Müziğine folk ögeler katan ve çoğunluğunda black metal etkileri olan grupların kariyerlerinin bir döneminde bu folk kısımları akustik bir düzlemde yansıtmak adına komple akustik albümler çıkardıklarına şahit olmuşuzdur. ULVER bunu “Kveldssanger”da yapmıştı; üstelik “Bergtatt” gibi kusursuz bir kariyer başlangıcından hemen sonra, kariyerinin en black metal albümü “Nattens Madrigal”den önce. Aynı şekilde BORKNAGAR da “Origin”de bize bu yönünü gösterip mest etmişti. Örnekler çoğaltılabilir.
WINTERFYLLETH, bana kalırsa kariyerinin en iyi albümünü henüz yapamamış bir grup. Çok epik, çok etkileyici, aşırı destansı bir havaları var, ancak şu ana dek çıkardıkları albümler arasından bir başyapıt çıktığını düşünmüyorum. Son albümü “The Dark Hereafter”da biraz cepten yiyen ve etkileyicilik konusunda -bence- biraz sınıfta kalan grubun, sanki hep daha fazlasını verebilecekmiş gibi hissettirip tam anlamıyla tatmin edemediği bir albüm daha çıkarmasından endişe ediyordum. Grubun adı, kapakları, teması, her şeyi tam; ancak bir türlü o zirveyi sunabilmiş değiller diye düşünüyordum.
Ta ki “The Hallowing of Heirdom”a kadar.
Bunca yıldır yırtıcı, epik black metal şarkıları yapan ve hisli, pastoral tarafını çığlıklar, cayır cayır gitarlar ve blast beat’lerle yansıtan WINTERFYLLETH’in bunların hiçbirini yapmadığı en iyi albümünden herkese merhaba.
Evet; ne bir distortion, ne bir blast beat, ne de bir sert vokal içeren, kısacası WINTERFYLLETH kimliğinin sadece tek bir tarafını yansıtan “The Hallowing of Heirdom”un, grubun bugüne dek yaptığı en iyi işi olduğunu düşünüyorum. Albümü 20 küsür defa dinlemiş bir insan olarak, WINTERFYLLTH’in bu konuda gerçekten çok iyi olduğunu düşünüyorum. İngiliz tarihini, Briton mirasını albümlerine taşıyan grup; bu akustik albüm ile İngiliz folklorunu, İngiltere krallarının şatolarında düzenlenen ziyafetler esnasında taş duvarlarda yankılanan medieval müzikleri, halk ozanlarının şiirlerine arka plan olmaya hazır tatları olanca tatlılığıyla, hüznüyle, berraklığıyla yansıtmayı başarmış.
İlk dinlemelerde biraz tek yönlü olarak algılanabilecek olan “The Hallowing of Heirdom”, her dinlemede kendini daha bir açıyor, daha bir gösteriyor. Belirli şarkıları öne çıkarmak çok a mümkün değil, zira albümün her anında belirli bir anlayış hakim. Misal OPETH’in akustik albümü “Damnation”da arada “Closure” gibi belli oranda distortion içeren, coşan gürleyen bir şarkı vardı. Lakin “The Hallowing of Heirdom”da böyle bir şey söz konusu değil. Davul, distortion, pamuksuluktan bir nebze olsun uzak herhangi bir vokal kırıntısı dahi yok. Sadece akustik gitar, yer yer yaylılar ve çok çok başarıyla kullanılmış vokaller var.
Albümü dinlerken kendinizi doksanlarda Amiga’da oynadığınız basit grafikli bir FRP, adventure veya turn-based strateji oyununda bulmanız işten bile değil. Sanki oyun sırasında bir tavernaya girmişsiniz ve zar atarak bir quest’e atılacak, kendinize yeni bir teçhizat alacak veya moralinizi, sağlığınızı artıracaksınız. Taş duvarlarda titreyen bir mum ışığı, Albion’un yemyeşil çimenlerinde ilerleyip kıyı şeridine ulaşan bir şövalyenin zırhında ışıyan güneş, nehir kıyısında giysilerini yıkayan uzun sarı saçlı kızların suya girip çıkan narin elleri… WINTERFYLLETH yıllardır pompaladığı İngiliz mirasını bu kez gerçekten de yakalamış; hem müzikal hem de his olarak.
Akustik olması sebebiyle belirli ruh hâllerine daha yatkın bir dinlemelik olan “The Hallowing of Heirdom”, benim için şimdilik bu yılın en iyi çalışmalarından biri. Yapılmak istenen ve ortaya konan şey düşünüldüğünde albüme dair olumsuz herhangi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi, gayet lineer bir anlayış var ve şarkılar arasında inanılmaz karakter farkları yok, ancak bu durum bile albümü daha bir naif, daha bir duru kılıyor.
Metal gruplarının yaptığı akustik işlere ilgi duyuyorsanız, bence en iyi örneklerinden biriyle karşı karşıyasınız.
Kadro Chris Naughton: Vokal, akustik gitar
Nick Wallwork: Akustik gitar
Dan Capp: Akustik gitar, bas, geri vokal
Mark Deeks: Synth, yaylı düzenlemeleri, geri vokal
Simon Lucas: Davul, doğadan ses kayıtları, perkusyon
Konuk:
Victoria Bernath: Viyola, keman
Matthew Dabbs: Glockenspiel
Angela Deeks: Konuşmalar (9)
Sarah Wallwork: Vokal (1)
Jake Rogers: Flüt
Şarkılar 1. The Shepherd
2. Frithgeard
3. Æcerbot
4. Halgemonath
5. Elder Mother
6. Embers
7. A Gleeman’s Volt
8. Latch to a Grave
9. The Nymph
10. On-Cýdig
11. Resting Tarn
12. The Hallowing of Heirdom
Dan Capp’ın yine bu albüme benzer tarzda Wolcensmen isimli güzel bir projesi de var.