümde Under The Red Cloud agresifliği yok, bu sefer daha sakin bir albümle karşımızdalar. Daughter Of Hate’in bazı kısımları dışında parçaların gayet sakin ilerlediğini söylemek mümkün. Ha bu albümü kötü yapar mı? Kesinlikle hayır. Nerden baksan bence yine 8.5 eder.
İlk birkaç dinleyişte The Golden Elk fena çarptı. Amorphis müziğiyle tanıdık melodilerin bir araya gelişinin ortaya çıkardığı kalite bünyeye fazla gelmiş olmalı. Benim için albümün açık ara favorisi şu an. Oryantal kısmın sahibi Mümin Sesler bu arada. Adamlar aldı yürüdü yalnız, önce Moonspell, sonra Orphaned Land, şimdi Amorphis.
Onun dışında Heart Of The Giant, Anneke’li Amongst Stars, Pyres On the Coast ve bonuslardan As Mountains Crumble ill birkaç dinlememin dikkat çekenleri oldular. Zamanla hepsi oturacaktır, Amorphis nihayetinde.
Tüm bonuslarla beraber 75 dakikalık bir Amorphis ziyafeti bize sunuldu. Boşuna demiyormuş Joutsen ”This album is huge.” diye. Epeyce bereketli ve bir o kadar da güzel bir albüm.
Albümü yeterince dinledikten sonra diyebilirim ki, Joutsen dönemindeki 7 albüm arasında bir sıralama yapsam muhtemelen 4. sıraya koyarım bu albümü.
Amorphis söz konusu olduğunda sevdiğim birçok şey bu albümde mevcut, ve fazlası var. Peki bu “fazlası” beni çok açtı mı? Tam olarak sayılmaz… Yine de zamanla albümü daha çok benimseme olasılığım elbette var.
Favorilerim: The Bee, Amongst Stars, Message in the Amber
Çoğu dinleyici ilk defa dinleyip kendince yorumlarda bulunur ve beğenip beğenmediğinden bahseder. Kimimiz en iyi albümü der kimimiz de olmamış vasat deyip bir kenara koyar. Sonra eli bir şekilde bu albüme yine gidip dinleyince aslında o yaptığı sıralamanın aslında pek bir işe yaramadığını görür. Ben sıralama yapmıyorum. Bu çalışmayı jens bogren ile kotarılmış en iyi çalışma olarak görüyor insanları içindeki orta doğu melodileri, uzak doğu melodileri, türk işi yaylılar, ud melodileri, fince konuşmalar gibi grubun neredeyse ilk defa denediği işlere dikkati çekmek istiyorum. Bunları göz önüne koymadan albüm hakkında grup hakkında fikir yürütmek saçma. Kısaca bu albüm ortalığı dağıtır.
Albümü bir kaç gündür döndürüyorum.Yaklaşık 15 tur dinlemişimdir.Herşeyden önce Amorphis’ten bu kadar iyi bir albüm beklemiyordum doğrusu.Neredeyse boşu yok.
Öncelikle prodüksiyonda çok temiz işçilik çıkarmışlar.Yaklaşık 30 yılı deviren bir grup olarak melodiklik ve agresifliği bu derece iyi harmanlayıp dinleyiciye vermesi diğer gruplara referans olacak kadar iyi.Bu açıdan bir artıyı baştan hakkediyor.
Önceki iki albümü (Circle ve Under the Red Cloud) de sevmiştim ama bir şeyler oturmamıştı bende.Circle belki de hazmı zordu,UTRC ise benim açımdan kafası karışıktı,şarkılar iyi olsa da akılda kalıcı değillerdi.Queen of Time ise Joutsen’li dönemin en iyi üç albümü arasına girecek gibi duruyor. (1.Silent Waters 2.Skyforger) Tabii bu benim kişisel görüşüm
Şarkılara gelince The Golden Elk,Heart of the Giant ve Pyres of the Coast albümün en iyileri kesinlikle,3′ü de muazzam!Anneke’li Amongst Stars ve Grain of Sand’in sonundaki ‘Amorphis imzası’ da gayet hoş anlar.The Bee zaten ilk single idi.
Son tahlilde Amorphis beni sevindirdi Queen of Sand ile.Bu yazın At The Gates ile sountrack’i olacak benim için 9/10
Nasıl yani, daha progresif ve daha karanlık olmayacakmıymış?
Bu ne kadar “biz hikaye anlatmayacağız, heyecen verici kurgular sunmayacağız.” kapağı böyle. Dimmu’nun albüm kapağı da keza öyleydi, ilk yayınlanan parça da bu öngörümü destekledi. Queen of Time’dan da hiç umutlu değilim.
Ben insanı bu kadar yoran bir kapak daha görmedim.
Kapak kötü. Keşke Travis Smith ile çalışsalardı. Silent Waters kapağı ne iyiydi.
Şaşı bak şaşır gibi albüm kapağı
Kapağı görünce Boxsetten bir kavanoz bal çıkarsa şaşırmam.
Amorphis bile keyif vermez olmuş, vay kahpe felek, oy zalım felek.
Gayet mükemmel bir eser.
Clean vokali aradan cikarsalar guzel grup hala amorphis…
yeni albüm ortamlara düşmüş, albümü 1 kez döndürdüm şimdi tekrar döndürüyorum. 4. parça’da 3.32′de adamlar resmen Orphaned Land’e bağlıyor. 3. parça’da saksafon solosu var. Baya ilginç bir albüm olmuş. İçine girmesi biraz zor bir albüm, birkaç dinlemeden sonra tam olarak alışılabilir. Her dinlemede yeni bir şeyler buluyorsun albümde.
18.05.2018
@MetaLstorM, The Gold Elk 3:32 yazmak için geldim, eline sağlık sen yazmışsın.
Albümde Under The Red Cloud agresifliği yok, bu sefer daha sakin bir albümle karşımızdalar. Daughter Of Hate’in bazı kısımları dışında parçaların gayet sakin ilerlediğini söylemek mümkün. Ha bu albümü kötü yapar mı? Kesinlikle hayır. Nerden baksan bence yine 8.5 eder.
İlk birkaç dinleyişte The Golden Elk fena çarptı. Amorphis müziğiyle tanıdık melodilerin bir araya gelişinin ortaya çıkardığı kalite bünyeye fazla gelmiş olmalı. Benim için albümün açık ara favorisi şu an. Oryantal kısmın sahibi Mümin Sesler bu arada. Adamlar aldı yürüdü yalnız, önce Moonspell, sonra Orphaned Land, şimdi Amorphis.
Onun dışında Heart Of The Giant, Anneke’li Amongst Stars, Pyres On the Coast ve bonuslardan As Mountains Crumble ill birkaç dinlememin dikkat çekenleri oldular. Zamanla hepsi oturacaktır, Amorphis nihayetinde.
Tüm bonuslarla beraber 75 dakikalık bir Amorphis ziyafeti bize sunuldu. Boşuna demiyormuş Joutsen ”This album is huge.” diye. Epeyce bereketli ve bir o kadar da güzel bir albüm.
Albümü yeterince dinledikten sonra diyebilirim ki, Joutsen dönemindeki 7 albüm arasında bir sıralama yapsam muhtemelen 4. sıraya koyarım bu albümü.
Amorphis söz konusu olduğunda sevdiğim birçok şey bu albümde mevcut, ve fazlası var. Peki bu “fazlası” beni çok açtı mı? Tam olarak sayılmaz… Yine de zamanla albümü daha çok benimseme olasılığım elbette var.
Favorilerim: The Bee, Amongst Stars, Message in the Amber
Çoğu dinleyici ilk defa dinleyip kendince yorumlarda bulunur ve beğenip beğenmediğinden bahseder. Kimimiz en iyi albümü der kimimiz de olmamış vasat deyip bir kenara koyar. Sonra eli bir şekilde bu albüme yine gidip dinleyince aslında o yaptığı sıralamanın aslında pek bir işe yaramadığını görür. Ben sıralama yapmıyorum. Bu çalışmayı jens bogren ile kotarılmış en iyi çalışma olarak görüyor insanları içindeki orta doğu melodileri, uzak doğu melodileri, türk işi yaylılar, ud melodileri, fince konuşmalar gibi grubun neredeyse ilk defa denediği işlere dikkati çekmek istiyorum. Bunları göz önüne koymadan albüm hakkında grup hakkında fikir yürütmek saçma. Kısaca bu albüm ortalığı dağıtır.
Albümü bir kaç gündür döndürüyorum.Yaklaşık 15 tur dinlemişimdir.Herşeyden önce Amorphis’ten bu kadar iyi bir albüm beklemiyordum doğrusu.Neredeyse boşu yok.
Öncelikle prodüksiyonda çok temiz işçilik çıkarmışlar.Yaklaşık 30 yılı deviren bir grup olarak melodiklik ve agresifliği bu derece iyi harmanlayıp dinleyiciye vermesi diğer gruplara referans olacak kadar iyi.Bu açıdan bir artıyı baştan hakkediyor.
Önceki iki albümü (Circle ve Under the Red Cloud) de sevmiştim ama bir şeyler oturmamıştı bende.Circle belki de hazmı zordu,UTRC ise benim açımdan kafası karışıktı,şarkılar iyi olsa da akılda kalıcı değillerdi.Queen of Time ise Joutsen’li dönemin en iyi üç albümü arasına girecek gibi duruyor. (1.Silent Waters 2.Skyforger) Tabii bu benim kişisel görüşüm
Şarkılara gelince The Golden Elk,Heart of the Giant ve Pyres of the Coast albümün en iyileri kesinlikle,3′ü de muazzam!Anneke’li Amongst Stars ve Grain of Sand’in sonundaki ‘Amorphis imzası’ da gayet hoş anlar.The Bee zaten ilk single idi.
Son tahlilde Amorphis beni sevindirdi Queen of Sand ile.Bu yazın At The Gates ile sountrack’i olacak benim için 9/10
“konulu” okudum hay amkdsfskf