Oğuz Sel
Ahmet’in dün yayınlanan Winterfylleth kritiğinde grubun yeni albümlerinde folk tarafına doğru kaydığını okumuşsunuzdur. 2018’de sürpriz yapıp folk, hatta kara folk tarzında müzikler üreten başka oluşumlar da mevcut; Grift gibi.
Yapıtlarıyla hüznü ve elemi oldukça başarılı ve doğal yansıttığına kanaat ettiğim Erik Gärdefors’un, hangi fikirlerle bu yola giriştiği hakkında bir bilgim yok fakat müzisyenin mütevazı bir hayat yaşadığını tahmin ediyorum. Erik, bu defa müziğine sertlik kazandıran unsurları itinayla kaldırmış, sadelikle karamsarlığı bir araya getirmiş ve ortaya, karla kaplı çam ormanlarını andıran, kayalıkların arasından usulca süzülen ırmaklar gibi akıp giden eserler çıkarmış.
EP’nin açılışını yapan parça, dinleyicilerin kederlerinden kendilerini yerden yere atmasalar da şöyle bir uzaklara dalıp gidecekleri türden bir iş. İki üç dinlenişte ezberlenebilecek vokal melodilerine sahip olan ve akustik gitarlarla kotarılan parçaya, ziller eşlik ediyor. Yardımcı enstrüman ise tamamen bütünleyici nitelikte. İkinci parça, Grift’in darbeli kapanış yapma alışkanlığının örneklerinden. Önceki eserde dalıp gidenlerin gözlerinden iki damla yaş akıtabilecek kalibrede bir şarkı. Parçanın sonlarında Erik’in “Ah ulan ah!” dedirten haykırışı da yapıtın bir nevi altın vuruşu.
Grift’in akustik karanlık folk ayarında işlerde de ne denli başarılı olduğunu gösteren “Vilsna Andars Boning” şarkılardaki sözlerin İsveççe yazılmasıyla daha ciddi bir eser oluyor. Sert vokalde dil, bir yerde takip edilebilirlikten çıktığı ve müzikle bütünleştiği için çoğu zaman dikkat çekmeyebiliyor -en azından benim tarafımda böyle- ama temiz vokalde işler değişiyor ki EP’de işlerin, olumlu yönde değiştiği açık.
Kendi adıma EP’yi başarılı bulduğumu söyleyebilirim ama doyuruculuktan uzak gördüğümü de ifade etmeliyim. Bunların, Erik’in içinden gelerek hazırladığı şarkılar olduğu muhakkak lâkin EP çok kısa; keşke az daha bekleyip bu ayarda bir iki materyal daha ekleyebilseymiş yapıma.
Yazıyı sonlandırırken; “Vilsna Andars Boning”i; Grift takipçilerine, karanlık folk türünü sevenlere ve ilkbahar aylarını yaşadığımız şu günlerde 11 dakikalığına kedere boğulmak isteyen herkese tavsiye ettiğimi sözlerime ekleyeyim.
EP güzel ama harbiden doyurucu değil.
Erik yaşadığı hayatın, coğrafyanın müziğini icra ettiğinden yaptığı işler insana hep samimi geliyor. güzel adam.